Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gerçek, hazine|masal, hikaye, özetleri

Gerçek Hazine|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gerçek Hazine|Masal Ve Hikaye Özetleri




GERÇEK HAZİNE

Ayşegül Aygün

Ali, uzun yıllar boyunca dedesinden bir hikâye dinleyerek büyümüştü Hikâyede bir defineden bahsediliyordu Define altınla dolu bir sandıktı Ama bu sandığa ulaşmak öyle kolay değildi Başka define hikâyelerinden farklıydı bu hikâye Kâğıtların üstüne çizilmiş esrarengiz haritalar yoktu ortada Altın sandığına ulaşmak için ilginç bir yol izlenmeliydi Kırk iyilik yapmak gerekiyordu bunun için İyiliklerin her birinin kırkar canlıya yönelik olması gerekti
Ali, dedesinden dinlediği hikâyenin tesirinde öyle kalmıştı ki, dedesinin vefatının üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen, bunu unutmamıştı Kararını vermişti; bu defineye ulaşmak zor olsa da, deneyecekti Üç yıl boyunca bu iyilikleri yapmak için çok uğraştı Kırk fidan dikti Kırk çocuğu giydirdi Kırk hastaya baktı Kırk yaşlının işlerine koştu Yaptığı iyilikler sayesinde etrafta çok sevilen biri olmuştu O da bu durumdan memnundu Adı yörede "Hızır Ali"ye çıkmıştı
Tam otuzdokuz kez kırkar canlıya iyilik etmişti Şimdi kırkıncı kez farklı bir iyilik yapmalıydı Ama bir türlü aklına yaptıklarının dışında bir şey gelmiyordu Haftalarca düşündü bulamadı Sonunda gidip bir yol kenarına oturdu Yoldan gelip geçen insanlara soracaktı Ali, kime yapması gereken son iyiliğin ne olabileceğini sorduysa, ya onu deli sanıp cevap vermediler ya da yine yaptığı iyiliklerden birini söylediler Ali, çaresizlik içindeydi
O gece yine sıkıntıyla yola çıkıp bir kenara oturmuştu Yıldızlarla dolu gökyüzü, dolunayın da tesiriyle ortalığı aydınlatıyordu Düşüncelere dalmıştı Uzaktan uzağa köyün tek tek yanan ışıkları görünüyordu Arada bir köpek havlamaları duyuluyordu Tam o sırada birisi seslendi:
- Hey evlât, gel bana yardım et
Ali, sesin geldiği yöne irkilerek döndü Oldukça yaşlı, saçı-sakalı bembeyaz bir ihtiyar adam orada duruyordu Sırtındaki çuvalı ağır ağır yere bırakıp yorgun sesiyle tekrar seslendi
- Evlâdım! Şu çuvalı tepedeki kulübeye çıkarmam gerek Ama gücüm kalmadı Uzun yoldan da geliyorum Hadi bir yardım et de çıkaralım
Ali, aylardır düşünüp durduğu iyilik için bir fırsat olabilir mi diye bir an düşündü Ama hemen bu düşüncesinden vazgeçti Nihayetinde karşısındaki tek bir kişiydi Oysa onun iyilikleri kırkar canlıya olmalıydı
Ali yine de:
- Peki olur, dedi yaşlı adama Sana yardım edeceğim
Çuvalı sırtına aldı Ve tepeye çıkmaya başladılar Yaşlı adam sordu:
- Orada oturmuş, öylece ne düşünüyordun evlâdım?
- Ah, ah! Bir bilseniz, dedi ve hikâyesini anlattı
Yaşlı adam gülümsedi:
- Senin için çok mu önemli altınlar?
- Elbette, dedi Ali Çocukluğumdan beri bu hikâyedeki altınlara ulaşma hayaliyle büyüdüm Ama işte bir türlü yapmam gereken kırkıncı iyiliği bulamıyorum
- Biraz değişik bir hikâye, dedi yaşlı adam Dedenin doğru söylediğinden emin misin? Nihayetinde bu sadece bir hikâyedir belki
- Ali'nin yüzü ciddileşti
- Dedem dediyse doğrudur O hiç yalan söylemezdi Mutlaka altın sandığı var Ve ona ulaşmanın yolu da bu
Yaşlı adam yine gülümsedi:
- Peki öyleyse Yarın akşama kadar benimle kalırsan sana bu kırkıncı iyilik için yardım ederim
- Ali, sevinçle kabul etti Kısa süren bir yolculuktan sonra tepedeki kulübeye varmıştılar Ali, çuvalı yaşlı adama teslim eti Adam da kapıyı açtı Ona yatacak yer ve biraz da yiyecek verdi
- Yarın, dedi, erken kalkacağız Biraz uyusan iyi olur
- Ali söyleneni yaptı Ertesi sabah erkenden kalktılar Yaşlı adam çuvalı genç Ali'nin sırtına verdi, birlikte aşağıdaki köye indiler Ev ev dolaşmaya başladılar Sabahın bu saatinde ortalıkta kimse yoktu Her evin kapısının önüne geldiklerinde yaşlı adam çuvaldan bir paket çıkarıp bırakıyordu Böylece tam kırk kapı dolaştılar Son kapıya da bir paket bırakınca yaşlı adam Ali'ye dönerek:
- İşte istediğin oldu, dedi
Ali merakla:
- O paketlerde ne vardı?, diye sordu
- Her pakette kitap vardı Ama her eve orada oturan kişinin ihtiyaç duyduğu kitapları bıraktık Meselâ kalbi katılaşan bir adamın evinin önüne merhametle ilgili, cimri bir kadınınkine cömertlikle ilgili, sakatlığı yüzünden hayata küsen bir çocuğunkine aslında ne çok şeye sahip olduğuyla ilgili kitaplar koyduk Böylece tam kırk kişiye iyilik yapmış olduk Artık altın sandığına ulaşabilirsin İşte sana dün gece kaldığımız kulübenin anahtarı O kulübede masanın altını kaz Sandık orada gömülü, senindir
Ali kulaklarına inanamıyordu Sevinçle:
- Nihayet hayalime kavuşuyorum, dedi Anahtarı aldığı gibi kulübeye koştu Bir kazma bulup denilen yeri kazdı Gerçekten de altın dolu sandık oradaydı Sevinçle sandığı çıkarıp altınları bir çuvala doldurdu Altınlarla aşağı inince; yaşlı adamın onu beklediğini gördü
- Artık altınlara kavuştun, dedi yaşlı adam Şimdi onlarla ne yapacaksın
- Ne mi yapacağım, canım ne isterse onu alacağım Arabalar, evler, güzel giysiler, daha neler neler Krallar gibi yaşayıp mutlu olacağım
- Demek böyle mutlu olacağını düşünüyorsun Peki öyleyse sana yardım etmeme karşılık bir isteğimi yapar mısın?
- Elbette, dedi Ali
- Tam bir yıl sonra burada buluşalım
Ali, kabul etti Gerçekten de Ali altınlarına kavuşunca önce çok güzel ve büyük bir ev aldı, sonra arabalar Tatillere çıktı, dünyayı dolaştı Güzel kıyafetler aldı Ama tüm bunlar olurken, ilk günlerin heyecanı geçtikçe, Ali bir şey fark etmeye başlamıştı Aklına gelen her şeyi alıyordu ama mutlu olamıyordu Bir türlü yüzü gülmüyor, aksine etrafındaki bu şatafat onu sıkıyordu Bir yıl böylece çabucak geçti
Ali, mutsuz bir şekilde, yaşlı adamla buluşacağı yere geldi Yaşlı adam biraz daha bükülmüş beliyle onu bekliyordu
- Ne oldu evlât, mutlu olabildin mi? diye sordu
Ali:
- Hayır, dedi Canımın her istediğini aldım Böyle mutlu olacağımı düşünmüştüm Ama şimdi anlıyorum ki yanılmışım
Yaşlı adam gülümseyerek Ali'nin sırtını sıvazladı:
- Evlâdım, dedi Geçen yıla kadar ki hayatını hatırla Hani hep iyilik yapıyordun Her iyilik yaptığında, her ağlayan yüzün gülmesine, her ihtiyaç sahibinin ihtiyacının giderilmesine vesile olduğunda kalbinde beliren duygu sence neydi?
-Evet, dedi Ali Hatırlıyorum Ben hazineme ulaşmak için her iyilik yaptıktan sonra mutlu olduğumu hissederdim Canlılara yardım ettikçe onların yüzlerindeki gülümseme bana da geçerdi Yüzüm ışıldardı
- İşte, dedi yaşlı adam, dedenin ulaşmanı istediği hazine bunu anlamandı Ancak iyilik yaparak mutlu olabilir, çevrene faydan dokundukça yaşarsın Kulübede bulduğun altınlar ise sadece benim yerini bildiğim altınlardı Dedenle bir ilgisi yoktu Bana hikâyeni anlatınca senin mutluluğun sırrını anlaman için böyle davrandım
Ali şaşkınlıkla dinlemişti tüm bu sözleri Demek dedesi onun için böyle bir hikâye anlatıp durmuştu
Yaşlı adam:
- Şimdi ne düşünüyorsun?, diye sordu
Ali gülümseyerek cevap verdi:
- Size çok teşekkür ederim, dedi Bana gerçek hazinenin iyilik yaparak mutlu olmak olduğunu öğrettiniz Tüm hayatım boyunca bunu unutmayacağım Ve artık bunun için uğraşacağım



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.