10-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kıt’A İle İlgili Bilgi
Kıt’a
Sözlük anlamıyla “parça” demek olan Kıt’a, nazım terimi olarak iki ya da daha çok, 9-10 beyte kadar olan, matla’ ve mahlas beyti bulunmayan, gazelde olduğu gibi, yani xa xa xa kafiyeli bir nazım şeklinin adıdır Matla’ ve mahlas beytinin yokluğu dışında da kıt’a ile gazel arasında şekil ve konu bakımlarından ayrılıklar vardır İki beyitli kıt’a yazıldığı halde bu kadar kısa ga*zel yoktur Ayrıca gazelin beyit sayısı sınırlı olduğu halde 15 beyitten de uzun 30-40 beyte kadar uzayan kıt’alar yazılmıştır Böyle uzun kıt’alara Kıt’a-i ke*bîre denir Gazeller genellikle aşk ve sevgili konularını işledikleri halde kıt’anın konusu daha geniştir: Felsefî, tasavvufî bir fikir, bir hayat görü*şü, bir nükte, bir kişiyi övme ya da yerme, bir olayın tarihi kıt’anın konusu olabilir
Kıt’alarda mahlas bulunmayışı genel bir kaide olmakla birlikte uzun kıt’alarda şairler çoğunlukla mahlaslarını söylemişlerdir Kısa, hatta iki beyitli kıt’alarda az da olsa mahlas söylendiği olmuştur Kıt’a, özellikle iki beyitli kıt’alar, edebiyatımızda çok kullanılmış, kıt’a sö*züyle de daha çok bunlar anlatılmıştır İki beyitli kıt’aların öteki kıt’alar gibi xa xa şeklinde kafiyeli olanları yanında ab ab şeklinde kafiyeli olanları da vardır Bu arada aslında nazm olan ve aa xa şeklinde kafiyelenen na*zım şekillerine de yanlış olarak kıt’a denmiştir
Şair, ilk beyit mukaffa olduğu için şiirine “nazmum” diyeceği yerde “kıt’am” demiştir Şairin kıt’a sözünü geniş anlamda düşündüğü anlaşılıyor İki beyitli kıt’alar, böyle ilk beyitlerinin kafiyelerine, hatta vezinlerine bakıl*maksızın her zaman nazm ve rubâ’î ile karıştırılmıştır Tezkireler ve şiir mecmualarında kıt’a veya nazm yerine ruba’i ile nazm yerine kıt’a denildiği gibi, mürettep divanların çoğunda da bu üç şekil “rubâ’iyyat” ve “mukatta’ât” başlık*ları altında bir arada toplanmışlar, özellikle kıt’a ile nazm her zaman bir arada sı*ralanmıştır Halbuki nazm ve rubâ’înin ilk beyitleri mukaffa olduğu gibi, ayrıca ruba’i kendine özel kalıplarıyla yazılır Kıt’anın ise başlıca özelliği ilk beytinin kafiyeli olmayışıdır
Edebiyatımızda iki beyitten uzun kıt’alar ve kıt’a-i kebîreler dini şiirlerde, övgü ve hicivlerde ve özellikle tarih düşürmede kullanılmıştır Kıt’a sözü ayrıca daha geniş anlamda “bend” yerine de kullanılmıştır Şarkı, murabba’, muhammes gibi bendlerden oluşan nazım şekillerinin her bendine be*yit ve mısra’ sayılarına bakılmaksızın”parça” anlamında kıt’a denmiştir
Kıt’a, az ya da çok her şairin divanında yer alan bir nazım şeklidir Övgüler ve tarihlerde kullanılan kıt’alarla, kıt’a-i kebireler divanlarda genellikle kaside*lerden sonra, öteki kısa kıt’alar ise divan sonlarında”mukatta’ât” adı altında top*lanmışlardır En çok kıt’ası olan şairler arasında 69 kıt’a ile Necâti Bey (ölm l508-09), 42 kıt’a ile Fuzûlî (ölm 1556), 64 kıt’a ile Nev’î Yahyâ (ölm 1599), 27 kıt’a ile Bâkî (ölm 1600), 33 kıt’a ile Rûhî-i Bağdâdî (ölm 1605) sayılabilir XVII yüzyıl sonlarında Nâbî (ölm 1712), bir kısmı tarih ve kıt’a-i kebire olmak üzere 150’den çok, Sabit (ölm 1712),70 ve Beylikçi Ab*dülbaki Ârif (ölm l7l3)(68), 68 kıt’a yazmışlardır
XVIII yüzyılda Nedîm (ölm 1730)’in 26 kıt’ası ile pek çok tarih kıt’ası, Mehmet Emin Belîğ ) ölm 1758)’in 58, dördü kıt’a-i kebîre olmak üzere Galib Dede(ölm 1798-99)’in 49 ve Enderunlu Fâzıl (ölm 1810)’ın 31 kıt’ası vardır
Özellikleri:
1 Genelde 2-12 beyitten oluşur Beyit sayısı ikiden fazla olan kıt’alara kıt’a-ı kebir(büyük kıt’a) denir
2 Matla beyti olmayan bir nazım şeklidir Kafiye düzeni ab, a(c)b ‘dir
3 Mahlasız şiirlerdir
4 Mısralar arasında anlam bütünlüğü bulunur
5 Konuları önemli bir düşünce, hikmet, nükte, yergi, övgü, hayat görü vs olabilir
|
|
|