Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Bunları Biliyor Musunuz ?

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ihtiyacımız, uykuya, vardır

Ne Kadar Uykuya İhtiyacımız Vardır

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ne Kadar Uykuya İhtiyacımız Vardır




Ne Kadar Uykuya İhtiyacımız Vardır

Çoğumuz hayatımızın yaklaşık üçte birini uyuyarak geçirmekteyiz Gerçekten bu kadar uzun süre uyumak zorunda mıyız? Çevremizde seyrek de olsa çok daha kısa süre uyuyan insanlara rastlamaktayız Uykumuzu kısaltmak mümkün müdür? Daha kısa süre uyursak ne tür problemlerle karşılaşırız? Son yıllarda yapılan araştırmalarla yukarıdaki soruların birçoğunu cevaplamak mümkün olmuştur

Uyku süresinin kişiden kişiye değişmekte olduğu ve bu sürenin 4 saat ile 11 saat arasında değiştiği bilinmektedir Uyku süreleri genetik faktörlerin etkisi ile kişiden kişiye değişmektedir Doğuştan itibaren belirlenmiş olan bu süreyi belli limitler dışında değiştirmek mümkün olmamaktadır Süreyi kısaltmak zorunda kaldığımızda uyku yoksunluğu sonucu görülen istenmeyen belirtilerle karşılaşmaktayız Genetik geçişin varlığını gösteren en iyi kanıt tek yumurta ikizlerinin uyku sürelerinin birbirler­inin tamamen aynı olduğudur

Türkiye'de toplumun büyük çoğunluğunun (%75) 7-8 saat süreyle uyuma alışkanlığına sahip olduğu, yapılan araştırmalarla bilinmektedir

Ünlü insanlardan bazılarının çok kısa uyuduğunu basından sık sık duyarsınız Bunlardan Napoleon, Churchil gbi bazıları tarih kitaplarında kısa uyku süreleri ile yeralmıştır Kısa bir süre uyuduğu halde ertesi gün fonksiyonlarında değişiklik olmayanların sayısı çok fazla değildir Türkiye'de, toplumun sadece %10 unun, 6 saatin altında bir uyku ile hayatını sürdürdüğünü bilinmektedir Kısa uyuyanlardan bahsederken hafta içi 6 saat uyuyup , hafta sonunda uyku sürelerini 8-10 saate uzatarak uykularını telafi edenleri değerlendirme dışında bırakmak gereklidir

8 saatten daha uzun süre uyuyanlara, kısa süre uyuyanlara oranla toplumda biraz daha sık rastlanmakta, bunların oranı %15 e kadar yükselmektedir

Kısa uyuyanlar ile uzun uyuyanların uykularının yapısı birbirinden farklılıklar göstermektedir Kısa uyuyanlar daha yoğun olarak derin yavaş uyku ve REM döneminden oluşan bir uyku uyumaktadırlar Gece içi uyanıklık sayısı ve 2 faz oranı bu tür insanlarda azalmıştır Dolayısı ile kısa süreli, ancak daha etkin bir uyku uyudukları söylenebilir Uzun uyuyanlar ise asıl uyku olarak adlandırılan derin yavaş uyku ve REM dönemlerini kısa uyuyanlar kadar uyuyup, onlardan farklı olarak uykunun yüzeyel fazlarını (1ve 2 faz) daha uzun uyurlar Gece içinde, özellikle de sabaha karşı sık sık uyanıp, yeniden uykuya dalarlar Uyku süreleri uzun olduğu halde, bu insanlar etkin olmayan bir uyku uyurlar

Uzun uyuyanlardan, çalışmak için daha çok zamana ihtiyacı olanlar, çoğunlukla uyku sürelerini kısaltmak arzusundadırlar Ancak, uyku süresini belli bir oranın ötesinde kısaltmak mümkün değildir Üniversite öğrencileri ile yapılan bir çalışmada, kısa bir zaman diliminde uyku süresinin kısaltılması mümkün olmamış, deneklerde ertesi gün yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon güçlüğü ve hafıza bozuklukları gibi şikayetler saptanmıştır Deneğe katılanlar, uygunsuz zamanlarda uyku ihtiyaçlarına yenilip, uyuya kalmışlardır Ancak başka bir çalışmada uyku süresinin 1-2 saati aşmamak şartıyla, uzun bir zaman dilimi içinde, azaltılmasının mümkün olduğu ve bu azaltmanın deneklerin performansında bozukluğa yol açmadığı gösterilmiştir Unutulmaması gereken nokta, çalışmaların sadece genç deneklerde yapıldığıdır Çocuk ve yaşlıların uyku süresini kısaltması sonucu daha değişik belirtilerle karşılaşılmaktadır
Çocuklarda Uyku Süresi

Yeni doğan, ilk 3 aylık dönemde günün yaklaşık 16-18 saatini uykuda geçirmektedir Bebekler polifazik (24 saatte birçok kez) bir uyku düzeni içinde, gece ve gündüz eşit sayıda olmak üzere, birçok kez uyanıp, tekrar uyumaktadır Anne babalar için dayanılmaz derecede zor olan bu uyku düzeni ne mutlu ki çok uzun sürmemektedir

3 aylıktan itibaren bebek daha kısa süre uyumaya başlar Gece uykusundan daha seyrek olarak uyanmaya başlar Bebek 6 aylık olduğunda uyku ihtiyacı 12 saate inmiştir ve gündüzleri daha uzun süre uyanık kalabilmektedir

Okul öncesi dönemde uyku, erişkin dönemdeki, bifazik (24 saatte 2 kez) özelliğine dönüşmekte ve çocuk gün içinde sadece 1 kez öğleden sonra uyumaktadır Bu uyku düzeni okul ve daha sonra iş hayatının getirdiği zorunluluklar nedeniyle, aslında fizyolojik olmayan, monofazik, yani 24 saatte bir kez uyunan gece uykusu haline dönüşür

Çocukların uykularının bir başka özelliği de uykularının büyük bir bölümünün REM uykusundan oluşmasıdır Yeni doğan döneminde uykunun yarısı REM döneminden oluşurken, bu süre gittikçe azalıp, okul çağında erişkindeki düzeyi olan %20-25 oranına ulaşır
Yaşlılarda Uyku Süresi

Yaşlı insanların genellikle uykusuzluktan yakındıklarını, sabahın erken saatlerinde uyandıklarını ve bu hallerinden şikayetçi olduklarını sık sık duyarız Gerçekten de yapılan çalışmalar, yaşlı insanların sabah erken uyandıklarını, hatta bunların içinde %25 lik bir bölümünün sabah 5'te kalkıp bir daha uyumadığını göstermiştir

Yaşlıların sabah erken uyanmaları, bazı araştırmacılar tarafından uyku ihtiyaçlarının azalmış olduğu şeklinde yorumlanmaktadır Ancak, sıklıkla gözlemlediğimiz gibi, yaşlılar gün içinde aralıklı olarak uyumakta veya uyuya kalmaktadır Böylece, gece uykusundan sabah erken uyanarak kısalttıkları uyku sürelerini gündüz uykuları ile telafi etmektedirler Bilimsel veriler de yaşlıların uyku sürelerinin erişkin dönemdekinden çok farklı olmadığını göstermektedir

Çevrenizdeki insanların yatma ve kalkma saatlerini araştırdığınızda, bazılarının erken yatıp erken kalkma eğiliminde, bazılarının ise geç yatıp geç kalkma eğiliminde olduğunu göreceksiniz Hafta içi günlerde, sosyal hayatın getirdiği zorunluluklar nedeniyle belirgin olarak gözlenemeyen bu özellik, hafta sonları, belli saatlerde yatma ve kalkma zorunluluğu ortadan kalktığında net olarak gözlenmektedir Uyku süreleri gibi uyuma ve uyanma saatlerinin de genetik olarak belirlenmiş özelliklerimiz olduğu bilinmektedir

Sabah tipleri, tatil günleri de akşam erkenden yatıp, ertesi gün de hiçbir zorunluluk olmadığı halde erken saatte uyanmaktadırlar

Akşam tipleri ise cumartesi günleri geç saatlere kadar uyumamakta, pazar günü de öğlene kadar uyumaktadırlar

İmtihan dönemi gibi yoğun çalışmayı gerektiren günlerde sabah tipleri erken kalkıp çalışmayı tercih ettikleri halde, akşam tipleri gece geç saatlere kadar uyanık kalarak çalışmayı tercih etmektedirler

Sabah ve akşam tiplerine ait özellikler günlük hayatımıza daha dolaylı olarak yansımaktadır Akşam tipleri sabah uyanmakta güçlük çekmekte, işe başlayabilmek için sabah birkaç fincan çay veya kahve içmekte, ancak öğlen saatlerine doğru işlerinde verimli olmaya başlamaktadırlar Sabah tipleri ise akşam tiplerinin aksine sabahları daha verimli çalışmakta, gece vardiyalarında çalıştıkları dönemlerde verimlilikleri düşmektedir

Günlük uyku ihtiyacımızın genetik olarak belirlendiğini daha önce belirtilmiştim Bu sürenin bir kısmının gündüz uyunması, gece uykusunda azalmaya yol açabilmektedir Gündüz uykusunun öğlen 1400 civarında uyunması bu saatte uykuya dalmanın daha kolay olması nedeniyle tavsiye edilmektedir Yarım saatlik, daha çok derin yavaş uyku döneminden oluşan öğlen uykusu, gece uykusunun 15 saatine eş değerdir Böylece gündüz yarım saatlik uyku gece uyku süresinde 1,5 saatlik azalma sağlayacaktır Uyku yoğunluğu, başka bir deyişle uykuya dalma süresi, uyanık kalınan süre ile orantılı olarak artmakta ve uykunun başlamasını takiben azalmaktadır Öğlen uykuları, uyku yoğunluğunun azalmasına yol açacak ve yeniden yoğun düzeyine ulaşması daha geç saatlerde olacaktır Bu da gece daha geç saatlere kadar uyanık kalmamızı sağlayacaktır

Öğlen uykuları nispeten verimsiz olduğu bilinen ve uykuya daha fazla eğilimli olduğumuz 1400 civarında uyunduğu takdirde, günün daha sonraki bölümünde daha zinde olmamızı, daha geç uyuyabilmemizi ve uyku süremizi azaltmamızı sağlamaktadır Sıcak iklim kuşağında gelenekselleşmiş olan öğlen uykuları, bazı politikacılar, iş ve bilim dünyasının ünlüleri tarafından da uygulanmaktadır Bu konuda en şaşırtıcı uygulama ise Japonya'dadır Japonya'da bazı işyerlerinde öğlen uyuyanlara ek ücret ödenmekte, böylece öğlen uykuları özendirilmektedir
Uyumadan Yaşamak Mümkün müdür?

Uyku, yemek yemek, su içmek, nefes almak gibi organizma için vazgeçilmez bir zorunluluktur Aç ve susuz yaşamak nasıl mümkün değilse, uyumadan da yaşamak mümkün değildir

İnsanlar uzun süre uykusuz bırakıldıklarında ki bu tür deneyler genellikle 3-4 gün sürebilmektedir, istem dışı olarak kısa süreli olarak uyuya kalmaktadırlar Uykusuz geçen süre uzadığında da uyku ataklarının daha sık ve uzun süreli olduğu görülmektedir

Uyku yoksunluğu deneylerinde, 3 gün sonunda gerginlik, sinirlilik, zamanı bilememe, hayal görme, kekeleme, konuşulanları anlayamama gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır Daha sonra ellerde titreme, vücutta yanma ve ağrılar, görme bozuklukları olmaktadır

Bugüne kadar insanlarda yapılabilmiş, en uzun süreli uykusuzluk deneyi 11 gün ile Amerikalı bir üniversite öğrencisinde gerçekleştirilmiştir Denek olan öğrenci, gerçekle ilişkisinin bozulduğu görüldükten sonra, psikoza benzer bir klinik tabloya girerken uykusuzluk deneyi sonlandırılmıştır

Benzeri hayvan deneyleri ise türlere göre değişik süreler sonunda ölümle sonuçlanmıştır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.