Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
akbulut, çüş, deyin, eşeğe, içinizdeki, mehmet

İçinizdeki Eşeğe Çüş Deyin! - Mehmet Akbulut

Eski 11-24-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İçinizdeki Eşeğe Çüş Deyin! - Mehmet Akbulut



İçinizdeki Eşeğe Çüş Deyin!
Yazar: Mehmet Akbulut





Eşeklik, günümüzde üzerinde önemle durulması gereken bir meseledir İnsanlık kavramının kendisine emanet edildiği biz insana, nedendir ki bu “eşeklik” etiketi yapıştırılmaktadır? Bu durum, “insan”ın bir kusuru mudur yoksa “eşek”in bulunduğu durumdan daha iyi bir hale yükseltilmesi midir? Olaya bu açıdan bakılırsa her iki durumda da kaybeden “insan” oluyor İnsanlığın gerektirdiklerini yerine getirmeyip başka bir varlığın özelliklerine talip olma, ortaya “inadına” bir sorun çıkarmaktadır
Yaşadığı evrende vaktinin hepsini nefsi ve midesi adına harcayan, kapitalist dünyanın hatırı sayılır bir ferdi olmayı sürdüren, dünyanın her türlü nimetini demir nallarıyla değil pençeleriyle haksızca koparan, şeytanın her kandırmacasına kapılan, düşene bir de kendisi vuran, imkânlarını hayra değil daima şerre kilitleyen, hukukun üstünlüğüne değil zorba adaletine güvenen, Allah’ın kanunlarına değil tabiat kanunlarına her şeyi havale eden insanların gözüyle bakanlara bu kitap
Birazcık olsun…
Çüş diyecek!


SUNUŞ

Sevgili Okur,
Kardeşim Mehmet Akbulut Hımuroloji ilmine hizmet etme yolunda cehd içinde bir fânidir Bu tomurcuk eseri için kendisini tebrik ederim
Efendim, sizlere bir sır vereyim: Herkes beni medresede müderris sanır amma aslında ben derslerimin ve mücbir vazifelerimin dışında, evimin bodrumunda tesis etmiş, olduğum runutrolot laboratuarın da gizli gizli çalışmaktayım Ülkemde, şükür, erklerin sayısı günbegün artmakta, ben de bu sayede olabildiğince çok sayıda, olabildiğince birbirinden farklı nitelikte eşeği hımaroloji ilmi merceğinden müşahede etmekteyim
Bu ilimle meşgul olmanın en büyük mahzuru, insanı eşeğe dönüştürme tehlikesidir Bendeniz, hayatımı vakfedip şimdiye kadar eşek tasvirleriyle dolu 17654 sayfalık bir metni ikmal etmiş, durumdayım Henüz neşretmeyi düşünmüyorum: Dünya henüz eşekliği anlayabilecek edepten yoksundur Bu sebepten bu nadide eserimi ölümümden sonra, 2043 yılında açılmak Üzere notere bırakacağım Şu aralar ülkemizde eşek bilim açısından çok değerli gözlemlere olanak veren olaylara şahit olmaktayız ki buna bilimimizde “fikrin hamakat tepmesiyle berhava olması” diyoruz Çok üzülerek görüyoruz: Türkiye’nin Yüce Gönlü, eşeklerin tekmeleriyle incitilmeye çalışılıyor Bu vahim durumdan kurtulmak için, iyi yetişmiş eşek bilimcilere gerek vardır


Efendim, Batılı arkadaşlara Türkiye’de onların deyimiyle bir onosology bilimi inşa edilmekte olduğunu muştuların (Onos Kadim Yunan’da eşek demektir) Örneğin, o dönem Yunanlıları müzikten anlamayanlara onos lüras diyorlardı, serbest çeviriyle, saz eşeği ya da saz dinleyen eşek diyebiliriz, (Dirilip mezarlarından gelseler, bizde saz çalan eşekleri görürler de dillerindeki bu deyimi değiştirmek isterlerdi!) Üstesinden gelemeyecekleri işlere kalkışanlara da onon keireis, “eşeği tıraş ediyorsun” diye çıkışırlardı Bildiğini okuyan, söylenenlerden hiç etkilenmeyip oldukları yerde kımıldamadan duranlara ise onos hüetai, “yağmurdaki eşek” denilirdi Hele başını belâya sokanlara söyledikleri bir söz vardı ki çok çarpıcı gelir bana, ne zaman düşünsem: onos en mefasais, “arılar arasında kalmış eşek”! Bununla bitmiyor o dönemin eşeğe bakışı: onos sözcüğünden türemiş öyle sözcükler var ki eşeği oldukça aşağılıyor: Örneğin, onosis, “suçlama, ayıplama” demek, Türkçe’mize “eşekleme” olarak da çevirebiliriz şaka olsun diye Otıostos da “hor görmek, küçümsemek” anlamlarına geliyor Belki bu sözcük onos sıasis ‘ten türemiş olabilir: “Eşek duruşu” anlamında
Latince’deki eşek anlamına gelen asinus, Eski Yunanca’daki onos’tan gelmiştir, belki Yazık ki bu sözcük insanlar için kullanıldığında “aptal, budala, mankafa, dangalak, avanak, alık, ahmak, kafasız” gibi iltifattan içeriyor Belki bu çağrışımlardan yola çıkarak Hımaroloji bilimini birtakım dallara ya da bizim akademik hayatımızda olduğu gibi, anabilim dallarına ayırabiliriz: Onosoloji ve osinusoloji (Türkçe okunuşuyla yazdım!) Onosoloji eşeğin edebi, erdemi üstünde çalışır, eşekliğin insanlığa olası katkılarını etüd eder Astroloji ise benim hıyar adını verdiğim insanların eşekliklerim inceleyerek, bu kaba, bu yontulmamış, bu incelikten, güzellikten, şakadan, sevgiden nasibini almamış bencil insanların nasıl ıslah edileceği üzerinde düşünür, araştırma yapar Islah olanağı yok ise, bu ilmin kılavuzluğunda yetişen asinusolog arkadaşlarımızdan bu insanlara nasıl yardım etmeleri gerektiği üstüne görüşler alınır Kabahat bu hıyar eşeklerde mi yoksa kendilerine asinusolog denen eşek bilimcilerde midir, bu konularda eşek ilminde derinleşmiş bilge insanlardan vardım istenir

Sözlerimi Batıda bu bilim üstüne çalışmak isteyen akademisyenlerin bizden gözlerini ayırmamaları dileği ile bitirirken, Mehmet Akbulut arkadaşıma beni eşek ilmi yolundaki yolculuğumda bu eserle mesrur ettiğini bildirip teşekkür edeyim
Ahmet inam
Mahfî Hımaroloji Mütehassısı
Ağustos, 2008, Ankara
Üçüncü Harnâme yazan Prof Dr Haynıllah Şanzumî’den Dördüncü Harnâme’yi yazacak olana bir ikaz ve de nasihat
“Fıtır Bayramı münasebetiyle evimi şereflendiren Bahriye Kolağası dostumuz IV Harnâme’yi yazacak olan sahsa bazı tavsiyelerde bulunursanız iyi olur dedi Binaenaleyh mühim addettiğimiz nasihatlerimizi ifade ediyoruz:
Ya Eyyühel Veled!
Birinci ve ikinci Harname Müellifleri’nin başlarına gelenler malûmdur Benden cesaret alıp IV Harnâme’yi kaleme almazsan hayrına olur Çünkü ben Atatürk’ün kurduğu laik demokratik hukuk devletinin bir mensubuyum Bu avantajla ve düşünce hürriyetinden istifadeyle bu eseri kaleme aldım Ama insanın anası her zaman oğlan çocuk doğurmayabilir Tercihini, katarını doğru vermeyebilir Çünkü eşeğini öpen mutlaka yellenmesine katlanır
Hayrullah Şanzumî


Dördüncü Harnâme’ye Önsöz

Üçüncü Hamâme’yi okuduktan sonra bende bir gıdıklanma oldu Mizah üstüne bir hayli kitap okuduğumu itiraftan, şahsımı beri tutmayacağım Eşek, tedâi yi efkârımızda eşi bulunmaz bir yere sahiptir Bunu iyi bildiğim için hafızamın beni sürüklediği noktada birçok malumatı gizlemiş olduğumu anladım Cesaretimi tetikleyen en önemli teşvik Dördüncü Harnâme’yi kimin yazacağı suâlidir Gerçi, Üçüncü Hamime yazarı, adını gizli tutup müstear isimle başına geleceklerden bir nevi şahsım azade kılmıştır Amma ve lâkin bize ne olur! La ya’lemü’l gaybe illallah

Önce, böyle bir kitap yazmanın gereği var mı diye kendime sordum Üçüncüsü gayet de güzel hazırlanmışken… Şeyhî ve hemşehrim Molla Lütfi’nin başına gelenleri bir kez de Hayrullah Şanzumî’den duymuşken… Bu tip bir zihin sorgulamasından sonra neden böyle bir gelenek olmasın, dedim Daha doğrusu, devama aracılık edenlerden biri de ben obam ne olur? Sanırım bir şey olmaz En azından Atatürk Türkiyesi’nde, Şeyhî ve Molla Lütfi’nin başına gelenler, benim başıma germez Öyle olur inşallah Nasılsa Şanzumi hazretlerine bir şeycüder olmaz O, aradan sıyrıldı

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.