|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
alıp, batırdı, eline, hüzün, kalemi, mürekkebine |
![]() |
Eline Kalemi Alıp Batırdı Hüzün Mürekkebine |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Eline Kalemi Alıp Batırdı Hüzün MürekkebineEy sevgili! Seni kaybeden neyi bulmuş ki… Bir an… Arkamı döndüğüm tek bir an asırlarca günahı yükledi omuzlarıma ![]() ![]() ![]() Şimdi pişmanlık alev gibi sardı bedenimi, ne fayda! Bana bakan bakışlarına sürdüm siyahı; artık ben o bakışlara layık değilim ![]() ![]() Ve şimdi… Ellerime yapışmış zifir karası günahımla mı sileyim gözyaşlarımı? Ben şimdi nasıl tövbe edeyim? Aşka uçmam için verilen kanatlarla yollanmışken günaha, yanan kanatlar için nasıl şifa dileyeyim? Belki böylesi daha hayırlıdır benim için, belki ben kanatsız kalmalıyım bir daha uçmamak için günaha ![]() ![]() Senin gibi merhameti göğün yedi katını doldurup sağanak sağanak yağdıran bir rabbim varken ben kendimi nasıl bu hale getirdim?’’ ben ‘’ demeye utanıyorum, onu sen yarattın ![]() ![]() Kalemi bıraktı elinden sayfayı eline aldı: Bembeyaz! Sanki yazdığı onca şey buhar olup uçmuştu! Sanki hüzne batırdığı kalem kandırmıştı onu! Hayır, bir dakika! Hüznü kandırmıştı elbet! İçi boş bir mürekkep şişesi gibiydi hüznü… Tövbeetmek için hüzünden çok daha fazlası gerekli olduğunu anladı bir an… Pişmanlıktan çok daha fazlası! Hatta perişanlıktan çok daha fazlası! Ancak o zaman günahı düşündüğü an utanırdı zihni, uzuvlarının haberi bile olmazdı bu fikirden… Tövbe öyle bir şeydi ki günah ile beden arasına değil, günahın fikri ile zihin arasına örülürdü ![]() ![]() Kalakalmıştı öylece bomboş sayfa karşısında… Yüzünü sevgiliden çevirdiği ‘’bir tek an’’ geldi aklına, bağrı yandı! Hiç olmamasını dilese neye yarardı ki? Nasıl geçip gittiğini bile anlamamıştı o anın ![]() ![]() ![]() Elleri titreye titreye aldı tekrar kalemi eline: Benim yanımda günahı yağmur tanesinden dahi küçük olanı affetmek kolaydır elbet; ama benim gibisini affetmek ancak sana yakışır ![]() |
![]() |
![]() |
|