10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Özlem Kuyusuna Düşünce
Gözlerimde mercek gibi büyüyen, yüzyılı aşkındır yüzünde oyalanan o keyifli tebessümle ince bir katman gibi bütün kötülerle iyiler birbirinden ayrılır Veda vakti sonrası sen gözden kaybolunca, az ilerde, hemen köşeyi dönünce içi kâğıt kırpıkları dolu yaş bir çuval gibi serilirim kaldırımlara İçimden bir adım daha uzaklaşmak gelmez, gerisin geri dönmek isterim Ne var ki ayağa doğrulacak takatim kalmaz
Bu hissediş, kutsal bir merasimde yaşanan en içli anların özütü gibi gözlerin yaşardığı anların küllüdür Derin iç çekişlere matuf kolu-kanadı kırık bir halde ‘fe sabrun cemil’ der niyaz eder, muazzez bir vaktin yeniden tezahürü için boncuk gibi günleri saymaya başlarım Vakitsiz, elim kapının tokmağına ilişir sonra pul gibi yere düşer Sen bazen vakitsiz seslenirsin, gözlerim önüme yıldız gibi düşer
Baş döndürücü koyu bir özlemle dünya avucumda pervane olmuşken gökcisimlerinden yazı tura atmayı dener, kapının tokmağını çalmak için bir işaret beklerim Ansızın karşımda beliren saydam bir hayalet gibi sen öylece selam tokalarken donuk bakışlarla sus-pus oluşum, tadımdan yenmezliğim bu yüzdendir Özlemek hem iyi hem kötüdür bazen
Alıntı
|
|
|