Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
pontus, sorunu

Pontus Sorunu Nedir

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Pontus Sorunu Nedir




Pontus Sorunu nedir

Yunanistan, 1916-1923 yılları arasında, Anadolu'nun Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan Rum Ortodoks nüfusun, Türk makamlarının sistematik imha politikasının kurbanı olduğunu ve bundan kurtulanların, ancak Yunanistan’a sığınmakla canlarını kurtardıklarını iddia etmektedir

24 Şubat 1994 tarihinde, Yunan parlamentosu "19 Mayısı", "Pontus Yunanlılarının Türklerce Katlini Anımsama Günü" olarak kabul etmiştir Ama tarih ve olgular, Yunan iddialarıyla çatışmakta ve çok farklı bir yönü işaret etmektedir

Yunanlı politikacıların konuşmalarında sık sık; "Türkiye'nin kan kaybından ölmesi için, yaralarını kaşıyacağız" yönündeki söylem ve politikalarının bir ürünü olan PONTUS konusu, Atina'yı bağlayan bir mesele değildir

1922'den önce Doğu Karadeniz sahillerinde yaşayanlar, azınlıklardan biri olan, Bizans kökenli Rumlardı Bunlar, Osmanlı İmparatorluğunun sınırları içinde 450 yıl huzur içinde yaşamış, imparatorluğun zenginliklerinden fazlasıyla payını almış olan Hristiyanlardı Yunanistan’la uzak yakın hiçbir kan bağları yoktu

Yunan Yayılmacılığı, Anadolu Rumları'nın felaketi olmuştur Venizelos'la başlayan "Megali İdea" politikası,Türkiye'deki Rumları ayaklandırarak toprak talepleriyle devlete isyan ettirmiştir Tıpkı 1820'lerde Rus, İngiliz ve Fransızların kışkırtmalarıyla Osmanlı İmparatorluğunun sınırları içinde bulunan değişik kökenli (Sırp, Arnavut, Makedonyalı, Bulgar, Anadolulu vs) insanların uydurma bir Yunan Devleti kurmak için Türklere karşı ayaklandırıldıkları gibi Bu hareketin asıl amacı bir Yunan Devleti kurmak değil, yabancı büyük devletlerin Osmanlı İmparatorluğunu parçalayarak petrol zenginliklerini yağmalamak olduğunu Yunanlı tarihçiler yazıyor

1918'lerde yaratılan "Pontus" ve "Ermeni" meselelerinin Osmanlı İmparatorluğunun aleyhine malzeme olarak kullanılması da nedeni Anadolu'yu parçalamayı amaçlıyordu

Ve göz ardı edilemeyecek bir gerçek te aradan 80 yıl geçtiği halde, Türkiye Cumhuriyeti’ni; "Pontus Rum Devleti", "Ermenistan Devleti", "Kürt Devleti" şeklinde parçalama çabası içinde bulunanların hala daha var olduğu gözleniyor

Yunanistan’ı yöneten Sosyalist iktidar; Rusya ve eski Komünist doğu bloku ülkelerinde yaşayan yaklaşık 90 bin kadar sözde Pontusluyu bin bir vaatle kandırarak Yunanistan’a göç ettirdi Oysa bunların en az yüzde ellisi Karadeniz’den Rusya'ya göç etmiş Rumların soyundan gelenler değil; Yunanistan'da 1946-1949

Yılları arasında Kralcılarla, Komünist çeteler arasında patlak veren iç savaşta, mağlup olduktan sonra öldürülmemek için Yunanistan'dan kaçarak eski Komünist blok ülkelerine sığınan ailelerin çocuklarıdır Bunlar Pontuslu olduklarını iddia ederek daha iyi bir hayat için Yunanistan'a ve Güney Kıbrıs'a yerleşiyorlar Oysa Yunan yönetimleri yıllarca bu insanları tehlikeli oldukları gerekçesiyle kabul etmek istememişti Yunanistan'ı yönetenler şimdi işlerine geldiği için bu eski komünist ailelerin çocuklarını Pontuslu olarak tanıtarak malzeme olarak kullanıyorlar

Önceleri, basit bir folklorik öğe olan "Pontus" terimine, 1974 Kıbrıs olaylarından sonra, Türkiye aleyhine hasmane duyguları körüklemek amacıyla ideolojik bir içerik yüklendi Yunanlı siyasiler, "Pontus" fikrinin sömürülmesinin, Türk devletinin temelini oluşturan politik ve kültürel ilkeleri berhava etme çabalarına hizmet edeceğini ve Batı Trakya’daki Türk azınlığı mensuplarını kovmak için bir gerekçe teşkil edeceğini düşündüler

Yunan tarafının öncelikli hedefi, muhtemelen mikro milliyetçi duyguları kışkırtmak suretiyle, Türkiye’nin çok kültürlü etnik yapısında istikrarsızlık yaratmaktır Amaç, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü bozmaktır Dolayısıyla, bu bağlamda, Yunanistan’ın aşağıda sıralanan hedeflere ulaşma çabasında olduğu söylenebilir:

Yunanistan’ın Türkiye’yi işgaline engel olan Mustafa Kemal’in görüntüsünü karalamak;

Dünya kamuoyunu, Türkiye tarihinin soykırımlarla dolu olduğu yolunda kandırmak;

PKK terörizmini, "bir özgürlük savaşı" olarak takdim etmek ve "Pontus Yunanlıları" ile "Kürtler" arasında bir bağ kurmak suretiyle, PKK ile Türkiye karşıtı bir cephe oluşturmak;



Onlara hayali bir "Pontus kimliği" atfederek, sözde Pontus Yunanlıları arasında Türk aleyhtarı duyguları teşvik etmek;

Sonuncusu ve en önemlisi de, Pontus öğesini, Batı Trakya’nın Türklerden arındırılması sürecinde kullanmak

Gerçekten de, Yunan Hükümeti, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Batı Trakya’nın demografik yapısını değiştirme çabası içerisinde, eski Sovyetler Birliği topraklarından göç eden 120 bin "Pontuslu Yunan’ı" Batı Trakya’ya yerleştirmiştir Yunanca’yı bile bilmeyen bu göçmenlere, Yunanlıların Türkleri bölgeden uzaklaştırma planı doğrultusunda, Batı Trakya’ya yerleştirilmelerini kabullensinler diye, zoraki bir "Pontus bilinci" enjekte edilip pompalanmaktadır

Bu göçün beslenmesinin arkasında yatan gerçeklerden biri; Yunanistan’a getirilen Pontuslu Rumları Batı Trakya bölgesine yerleştirerek bölgede toplu halde yaşayan Türkleri etkisizleştirmek, diğeri de beyinleri "Megali İdea" ile yıkanmış Yunanlı politikacıların Türkiye’ye sorun yaratmak amacıyla Kuzey Anadolu’nun Karadeniz

sahillerinde bir "Rum Cumhuriyeti" kurma çabalarıdır

Ancak, Yunanlı politikacıların bütün parlak vaatlerine rağmen Yunanistan’a göç eden Pontuslu Rumların; bu ülkede "ikinci sınıf insan" muamelesi gördükleri, horlandıkları ve Yunan insanıyla uyum sağlayamadıkları gözleniyor Pontuslu Rumlar, Yunanistan’da bir yaşam savaşı veriyorlar Kimse onlara ev kiralamak istemediği

için, aileleriyle çadırlarda, mezarlıklarda geceledikleri, çocuklarını doyurmak için kadınların fahişelik ettikleri şeklinde haber ve resimler Yunan basınında sıkça yer alıyor

Yunanlı işadamlarının Pontusluları çok düşük yevmiyelerle çok saat çalıştırmaları da Yunanlı işçilerin tepkilerine yol açıyor Sendikalar Pontuslulara karşı acımasızca davranıyorlar Resmi istatistiklere göre Pontusluların %80’ı işsizdir Göçmen olarak yaşamın asıl sıkıntısını çeken kadınlardır Geldikleri ülkede profesör, ekonomist, doktor öğretmen iken, Yunanistan’da hizmetçi, işçi ve işportacı gibi işlerde çalışıyorlar Bunlar Yunanistan’a geldikten sonra, bütün emeklilik ve sosyal haklarının yanı sıra insan sayılma haklarını da kaybetmişlerdir

Bu arada Yunan polisi de, Pontuslulara karşı çok acımasızca davranıyor Polisin, çeşitli bahanelerle yakaladığı Pontuslulara işkence ettiğine dair haberler sık sık Yunan basınında yer alıyor

PONTUS NEDİR?

"Pontus" kelimesi, eski Yunan dilinde, "Pont-Euxin" yani "Karadeniz" sözcüğünü ifade etmektedir Yunan propagandası Pontus’tan bahsederken Trabzon ve civarının 4000 yıldan beri Yunan toprakları olduğunu iddia eder ve sahiplenir Yunanlı Tarihçi Yorgos Kordatos ise, "Büyük Yunan Tarihi" adlı kitabının birinci cildinde,

"Atinalı tüccarların gemileriyle Trabzon yaşayan insanlardan çaldıkları inekleri Atina'ya ve Mısır'a götürüp sattıklarını" yazar

Oysa İngiliz yazar Nil Asserson, "Black Sea_Karadeniz" adlı kitabında, "Bu topraklarda, 4000 yıldan beri Tatar, Kırım Türkü, Çerkez, Bizanslı Rum, Laz, Abaza gibi çeşitli soylardan ve dinden insanların problemsiz olarak bir arada yaşadıklarını" belirtiyor

Asserson, kitabının bir bölümünde şöyle diyor;

"Yunan Megali İdea'sı ile Elenizm Milliyetçiliği bu topraklara ayak bastığı an vahşeti de beraberinde getirdi"

Gerçekten Atinalılar bu bölgeye ilk ayak bastıkları andan itibaren hayvan hırsızlığı yapmakla yetinmemiş, orada yaşayan insanları, gemilerine yükleyerek esir pazarlarında sattıklarını gene Yunanlı tarihçi Kordatos'un kitabından okuyup öğreniyoruz

Bazı Tarihçiler Pontusluların Yunan kökenli olduklarını iddia ederler Oysa Karadeniz’in bu bölgesinde yaşayan topluluklar yukarıda da belirttiğimiz gibi farklı kökenden gelen insanlardır ve bunların arasında yaşayanlar, Yunanlı değil Romeoslar yani Bizanslı Rumlardır

Karadeniz bölgesinde Elen etkisinin kökleri, Sinop ve Trabzon’da, MÖ VI YY’da şehir-devletler kuran, İyonyalılara kadar dayanmaktadır Makedon Kralı Philippe ile oğlu Büyük İskender, Persleri Güneydoğu Karadeniz kıyılarından sürüp, bölgede kendi nüfusunu pekiştirdi

Haçlılar İstanbul’u ele geçirmek için saldırılara başlayınca İstanbul’da yaşayan Bizanslıların bir bölümü Doğu Karadeniz bölgesine göç ederek Pontus Krallığını kurdular Pontus Krallığı, 250 yıl ayakta kalmayı başardı ve daha sonraları; yani, İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinden sonra, Osmanlı

İmparatorluğu’nun egemenliği altına girdi

GÜLÜNÇ SOYKIRIM YALANLARI



Alıntı Yaparak Cevapla

Pontus Sorunu Nedir

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Pontus Sorunu Nedir




Yunanistan, Doğu Türk Karadeniz bölgesinde "700,000" Rum'un yaşadığını ve bunların 350,000’in boğazlandığını iddia ederek dünyayı kandırıyor

Karadeniz bölgesinde yaşayan Rum nüfusuna ilişkin yabancı ve yerel kaynakların gelişigüzel incelenmesi bile, Yunanlıların telaffuz ettiği "700,000" iddiasının ne kadar uydurma olduğunu hemen açığa çıkarmaktadır Amerikan Hükümetince görevlendirilen King Krane Komisyonu, 28 Ağustos 1919’da hazırladığı bir raporda,

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan Rumlar'ın sayısını 200,000 olarak belirtmektedir

Fransa Dışişleri Bakanlığı’nca yayımlanan, "Documents Diplomatiques", 1893 ve 1897 tarihleri arasında Osmanlı tarafından yapılan nüfus sayımlarına atfen, Rum nüfusun Trabzon’da 193,000 olduğunu kaydetmektedir Nüfus değişimi sırasında, Karadeniz bölgesinden, 100,000 kadar Rum Yunanistan’a göç etmiştir

Yabancı kaynaklara göre; Trabzon, Samsun ve civarında yaşayanlardan, 100 bin kadar Rum'un Türk-Rus savaşından sonra Rusya'ya göç ederek, Sivastopol ve Odessa'ya yerleşmişler Bolşevik yönetim, Çarı tekrar iktidara getirmek isteyen İngilizler ile olan ilişkileri yüzünden onları devamlı gözaltında bulunduruyor ve baskı

uyguluyordu 1928'e gelindiğinde İngilizler hesabına çalışan Yunanlı ajanlar, Kilise kanalıyla, Rusya'daki Pontus Rumlarının arasına sızarak Bolşeviklerin aleyhine faaliyetlerde bulunmaya başlayınca, yüz binlerce Rum tutuklanmış, okulları ve kiliseleri kapatılmıştı 1936'da ise 170 bin Rum toplu halde Sibirya'ya sürgün edilmişlerdi

İkinci Dünya savaşı sırasında Sibirya’dan dönen Rumlar, Kırım'a yerleşmişlerdi

Rumları yönlendiren Kilise tekrar gücünü kazanmak için harekete geçince, bu konularda acımasız olan Stalin, Rumlara karşı bir temizlik hareketi başlattı 14-15 Haziran 1945'de Rus gizli polisi NKVD seri bir operasyonla 100 bin Rum'u hayvan vagonlarına doldurup kapılarını mühürledikten sonra, aç ve susuz Sibirya'ya yolladı

Günlerce süren bu yolculuk sırasında çok sayıda ölen oldu

Bu sürgünün en kayda değer yanı, Rumların Sibirya köylerinde yaşayan Müslüman ailelerin yanına yerleştirilmeleridir Halbuki 1915'de Samsunda yaşayan Rumlar, Balkan Harbi göçmenleri olan Arnavut Müslümanları, Müslüman oldukları için değil evlerine köylerine bile sokmak istememiş, Türk jandarmasına silah çekmişlerdi

Stalin'in, Sibirya'ya sürgün ettiği 100 bin Rumdan geriye ancak 40 bin kişi dönebildi Kısacası 1928'den 1955'lere kadar Rus Yönetiminin Rum kurbanlarının sayısı 150 bin olarak hesaplanıyor

SOYKIRIM YAPAN KİM; TÜRKLER Mİ, YUNANLI ÇETELER Mİ?

Osmanlı İmparatorluğu’nun hızla çökmekte olduğu, 20 yüzyılın ilk bölümünde, Yunanistan'ın yolladığı subaylarına kurdurttuğu 40 kadar çete; Türk köylülerini soydu, yaşlı, kadın ve çocuk ayırımı yapmaksızın en az 2000 Türkü katletti

1918 Ateşkes Anlaşması’ndan sonra, Yunanistan ile Anadolu’da yaşayan Rum azınlık Osmanlı Padişahının bölgede kontrolü sağlamakta içine düştüğü zaaftan faydalanan Yunanlıların emrindeki çeteler, Karadeniz kıyısında, antik Pontus Devleti’ni model alan etnik bir Yunan Devleti kurma girişiminde bulundular

Bölgeyi, o tarihlerde ziyaret eden pek çok yabancı gözlemci Rum çetelerinin Türklere karşı nasıl vahşice davrandıklarına tanık olmuş, gördüklerini yazmışlardır Amerikan Yüksek Komiseri Mark Bristol, Karadeniz kıyısında yaptığı bir geziden sonra yazdığı bir raporda, Yunanlılar'ın körüklediği anarşiye dikkat çekmişti

Şubat 1920’de, Zile’ye yaptığı ziyaret sırasında, bir Yunanlı teğmen ise Piskopos Efthimios’un Türk devlet makamlarına karşı takındığı tehditkar tavırlar karşısında şaşakalmıştı Yunanlı Teğmen Karasiaskos, Efthimios’un, Samsun Valisi’nin hapisteki bir çete reisini serbest bırakmaması halinde, şehre 5000 silahlı çeteci

göndereceği tehdidinde bulunduğunu anlatır

Doğu Karadeniz’de, Rum ve Ermeniler'in ayaklanmaları devam ederken, Türkiye’deki Müttefik işgal kuvvetleri; bilinçli bir şekilde, Türk güvenlik güçlerinin asilere karşı mücadelesini "soykırım" olarak çarpıtıyorlardı Onların asıl amacı, bölgedeki kargaşadan yararlanarak, kendilerine, Ateşkes Anlaşmasına rağmen, bölgeyi işgal etmek için fırsat yaratmaktı


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.