10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlkeleri Değişmeyen Bir Sanat
İlkeleri değişmeyen bir sanat

İlkeleri değişmeyen bir sanat
Mısır sanatı öylesine özel bir olgudur ki, konunun uzmanı olmayan bir amatör bile, firavunlar dönemi sanat eserlerinin Mısır’a ait olduğunu söyleyebilir; ne var ki, bu sanatın çok sonraki dönemlerde de her şeye rağmen varlığını koruduğunu herkes bilmez Oysa Mısır sanatı, aşağı yukarı üç binyıl (M Ö 3000’den 300’e kadar) süren firavunlar dönemini kapsamakla kalmaz; Büyük İskender’in Mısır’ı fethettiği ve Mısır’ın da yabancı egemenliği altına girdiği M Ö 300 yılından pagan tapınakların kesin olarak kapatıldığı ve firavunlar uygarlığının son kalelerinin de düştüğü M S 392 yılına kadar devam eder
Elbette, bu çok uzun “sanatsal” üretim süresine çeşitli üsluplar damgasını vurmuştur Bu evrim, her zaman düz bir çizgiyi izlememiştir; çünkü zaman zaman en eski dönemlerin üslubu yeniden canlandırılmıştır Buna rağmen, V Sülale dönemine ait bir alçak kabartma (M Ö ykl 2450-2321), Ptolemaioslar dönemine ait (M Ö 332-30) bir alçak kabartmadan kolaylıkla ayırt edilebilir
Gene de bu üslup dalgalanmalarının dışında, aynı ilkeler ve aynı eğilimler süregelmiştir O kadar ki, M Ö ykl 3000’de yapılmış olan ve Kral Narmer’in paleti diye bilinen alçak kabartmada hangi ilke ve kurallara uyulmuşsa, M S 295 tarihinde, Diocletianus tarafından boğa Bukhis’e adanmış bir dikilitaşın kemerini süsleyen sahnede de aynı ilke ve kurallara bağlı kalınmıştır
Böylesine bir süreklilik, sanat tarihinde görülmemiş şeydir Üstelik, bugünkü sanat anlayışımıza da ters düşer; çünkü sanatta gelişme, kendini değişikliklerle ve hatta kopmalarla gösterir Yoksa, sanat sığ bir akademizm içinde kemikleşip, felce uğrar Bu durumda Mısır sanatının akademik bir sanat olduğu ileri sürülebilir mi?
Hayır, çünkü bu, Mısır sanatını diğer sanatlardan ayıran temel farkı hiçe saymak olurdu: Mısır sanatının amacı estetik coşkular yaratmak değildir “Sanat sanat içindir “ anlayışı da Mısır sanatına yabancı, en azından uç bir kavramdır Sanat, Eski Mısır’da insan düşüncesinin dünyaya egemen olabilmek için onu yeniden şekillendirmesini amaçlayan bir araçtır Bu bakımdan, geleneklerle saptanmış olan ilke ve kurallara ne kadar uyarsa, etkisi o kadar büyük olur ve bu sayede gerçeği özü içinde yakalayabilir ve algılayabilir
|
|
|