Prof. Dr. Sinsi
|
Fabl Nedir Özellikleri Nelerdir
Fabl nedir özellikleri nelerdir
Fabl Nedir
Fabl Özellikleri
Genellikle öğüt vermek ve ders çıkarmak için anlatılan kısa bir öyküdür Fabl sözcüğü Latince öykü anlamına gelen "fabuto"dan türemiştir Fabllerin kahramanları çoğunlukla insan gibi davranan ve konuşan hayvanlardır Bu durum, öyküyü anlatanın insanların budalaca davranışlarını dolaylı olarak göstermesine olanak sağlar Eğlenceli ve ilginç bir öykünün iz bırakacağı düşüncesiyle bu öğütlere kulak verileceği umulur ,
Fabl Özellikleri
Başrollerinde hayvanların rol aldığı hayvanların konuştuğu hayvan hikayeleridir (Örn: Ağustos böceği ve Karınca)
Bu isin en bilinen kişileri Beydeba, Ezop ve La Fontaine‘dir
İnsanlar arasında cereyan eden olayları hayvanlar bitkiler ya da cansız varlıklar arasında geçiyormuş gibi göstererek bu yolla insanlara, ahlak ve ibret dersi vermek örnek göstermek ya da bir düşünceye güç kazandırmak isteyen bir çeşit masaldır
Teşhis ve intak sanatları üzerine kurulmuştur
Dünya edebiyatında ilk ve önemli fabllar Hint yazarı Beydeba’ya aittir Beydeba ’nın fablları Kelile ve Dimne adlı bir eserde toplanmıştır
Türkçe'deki ilk örneği Harname'dir
Fabl Örneği
Güneş ve rüzgâr kimin daha güçlü, olduğunu tartışıyorlarmış Rüzgâr;
''Ben daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım Şu karşıdaki paltolu yaşlı adamı görüyor musun? Paltosunu senden daha hızlı çıkaracağıma bahse girerim'' demiş
Güneş bir bulutun arkasına çekilmiş ve rüzgâr kasırga şiddetinde esmeye başlamış O kuvvetle estikçe ihtiyar adam paltosuna daha sıkı, sarılıyormuş
Sonunda rüzgâr pes edip durmuş Güneş bulutların arkasından çıkıp yaşlı adama nazikçe gülümsemiş Çok geçmeden adam alnındaki teri silip paltosunu çıkarmış
Sonra, rüzgâra dönmüş nazik ve dostça davranışın, şiddet ve güç gösterisinden daha etkili olduğunu söylemiş
Düzyazı ya da şiir biçiminde, ders, vermek amacıyla kaleme alınmış kısa anlatı Kişiler genellikle insane olmayan yaratıklar ya da cansız nesnelerdir Yazınsal fablın belirleyici özelliği, insanların hayvanlar yoluyla anlatılmasıdır; bu özelliğiyle yazınsal fabl, ilkel hayvanların günümüzde de yaratmaya devam ettikleri fabllardan ayrılır Bu tür, büyük olasılıkla Yunanistan’da doğdu; ilk fabl derlemesi Ezop’a atfedilmiştir (İ Ö VI yy ) Hint fabllarının ünlü bir derlemesi İ S 300 yılında, büyük olasılıkla Sanskritçe yazılmış Bidpai’dir Bu türde dünyanın en büyük ustası olarak tanınan La Fontaine, öykülerinin ,çoğunu Ezop’tan ve Phaedrus’tan alıp kendi şiir diline çevirmiştir
Fabl, kahramanları genellikle hayvanlar olan, içinde hep bir ders bulunan masallardır Bu masalların çoğunun sonunda ya da içinde okura bir özlü sözle verilen ders bulunur: "İşte bu da ona bir ders olmuş, bir daha kimseyi kandırmamış," ya da, "Uşaklar ilk efendilerinin değerini sonrakilerin eline düştükten sonra anlamışlar," gibi 
Fabl masalları, kulaktan kulağa yayılarak sözlü anlatım döneminin edebiyat ürünleri olarak insanlık tarihinde yerini almış ve basit, kolay, ahlak ilkelerini öğretme işlevini yüklenmişlerdir Hatta ünlü bir Latin şairi Pehedre (Fedr) fabl için, "Bu masallar insanların kusurlarını düzeltmek için anlatılmalı ve yazılmalıdır," demiştir
Fabl’ların ilk kez Hindistan’dan çıktığı ,ve ilk fabl masallarının da "Pançatandra Masalları" olduğu söylenir Bu kitabın önsözüne bakıldığında, kitabın yazarının, "Mehapur" hükümdarının, üç tembel çocuğunu eğitmek için tuttuğu "Vişnu- Sarma" adlı bir öğretmen olduğu belirtilir
Ayrıca Hindistan’da Beydaba, Batı’da Ezop ve Lafonten ünlü fabl ustalarıdır Bu masalların hepsi genellikle yetişkinler için yazılmış, daha sonra da çocukların dünyasında kendilerine geniş bir yer edinmişlerdir Şiir ve düzyazı biçiminde, yazılmış olmaları ve çocukların kolayca ezberlemeleri de onları hep diri tutmuştur
Krilov’un masalları ülkemizde "Keçi Bir Gün  " adıyla Tarık Dursun K tarafından derlenmiş ve yeniden yazılmıştır Bu kitapta masalların sonunda yine dersler verilir, ama bazı masallarda Krilov dersleri kendince yorumlayarak farklı eleştiriler ortaya koyar Benim çok sevdiğim; "De Gidi Eşek De! " masalında olduğu gibi  
***
EŞEK, bülbülün yoluna çıkmış, durdurmuş
- Yahu, kardeş, demiş Nereye gitsem, hep sen! Herkes bülbül diyor da başka bir şey demiyor Yok, en güzel öten senmişsin, yok güle şu dünyada âşık olan tek senmişsin  Hele o güle olan aşkın, hele o! Öylesine bir aşk ki bu, diyorlar Ne Mecnun’da vardır, ne Ferhat’ta, Kerem’de  Doğru mu?
Bülbül boynunu bükmüş, derin bir, iç çekmiş
- Doğru kardeş, demiş Doğru!
Eşeği bu kez daha büyük bir şaşkınlık almış mı sana Kulaklarını eğip, dudaklarını sarkıtmış:
- Valla’i çok şaştım birader, demiş Neden dersen, geçende senin o güllerden birini yedim, hiçbir şeye benzetemedim Çünkü ne tadı vardı, ne tuzu  
Ah, insanlar arasında,bülbülü tanımadıkları yetmiyormuş gibi, bir de güle olan tutkusunu bilmeyen nice nice eşekler yok mudur
|