Bilgi Atatürk'ün Türk Diline Verdiğini Önemi Belirten Sözleri Nelerdir? |
10-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bilgi Atatürk'ün Türk Diline Verdiğini Önemi Belirten Sözleri Nelerdir?Atatürk'ün Türk diline verdiğini önemi belirten sözleri nelerdir? ATATÜRK'ÜN TÜRK DİLİNE VERDİĞİ ÖNEM Yararlanılan Kaynaklar: * Bozdağ, İsmet; "Atatürk'ün Avrasya Devleti", Tekin Yayınevi, 2 Basım, 1999 * Karakoç, Ercan; "Atatürk'ün Dış Türkler Politikası", IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, 2002-İst * Kafesoğlu, İbrahim Prof Dr ;"Türk Milli Kültürü", Boğaziçi Yayınları, 3 Baskı, İstanbul * Kaplan, Mehmet; "Kültür ve Dil", Dergah yy, 7 Baskı, 1992-İst * Atatürk Kültür Merkezi, "Bilge Dergisi", yıl:1997, sayı:14 Toplumları millet haline getiren en önemli unsur dildir Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir vasıta olduğu gibi, insan topluluklarının bir yığın ve kitle olmaktan kurtaran, aralarında "duygu ve düşünce birliği" olan bir cemiyet yani 'millet' haline getiren en önemli kültürel değerdir Ayrıca dil, kültürün temeli olduğu gibi taşıyıcısıdır da Dili yok ettiğiniz takdirde milli ruh ve kültür diye bir şey kalmaz Bu sebeple dili korumak, koruyucu tedbirler almak önemlidir Bizler Türk'üz ve dilimiz Türkçe'dir Türkçe; dünyanın en eski, köklü ve en zengin iki dilinden biridir Dil bilimcilere göre; kelime türetme yeteneği bakımından da dünyanın en güçlü dilidir Her konuya ve duruma göre karşılık vermeye en müsait dil yine Türkçe'dir Ayrıca Türkçe, yazıldığı gibi okunması özelliğiyle de gıpta edilen bir dildir Türk dilinin bu güzelliğini ve gücünü bilen, Türk dili konusunda önemli çalışmalara imza atan en önemli kişi, hiç şüphe yoktur ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Atatürk'tür Atatürk, Türk dili konusunda; "Türk milletinin dili Türkçe'dir Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, an'anelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir" diyerek hem Türk diline verdiği önemi, duyduğu sevgiyi belirtmekle beraber, Türk dilinin büyüklüğünü ve Türk milleti için önemini ortaya koymuştur Atatürk, bir dil bilimci değildi Ancak, dile sadece bir devlet adamı ya da siyasetçi gözüyle de bakmıyordu O, dilin bir milleti meydana getiren unsurları bir arada tutan en önemli etken olduğunu biliyordu 1931 yılında söylediği sözle bunu açıkça beyan etmişti "Milletin çok açık niteliklerinden biri de dildir Türk milletindenim diyen insan her şeyden önce ve kesinlikle Türkçe konuşmalıdır Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, Türk toplumuna bağlı olduğunu iddia ederse buna inanmak doğru değildir" Ayrıca Atatürk'ün, dil konusundaki hassasiyeti eski tarihlere dayanmaktaydı 1916 yılında okuduğu şiir kitaplarına dil konusunda notlar düşmesi bunun açık delilidir Atatürk, Türk kimliğini Türkçe ile tanımlıyordu "TÜRK demek, TÜRKÇE demektir NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!" diyordu Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki temel davası Türkçe'yi, dolayısıyla Türk kültür ve kimliğini yabancı boyunduruklardan kurtarma-koruma, bunun için de eğitimi her düzeyde Türkçe ile yapmak, halkın yabancı dille eğitime özenmesini önleyecek tedbirler almak olmuştur Bu konuda da şunu söyleyecektir: "Kat'i olarak bilinmelidir ki, Türk milletinin dili ve milli benliği bütün hayatında hakim ve esas olacaktır" Atatürk ayrıca, Türk dilini geliştirerek ve yayarak, bütün Türk dünyasının lehçe farklılıkları giderilerek müşterek bir dil bağı ile birleşmesini, kısaca bütün Türk dünyasında bir kültür birliği meydana getirmek istiyordu Bu sebeple; "Türkiye dışında kalmış Türkler için, ilkin kültür meseleleriyle ilgilenilmelidir Nitekim biz Türklük davasını böyle müspet ölçüde ele almış bulunuyoruz Büyük Türk tarihinde, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz Baykal Gölü ötesindeki Yakut Türkleri'nin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz" diyerek Türk dünyasındaki dil ve tarih birliği çalışmalarına ne kadar önem verdiğini gösterir Ayrıca 1933 yılında, Sovyetler idaresinde kardeşlerimiz olduğunu, bir dağılmanın olacağını, buna hazırlanmamız gerektiğini, bunun için köprüleri sağlam tutmamız gerektiğini söylemiş, kültürün, dilin, tarihin birer köprü olduğunu işaret etmiştir Gazi Mustafa Kemal, Şeyh Sait ayaklanmasının yarattığı bunalımı atlatır atlatmaz, önce 'Türk Dili Encümeni' kurdu (Dil ve tarih üzerindeki çalışmalar, önceleri 'encümen' biçiminde başladı Daha sonra bunlar 'Dil Kurumu' ve 'Tarih Kurumu' haline geldiler) Atatürk bir sözünde, "Milli his ile dil arasında bağ çok kuvvetlidir Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca müessirdir Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil, şuurla işlensin Ülkesini ve yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır" demişti Bu sözünden yola çıkarak Türk Dili Encümeni'nin kuruluş gayesini anlamak mümkün Encümenin kuruluşu ile Atatürk, dildeki Arap kökenli sözcükler yerine, halkın içinde yaşayan Türkçe sözcüklerin yerleştirilmesi için bir ön çalışma yaptırıyordu Her ilde, "Kelime Kolları" kurulmuştu Öğretmenlerin öncülük ettiği bu kollar, evlerdeki yaşlı insanlarla ilişki kuruyorlar; onların kullandıkları sözcükleri, arapça karşılıkları varsa onları da ekleyerek, Ankara'ya "Dil Encümeni"ne gönderiyorlardı Gazi Paşa, dili özüne çekmeye, elverdiğince yabancı sözcüklerden arındırmaya kararlı idi Eğer bir Türk Dünyası yeniden kurulacaksa, onun dili Arap ve Fars dilinin egemenliğinden kurtulmalıydı |
|