10-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Truva Hazinesi Hakkında Ansiklopedik Bilgi
Truva hazinesi hakkında ansiklopedik bilgi
Tarih bu şehri "aşk, kahramanlık ve uygarlık yuvası" olarak anlatır Ünlü şair Hemeros'un İlyada'sında destanlaştırdığı "Troia" önce bu destanla medeniyet dünyasında yerini aldı Sonra H Schliemann tarafından yapılan kazılarla zenginlikleri meydana çıkarıldı Bulunan hazine, kenti ve Schliemann'ı dünya ölçüsünde haklı bir şöhrete kavuşturmuştur

Bu kent'te 3000 yıl boyunca Anadolu kavimleri oturdu Bu bakımdan Yunan uygarlığının bir örneği olarak göstermek yanlıştır Bu gayretkeşliktir Sonra medeniyetin merkezi M Ö dönemde Avrupa değil, Asya'dır Büyük peygamberler ve ünlü hükümdarlar hep Anadolu'da yaşamıştır Karun'un Hazinesi Anadolu'dadır Bu itibarla daha uygar ve çok daha üstün vasıflara sahip Anadolu kavimleri Çanakkale ve Boğazlar bölgelerinde, Makedonyalı barbar kavimlere daima karşı çıkmışlar ve onların sömürgeci, hilekar davranışlarını önleyebilmek için zaman zaman savaşmak zorunda kalmışlardır Çok sonraları Yunan propagandası etkisine giren tarafla dünya Troia yöresine, Yunanlılarla birlikte Helenleştirmişlerdir Bu itibarla aslında ünlü Troia kentini Yunanlılar değil, Anadolu halkları kurmuştur Bundan ötürü Troia, bağımsız bir Batı Anadolu kültür merkezi durumundadır Nitekim Troia'da ele geçen kalıntılar bakır çağından, demir çağına kadar devam ede gelen 2500 yıllık değişmez bir tarihi karakter gösterir Ancak kaderin cilvesi olarak Troia şehri gün ışığına çıkabilmesi için Alman uyruklu H Schliemann'ı bekliyordu H Schliemann'a kadar Troia, sadece Homeros'un İlyada'sında zikredilen bir hayal şehri idi Şimdi tarih sahnesine çıkıyordu
Aslında Alman uyruklu bu mükemmel araştırmacı bir papaz çocuğu idi İlkokul sıralarında kendisine ezberletilmiş olan Homeros'un destanlarının çok etkisinde kalmıştı Olağanüstü bir zekası vardı İngilizce’yi, Fransızca’yı, İtalyanca’yı, İspanyolca’yı, Portekizce’yi, Arapça ve Türkçe’yi altışar ay gibi, oldukça kısa bir zaman zarfında öğrenmiştir 1863 yılında da dünyaca sayılı zenginler arasına girmiş bulunuyordu Homeros'un eserlerini de ezbere biliyordu Eserler onun hayatında mükemmel bir pusula rolü oynamıştı
SCHLİEMANN'IN TROİA TUTKUSU
6 ocak 1822 yılında Almanya'nın Neubukov kasabasında doğan Schllemann, çocukluğundan itibaren İlyada sayesinde Troia hayranı olarak yetişmişti Bu yüzden arkeoloji eğitimi aldı ve 1869'da ikinci defa Atinalı bir tüccarın kızı olan Sopheie ile evlendi Bu itibarla Atina’ya yerleşti ve böylece Yunan damadı oldu Sonra da Çanakkale yöresine bir geziye çıktı Pınarbaşı yörelerinde 300 yerde sondaj yaptı ve hep olumsuzdu Sonunda Hisarlık için karar verdi Buralardaki çalışmalarını bir aaa haline getirdi Dr unvanını kazandı İkinci ve üçüncü defa kazı yapabilmesi için başvuruda bulundu ve ABD İstanbul Büyükelçisi Wyne Mac Veagh'ın yardımları ile istediği izni aldı ABD Çanakkale konsolosu Calvert te yardımcı olmuştu Nihayet karası ile birlikte Çanakkale Troia bölgesinde kazılara başladı Kazılar aralıklı olarak onun ölüm yılı olan 1890'a kadar sürmüştür Hazineyi kaçırmasından sonra da dünyaca ünlü oldu
SONRAKİ GELİŞMELER
Onun ölümü üzerine mimar Wilhelm Dörpfeld, bayan Schliemann adına kazıları 1895'e kadar sürdürmüştür Önce Troia'nın 7 tabaka olduğu sanılmıştı Sonradan tabakaların 9 olduğu anlaşılmıştır 6 ünlü kent; önceden tarihçi, coğrafyacı ve bilgin bazı ünlü kişilerin eserlerinde yer almıştı Yani Troia'dan söz edilmişti Fakat toprak altından çıkaran Schliemann olmuştur Ne var ki olay çok tartışıldı Bu tartışmalar üzerine Schliemann tanınmış ilim adamlarının masraflarını da kendisi karşılamak üzere Troia kazı bölgesine çağırdı Ama gelen olmadı O da bildiğini okumaya devam etti İşini seviyor ve kendisine de güveniyordu En verimli kazıları 1873 hafriyatında oldu Yıllardır özlemini çektiği rüyası gerçek olmuştu Yani 17 Haziran 1873 hazineyi buldu ve yurt dışına kaçırmayı başarmıştır İlk parti 155 parçadan oluştuğu rivayet edilir
HAZİNENİN BULUNUŞU, KAÇIRILIŞI VE MAHKEME
Kazılar devam ederken Schliemann'ın önüne 8 5 metre derinliğinde bir yarma bulunuyordu Bir ara karşısındaki çukurda veya çukurun yanı başındaki duvarın göğsünde topraktan başının bir kısmı çıkmış bir heykel göründü Hemen fırladılar ve karısının da yardımıyla heykelin olduğu yeri eşelemeye başladılar, ilk altın parçaları parmaklarının arasına döküldü Hemen hayalinde canlandırdığı planı uygulamak için kendisi kadar zeki olan karısını, işçileri paydos ettirmek ve kazı yerinden uzaklaştırmak için gönderdi Bunun üzerine kadın bir yaş günü masalı uydurdu ve yalnız kutlamak istediklerini söyledi ve işçileri, kazı mahallinden uzaklaştırdı Yalnız sadık hizmetkarı Rum işçi yanlarında kalmıştı İşçi adedi 160 kişi idi Böylece meşhur Kral Priamos'un hazineleri bulunmuş ve Schliemann'ın eline geçmişti Bu aslında kralın hazinesi değil II Troia hazineleri idi Hazinelerin toplam bölü 16'sı yalnız I VI, Troa'ya aittir Diğerleri II Troia katına mahsustur Buna göre 17 haziran 1873 günü kazılara son verildi Hazine; altın taçlar, zafer çelenkleri, altın küpeler, süs eşyaları, gümüş ve altın içki kapları, tabaklar, bakır, gümüş miğfer, tolgalar, kemerler, süs eşyaları ve kalkanlar ile mızrak ucu gibi savaş araçlarından ibaret idi
Bu kadar çok malzemenin bulunuşu saklanamadı ve yıldırım hızla her tarafta duyuldu ve Alman ise alacağını alıp, kaçmıştı Bir yıl kadar takip ve soruşturma yürütüldü ve Kum kale sahillerinde altın mamul bazı eşyalar bulundu ve İstanbul Arkeoloji müzesine gönderildi
Hülasa Schliemann hakkında Atina mahkemesinde dava açıldı Neden Atına bilemiyoruz Belki hazine hırsızının Atina’da oturması olabilir Mahkeme bilirkişi raporuna göre hazine hırsızına 10,000 Franklık para cezası verdi, Bu gülünç bir ceza idi Alman ise sevincinden 50 000 Frank ödedi Böylece devrin sorumlularına çalıp götürdüklerinin ne derece ehemmiyetli olduklarını anlatmak istiyordu, hem de yüzüne kapanmış olan kapıları bir bakıma para ile açmış olacaktı
HAZİNENİN BULUNUŞU VE KAÇIRILIŞINI AKTÖRÜN KENDİNDEN DİNLEYELİM
Kazıyı sürdürürken duvarın üstünde Priamos'un evinin yanında büyük bakırdan çok tuhaf bir nesne buldum Arkasında altın bulunduğunu sandığım için son derece dikkatimi çekti Hazineyi işçilerin aç gözlülüğünden korumak ve onu bilim adına korumak için çok çabuk olmak lazımdı Bu itibarla hemen "Paydos" diye bağırdım Böylece işçiler yemek yiyip dinlenirken hazineyi büyük bir bıçakla çıkarttım Bu da çok güç harcayarak ve korku içinde yaşam tehlikesi ile karşı karşıya gelerek mümkün olabildi Çünkü altını oymam gerekli sur duvarı her an üstüme yıkılabilirdi Her biri ilim için ölçülmeyecek değer taşıyan bu denli çok sayıda eşyanın götürülüşü beni delice soğukkanlı yapmıştı Hazinenin oradan kaçırılması: yanımda her zaman hazır bulunan ve kazıp çıkardığım eşyaları şalına sarıp taşıyan sevgili karımın yardımı olmadan gerçekleştiremezdim Böylece hazineyi korkunç yaşam tehlikesi altında korkudan titreyerek paketledim Dibinde iki muhteşem altın diadem ve bir altın bant sanatçı işi ve dört altın küpe bulduğum gümüş vazonun içeriği bunu belli ediyor ve bunların üstünde çok tuhaf biçimli 36 adet küpe ve 8750 adet küçük altın halka, delinmiş prizma ve küpeler altın düğmeler vardı Bunlar diğer takılara ait olmalı idi 6 altın bilezik bunu izliyordu Ayrıca orada biri 4 75 cm diğeri 5 25 cm uzunluğunda altın iki parça da buldum Her birinde 27 delik mevcut idi ' Şimdi burada önemli' olan şu, bütün bu ziynet eşyaları bundan 5000 sene önce hünerli eller tarafından dekore edilmiştir Demek ki medeniyetin tarihi epeyce eski Hem bu kadar takıyı takıp-takıştırmayı seven kadınlar orta Asyalı Türk göçmenler olmalıdır
Hülasa Schliemann hazineyi İngiltere'de sergiledikten sonra Almanya'ya intikal ettirip Berlin Müzesine devrini gerçekleştirdi Sonrada tekrar kazı için girişimlerde bulundu ve devrin Eğitim Bakanı Saffet Paşa'ya mektuplar yazdı ve yardım istedi Bu arada Türk basınının kendisine saldırdığından son derece müştekidir ve İstanbul'dan iki defa Troia arazisine gelip gitmiştir Ancak Atina mahkemesinden dolayı izin gecikmektedir Bu arada Çanakkale Valisinin tayini çıkınca girişimler hızlandı Alınan elçisi araya girdi ve Müzeler Umum Müdürü Osman Hamdı Bey'in verdiği müze memurlarından Galip Bey'i de temsilci olarak atadığı ve kazıya böylece başlandığı anlaşılıyor Elhasıl gene de olayların seyri hakkında bilgiler kopuk ve tatmin edici bulunmuyor Ta ki devlet arşivlerinin tamamı görülene kadar muammalığını muhafaza edecektir
|
|
|