Aşik Minhaci - Kimdir Kısaca Hayatı |
10-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Aşik Minhaci - Kimdir Kısaca HayatıAŞIK MİNHACİ Hay vefasız kanlı zalim! Bir yol bana er demedin Eller gibi candan sevip, Yar demedin, yar demedin Çağırdıkça sağır dedin, Sen kendine ağır dedin, Sefil MİNHAC şair dedin, Bür demedin mür demedin Siva'ın Deliktaş bucağında doğan ve asıl adı Ali olan Minhaci, XIX yüzyılın meşhur aşıklarından Ruhsati'nin oğludur Annesi ise Ruhsati'nin Mihri diye çağırdığı Elbistan'lı Meryem'dir "Deliktaşlı Minhaci, Hayatı ve Eserleri" adlı kitabı yayımlayan Kemal GÜRPINAR, onun 1279 (M 1862)'da doğduğunu, 1317 (M1901)'de öldüğünü söylüyor Gerek doğum gerekse ölüm tarihinin doğruluğunu tetkik ettiğimizde aksini gösterecek herhangi bir bilgi veya vesikaya rastlamadık Şu halde, verilen tarihleri biz de doğru olarak kabul ediyoruz Minhaci'nin babası olan Ruhsati'nın başından dört nikah geçmiş, bu evliliklerden yirmi üç çocuğu olmuştur Bunu, Ruhsati'nin şiirindeki bir ifadesinden öğreniyoruz "Eğer nikahtan sorarsan dördü bitirdim tamam Eğer evlattan sorarsan yirmi üçtür heman" Ruhsati, ilk olarak Meryem'le evlenmiştir Meryem biraz önce de söylediğimiz gibi Elbistanlı bir Türkmen kızıdır Deliktaşlı Ali Ağa'nın yanında hizmetçilik yaparken, Ali Ağa, Ruhsati'nin Mihri'ye gönül verdiğini öğrenmiş, iki genci evlendirmiştir Fakat Meryem 1293 (M 1877)'te vefat etmiş, arkasından beş çocuğu öksüz bırakmıştır Çocuklardan üçü kız, ikisi erkektir Ali, Abdüssamet, Vesile, Fatma, Hatice Bunlardan Abdüssamet de 491938'de vefat etmiştir Ömrü yoksullukla geçen Minhaci, çocukluğunda Karacalar Tekkesinde Müderris Hasan Efendl'den ve Sivas'ın Koyuncu köyünden olan Seyit Efendiden dersler almıştır Mizaç itibariyle içine kapanık, sakin ve çevresindekilere saygılı olan Minhaci, bildikleriyle ve inandıklarıyla amel eden bir yapıya sahiptir Elinden geldiğince dinin emirlerini yerine getirmeye çalışan, namazlarında ve diğer ibadetlerinde kusur göstermeyen Minhaci'nin, çevresinde Molla Ali olarak tanınması da bu yüzdendir 28 yaşında iken kendi köylerinden Kara Bali'nin kızı Hatice ile evlenmiştir, Deliktaş ve civarında ''Ağgelin'' olarak şöhret bulan Hatice oldukça güzel bir kızdır İki genç başlangıçta çok mutlu olsalar da bu, pek uzun sürmez Zira zifaf gecesinde olsun, sonrasında olsun karı koca olamamışlardır Sonunda, Ağgelin Minhacı'yi terk edip, Hüyüklüyurt köyünden Dilo Kahya'nın oğlu Batal Osman'la evlenmiştir Ağgelin'i çok seven Minhaci, hassas bünyesi bu ayrılığa fazla tahammül gösteremeyince yatağa düşmüş, bir müddet sonra da vefat etmiştir Bu sebepledir ki, Minhaci'nin şiirleri oldukça liriktir ve çoğu bu ayrılığın verdiği acı ile söylenmiştir Yrd Doç Dr Doğan Kaya Aşık Minhaci Sivas - 1994 Eserlerinden bazıları: 1 Hay vefasız kanlı zalim! Bir yol bana er demedin Eller gibi candan sevip Yar demedin, yar demedin Hakka doğru idi özüm, Her kez dinlemedin sözüm, Yok yok dedin sende gözüm, Var demedin, var demedin Taşlara çaldın sen seni, Bilmedin emr-i Yezdan'ı, Malamat eyledin beni, El demedin, ar demedin Çağırdıkça sağır dedin, Sen kendine ağır dedin, Sefil MİNHAC şair dedin, Bür demedin mür demedin 2 Salma dilgüştesin meydana aşık Bahr-ı aşkta hadd ü payan bulunmaz Her yerde keşfolmaz sırr-ı hakayık Bunu fehmedecek bir can bulunmaz Devamsız sözlerden almazsın ibret Efsane sözlerden eyle kıraat Hani var mı bir sahib-keramet Çok Ali var Şah-ı Merdan bulunmaz MİNHACİ alemde gezdin serseri Asla farkeden yok dürr ü gevheri Kimsenin kimseden yoktur haberi Lakin benden özge seyran bulunmaz 3 Evvel bahar yaz aylan gelende Selleri gördüm de bulanıyorum Lale bitip sümbül boyun eğende Gülleri gördüm de bulanıyorum Aşağıdan gelir sırma sayalı Hiç gitmiyor karşımızdan hayali Başı kar ' ardıçlı yalçın kayalı Dalları gördüm de bulanıyorum MİNHACİ'm de derki Ali'dir pirim Elimden aldırdım gül yüzlü yarim yardan ayrılalı dinmez didarım Elleri gördüm de bulanıyorum 4 Boşuna hey deli gönül boşuna Değirmenler döner çeşmim yaşına Henüz değdim on üç on dört yaşına Ciladan sevdaya saldırdın felek On beşinden yiğirmiye yol oldu Otuzunda çevre yanım bir oldu Kırk yaşımda aklım başıma geldi Hayrımı şerrimi bildirdin felek, Ellisinde ömrüm yansı geçti Altmış dedi elim ayağım şaştı Yetmişinde yolum yokuşa düştü Merdiven merdiven indirdin felek Sekseninde azalarım üzüldü Doksan dedi ferman berat yazıldı Yüz yaşında can cesetten üzüldü MİNHAC'ı sabiye döndürdün felek 5 Yüce dağda şaşan kervan Sızılanır zarilenir Bir soysuza düşen yiğit Geçer ömrü farilenir Sabahın seher vaktinde Sultan oturur tahtında Şu benim kara bahtımda Bitmiş işim gerilenir Okuyalım ferman gibi Her dertlere derman gibi Gönül bir değirmen gibi Ufak döker irilenir MİNHACi'yim sözüm ezel Gül benzime düştü gazel Sevdiğine varan güzel Çiçek açar korulanır 6 Ela gözlerini sevdiğim dilber Muhabbetin benim ile yan gider Benim ile küsü tutup gezen yar Eller ile güler oynar can gider Ben de vara idim yarim yanına Yüzümü süreyim Hakk'ın yoluna Bir busecik himmet eyle kuluna Ah çektikçe yüreğimden kan gider Güzel yağlığını atmış boynuna Anın güzelliği çıkmış aynına Soyunsam da girsem yarin koynuna Sermayenden nen eksilir nen gider MİNHACİ'm de der ki bahar erişti Kırmızı gül goncasına karıştı Gözün geldi gözüm ile görüştü Hilal kaşın kaşım ile ceng eder 7 Dilerim Mevladan işin onmasın Bir gonca gül iken soldurdun beni Kesilsin suların çarhın dönmesin Derd-i firakınla öldürdün beni Pek nazlı yürürsün bağrım ezilir Ağ gerdana ağ inciler dizilir Ağ gögüsten düğmelerin çözülür Aşkınla aleme bildirdin beni Efendim aşkınla, oldum avare Bulmadım alemde derdime çare Baht-ı siyahımdan giymişim kare Aleme şanınla doldurdun beni Her gördükçe yaralarım tazeler Gerdana yakışmış altın kozalar Al yanak üstünde kirpik süzeler Divan 'edip aleme güldürdün beni Güzelliğin şan vermiştir aleme Niçe bir medh edip çeksem kaleme MİNHACİ der kail oldum selama Aşkın bıçağıyla dildirdin beni şair: arpa bür: buğday bulanmak: içi dolmak ağlamaklı olmak yağlık: başörtüsü |
|