|  | Yörük Ali Efendinin Hayatı |  | 
|  10-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Yörük Ali Efendinin HayatıYörük ali efendinin hayatI Yörük Ali Efe (1895 - 1951) 1895 yılında Aydın ili, Sultanhisar ilçesi, Kavaklı köyü Avlan Baba, mevkinde dünyaya geldi  Sarı Tekeli Yörük aşiretinden Yörük Abdi’ nin oğlu olup, anasının adı Fatma’ dır  Sarı Tekeli Yörük aşiretine mensup olduğundan ‘Yörük Ali’ lakabıyla tanınmıştır  Bir buçuk yaşına geldiği zaman babası Yörük Abdi, Yavuz köylü Deli Mehmet tarafından vurulunca anası Fatma, Kavaklı köyünden ‘Osmancık’ diye bilinen Kasap Osman’la evlenmiştir   Osmancık Sultanhisar’ ın Türkmen Kahveleri’nde kebap pişirip satardı  Yörük Ali gündüzleri babalığına kebap işinde yardım etmiş,geceleri de koyun ve keçiden karma sürüsünü gütmüştür  Yörük Ali 15 yaşına gelince Ayşe ve Zeliha halası Atmaca Yörüklerinden Nurcihan hanımla onu evlendirmişlerdir  Ali küçük olduğu için gelini attan indirememiş, bunun üzerine ‘ Bir daha evleneceğim ’ demiştir  Çünkü, Sarı Tekeli Yörük aşiretinin töresine göre; damat gelini attan indiremezse bir daha evlenirdi  Nitekim; aynı köyden Hacı Yusuf Efendi’nin kızı Feride Molla Hanım’la bir daha evlenmiştir  Bu arada Yörük Ali’nin köyde uğradığı bir iftira vardır ki; ömrü boyunca unutamamıştır  Yörük Ali 16 yaşında baba olmuş  Oğluna babasının adını vermiştir  Bundan sonra Yörük Ali askere gider  O zaman askere giden delikanlının 20 yaşında olması gerekmezdi  Vücudu gelişmiş olan gençler askere giderlerdi   Fakat 5  depo alayında Ermeni bir subayın kendisini dövmesine tahammül edememiş, arkadaşı Karatepe köyünden Hasan Ali Tahir’ le beraber firar etmiştir  Bu durumda köyde de duramayacağından Yanık Halil İbrahim Efe’ye kızan olmak istemiştir  Fakat Efe, Yörük Ali’yi daha yaşı küçük ve cüssesi zayıf diye kızanlığa kabul etmemiştir  Bunun üzerine Yörük Ali Köse alanı köyünden Süleğin İbrahim’le o zaman en meşhur efe olan Alanyalı Molla Ahmet Efe’ye başvurur  Bu sefer onun kızanları da ; ‘Efe mektep mi açtık, kızanlık böyle parmak emen çocuklara mı kaldı ? ’ demişlerdir  Oldukça ileri görüşlü, kültürlü, medrese mezunu ve şair ruhlu olan Alanyalı Molla Ahmet Efe, ‘Ali benim yanımda kalacak  Şahin olacak, bahadır olacak’ demiştir  Efelik kurallarına göre, hiçbir kızanın efenin emrini reddetme yetkisi olmadığından Yörük Ali, Alanyalı Molla Ahmet Efe’ ye böylece kızan olmuştur ve böylece dağ hayatına başlamıştır  Kader arkadaşı ve kardeşliği Yağcılarlı Kıllıoğlu Hüseyin Efe’yle de ilk gece Alanyalı Molla Ahmet Efendi’nin yanında tanışmıştır  Yörük Ali Efe kısa zamanda Alanyalının yanında fikren yetişmiş, olgunlaşmış, görüş ufku genişlemiştir  Efesi, Yörük Ali’nin yetişmesi için elinden geleni yapmıştır  Yörük Ali de cesareti, mahareti, zekası ve atıcılığıyla kızanların arasında seçkin yerini almış, baş zeybekliğe yükselmiştir  O zaman Muğla’ya bağlı bir köy olan Kavaklıdere de Alanyalı Molla Ahmet Efe vurulunca Yörük Ali ‘Efe’ olmuş, iki sene daha dağlarda gezdikten sonra affı şahaneyle düze inmiş, Çine’nin Yağcılar köyüne (Sultananhisar’ dan sonra düşman gelince) yerleşmiş, orada ev yaptırmıştır  Bu arada Mondros Mütarekesi imzalanmış, memleketimizin üzerine kara bulutlar çökmüştür  Ordularımız dağıtılmış, askerlerimizin silahları ellerinden alınmıştır  Felaket bununla da bitmemiş, vatanımız büyük devletler tarafından işgal edilmiştir  İşgalci www  frmsinsi  net güçlerden biri de Yunanlılardır  Yunanlılar 15 Mayıs 1919 da İzmir’i , 27 Mayıs 1919 da Aydın’ı , 3 Haziran 1919 da da Nazilli’yi işgal etmişlerdir  İzmir’e çıkar çıkmaz diğer işgalci kuvvetlerin gözleri önünde İzmir metropoliti Hırisostomos’un öncülüğünde Konak Meydanı’ nda büyük katliam yaptıklarından bu vahşetleri diğer illere duyulmuş, aynı zulmü yaşamak istemeyen halk Menderes Nehri’nin güneyine göçmüş, hatta Sarayköy ve Denizli’ye bile gitmişlerdir  Denizli Müftüsü Hulusi Efendi işgalden 6 saat sonra cihat fetvası vermiş, bununla da kalmamış, talebelerini ve vatanseverleri toplamış, Denizli Heyeti Milliye’ sini kurarak Denizli Gönüllüleri’ni hazırlamış, onları cepheye sürmüştür  Ardı ardına gelen savaşlar memleketimizde genç bırakamadığı için, bilhassa Çanakkale Savaşları gençlerimizi bitirdiği için topraklarımız ekilip biçilemez olmuş, mevcut harmanları da Yunanlılar yakmışlardır  Sıtma salgın haldedir  Kıtlık başlamıştır   Menderes’in kuzey sahilleri boşaldığından güney sahilleri muhacirlerle dolmuş, 300 nüfuslu köylere 40000 muhacir gittiğinden ayrı dertler, sıkıntılar meydana çıkmıştır  Bunca insanı küçücük köyde yedirmek, yatırmak mümkün olmamıştır  Bebeklerin hepsi bakımsızlıktan ve gıdasızlıktan ölmüştür  Alhan ve Çulhan dan büyük bebek mezarlıkları o felaketli günlerin acı hatırasıdır  Hatta bazı analar ‘Bebeğim nasıl olsa ölecek diye yavrularını Menderes Nehri’ne atmışlardır  Atmışlardır ama arkasından da ana şefkatiyle dayanamayıp kendilerini de Menderes’e atmışlardır   Aydın, askeri durumdan da çok zayıftır  Görünüşte 57  Fırka (tümen) vardır  Ama bu sözde bir fırkadır  Mevcudu 300’e düşmüştür  Tümenin kadroları boşalmıştır  Tümen komutanı Miralay Mehmet Şefik Bey (sonraları Aker soyadını almıştır) elindeki bu az kuvveti kırdırmamak için Menderes’in güneyine ‘Andon Ağa ’ adlı bir Rum’un çiftliğine çekmiştir  Çünkü bu 300 asker seyis ve mutfakta aşçı olarak çalışmış, savaş görmemiş kişilerdir  O günlerin en kötü tarafı halkın ümitsizliğe düşmüş olmasıdır  | 
|   | 
|  | 
|  | Yörük Ali Efendinin Hayatı |  | 
|  10-21-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Yörük Ali Efendinin Hayatıİşte bu kara günlerde Yörük Ali Efe dağlardan doğan bir güneş gibi meydana çıkmış, vatanımızın işgali onu çok fazla endişelendirmiş ve gelişmeleri günü gününe takip ettiğinden Yenipazar’ın Donduran köyüne Bekir Beylerin evine çekilmiş, etrafa haberler salarak toplamaya çalışmış, sayıları 60 kişiye ulaşınca Yenipazar’a gelmişler, Menderes Nehri’ni sallarla geçerek Sultanhisar’a ulaşmışlardır  Yörük Ali Efe’nin hedefi Malgaç Çayı’nın kenarındaki Çadırlı Yunan karakolunu basmaktır  Ve nitekim 15 Haziran 1919 da sabaha karşı Yunan karakolunu basmış, ani bir yayılım ateş açmışlar, 5 dk süren baskında Yunan kuvvetlerini tamamen imha etmişlerdir  Tam bir başarı sağlamışlardır  Bu baskın İstiklal savaşımızda Yunan’a vurulan ilk darbe ve baskındır  Baskının tarihi, önemi ve mahiyeti çok büyüktür; çünkü Kuva-yı Milliye’ nin doğuşunda ümitsiz olan millet ümitlenmiş, ‘Nizami olmayan kuvvetlerle, nizami kuvvetlere karşı gelinebilir’ anlayışı yerleşmiştir  Ümitsiz olan halk ümitlenmiş, eline silah geçiren Yörük Ali Efe’nin peşine takılmıştır  (buna kadın ve kızlarımız da dahildir  ) Hatta Aydın’ a bile hücum etmişlerdir  Üç gün üç gece Kepez’de, Ovaeymir’ de, Aydın’ın güneyinde aç, susuz, uykusuz destanlar yazarak 30 Haziran 1919 da güzel Aydın’ımıza girmişlerdir  Yani işgalden tam bir ay sonra Yunan kuvvetleri Malgaç baskınından sonra Aydın’da Yörük Ali Efe’yi karşılarında bulmuşlardır  Tabi bu kolay olmamış, pek çok şehide mal olmuştur  (Bugün Aydın’da Bey Cami önünde onlar adına bir abide yükselir  Yolunuz düşerse ziyaret edin  ) Yörük Ali Efe’nin Aydın’ımıza girişi Bey Cami’nin minaresindeki Yunan mitralgözünü susturması vardır ki fevkalade bir olay, tamamen bir destan konusudur  Bundan sonra Yörük Ali Efe’nin nüfuzu Kuva-yı Milli’ye üzerinde tamamen artmış, 57 Tümen bile ona tabi olmuş gibidir  Üç gün üç gece savaşan Aydın’a giren milletimizin, Yörük Ali Efe’nin bütün dünyaya; ‘ Beni dinle ’ diyen yüce milletimizin yüce hasletini bir daha gösteren akıllara sığmayan hamasi bir davranışı daha vardır  Çünkü Aydın’a girdikten sonra sırtında Yunan askeri üniforması bulunan yerli Rumları affetmiş, Yunanlılarla beraber Aydın’ı yakan, bir arada kendi evleri de yanan, çıplak kalan Yunanlılarla kaçamayan yerli Rumları giydirmiş, fırınları açtırarak ekmek çıkarttırmış, aç olan yerli Rumları doyurmuştur   Kaçan Yunanlılar takip edilmediğinden 4 gün sonra daha büyük bir kinle geri dönmüşler , yapmadıkları zulmü bırakmamışlardır  Irza tecavüz etmişler, insanları hayvanları öldürmüşler, hatta ağaçları bile yakmışlardır   Yörük Ali Efe bunun üzerine www  frmsinsi  net Umurlu’ nun doğusundan geçen Musluca Çayı’nın doğusuna Menderes Nehri’nden itibaren İstihkamlar kazdırmışlardır  İstihkamları Armut Seki tepesine , Çanakçı tepesine , Taşlı Gedik ve Dipçik tepesine , Aydın’ın doğusuna ve üç yola kadar uzatarak Yunanlıların karşısında bir savunma hattı kurmuştur  ( Bu istihkamların uzunluğu 60 km’ dır  Temmuz ayında toprağa sivrinin bile işlemediği zamanda kazılmıştır  Merak edenler sözünü ettiğimiz mekanlara gidip, istihkamları görebilirler  Oralara gidenler kalan çuvallarla boş kurşun kovanları, kırık kundaklar, dipçik, süngü ve taraklarla karşılaşacaklardır  ) Savunma hattını kuran Yörük Ali Efe etrafa beyannameler göndermiş, 48 saat içinde maiyetinde 2000 kişi toplanmıştır  (Bu o zaman devletin bile başaramadığı bir olaydır  ) böylece gelen kuvvetlerden 2 tabur teşekkül ettirmiştir  Sonra gelen gönüllülerle 2 tabura bir tabur daha ilave ederek milli alayı kurmuştur  İstiklal savaşımızda Yörük Ali Efe’nin kurduğu bu ilk milli alayın adı ‘Milli Aydın Alayı’ dır  ( Bugün şanlı ordumuzun bünyesinde 35  Yörük Ali Efe Alayı olarak muhafaza edilir  )Alayın karargah binası Umurlu’ nun Çayyüzü köyünde Dönme Ali’nin evidir  (Ev hala durur, merak edenler gidip bakabilir  ) Bu faaliyet İstiklal savaşımızda ‘Köşk Cephesi’ diye geçen cephemizin kuruluşudur  Yörük Ali Efe, ‘Köşk Cephesi’ni kurduktan sonra sık sık Yunan karakollarını basmış, onlara rahat yüzü göstermemiştir  Hatta bu arada bütün milislerin katıldığı Üç yol Savaşı’nı da yapmıştır  Yörük Ali Efe kurmuş olduğu ‘Köşk Cephesi’nde Milli Aydın Alayı’nın kuvvetleriyle Yunanlıları 13 ay 8 gün Musluca Çayı’ndan bir adım ileri attırmamış, oyalamış, böylece kurtarıcı ordumuz toplanma, hazırlanma fırsatı bulmuştur  İşte Yörük Ali Efe’nin tarihi önemi ve rolünün yüksekliği buradadır   Bu arada savaşırken cephelerde şehit düşenler için ilk defa Teğmen Zekai Bey’le beraber İstiklal Savaşı’nda ‘Çayyüzü Şehitliği’ni yaptırmış, ilk defa şehitlerimiz adına abide diktirmiştir  (Şehitlik bugün ziyarete açıktır  ) Yörük Ali Efe düşman denize dökülürken o, ilk İzmir’e girenler arasındadır  Zaferden sonra önce Sultanhisar’a sonra İzmir – Buca’ya yerleşmiş, İzmir’de geçirdiği elim bir kaza sonucu iki ayağını da kaybetmiş, sonra Yenipazar’a yerleşmiştir  T  B  M  M  tarafından İstiklal Madalyası ve Albay rütbesiyle taltif edilmiştir  Silahlarını da ‘ T  C  subaylarına mahsustur ’ diye mühürleterek ömür boyu taşıma izni vermiştir  Yörük Ali Efe bundan sonraki ömrünü Yenipazar’da geçirmiştir  Her fani gibi 21 Eylül 1951 de Bursa da vefat etmiştir  25 Eylül de Yenipazar’a getirilen naşı büyük bir kalabalıkla Yenipazar’ın Muslu Kuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir  Evi müze haline getirilince naşı evinin bahçesine taşınmıştır   Yörük Ali Efe’nin iki hanımından Abdi, Zehra, Faruk, Cengiz, Mehmet Ali, Saniye, Doğan, Alparslan , Meral isimli çocukları dünyaya gelmiştir  Sadece Cengiz, Saniye, Meral hayattadır  Yörük Ali Efe alçakgönüllü bir insandı  Kurtuluş Savaşı’nda ki başarıları ilk ilgili övgülere verdiği şu cevap onun karakterindeki büyüklüğü göstermektedir   "Bazı kimseler savaş zamanında yapılan işlerin bir çoğunu bana ve bazılarına mal ederler  Bu yanlıştır  Bir kişinin, beş kişinin böyle büyük davalarda ne www  frmsinsi  net ehemmiyeti olur ki ! gönlünde vatan muhabbeti taşıyan her vatansever o günlerde bizim gibi düşünmüş, bizim gibi duymuş, ondan sonra da beraber olmuştur  Milli mukavemetle aslan payını kendine ayırmakta hata vardır  Bir elin şamatası olur mu ki? " T  B  M  M  onu İstiklal Madalyası ve ömür boyu Albay rütbesi ile ödüllendirip, silahlarını ellerine verirken; Türk Milleti ise ona ‘ Efelerin Efesi’ unvanını vermiştir | 
|   | 
|  | 
|  |