Prof. Dr. Sinsi
|
Tarık Buğranın Hayatı Ve Edebi Kişiliği
Tarık Buğranın Hayatı ve Edebi Kişiliği
Tarık Buğra Kimdir Hayatı, Vikipedi,
Kısaca Hayatı, özet,
Tarık Buğranın Hayatı Ve Eserleri Hakkında Gerekli Bilgiler
Tarık Buğranın Hayatını Ve Eserlerini Öğrenelim
Tarık Buğra’nın Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği

2 Eylül 1918 tarihinde Akşehir’de doğan yazar, ilk ve ortaokulu Akşehir’de okudu İstanbul Lisesi’nin yatılı kısmında okurken bu lisenin yatılı kısmının kapatılması üzerine kaydını Konya Lisesi’ne aldırdı ve liseyi burada bitirdi (1936) Lise yıllarında Tarık Nazım müstear ismiyle hikaye ve şiirler yazmaya başlayan Tarık Buğra, İstanbul Üniversitesi Tıp ve Hukuk fakültelerinde bir süre okuduktan sonra kaydolduğu Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü’nün son sınıfında ayrıldı Askerlik hizmetinden sonra Şişli Terakki Lisesi’nde muallim muavini olarak işe başladı
Tarık Buğra, ilk piyeslerini ve “Yalnızların Romanı”nı askerliği sırasında yazmıştı 1940’da tamamladığı roman, 1948’de Çınaraltı dergisinde tefrika edilmişti Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada Oğlumuz adlı öyküsüyle bin liralık büyük ödüle layık görüldüğü ilan edildi (1948) Ancak, Tarık Buğra’ya bu para yerine altın bir kalem ödül olarak verildi Aynı yarışmada Doğan Nadi’nin bölük komutanı birinci ilan edildi ve bu zatın hikayeci olarak adına ikinci bir kez daha rastlanılmadı Yine de bu ödül neticesinde aldığı yoğun iş teklifleriyle basın hayatına atılma konusunda cesareti artan Tarık Buğra, Akşehir’e dönerek Nasrettin Hoca Gazetesi’ni çıkardı (26 Temmuz 1949-28 Haziran 1952)
1949’da yayımladığı ilk hikâye kitabı Oğlumuz’u, 1952’de Yarın Diye Bir Şey Yoktur, 1954’te İki Uyku Arasında, 1964’te Hikâyeler izledi Kasaba yaşantısından, orta sınıf insanların ev ve aile ortamlarından kesitler verdiği hikâyelerinde, yoğun, şiirli bir dille aşk, yalnızlık, uyumsuzluk gibi temaları işledi Olay örgüsünden çok iç gerçekliğe ağırlık verdi 1955’te çıkan “Siyah Kehribar”la romana geçti
Kurtuluş Savaşı’na merkezden değil, bir kasabadan baktığı Küçük Ağa’da (1963) yakın tarihe resmi tarih anlayışının dışına çıkan bir yorum getirdi Bu romanın devamını 1967’de Küçük Ağa Ankara’da adıyla yayımladı Firavun İmanı (1976), Dönemeçte (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Yağmur Beklerken (1981) adlı romanlarında da Cumnuriyet’in çeşitli evrelerini, demokrasiye geçiş sürecindeki çalkantıları konu edindi
Ortaouyncusu “Komik-i şehir” Naşit’in hayatından yola çıkarak yazdığı İbiş’in Rüyası ile 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda başarı ödülü, Osmanlı İmparatorluğu ’nun kuruluş yıllarını anlattığı Osmancık’la (1985) Milli Kültür Vakfı Edebiyat Armağanı’nı, Yağmur Beklerken’le Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü’nü aldı 1991’de Devlet Sanatçısı unvanını aldı Birey özgürlüğünü savunduğu Ayakta Durmak İstiyorum (1966) ve Üç Oyun(1981) adıyla kitaplaştırdığı piyeslerinin hemen hepsi sahnelendi, romanları TV dizisi haline getirildi
Fıkralarından seçmeleri Gençlik Türküsü (1964), gezi notlarını Gagaringrad (1962), dil ve edebiyat üzerine yazılarını Düşman Kazanmak Sanatı (1979), denemelerini Bu Çağın Adı (1979) başlıklarıyla yayımladı
Milliyet gazetesi, Vatan, Yeni İstanbul gazetesi (1952- 1956), Yol Dergisi (1968) ve Tercüman gazetesinde (1970-1976) sanat sayfaları düzenledi, fıkralar yazdı, yazı işleri müdürlüğü yaptı Hisar dergisi ve Türkiye gazetesinde de yazdı Devlet Tiyatroları’nda Edebi Kurul Başkanlığı’nda Edebi Kurul üyeliği yaptı
Tarık Buğra, 26 Şubat 1994′de kanser tedavisi gördüğü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde öldü, Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi Tarık Buğra, öğretim üyesi Ayşe Buğra’nın babasıdır
2004 yılında Akşehir’e Tarık Buğra heykeli dikildi
BU ÇAĞIN ADI
Tarık Buğra’nın makalelerinden bir kısmıdır Aydınlarımız, idârecilerimizi ve bütün akıl sâhiplerini düşünmeye sevkeden konuları içine almaktadır Politik şarlatanlıklara karşı gerçekleri ve bağımsız kafayı savunan; kısacası şahsiyetli insanlara yakışan bir tavır ve uslûpla millet ve memleket meselelerine bakmayı gündeme getiren bu makalelerin, okuyanlara çok şey ifade edeceği inancındayız
DÖNEMEÇTE
Türkiye’de çok partili döneme geçiş yıllarını anlatır Konuya bir Anadolu kasabasından, o çevredeki halkın ve aydınların canlı ilişkileri içerisinde bakar “Dönemeç” adıyla TV’de dizi filmi yapılmıştır
OSMANCIK
“Cihan devletini kuran irade; şuur ve karakter” Tarık Buğra, esere ikinci bir başlık tarzında bunları yazmıştır Konu, Osmancık’ın (yahut Kara Osmanın) Osman Gazi olarak tarih sahnesine çıkışını ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlatmaktadır osmanlı’yı cihan çapında büyük” yapan bir devlet ve insan anlayışının ilk tohumlarının roman çerçevesinde ele alınışını okuyacağınız bu eser, TV’de “Kuruluş” adıyle dizi film olarak da defalarca yayınlanmıştır
GENÇLiGiM EYVAH
Türkiye’deki anarşinin otopsisidir Romanda, yalnız boşa giden gençliklerin hikâyesini değil, içine düşürüldüğümüz kaosun çarpıcı grafiğini de bulacaksınız Yıllardan beri Türkiye’de bütün görevleri, ödevleri ve sorumlulukları, dolayısı ile de toplum hayatımızı paslandıran kalleş demagojileri sergilemektedir
KÜÇÜK AĞA
Küçük Ağa, Tarık Buğra’nın en büyük ve en tanınmış eseridir Kurtuluş Savaşı’nın, küçük bir Anadolu kasabasından görünüşüdür Konuya ilk d efa resmî olmayan bir gözle, aydın bir Türk’ün hür bakışlarıyle ve değerlendirmeyeriyle bakılmıştır İnsanımızın ve kültürümüzün tanıdık simalarını ve hususiyetlerini yazarın üstâdâne zevkle okuyacağınız bu eser, Millî Mücâdele’nin gerçekten millîbir romanıdır
İBiŞiN RÜYASI
Tarık Buğra’nın bu eseri, onun dil, üslûp ve teknik özelliklerini en iyi belirten romanlarından birisidir Eser, konu bakımından da tiyatro ve sinemanın ilgisin çekmiş, Devlet Tiyatroları’nda sahneye başarıyla uygulanmış, TRT tarafından da -yazarın söyleyişi ile- “akıl almaz şekilde yozlaştırılarak” dizi film yapılmıştır Biz, romanı okuyanların, bu TV filmi konusunda yazara hak vereceklerine inanıyoruz
FİRAVUN iMANI
Kurtuluş Savaşı’nın Kuvâ-yı Milliye ve Çerkez Ethem dönemlerini anlatan Küçük Ağa’dan sonra, Sakarya Savaşı öncelerini ve sonralarını ele aldığı bu eserde, tarık Buğra, çıkarcıları, üç kâğıtçıları, vurguncuları, satılmışları ve bunlara karşı eşsiz yiğitleri ile, yeni bir devletin kuruluş günlerini anlatmaktadır
YARIN DiYE BiRŞEY YOKTUR
Yazarın 1948-49, 1950-52, 1954-64 yılları arasındaki hikâyelerini içine alır Bu hikâyelerde insanın değişmeyen yanlarını ve eskimeyen bir Türkçe ile duyguları ve düşünceleri zenginleştiren bir anlatım bulacaksınız
SiYAH KEHRiBAR
Tarık Buğra’nın ilk romanı Rahmetli Mümtaz Turan bu eser için “Tarık Buğra’nın burada iddiasız görünüşüne rağmen büyük bir tezi, “Yirminci asrın hüznü” dediğimiz hastalığı ele aldığını sanıyorum Günümüzün trajedisi romandaki maceralara bir fon müziği gibi baştan sona refakat ediyor ” diyor
POLiTiKA DIŞI
Tarık Buğra’nın bu kitabı, siyaset dışı yazılarından oluşmaktadır Muhtelif tarihlerde ve değişik yerlerde yayınlanmış yazıları ve yazarla yapılmış bazı röportajlar kitaba alınmıştır Böylelikle, genel olarak edebiyatımızla ve özellikle yazarımızın edebî kişiliği ve görüşleriyle ilgilenenler için lüzumlu bir derleme meydana getirilmiştir
YAĞMUR BEKLERKEN
Cumhuriyet döneminin muhtelif kesitlerini romanlarına konu yapan yazar, bu eserinde de Serbest Fırka dönemini ele alıyor ve aynı dönemde Türkiye’deki büyük kuraklıkla siyaset arasında parelellikler kurarak, yine bir Anadolu kasabasından, meseleleri ortaya koyuyor
YALNIZLAR
İnsan ilişkilerinin romanıdır
Eserlerinin Türlerine Göre Listesi:
Hikâye:
Oğlumuz (1949)
Yarın Diye Bir Şey Yoktur (1952)
İki Uyku Arasında (1954)
Hikâyeler (1964, yeni ilavelerle 1969)
Tiyatro:
Ayakta Durmak İstiyorum
Akümülatörlü Radyo
Yüzlerce Çiçek Birden Açtı (1979)
Üç Oyun (1981)
Güneş ve Aslan
Sahibini Arayan Madalya
Dört Yumruk
Gezi Yazıları:
Gagaringrad (Moskova Notları) (1962)
Fıkra ve Deneme:
Gençlik Türküsü (1964)
Düşman Kazanmak Sanatı (1979)
Politika Dışı (1992)
Bu Çağın Adı
Roman:
Siyah Kehribar (1955)
Küçük Ağa (1964)
Küçük Ağa Ankarada (1966)
İbişin Rüyası (1970)
Firavun İmanı (1976)
Gençliğim Eyvah (1979)
Dönemeçte (1980)
Yalnızlar (1981)
Yağmur Beklerken (1981)
Osmancık (1983)
Senaryo ve oyunu:
Sıfırdan Doruğa-Patron (1994)
|