10-21-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Cemal Bingöl Biyografisi - Cemal Bingöl Hayatı
Cemal Bingöl Biyografisi - Cemal Bingöl Hayatı

Cemal Bingöl, çok önemli bir ressamdı Ne yazık ki, albenisi olan bir tarzı tercih etmemişti
1912’de Erzurum’da doğan Cemal Bingöl’ün etkin sanat yaşamı Ankara’da başladı Orta öğrenimini Erzurum’da yaparken ressam Eşref Üren resim hocasıydı Onun da katkı ve yöneltmesiyle resim uğraşına küçük yaşlarda girdi Sonra 1937’de Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nü bitirerek resim öğretmeni oldu 1945’te yurt gezilerine katılarak Yozgat’a gitti 1947’de Erzurum ve Ankara’da birer kişisel sergi açtı 1948’de Paris’e giderek iki yıl Lhote atölyesinde çalıştı 1958’de İtalya’ya gitti 6 ay kaldığı bu ülkede incelemeler yaptı
Bingöl, resim çalışmalarının yanısıra, sanat yazıları ve konferanslarıyla da Ankara’nın sanat yaşamında etkili olmuş bir sanatçıdır Ayrıca resim pedagojisi üstüne araştırmalar yapmış, özellikle, çocuk resimleri üzerine kuramsal görüşlere ağırlık vermiş bir sanat eğitimcisidir Hatta, Yozgat Ortaokulu’nda öğretmenliği sırasında bu okul öğrencilerinin çalışmalarını 1943’te Londra’da sergilemiştir Çocukta yaratıcılık ve görsel algı konusunda ‘Resim nedir?’ adında 1975’te yayınladığı bir kitabı da vardır
Cemal Bingöl’ün resim öğretmeni olduktan sonra yapmış olduğu çalışmaları Eşref Üren’in etkisinde oluşturduğu gözden kaçmaz Paris’e gitmeden bir yıl önce açmış olduğu (Ankara Devrim İlkokulu’nda) kişisel sergisindeki ve katılmış Olduğu 8 Devlet Resim Heykel Sergisi’ndeki yapıdan nda bu etkileşim ve benzer tavır gözden kaçmaz
Ressam Hamit Görele yazmış olduğu bir eleştiri yazısında bunu şöyle belirtir: “  Cemal Bingöl, Eşref Üren’in tesirindedir En iyi eseri 86 numaralı peyzajıdır 84 numaralı peyzajında Corotvari bir kendini arayış hatta buluş vardı Cemal Bingöl, iyi sanatın güzel kokusunu almıştır  ” (1) Görüldüğü gibi, etkilendiği ve inandığı kuşağın tavrını benimsemiştir Doğadan hareket etmekte, daha çok peyzaj ve natürmorta itibar göstermektedir
Cemal Bingöl Paris’e gitmeden bir yıl önce sergi açmış olmakla kendi resminin değişim sürecinde bir kilometre taşını geçmiş olmaktadır Daha sonra, Andre Lhote öğretilerinin bir savunucusu ve uygulayıcısı olacaktır Bir kişisel sergisi ile ilişkili olarak yazdığı eleştiri yazısında Eşref Üren şunları belirtir “ Cemal Bingöl bu sergisini açmakla ilerisi için Paris’ten evvelki Cemal ile Paris’ten sonraki Cemal’in tanınması bakımından bize güzel bir mukayese imkânı da hazırlamış Acele etmezsek bir yıl sonraki, mademki yaşıyoruz, bu farkı da gözlerimizle göreceğiz Bingöl’un resimlerinin tek bir kusuru varsa o da alımlı olmayışları, göze birdenbire çarpmayışlarıdır
Onun resimlerinde sadece plastik özü, cevheri konuşur ve demogoji yapmaya tenezzül etmezler Hasbilik (Gratiute) belki onların en başta gelen vasıflarıdır ki, her güzel, içli ve olgun eserin bünyesinde de buna rastlıyoruz Dikkatimizi onun resimlerinden esirger, önlerinden çabucak ayrılıverirsek bize sırlarını pek vermezler Hele tatlarına hiç baktırmazlar
Alıntı
|
|
|