Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kimdir, plotinus

Plotinus Kimdir

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Plotinus Kimdir




Plotinus Kimdir?

Milattan sonra 205-270 yılları arasında yaşamış ve Platon'un ****fiziğini, biraz daha farklı bir versiyon içinde yeniden öne süren, ve ögretisi sayesinde, Platon'un, Hellenistik çagda ve bu arada Ortaçağda, hem Hıristiyan felsefesinde ve hem de İslam felsefesinde etkili olmaya devam ettiği, ünlü Yunan filozofu

Felsefesinde, Platon'un Devlet'te yer alan İyi İdeasıyla ilgili görüşlerinden yola çikan Plotinos, Platon'un İyi İdeasını tanrılaştırmış ve varolan herşeyi Tanrı'dan başlayan bir türüm ya da sudur süreciyle açıklamıştır O da, tıpkı Platon gibi, maddi dünyanın, sürekli olarak değiştiği için, gerçek olamayacağını düşünür Yalnızca değişmeyen bir şey gerçekten var olabilir Bundan dolayı, bu değişmeyen gerçeklik, Platon'un da göstermiş olduğu gibi, maddi dünyadan farklı ve ayrı olmalıdır Bu varlık ise, Plotinos'a göre, Tanrı'dır

O Tanrı hakkında, Tanrı'nın bu dünyadaki herşeyi aştığını söylemek dışında, hiçbir şey söylenemeyeceğini iddia eder Tanrı bu dünyayı aştığı, maddi dünyanın ötesinde bulunduğu için, maddi, sonlu ve nihayet bölünebilir olan bir varlık değildir Madde, ruh ve zihinden her biri değiştiği için, o ne madde, ne ruh, ne de zihindir Plotinos'a göre, Tanrı, insan zihninin düşünceleriyle sınırlanamayacağından, insanın diliyle ifade edilemez Duyularımız da ona ulaşamaz Plotinos için Tanrı'ya ulaşmanın tek yolu, rasyonel akılyürütmeden ya da duyusal bir tecrübeden, deneyden bağımsız olan mistik bir vecd hali içine girmektir

Tanrı'nın bütünüyle saf ve basit olduğunu, Tanrı'da kompleks hiçbir şey bulunmadığını belirtmek, Tanrı'nın Mutlak Birlik olduğuna işaret etmek için, Plotinos Tanrı'dan Bir diye söz eder Bir olan Varlık olarak Tanrı tanımı, Tanrı'nın değişmediğini ve dolayısıyla O'nun yaratılmamış ve bölünemez olduğunu gösterir Zira Tanrı değişse, bölünebilse ya da yaratılmış olsa, birliğini kaybeder Plotinos'a göre, Tanrı bir olduğu için, içinde yaşadığımız duyusal dünyadaki şeyleri yaratmış olamaz Çünkü yaratma bir eylemdir ve her eylem bir değişme halini zorunlu kılar Bundan dolayı, Tanrı aşkındır, O her türlü düşünce ve varlığın ötesindedir O'na ne öz, ne varlık, ne de yaşam yüklenebilir Çünkü bütün bu ayırım ya da yüklemler bir ikiliğe yol açarlar Öyleyse, Tanrı hakkında, yalnızca O'nun bir, bölünemez, değişmez, ezeli ve ebedi olduğunu, varlığın ötesinde bulunduğunu, kendi kendisiyle hep aynı kaldığını, O'nun için geçmiş ya da gelecekten söz edilemeyeceğini söyleyebiliriz Plotinos, işte bu durumda dünyanın yaradılışını ve varoluşunu açıklamak için, felsefe tarihinin ilk türüm ögretisini geliştirmiştir



Alıntı Yaparak Cevapla

Plotinus Kimdir

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Plotinus Kimdir




Plotinus Kimdir, Hakkında Bilgi



Plotinus (204-264), Mısır’da Lycopolis’te doğdu ve İskenderiye’de Ammoniııs Saccas’ın denetimi altında onbir yıl boyunca felsefe üzerine çalışmalarda bulundu 243 yılında Roma’ya giderek orada bir okul kurdu; ancak elli yaşına kadar yazılarında kendi felsefesinden bahsetmedi Ölümünden (269) sonra öğrencisi Porphyry onun yazılarını gözden geçirdi ve yayımladı Öğretmeninin yaşamöyküsünün de bulunduğu altı adet Ennead (dokuzluk) günümüze ulaşmıştır

Tüm oluşumun kaynağı Tanrı

Tanrı, tüm varlıkların kaynağıdır Bütün karşıtlıklar ve farklılıklar ondan kaynaklanmaktadır Ancak onun kendisi çoğulcu ya da farklı bir yapıya sahip değildir O, mutlak olarak tektir Her şeyi kapsayan sonsuzluğu içinde Birdir: Her şeyi yaratan, ilk nedensiz nedendir Herşey Ondan meydana gelmiştir, çoğulculuk her zaman için birliği gerektirecektir Birlik, tüm oluşumun öncelidir ve ötesindedir Onun aşkınlığı üzerine söyleyebileceğimiz her şey yetersiz kalacaktır; çünkü ona atfedilen güzellik ve iyilik ancak onu sınırlayıcı bir işlev görebilir Onun ne olduğunu söyleyemeyiz, yalnızca ne olmadığını söyleyebiliriz Onu bir oluşum olarak tanımlamak olanaklı değildir O güzellik, doğruluk, iyilik, bilinçlilik ve bunlara bağlı niteliklerin üzerindedir Onu bir düşünüş olarak algılayamayız Çünkü bu bir düşüşür ve düşünce gerektirmektedir

Dünya, Tanrıdan sonra meydana gelmiş olmasına karşın, onu Tanrı yaratmamıştır Çünkü yaratım için bilinçlilik ve istenç gerekmektedir, bu da sınırlandırma anlamına gelir Tanrı, bir dünya yaratmaya karar vermemiştir Dünya, Tanrının evrim geçirmesiyle de oluşmamıştır Evren, Tanrıdan ortaya çıkan bir oluşumdur Onun sonsuz gücünü gözler önüne sermektedir Plotinus, bu ortaya çıkışın anlamı için birkaç metafor ortaya atmaktadır Tanrı, sonsuz kaynağından tükenmeyen bir akışın meydana geldiği bir kaynaktır, ya da Tanrı, güneşin hiçbir kayba uğramadan yaydığı ışıkların güneşidir Plotinus, metaforlarını ilk ilkenin bağımsızlığı ve mutlak gücünü gözler önüne sermek amacıyla kullanmaktadır Neden, onun üzerine geçmez ya da kendisini onun içinde kaybetmez, etki nedeni sınırlamaz, etki Tanrının algılaması için önkoşul değildir Dünya, Tanrıya bağlıdır fakat Tanrı dünyaya bağlı değildir Organik yeniden üretimdeki ebeveynler gibi, Tanrı doğumdan sonra varlığını eskiden olduğu gibi sürdürmektedir

Işık kaynağı olan güneşten ne kadar uzaklaşırsak, karanlığa (özdeğe) o denli yakınlaşmış oluruz Yaratım, yetkinlikten yetkin olmayana düşüş anlamına gelmektedir Oluşum skalasında ne denli aşağıya inersek, o denli yetkin olmayana, çoğulculuğa, değişime ve ayırıma ulaşmış oluruz Daha sonraki her evre, bir önce gelenin gerekli etkisidir—onun kopyası, gölgesi ve ilmeğidir Ancak sonraki her evre, daha yüksek seviyeye ulaşma çabası içindedir, kaynağa geriye doğru dönüş çabası yaşanmaktadır

Oluşumun üç evresi

Meydana gelme oluşumu içinde üç temel evreden söz edilebılir 1 arı düşünce ya da zihin, 2 ruh, ve 3 özdek Birinci evrede, Tanrının oluşumu, düşünce ve idealara bölünmektedir Tanrı, düşünce olarak düşünülür Arı ideal bir kozmos olarak algılanır Düşünce ve onun ideaları, konu ve nesnesi, bu evrede tektir Zaman ve uzam içinde ayrılmamıştır: tanrısal zihinde, düşünen ve onun düşünceleri bir ve aynıdır Tanrının düşüncesinin, yetkin doğru olması gerektiği düşünülür Tanrı, kendi özünden gelen düşüncelerle düşünmektedir, tanrısal zihinde, düşünce etkinliği—düşünen ve düşünce bir ve aynıdır, ayrılmamıştır Onun düşüncesi, bir ideadan başka ideaya atlayan tutarsız bir düşünce değildir Sezgisel ve durağandır İdealar dizgesini bir bütün olarak, bir anda kavramaktadır Çok sayıda idea bulunmaktadır— bunlar fenomenal dünyadaki belli başlı şeyler kadar çoktur—ve onlar birbirinden farklı farklıdır; ancak, Platon’da olduğu gibi birleşik bir dizge oluştururlar Tanrının mutlak birliği, ilk ilke çok sayıdaki farklı ideanın bu dizgesi içinde yansıtılmaktadır

Duyum dünyasındaki her bir belirli nesne için, Tanrı zihninde bir idea bulunmaktadır Arı düşünce dünyası uzamsız ve zamansızdır; o, yetkin, ebedi ve uyumlu bir dünyadır Fenomenal dünya örneğini ortaya koymaktadır İdealar, yalnızca örnekler değildir; onlar aynı zamanda etkin nedenlerdir; daha önce gördüğümüz gibi, meydana gelme oluşumundaki her evre kendisinin ardılının nedenidir


Alıntı Yaparak Cevapla

Plotinus Kimdir

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Plotinus Kimdir




Tanrısal yaratımın ikinci evresinde, ruh, arı düşünceden meydana gelmektedir; bir yerde idealar ve erekler varsa, onların kendilerini gerçekleştirmelerinin araştırılması gerekmektedir Ancak bu şekilde bir şeyler üretilebilir Bu, arı düşüncenin etkisi, görünümü ya da kopyasıdır—ve her etki ya da kopyada olduğu gibi ilkörneğinden daha az yetkin değildir O, çok duyarlı ve zihinseldir; etkinlik ve ideaları vardır, düşünce erkine sahiptir Ruhun iki evresi bulunmaktadır; ikinci evrede, duyum dünyası yönünde döndürülmüştür; ilkinde, düşünce olarak hareket eder ve an ideayı tasarlar; diğerinde ise özdeği bir düzene sokar ve arzuya sahiptir Plotinus, ilk evreyi dünya ruhu olarak adlandırmaktadır, ikinci evre ise doğa olarak adlandırılır Bazen, iki dünyaruhu varmışçasına konuşmaktadır Bedensel varlığın bilinçsiz ruhunun oluşumu olan ikincisi, ilkinden—bilinçli ruhları—ortaya çıkmıştır

Ruh, gücünü uygulamak arzusunu gerçekleştirmez Üzerinde bir şey eylemde bulunmadıkça, kendi de eylemde bulunmayacak ve biçimlenmeyecektir; böylece özdeği üretir—üçüncü ve meydana gelişin en düşük seviyesi Böyle bir özdeğin biçimi, niteliği erki ya da birliği yoktur; bu, mutlak etkisizlik ve yoksunluk, kötülük ilkesidir O, Tanrıdan uzağa kaldırılmıştır; o, karanlıktır Onun görüntüsünü biçimlendireme> yapabileceğimiz tek şey, değişim niteliğinin fenomenleri arasmdaki gerekli tözlerin olduğunu varsaymaktır Bunlar duyum dünyamızdan geçip gitmektedir Bu özdek üzerinde, dünyaruhunu içeren etkin erkler ve ruhlar bulunmaktadır ve onlar idealarla özdeştirler Özdek üzerinde etkide bulunan bu

belirli erkler ya da ruhlar uzam ve zaman içinde bazı duyarlı nesneler üretmektedir Onların tümü, bölünebilir dünya-ruhu içinde yer almaktadır Ne uzayda varolmaktadır ne de dağılmışlardır Nesnelerin uzamsal düzenlemesi yalnızca özdeğe bağlıdır; fenomenal evrenin güzelliği, düzeni ve birliği, Tanrıya geri dönüş çağrısı yapan dünya -ruhuna bağlıdır

Plotinus, dünyanın meydana gelmesinin, doğasının gerekli bir sonucu olarak dünya-ruhundan kaynaklandığım düşünmektedir Bu, bir oluşum olarak zaman içinde başlamıştır Arı düşünceden dünya-ruhunun meydana gelmesi, özdeğin yaratımı, özdeğin yapılara dönüşümü, sürekli bir oluşum meydana getirecektir Soyut düşünce evreler şeklinde çözümlenebilir Plotinus, Aristo gibi evrenin bengiliği düşüncesindedir Aynı zamanda, özdeğin, biçiminden yalnızca ardışık olarak alınabileceğini söylemektedir Dünya-ruhu üzerinde etkide bulunabileceği zaman yaratmaktadır Plotinus da, Stoacıların dönemsel yeniden oluşum öğretisini kabul etmektedir Ancak bu görüşlerin nasıl uzlaştırılabileceğini göstermemiştir Bu konudaki genel düşüncesi dünyanın her zaman var olduğu ve her zaman var olacağıdır Duyum dünyası, bir bütün olarak sonsuzdur, onun yalnızca parçaları değişmektedir

İnsan ruhu

İnsanoğlunun ruhu dünya-ruhunun bir parçasıdır Duyularüstü ve serbest bir yapıya sahiptir Çıkış noktası olarak, onun oluşumundan önce, mistik bir önsezi içinde sonsuz nous tasarlamıştır o, Tanrıyı işaret etmekte ve iyiyi bilmektedir; ancak ardından gözlerini dünyaya ve insana çevirmiş-tir ve böylece düşmüştür Bu düşüş, dünya -ruhunun arzusunun, gerekli sonucunun bir parçasıdır Kısmen, bir duyum yaşamı için önü alınamaz bir itme gücünün sonucu, kısmen de belirli bir ruhun kendisinin parçasına bağlıdır Ruh, bu şekilde başlangıçtaki özgürlüğünü kaybetmiştir Bu özgürlük, duyumsallıktan uzak olarak, diğer yöne dönerek, daha yüksek doğasına bağlı oluşu içermektedir Eğer e, bunun yapılmasında başarısız olursa, bedensel yaşam içinde takılıp kalırsa , ölümünden sonra, suçluluk derecesine bağlı olarak başka bir insan, hayvan ya da bitkinin bedenine katılacaktır Özdeksel bedene yayılan ruh parçası, gerçek değil, yalnızca onun gölgesidir Gerçek kendi, düşünce ve logosta bulunmaktadır; o, görevini yalnızca düşüncenin duyumsal yaşantısından geçerek Tanrıya ulaşması gerekmektedir Ancak Tanrıya bu geri dönüş bu dünyada, yalızca çok ender durumlarda olanaklı olabilmektedir

Gizemcilik

Tanrı ile birliğin ereğine ulaşabilmek için, sıradan erdemler yeterli gelmemektedir İtme gücünün ılımlılığı yeterli değildir; ruh, kendisini tüm duyumsallıktan arındırmaktadır Kendisini beden ile olan birliğinden kurtarmak zorundadır Bunun yanı sıra arındırmadan daha yüksek bir evre bulunmaktadır Bu, kuramsal tasarım için bir hazırlık niteliği taşımaktadır; kuram, pratikten daha üstündür, çünkü bizi Tanrının görünümüne daha fazla yaklaştırır En yüksek evre, Tanrı ile olan birliktir Bu, düşüncenin yükseltilmiş türü tarafından bile gerçekleştirilemez; bu, yalnızca bir esrime (ecstasy) durumu içinde olmaktadır Burada ruh, kendi düşüncesini aşmaktadır Tanrının ruhu içinde kendisini kaybeder, Tanrı ile bir olur Bu, Tanrıya mistik bir geriye dönüştür

Bu dizge, Yunan felsefesi ile doğu dininin bir birleşimidir Aşkın Tanrı öğretisi içinde dinsel bir yapıdır Her şeyi algılama bakımından kamutanrıcıdır Bir Tanrı oluşumu olarak en düşük özdeğe inilmektedir Dinsel idealizm, ruhun son ereği için, — kalan bölümün tanrının zihninde bulunmaktadır; ve insanoğlu, bu dünyadaki kazançların ötesinde Tanrı ile olan birliğini sürdürebilmek için, kendisini duyum zincirinden kurtarmalıdır

Plotinus çoktanrıcılığı reddetmez; tanrılar da, göksel görünümlerdir O, ayrıca dünyasal dinlerde iyi ve üstün cinlerin varlığına inanmaktadır Bir uzaklık içindeki fiziksel eyle miii olanaklı olduğunu düşünür; tüm evren, tinsel bir oluşumdur Tinlerin, diğerleri üzerinde sempatik bir şekilde ey lemde bulunması gerekmektedir Onun ardıllarının çoğu, bu boşinanları abartmış ve popüler çoktanrıcılığı savunmuşlar, Hıristiyanlık dinine saldırmışlardır






Alıntı Yaparak Cevapla

Plotinus Kimdir

Eski 10-21-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Plotinus Kimdir




Protagoras Kimdir, Hakkında Bilgi

Protogoras



Sofistler arasında düşünür olarak özgünlüğü nedeniyle kuşkusuz en önemli yeri tutan Abderalı Protagoras tahminen MÖ 481-411 yıllarında yaşamıştır; Platon’un ifadesine göre o Grek topraklarında ‘bilgelik öğretmeni” olarak 40 yıldan fazla etkinlikte bulunmuştur Sicilya ve güney İtalya’da, ama özellikle sık sık ziyaret ettiği, uzun süre kaldığı Atina’da da kendisinden övgüyle söz ettirmiştir Bu kentte bir yabancı için eşi görülmemiş, şaşkınlık verici bir saygınlık kazanmış, hatta Periklesle tanışmış, onun nüfuzu sayesinde, yeni kurulan Thurioi (MÖ 444-443) kenti için yasa taslağı hazırlamıştır Sofist olarak gezgin yaşamında nereye gittiyse, bize adeta masal gibi gelen bir rağbet görmüş, buna uygun olarak yüksek ücretler almıştır (ilk kez bir “bilgelik öğretmeni” olduğunu iddia eden ve bu etkinliği için dinleyicilerinden ücret alan Protagoras’tır) Atina’nın seçkin gençleri üzerinde bıraktığı büyüleyici etkiyi Platon ünlü diyaloğu “Protagoras”ta eşi bulunmaz bir canlılıkla betimler Ancak ömrünün sonuna doğru “Tanrılar Üstüne’ adlı eserinin başlangıcındaki tanrıtanımaz ifadeler yüzünden, eski inançlara bağlı Atinalılardan bir kişi Protagoras’ı mahkemeye vermiştir; Protagoras idama mahkum edilmiş, eserleri devlet eliyle toplatılmış ve pazar meydanında yakılmıştır Gerçi kendisi karar infaz edilmeden kaçmış, ama gemiyle Sicilyaya giderken yolda ölmüştür Sayısı pek çok olan eserlerinin listesinden bize sadece ek bölüm kalmıştır

A Retorik

1 Platon, Protagoras 339 A = 74 A 25:

Sanırım bir kimse için eğitiminin ana konusu, şiir yapıtlarını anlamakta yeteneğini göstermek olmalıdır, yani şairin ne dediğini değerlendirerek hakkında karar verebilmelidir: Neyi yerinde neyi yersiz söylediğini, şiiri analiz etmeyi, yapıda ilgili sorulara cevap vermeyi iyi bilmelidir

B Felsefe

1 Diyalektik

2Aristoteles, Retorik II 24 1402 a 23 vd = 74 A 25:

Ve “zayıf tarafı güçlü hale getirmek” işte budur Bu yüzden insanlar Protagoras’ın söylediklerine haklı olarak içerlemiştir Zira bu bir yalandır ve doğru değildir, sadece olasılığın görünüşlerinden biridir, buna retorik ve eristikten başka hiçbir sanatta rastlanmaz

4 Diogenes Laertius IX 51 – 74 A ı

Her konuda birbirine karşıt iki görüş açısının bulunduğunu ilk defa Protagoras öne sürdü Sorularını da buna dayanarak <dinleyicilerine> yöneltiyordu’; bu, ilk defa onun bulduğu bir yöntemdir

5 Clemens, İçeriği çeşitli yazılar VI 65 — 74 A 20:

Protagoras örneğinden sonra Grekler her savın karşısında başka bir savın bulunduğunu iddia ediyorlar

6 Bkz Seneca, Mektuplar 88,43 = 74 A 20:

Protagoras der ki, insan her konuda aynı hakkı tanıyarak iki yönden de tartışabilir, hatta her konuda iki yönden de tartışılıp tartışılamayacağı konusunda bile

7 Diogenes Laertius IX 52 vd — 74 A 1:

İlk defa Protagoras 100 Mine tutarında bir ücret talep etmiş ve zamanın bölümlerini ayırt eden de ilk defa o olmuştur “Tam zamanında”nın anlamı üzerinde düşünmüş ve tartışma müsabakaları düzenlemiştir; tartışanlara sofizmin uygulanışını öğretmiş, adlar üzerinde düşünmeye yönelerek görüşmeler yapmış ve bugün çok yaygın olan eristikçiler sınıfını meydana getirmiştir Bu yüzden Timon onun hakkında “kavga gürültünün ortasında, tartışmasını çok iyi bilen Protagoras” der Konuşmanın Sokratesçi biçimini ilk defa uygulayan da odur Ve aksini iddia etmenin mümkün olmadığına dair An tisthenesin göstermeye çalıştığı argümanı “Euthydemos’ diyaloğunda Platonun belirttiği gibi, ilk defa bir konuşma biçiminde ele aldı Ayrıca ortaya atılan bir konu hakkında irtica ten konuşarak hemen cevap vermeyi de ilk defa o bir adet haline getirdi

II Öznelcilik

8 Sextus Emp VII 60 fr 1 <varsayımla birlikte>,

Kimileri Abderalı Protagoras’ı da, bilginin ölçüsünü yok eden filozoflardan saymıştır; çünkü onun savına göre, her tasarım ve düşünce doğrudur, doğruluk göreli şeylere aittir, zira bir kimsenin tasarladığı ve düşündüğü her şey bu bakımlardan <da> gerçekten doğrudur

9 Platon, Theaitetos 151 E vd — fr 1 <varsayımla birlikte>:

<Sokrates ile Theaitetos konuşur> Sokrates: Bilginin özü hakkında yararsız düşünceler değil, Protagorasın ifade etme alışkanlığında olduğu aynı düşünceleri açıkladın gibime geliyor Ne ki, o aynı görüşü değişik biçimde belirtmiştir Zira bir yerde şöyle der: “insan her şeyin, var olan şeylerin varlıklarının, var olmayanların yokluklarının ölçüsüdür’!’ Bunu okumuşsundur herhalde? — Theaitetos: Evet, hem de birkaç defa — Sokrates: O bununla şunu kastetmiyor mu: Her tekil şey bana nasıl geliyorsa, o benim için <gerçekten> öyledir ve sana nasıl geliyorsa, senin için de öyledir? Oysa sen de benim gibi bir insansın, değil mi? Esen aynı rüzgarın kimini üşüttüğü, kimini de üşütmediği, kimine hissedilmeyecek kadar hafif, kimine ise sert geldiği zaman zaman görülmüyor mu? — Theaitetos: Kuşkusuz — Sokrates: Şimdi rüzgarın kendinde soğuk olduğunu mu yoksa olmadığını mı iddia edeceğiz, ya da Protagoras’a inanarak, üşüyene göre soğuk, diğerlerine göreyse soğuk olmadığını mı söyleyeceğiz?— Theaitetos: Olabilir — Sokrates: Her iki tarafa da öyle geliyor zaten, değil mi? Evet — Sokrates: Ancak ‘geliyor sözcüğü o kişinin duyusal bir izlenim edindiğini belirtmiyor mu? — Hiç kuşkusuz Sokrates: Demek ki sıcaklığı ve buna benzer şeyleri duyumsarken tasarım ile duyusal izlenim tek ve aynı şey oluyor Çünkü bir kimse bir şeyi nasıl algılı yorsa o şey diğerlerine de öyle gelir






Alıntı Yaparak Cevapla

Plotinus Kimdir

Eski 10-21-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Plotinus Kimdir




O öteki konuyu, yani bir kimseye nasılsa öyle gelen şeyin bunlara göre de gerçekten <öyle> olduğunu,tamamen hoşnut kalmama yetecek şekilde açıkladı Yalnız konuşmasının başlangıcı beni hayrete düşürüyor; Gerçek” adlı eserinin başında her şeyin ölçüsünün, niçin duyularıyla algılayan bir domuz ya da maymun ya da herhangi garip bir yaratık olduğunu söylemedi; bilgeliğinden dolayı kendisine bir tanrı gibi şaşkınlıkla baktığımızı bize hissettirerek konuşmasına gösterişle ve kibirle başlamıştı; oysa feraseti, değil sıradan bir insanla, küçücük bir kurbağayla kıyaslandığında bile pek de üstün değil

11 Platon, Euthydemos 286 c = 74 A 19:

Sokrates: Birçok kişi tarafından savunulduğunu sık sık duyduğum bu sava her defasında şaşırıyorum Protagoras ve yandaşları, hatta daha eski düşünürler buna büyük önem veriyorlardı; oysa bu ve diğer bütün savlar bana çok garip geliyor, hatta kendi kendilerini çürütüyorlar

12 Aristoteles, Metafizik 111 4 1007 b 18 vd <74 A 19’da>:

Ayrıca, tek ve aynı konuda, birbiriyle çelişen bütün savlar doğruysa, her şeyin tek ve aynı olduğu açıktır Protagorasın öğretisini savunanlar gibi her konuda bir şeyler öne sürmek ya da yadsımak caizse, o zaman bir savaş gemisi, bir duvar ve bir insan tek ve aynı şeydir Zira bir kimseye bir insan savaş gemisi gibi gelirse, onun bir savaş gemisi olmadığı bellidir Bu yüzden, eğer diğer say doğruysa, sözü geçen insan demek ki <aynı zamanda> bir savaş gemisidir

13, Platon, Theaitetos 166 D vd 74 A 21 a

<Protagorasın savunmasında> Gerçek söz konusuysa, bunun yazdığım gibi oldu iddia ediyorum: Yani her birimiz varolanın da varolmayanın da ölçüsüyüz, ama bir kimse şu bakımdan binlerce defa diğerlerinden farklıdır: Bir kimseye bir şey başkasına göre değişik gelir ve değişiktir Bilgeliği ve bilge insanların varlığını yadsımak aklımdan geçmez, ama ben bilge diye, bizden birine kötü gelen ve kötü olan bir şeyi, onun fikrini değiştirerek iyi diye gösteren ve iyi hale getiren kişiye derim <167 B:> Ancak, haleti ruhiyesi iyi olan bir kimsenin, haleti ruhiyesinin kötü olmasından dolayı kötü fikirler besleyen bir başkasını, <bunların yerine’> iyilerini düşünmesi bakımından etkileyeceğine inanıyorum; bazıları bu fikirleri bilgisizliklerinden dolayı ‘doğru sayar Bense, gerçi birini diğerinden daha iyi diye nitelerim, ama hiçbirini doğru diye değil Ve bilge diye insan bedeni söz konusu olunca hekimlere, buna karşılık bitkiler söz konusuysa tanrıcılara derim Zira iddia ederim ki, bu sonuncular da, tamamen sağlıklı değillerse bitkilerin duyusal yönden kötü izlenimler bırakacak yerde iyi ve sağlıklı, böylece ‘doğru’ izlenimler bırakmasına neden olurlar; ama bilgeler ve iyi hatipler kötünün yerine iyinin devletlere uygun gelmesini sağlarlar Çünkü bir devlete uygun ve iyi gelen şey, devlet onu böyle gördüğü sürece, —kanıma göre— devlet için uygun ve iyidir Bilge ‘ise zararlı olan şeylerin insanlara iyiymiş gibi gelmesini ve onlar için iyi olmasını sağlar işte bu yüzden öğrencilerini bu anlamda eğitebilen bir “sofist” de bilgedir ve eğittiği kişilerin gözünde yüksek bir ücret almayı hak eder Bu anlamda, bir kişi diğerinden daha bilgedir, ama hiç kimse yanlış bir fikre sahip değildir ve sen de —ister istemez— ölçü olmayı kabul etmek orundasın Zira’ bu öğreti buraya kadar açıkladıklarıma dayanarak geçerlik kazanır

III Görecelik

14 Sextus Empiricus, Pyrrhonculuğun Ana Hatları I 216 =74 A 14

Protagoras sadece, bir kimseye <nasılsa öyle> gelen şeyi doğru diye kabul ediyor ve böylece göreciliği öğretiyor

Maddenin akış halinde olduğunu öne sürüyor; sürekli akış halinde olduğu yerlerde ise azalma yerine çoğalmalar meydana geliyormuş; duyusal izlenimler de insanın yaşına ve bedensel durumuna göre dönüşüp değişiyormuş Ama o, fenomenlerin nedenlerinin maddede bulunduğunu da iddia ediyor, böylece madde, içinde bulunan şeyler insanlara nasıl geliyorsa öyle olabilirmiş Oysa insanlar değişen durumlarına uygun olarak <bunların> bazen birini bazen de diğerini anlı yormuş Zira haleti ruhiyesi normal olan insan maddede bulunan <özellikleri> haleti ruhiyesi normal bir insana nasıl geliyorsa öyle anlar, kavrar; buna karşılık haleti ruhiyesi anormal insan bu özellikleri haleti ruhiyesi anormal kişilere geldiği gi bi anlar Değişik yaş gruplarına, insanın uyur ya da uyanık durumda olmasına göre ve genelinde her çeşit <ruhsal> duruma uygun olarak aynı önerme geçerlidir Demek ki buradan, Protagore şeylerin öl insan Olduğu sonucu çıkıyor Zira insana öyle gelen şeyler gerçekten de öyledir; ama kimseye görünmeyen bir şey asla mevcut değildir Görüldüğü gibi o, maddenin akış halinde olduğunu, tüm fenomenlerin nedenlerinin maddede bulunduğunu öne sürüyor; bu fenomenleri <aslında> idrak etmemek mümkün değildir ve bunlar hakkında vereceğimiz kararlarda ihtiyatlı davranmak zorundayız

Protagoras da Etik Konusunda Acaba Göreceliği mi Savunuyor?

15 Platon, Protagoras 333 D vd = 74 A 22:

Sokrates: İnsana yararlı olan şey demek ki iyidir de? — “Tanrı hakkı için, evet!” diye cevap verdi, “insana yararlı ol masa bile o şeye iyi derim’ Sokrates: Kimseye yararlı olma yan şeyi mi kastediyorsun Protagoras yoksa genel olarak yararlı olmayanı mı? Bu tür şeylere de iyi der misin? — ‘Hayır, ama ben —<bazı> yiyeceklerin, içeceklerin, zehirlerin ve binlerce başka şeyin— insana yararsız, ama başka bakımdan yararlı olduğunu biliyorum Buna karşılık insana ne yararlı ne de zararlı, ama atlara yararlı olan başka şeyler vardır “ 2

IV Duyumculuk

16 Hermias, Grek Filozoflannın Hicvedilişi = 74 A 16:

Ancak diğer tarafta Protagoras duruyor ve şu savı öne sürerek beni kendi tarafına çekmeye çalışıyor: Şeyleri belirleyen hakkında karar veren insandır, sadece duyularının alanına giren’ şeyler mevcuttur; girmeyenler ise töz biçimlerinde asla mevcut değildir

17 Aristoteles, Metafizik IX 3 1047 a 5 vd—74 A 17:

Cansız şeylerde de aynı durum söz konusudur Zira duyularıyla kimse algılamıyorsa bir şey ne sıcak ne soğuk ne de tatlı ya da herhangi bir şekilde algılanabilir olacaktır Bu yüzden onlar bu savla Protagorasın önermesini savunmaktan başka bir şey yapmıyorlar,

V Kuşkuculuk

1 Tanrılar Hakkında

18 fr 4 <Varsayımla birlikte Tanrılar Üstüne’ adlı eserinden>:

Tanrılar hakkında bir tespitte bulunamıyorum, ne var oldukları ne olmadıkları ne de nasıl bir biçime sahip oldukları hakkında; zira bu konuda bilgi edinmeyi pek çok şey engelliyor: Sorunun müphemliği ve insan ömrümün kısalığı

2 Bilgi Hakkında

19 fr 7 <Aristoteles, Metafizik II 2 997 b 32 vd>:

Geometrinin görünür ve geçici niceliklerle uğraştığı da doğru değildir Çünkü bu nicelikler yok olursa, o da yok olurdu Ama astronomi de görünür nicelikleri ve bu <görünür> gök <kubbeyi> ele almaz Zira görünür çizgiler, matematikçilerin kastettiği gibi değildir asla Çünkü görünür <çizgilerden> hiçbiri <matematikçilerin düşündüğü gibi> düz ya da eğik değildir Düz çizgi <görünür> daireye <sadece> bir noktada değil, Protagoras’ın matematikçileri çürütmeye çalışırken öne sürdüğü gibi <tamamen o şekilde> değer Gökyüzündeki hareketler ve eğrilen, astronomi tarafından araştırılanlara benzemezler, ve <matematiksel> noktalar <görünür> yıldızlarla aynı nitelikte değildir






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.