Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
balığının, dülger, eser, kitap, ölümütemel, özetleri

Dülger Balığının Ölümü-Temel Eser Kitap Özetleri

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dülger Balığının Ölümü-Temel Eser Kitap Özetleri




Dülger Balığının Ölümü-Temel Eser Kitap Özetleri

Hikaye Özetleri, Yüz Temel Eser Özetleri,Dülger Balığı Özeti

Hepsinin gözleri güzeldir Hepsinin canlıyken pullan ka-dın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılma-ya değer Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?

Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar şan ve şeref kazanırdı Ne yazık ki soluverir ölür öl-mez, öyle ki büzülmüş böceklere döner balık sırtının pırıltıları Benim, size ölümünü hikâye edeceğim balığın öyle parıltılı, yanar döner pulları yoktur Pulu da yoktur ya zavallının Ha-fifçe, belirsiz bir yeşil renkle esmerdir Balıkların en çirkinidir Kocaman, dişsiz, ak ve şeffaf naylondan bir ağzı vardır: Su-dan çıkar çıkmaz bir karış açılır Açılır da bir daha kapanmaz

Vücudu kirlice, esmer renkte demiş miydim?

Rum balıkçıların hrisopsaros -Hristos balığı- dedikleri bu balık, vaktiyle korkunç bir deniz canavarı imiş İsa doğmadan evvel, Akdeniz’de dehşet saçarmış Bir Fenikeli denize düş-meye görsün! Devirdiği Kartacah çektirmesinin, Beni İsrail balıkçı kayığının sayısı sayılamamış Keser, biçer; doğrar, mahmuzlar; takar, yırtar; koparır, atar; çeker, parçalarmış Akdeniz’in en gözü pek; insandan, hayvandan, fırtınadan, yıldırımdan, beladan, işkenceden yılmaz korsanı, dülger balı-ğının adından bembeyaz kesilirmiş

Isa, günlerden bir gün, deniz kenarında gezinirken san-dallarını büyük bir korkuyla bırakıp kaçan balıkçılar görmüş “Ne oluyorsunuz?” diye sormuş Balıkçılar: “Aman!” demiş “El aman! El aman bu canavardan! Sandalımızı kırdı, arka-daşlarımızı parçaladı Hepsinden kötüsü, balık tutamaz ol-duk, açlıktan kırılırız

Isa, yalın ayak, başı kabak, dülger balıklarının yüzlercesi-nin kaynaştığı denize doğru yürümüş En kocamanını, uzun parmaklı elleriyle tutup sudan çıkarmış İki elinin başparmağı arasında sımsıkı tutmuş, eğilmiş, kulağına bir şeyler söyle-miş…

O gün bugündür dülger balığı, denizlerin görünüşü pek dehşetli; fakat huyu pek uysal, pek zavallı bir yaratığıdır Bir-çok yerlerinde çiviye, kesere, eğriye, kerpetene, testereye, eğeye benzer çıkıntıları, kemikle kılçık arası dikenleri vardır Dülger balığı adı ona bunlardan ötürü takılmış olmalı

Bütün bu alet ü edavatın dört yanını, şeffaf naylondan diyebileceğimiz işlemeli bir zar çevirmiştir Kuyruğa doğru bu incecik zar azıcık kalınlaşır, rengi koyulaşır, bir balık kuyruğu-nun biçimini alır

Oltaya tutuldu muydu dünyasına, sulara küsüverir Nasıl bir korku içine düşer kim bilir? Onun için dünya bomboştur artık Oltadan kurtulsa da fayda yoktur Suyun yüzüne yam-yassı serilir Kocaman gözleriyle insana mahzun mahzun ba-kar durur Sandala aldığınız zaman dakikalarca onun sesini işitirsiniz Ya sesini! Bir o, bir de kırlangıç balığı sandalda ö-lünceye kadar ikide bir feryada benzer, soluğa benzer acı bir ses çıkarır İnce zardan ağzını bir kere ağlara vurmasın, küstü-ğünün resmidir dülger balığının

Bir gün, balıkçı kahvesinin önündeki; yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm Rengi denizden çıktığı zamandı Yalnız aletlerinin etrafını çeviren incecik, ipekten bile yumuşak zarları titreyip du-ruyordu Böyle bir oynama hiç görmemiştim Evet, bu bir o-yundu Bir görünmez iç rüzgârının oyunuydu Vücutta, görü-nüşte hiçbir titreme yoktu Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli bir şeymiş gibi gelen bu titreme, hakikatte bir ölüm dansıydı Sanki dülger balığının ruhu, rüzgâr rüzgâr, bu incecik zarlar-dan çıkıp gidiyordu; bir dirhem kalmamışcasına

Hani bazı yaz günleri hiç rüzgâr yokken, deniz üstünde bir meneviş peydahlanır İşte böyle bir cazip titremeydi bu İnsanın içini zevkle, saadetle dolduruyordu Ancak balığın ölmek üzere olduğu düşünülürse, bu titremenin anlamı hafif-çe acıya yorulabilirdi Ama insan, yine de bu anlama alma-maya çalışıyordu Belki de bu, harikulade tatlı bir ölümdür Belki de balık, hâlâ suda, derinliklerde bulunduğunu sanıyor-dur Karnı tok, sırtı pektiı* Akşam olmuştur Denizin dibinin kumları gıdıklayıcıdır Altta dişi yumurtaları, üstte erkek to-humları sallanıyor, sallanıyor, sallanıyordu Vücudunu bir şehvet anı sarmıştır… Birdenbire dehşetli bir şey gördüm: Balık tuhaf bir şekilde, ağır ağır ağarmaya, rengini atmaya, hem de beyaz kesilmeye giden bir hâl almaya başlamıştı A-caba bana mı öyle geliyor? Sahiden rengini mi atıyor? Deme-ye; dikkatli bakmaya lüzum kalmadan, yanılmadığımı an-ladım

Kenarları süsleyen zarların oyunu çabuklaşmaya, balık da gitgide, saniyeden saniyeye pek belli bir hâlde beyazlaşmaya başladı İçimde dülger balığının yüreğini dolduran korkuyu duydum Bu hepimizin bildiği bir korku idi: Ölüm korkusu

Artık her şeyi anlamıştı Denizlerin dibi âlemi bitmişti Ne akıntılara yassı vücudunu bırakmak, ne karanlık sulara, koyu yeşil yosunlara gömülmek… Ne sabahları birdenbire, yu-karılardan derinlere inen, serin aydınlıkta uyanıvermek, günün mavi ve yeşil oyunları içinde kuyruk oynatmak, habbeler çıkarmak, yüzeye doğru fırlamak… Ne yosunlara, canlı yosunlara yatmak, ne akıntılarla aletlerini yakamozlara taka-rak yıkanmak, yıkanmak vardı Her şey bitmişti:

Dülger balığının ölüm hâli uzun sürüyor Sanki balık, su hava dediğimiz gaz suya alışmaya çalışmaktadır Hani biraz dişini sıksa alışması mümkündür gibime geldi

Bu iki saat süren ölüm hâlini, dört saate, dört saati sekiz saate, sekiz saati yirmi dörde çıkardık mıydı; dülger balığını aramızda bir işle uğraşırken görüvereceğiz sanıyorum

Onu atmosferimize, suyumuza alıştırdığımız gdn, bayram-lar edeceğiz Elimize görünüşü dehşetli, korkunç, çirkin ama aslında küser huylu, pek sakin, pek korkak, pek hassas, iyi yü-rekli, tatlı ve korkak bakışlı bir yaratık geçirdiğimizde böbür-lenerek onu üzmek için elimizden geleni yapacağız Şaşıra-cak, önce katlanacak Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri ya-pacağız Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz, içinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp ata-cak Acı acı sırıtarak İsa’nın tuttuğu belinin ortasındaki par-mak İzi yerlerini, mahmuzlan, kerpeteni, eğesi, testeresi ve baltasıyla kazıyacak İlk çağlardaki canavar hâlini bulacak

Bir kere suyumuza alışmaya görsün Onu canavar hâline getirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayacağız



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.