Prof. Dr. Sinsi
|
Çağatay Türkçesi Edebiyatı
Çağatay Türkçesi Edebiyatı
ÇAĞDAŞ TÜRKÇESİ EDEBİYATI
Müşterek Orta-Asya Türkçesi'ni takip eden Kuzey-Doğu Türkçesi'nin meydana getirdiği edebiyat, geniş mânâda Çağatay Türk Edebiyatını meydana getirmektedir Dîvân ü Lügâti t-Türk ve Kutadgu Bilig gibi büyük eserlerin ortaya çıkışından sonra Kaşgar Türkçesi, edebî kudretini göstermiş oluyordu
Hakâniye diye anılan bu Türk şivesi, sadece bu eserlerle kalmamış, teşekkül eden yeni kültür merkezlerinde birçok eserler vücuda getirmiştir Gerçekte Kutadgu Bilig le başlayan bu devre, ortaya çıkan kültür merkezlerine göre üçe ayrılırsa da onları Müşterek Orta Asya Türkçesi eserleri olarak zikretmek gerekir Dil bakımından bu bölgeler Kaşgar şîvesindeyseler de arada bazı ayrılıklar görülmektedir Müşterek Orta Asya Türkçesi'nin doğu kolu olan Kaşgar veya Hâkâniye (Karahanlı) şivesi, gerçekte Doğu Türkçesi'ni meydana getirmiştir Bu şîveyle yazılan eserlerin başında 12 asır mahsullerinden sayılan Edib Ahmed Yüknekî nin yazdığı Atabetü l-Hakâyık gelmektedir Dilin gelişmesi ele alınınca, az da olsa Kutadgu Bilig den ayrıldığı görülen bu eser, daha çok bir nasihatnâmedir Edib Ahmed Yüknekî ise devrinde itibarlı bir şâirdir Eserinde, Kutadgu Bilig e nazaran daha fazla Arapça ve Farsça kelimelere yer vermiştir
Asıl 12 yüzyıl Kaşgar Türkçesi edebiyatının en büyük temsilcisi Yesili Ahmed dir Ahmed Yesevî (ölm 1166), ruhu okşayan çekici hikmetleriyle tanınmıştır
Timur Han, bu büyük Türk tarikat şeyhi ve şâirinin türbesini yaptırmıştır
Pekçok lakapla anılan Ahmed Yesevî gerçekte bir mektep kurmuş ve bu mektep, talebeleri tarafından devam ettirilmiştir Hakîm Süleyman Ata (ölm 1186) önde gelen talebelerinden olup, Bakırgan da irşad faaliyetlerinde bulunmuştur (Yesevî nin Dîvân-ı Hikmet adlı eseri, Kültür Bakanlığı tarafından neşredilmiştir ) Miftâhü l-Adl adlı fıkıh kitabıysa bu dönemde ayrı bir önem taşımaktadır On dördüncü yüzyıla kadar bu sahada görülen eserlerden Oğuz Kağan Destanı ve 14 yüzyılın başında Rabguzî nin yazdığı Kısasü l-Enbiyâ nın önemini belirtmek gerekir Müşterek Orta Asya şîvesi sadece doğuda varlığını sürdürmemiştir Bu şîvenin batı ağzı bilhassa Batı Türkistan da yeni ve canlı bir edebiyatın doğmasına sebep olmuştur Harezm ve Sirderya (Seyhun) Irmağının güneyindeki yerler; Yedisu, Merv, Buhara gibi şehirler bölgenin kültür merkezi hâline gelmiştir Burada Türklüğün Kaşgar, Kıpçak ve Oğuz şîveleri karışık olarak yaşadığından, yazılan eserlere de bu durum aksetmiştir Bölgenin en önde gelen eseri Alioğlu Mahmud un yazdığı Nehcü l-Ferâdis tir Eser daha çok hadisler ve açıklamalarıyla siyer-i Nebî cinsindendir Fakat İslâmiyet'e âit geniş bilgileri ihtiva etmesi, her çeşit halk tabakası için yazıldığını göstermektedir Harezm şîvesi dalını en iyi şekilde aksettiren eserin edebî yönü ayrı bir değer taşımaktadır Şeyh Şerif Hoca tarafından yazılan Muînü l-Mürîd de şîve itibariyle Nehcü l-Ferâdis e yakındır Türkmenler arasında üstün tutulan eser, 14 yüzyıla âittir Hazermî nin Muhabbetnâme si de aynı asrın eserleri arasına girmektedir Zemahşerî nin Mukaddimetü l-Edeb i ise bu yüzyılda Dîvân ü Lügâti t-Türk ü hatırlatır mâhiyettedir
Dil bakımından yine aynı şîveye dahil olan, fakat nerede yazıldığı belli olmayan eserler de mevcuttur Bunların başında 12 yüzyılda Ali nin yazdığı Kıssa-i Yusuf gelmektedir Eser, Kıpçak Türkçesi unsurlarını da taşımaktadır Kutb un Hüsrev ü Şirin i Kıpçak Türkçesi unsurlarını ihtiva etmesi bakımından Kıssa-i Yûsuf a yakındır Böyle olmakla birlikte Altınordu sahasında yazılan bu eser Oğuz-Kıpçak Türkçesi ürünüdür Hüsrev ü Şirin, 1341 yılında Harezm bölgesinde Kutub mahlâsını kullanan bir Türk şâiri tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir Eser ayrıca Nizâmî nin aynı isimdeki eserinin Türk Edebiyatındaki ilk tercümesidir Yer yer Kur ân-ı kerîmden alınan sûrelerin bulunduğu eser, İran Edebiyatının tesiri altındadır Bölgenin diğer bir eseri Revnaku l-İslâm dır Eserde o devir Türklük hayatına bir hayli yer verilmiştir Yalnız Şeyh Şeref in yazdığı bu eser, daha ziyade Türkmen ağzı ile yazılmış ve pek fazla rağbet görmüştür On dördüncü asırda Kıpçak ili dil yadigârları da, edebî yönden zikre değer eserlerdir Bunların başında Kırım veya Kefe de yazıldığı tahmin edilen Codex Cumanicus gelir Eser, Lâtin harfleriyle yazılmıştır İki kısımdan meydana gelen eserin İtalyan bölümünü lügat, Alman bölümünü ise çeşitli dinî metinler meydana getirmektedir Eserin Kıpçak Türkçesi'ni öğrenmiş misyoner rahipler tarafından yazıldığı tahmin edilmektedir Kuzeyde yazılan bu eserin yanında Kıpçak Türkçesi'yle güneyde, Mısır da bilhassa gramer ve lügatçiliği ilgilendiren bir hayli eser vücuda getirilmiştir Fakat edebî yönden bunlardan ayrılan yegâne eser, 1391 yılında tamamlanan Seyf-i Serâyî nin Gülistan Tercümesi dir
Müşterek Orta Asya Türkçesi'nin bütün edebî faaliyetleri, Kuzey-Doğu Türkçesi dil yadigârları içinde yer aldığı için, geniş manâsıyla Çağatay Türk Edebiyatının birinci ve ikinci devresini meydana getirirler Dar manâsıyla Çağatay Edebiyatı, Timur ve Timurlular devrinde meydana getirilen edebî mahsuller için kullanılmıştır Timur ve şehzadelerinin sarayında, Türkçe konuşulurdu Bu devre ait ilk eser, Ulu Tav'daki (Ulu Dağ) 1391 tarihli Timur Hanın Uygur harfleriyle yazdırdığı 11 satırlık bir kitâbedir Timurlular devrinin ilk şâiri Mîr Haydar Harezmî dir Timur Hanın torunlarından İskender Mirza nın (1409-1414) şâiri olan Mîr Haydar Harezmî, Mahzenü l-Esrâr mesnevîsini onun adına yazmıştır Eserin mevzuunu Nizamî den almıştır Tek nüshası Biritish Museum da bulunan eser, 1858 de Kazan da basılmıştır Bu devrin güçlü şâirlerinden olan Yusuf Emirî, Baysungur Mirza nın (ölm 1435) himayesinde bulunmuştur Bu şâirin Dîvân ından başka Dehnâme si ve Çagır ve Bang münazarası vardır Eserdeki nesirlere bakılırsa Yusuf Emirî nin kuvvetli bir nâsir olduğunu söylemek mümkündür Herat ın sanat ve edebiyat muhitinde yaşayan bu şâirin Dîvân ı, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde bulunmaktadır Çagır ve Bang eseriyle münazara türünün kuvvetli şâiri olduğunu ispat etmiştir
On beşinci asrın ilk yarısında Çağatay Edebiyatında, Atâyî görülür Ahmed Yesevî nin kardeşi İsmâil Ata nın evlâdından olduğunu, Ali Şîr Nevâî haber vermektedir Bu soydan olmasından dolayı, Atâyî mahlâsını kullanmış ve Yesevî tarîkatı şeyhlerinden, Mansur Ata, Zengi Ata, Süleyman Hakîm Ata gibi mutasavvıflara karşı büyük alâka duymuştur Yine bu asrın şâirlerinden olan, Uluğ Bey devrinde kemalini bulan Sekkakî, Çağatay Edebiyatında mühim bir yer tutmaktadır Timur Hanın ölümünü müteakip hükümdar olan Halil Sultan (1405-1410) adına bir kaside sunan Sekkâkî nin 1467 yılına varmadan öldüğü tahmin edilmektedir Şâir Lutfî ye gelince 1366 yılında doğmuştur Bu devrin büyük şâirlerindendir Şöhreti ve Türkçe şiirleri Irak a kadar yayılmıştır İskender Mirza adına Gül ü Nevrûz mesnevîsini yazmıştır 1465 yılında 99 yaşında Herat ta vefât etmiştir Bir bakıma Ali Şîr Nevâî ye üstadlık etmiştir Dîvân ı vardır Timur Hanın torunu Mîranşah ın oğlu olan Seyyid Ahmed Mirza da bu asrın şâirlerindendir Dîvân ının olduğu söylenirse de ele geçmemiştir Sağlam tabiatlı ve temiz zihinli bir kimse olan Seyyid Ahmed Mirza nın gazelleri ve kaside şeklinde şiirleri oldukça meşhurdur Perişan hâlinden bahseden ve Şahruh u medheden Taaşşuk-nâmesi nin nüshası, British Museum da bulunmaktadır Bu yüzyılın bir diğer şâiri, Gedâî dir Ebü l-Kâsım Bâbür ün saray şâirlerindendir Ebü l-Kâsım Bâbür, kendisi de şâirdir Yakînî ye gelince Ok ve Yay münazarası ile dikkati çeker Yine münazara türü üzerine eser yazan şâirlerden birisi, hayatı hakkında bilgi bulunmayan Ahmedî dir Ayrıca bu devrin mesnevî yazarlarından olan Durbig, Yûsuf ile Zelîha adlı eserini yazmıştır On beşinci yüzyılda Klasik Çağatay Edebiyatı devrinin kökleştiği görülmektedir Bu devir Çağatay Edebiyatının en yüksek devreye ulaştığı bir devirdir Millî ruh ve şuurun ortaya çıkması, Türkçe'ye ehemmiyetin verilmesi bu devre rastlar Ali Şîr Nevâî, Muhakemetü l-Lügâteyn i bu açıdan ele alarak yazar Sultan Hüseyin Baykara da bu devrin şâiriydi O da Türk dilini müdâfaa etmiş hatta bir de ferman çıkarmıştır Hüseynî mahlâsı ile şiirler yazan Hüseyin Baykara nın Dîvân ı vardır Ali Şîr Nevâî nin eserleri bir hayli fazladır Bunların başında dört dîvânını içine alan Hazâinü l-Meânî adlı eseri gelmektedir Ali Şîr Nevâî, yazdığı dîvânlara göre hayatı dörde ayırmış ve her biri için bir isim vermiştir Dîvânları; Garâibü s-Sıgar, Nevâdirü ş-Şebâb, Bedâyiü l-Vasat, Fevâidü l-Kiber adını taşımaktadır Dîvânlarından başka Mecâlisü n-Nefâis, Nesayimü l-Mahabbe, Muhakemetü l-Lügâteyn ve Hamse si vardır Hamsesi; Hayretü l-Ebrâr, Ferhâd u Şîrîn, Leylâ vü Mecnun, Seba-i Seyyâre, Sedd-i İskenderî ve Lisânü t-Tayr adlı mesnevîlerinden meydana gelmektedir Mîzânü l-Evzân ise edebî bilgileri ihtiva eden diğer bir eseridir O, Mecâlisü n Nefâis adlı tezkeresiyle Türk Edebiyatında tezkere yazan ilk şâirdir
|