Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
allahın, delilleri, varlığının

Allah'ın Varlığının Delilleri

Eski 10-28-2009   #1
peri
Icon1861

Allah'ın Varlığının Delilleri



YUSUF Suresi/105: Ve göklerde ve yerde nice alametler vardır ki, insanların çoğu onlardan yüz çevirir oldukları halde onların üzerinden geçer giderler

RA'D/2-5: Allah, o mukaddes varlıktır ki, gökleri görüyorsunuz direksiz olarak yükseltmiştir Sonra arş üzerine istivada bulunmuştur ve güneşi de, ayı da emrine boyun eğdirmiştir ki, her biri bilinen bir vakit için cereyan eder O, Yüce Yaratıcı her işi düzenler, ayetleri ayrıntılı olarak açıklar Ta ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız Ve o, o Kudretli Yaratıcıdır ki, yeryüzünü uzatmıştır ve onda sabit dağlar ve ırmaklar yaratmıştır ve onda meyvelerin hepsinden ikişer çift yetiştirmiştir Geceyi gündüze örtüyor Şüphe yok ki, bunda düşünen bir kavim için elbette ibretler vardır Ve yeryüzünde birbirine yakın kıt'alar vardır ve üzüm bağları vardır ve ekinler ve bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır ki, hepsi de bir su ile sulanır ve bazılarını bazıları üzerine yemişleri hususunda üstün kılıyoruz Muhakkak ki bunda akıllı düşünen bir topluluk için deliller vardır Eğer şaşıyorsan işte asıl şaşılacak şey, onların "biz toprak kesildikten sonra mı mutlaka yeniden yaratılacağız" demeleridir Onlar o kimselerdir ki, Rablerini inkâr etmişlerdir ve boyunlarında demir zincirler bulunan onlardır ve onlar ateş ehlidirler, onlar orada ebedi olarak kalacak kimselerdir

NAHL Suresi/10:
O, o Kerem sahibi yaratıcıdır ki: Sizin için gökten bir su indirdi Ondan bir içilecek şey vardır ve ondan bitkiler yetişir, onda hayvanlarınızı otlatırsınız

NAHL Suresi/13: Ve sizin için yerde renkleri muhtelif olarak neler yaratmış ise şüphe yok onda da öğüt alacak bir kavim için elbette bir ibret vardır

NAHL Suresi/65-69: Ve Allah Teâlâ gökten suyu indirdi de onunla yeryüzünü ölümünden sonra hayata erdirdi Şüphe yok ki, bunda dinleyen bir toplum için elbette bir ibret vardır Ve şüphe yok ki, sizin için sağmal hayvanlarda da elbette bir ibret vardır Size onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından gelen halis bir süt içiriyoruz ki, içenlerin boğazından kolaylıkla geçer gider Ve hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki ve hem de güzel rızık edinirsiniz Muhakkak ki, bunda da aklını kullanan bir kavim için elbette bir ibret vardır Ve Rabbin bal arısına da ilham etmiştir ki, dağlardan ve ağaçlardan ve çardaklardan evler edin Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbin kolaylaştırdığı yollarına git İçlerinden renkleri muhtelif bir şerbet çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır Şüphesiz ki, bunda da düşünen bir kavim için elbette bir ibret vardır

HACC Suresi/5: Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra tekrar dirilmekten bir şüphede iseniz düşününüz ki biz sizi topraktan, sonra safi bir sudan, sonra kırmızı bir kan parçasından, sonra da tam yaratılmış veya tam yaratılmamış bir et parçasından yarattık, size açıkça anlatalım diye ve dilediğimiz rahimlerde belirli bir vakte kadar durduruyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz, sonra da kemale eresiniz diye yaşatıyoruz ve sizden kimi vefat ettiriliyor ve sizden kimi de ihtiyarlık çağına itiliverilir, ta ki, bilgiden sonra bir şey bilmez olsun Ve yeryüzünü kurumuş bir halde görürsün Vaktaki, onun üzerine suyu indiriveririz, harekete gelir ve kabarır ve her güzel çiftten otları bitirir

YASİN Suresi/32-44: Ve hepsi de bizim katımızda hesap vermek için topluca huzura getirilmişlerdir Ve onlar için ölmüş yer bir ibrettir Onu hayata kavuşturduk ve ondan daneler meydana çıkardık da ondan yiyiverirler Ve orada hurmalıklardan ve üzüm bağlarından nice bostanlar vücuda getirdik ve orada su kaynaklarından suları akıtıverdik Ta ki, onun mahsulünden ve kendi ellerinin imal ettiklerinden yiyiversinler Hâlâ şükretmeyecekler midir? O ilahi zat noksanlardan münezzehtir ki, yerin bitirdiklerinden ve insanların kendi nefislerinden ve bilmedikleri şeylerden nice çiftleri, onların hepsini yaratmıştır Ve onlar için gece de bir ibrettir Ondan gündüzü yüzüp ayırırız Hemen onlar, karanlıklara girmişler olurlar Güneş de kendisine mahsus karargâhında akar gider İşte bu, O aziz, âlim’in takdiridir Biz aya da menziller takdir ettik Nihayet hurma salkımının eski kurumuş eğri dalı gibi bir hale dönmüş olur Ne güneş için layık olur ki, o aya yetişmiş olsun Ne de gece için layıktır ki, gündüzü geçmiş bulunsun ve hepsi de birer felekte yüzerler Ve onlar için bir alamettir, onların çoluk çocuklarını dolmuş bir gemiye muhakkak bizim yükletmiş olmamız Ve onlar için bunun gibi binecekleri şeyleri de yarattık Ve eğer dilersek onları boğarız, artık onlar için ne bir imdada koşan vardır ve ne de onlar kurtarılabilirler Ancak bizden bir rahmet olarak ve bir zamana kadar yararlandırmak için dilersek onları kurtarırız

FUSSILET Suresi/37: Ve O'nun ayetlerindendir gece gündüz ve güneş ve ay Ne güneşe ve ne de aya secde etmeyin ve onları yaratmış olan Allah'a secde ediniz, eğer siz O'na ibadet etmek istiyorsanız

FUSSILET Suresi/39: Ve O'nun ayetlerindendir ki, yeryüzünü kupkuru bir halde görürsün, vaktaki, onun üzerine su indirmiş oluruz, harekete başlar ve kabarır Muhakkak O zat ki, ona hayat vermiştir, elbette ki, ölüleri dirilticidir Şüphe yok O, her şey üzerine hakkıyla kadirdir

FUSSILET Suresi/53: Yakında onlara ufuklarda ve kendi nefislerinde olan ayetlerimizi göstereceğiz, ta ki, onlar için O'nun hak olduğu ortaya çıksın Kifayet etmiyor mu ki, Rabbin, şüphe yok O, her şey üzerine şahittir

ŞÛRÂ Suresi/29: Ve göklerin ve yerin yaradılışı, O'nun delillerindendir Onlar da her hareket edenden yaymış olduğu şeyde ve O, dilediği zaman onları toplamaya da kadirdir

ŞÛRÂ Suresi/32:
Ve O'nun ayetlerindendir, denizde dağlar gibi akıp giden gemiler

CÂSİYE Suresi/3:
Şüphe yok ki, göklerde ve yerde mü'minler için elbette ibretler vardır

CÂSİYE Suresi/6: İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki: Bunları sana hakkıyla okuyoruz Artık Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi bir söze inanırlar?

VÂKIA Suresi/58-72: Rahimlere döktüğünüz meniyi gördünüz mü? Haber veriniz! Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcılar biz miyiz? Sizin aranızda ölümü biz takdir ettik ve biz önüne geçilmiş olanlar değiliz Sizin emsalinizi değiştirmek ve sizi bilmediğiniz bir neş'ette yaratmak üzere kadiriz Ve muhakkak ki, siz ilk yaradılışı bildiniz, o halde düşünmez misiniz? Şimdi ektiğiniz tohumu gördünüz mü? Haber veriniz Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz? Eğer dilese idik onu elbette bir ot kırıntısı yapardık Artık siz, şaşırır dururdunuz Şüphe yok ki, biz çok ziyana uğramışlarız, derdiniz Belki biz mahrum kimseleriz, diye söylenirdiniz Şimdi gördünüz mü içer olduğunuz suyu? Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiriciler bizler miyiz? Eğer dilese idik onu acı bir su yapardık, artık şükretmeli değil misiniz? Sonra gördünüz mü o ateşi ki, çakıverirsiniz? Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratanlar biz miyiz?

ĞÂŞİYE Suresi/17-20: Artık develere bakmazlar mı ki, nasıl yaratılmış? Ve göğe ki, nasıl yükselmiş? Ve dağlara ki, nasıl dikilmiş? Ve yere ki, nasıl yayılmış?

__________________
Yüreğin varsa karşılıksız da seversinBeklentisiz
Korkun ne olabilir ki? Kaybetmek mi?
Hep yalnız değilmiydik zaten

Seviyorum demek önce onsuz olmayı kabullenmektir
Varlığı armağansa yokluğu ceza deği
Varlığının değerini bilmektir
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.