Osman Gazi ve Kırk Sandık |
10-15-2009 | #1 |
b@ron
|
Osman Gazi ve Kırk SandıkOsman gazi ve kırk sandık Osman Gazi, düğüne davet edilmişti Bilecik Tekfuru evleniyordu Yarhisar Tekfuru'nun 13 yaşındaki kızı güzel Helofira'yı alıyordu 1299 yıllarında, Güzel Anadolumuza, Selçuk Türkleri hâkimdi İstanbul ve civarında yaşayan Bizans İmparatorluğunu yıkmak için durmadan çalışırlardı Bunun için taâ İstanbul'a kadar, Öncü (Uç) kuvvetler gönderilirdi Osman Gazi, bu Uç Beylerinin en cesuruydu Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri olan, Kayıların Başbuğu idi Selçuk Sultanı kendisine Söğüt Kasabasını (Kışlak), Domaniç dağlarını da (Yaylak) vermişti İstanbul civarında bulunan birçok kale ise, Bizans'ın elinde idi Her kalenin başında, Tekfur isimli bir kumandan mevcuttu Bizans İmparatorluğunu korumaya ve kurtarmaya çalışırlardı Osman Gazi, gözüpek adamlarıyla Bizans'a ve Tekfurlarına göz açtırmazdı Ondan çok çekinirlerdi Bilecik Tekfuru da pek korktuğu Osman Bey'i, kendi düğününe davet etmek zorunda kalmıştı Fakat bu daveti kendisi yapamamıştı Eskiden Tekfur olan, ama Osmanlıların âdâletini gördükten sonra Müslümanlığı seçen Köse Mihal'e rica etmişti Mihal Bey, Müslüman olduktan sonra sayısız kahramanlıklar göstermiş ve kendisine (Gazi Mihal) adı verilmişti Düğün davetini duyan Osman Bey gülümsedi Gene de hayret etmişti: - Ne dersin Mihal! Bu keferenin, bizi dâvetten maksadı ne ola? - Belli Beyim Maksadı fesatlıktır - Bilecik'te adamların casusların var mıdır? - Hem de sarayın tam göbeğinde - Onlar ne fısıldar? Mihal Bey, sesini yavaşlatarak: - Niyetleri, düğünde seni zehirlemekmiş Beyim Kara Osman'ın kara kaşları çatıldı Boynundaki şahdamarı kabardı Fakat hiddeti çok sürmedi: - Biz de bunu beklerdik Lâkin her işte bir hayır vardır Sen hele yoldaşlarımızı, candaşlarımızı bir çağır bakalım Onlar ne tedbir düşünürler! Meşveret gerektir Biraz sonra (Otağ), âşiret Beyleriyle dolmuştu Herksin geldiğini gördükten sonra, Osman Bey ayağa kalktı Ayakta iken elleri, dizlerinden aşağı sarkardı Çok heybetli ve tatlı dilli idi Arkadaşlarının ayrı ayrı gözlerine baktı Sonra kısaca vaziyeti anlattı Beyler nefeslerini tutmuş O'nu dinliyorlardı Bitince sordu: - Akça Koca Sen ki, babam cennetlik Ertuğrul Gazi ile bunca yaş yaşamış, bunca cenge girmişsin Bu kâfir Tekfur'a ne tedbir buyurursun? Ak saçlı Akça Koca'nın cevabı kesindi: - Buyruk senindir Beyim - Tedbirini bağışla, Akça Kocam - Hele öteki beyleri bir dinlesek Kara Osman'ım Dediği gibi oldu Meşverete katılan Abdurrahman Gazi, Satuk Alp, Kara Mürsel, Uytuğ Alp, Samsa Çavuş, Turgut Alp, Gazi Mihal ve Konur Alp beyler dinlendi Konuşarak danışarak güzel bir karara vardılar Sonunda Osman Gazi, Mihal Bey' buyruğunu bildirdi: - Hemen Tekfur keferesine varup, davetten ziyade memnun olduğumuzu bildiresin Hak nasib eyler ise, düğüne gelmek istediğimizi ilâve edersin Götüreceğim 2 tiftik sürüsünü de, hediye olarak kabul etmesini söyleyesin - Can baş üstüne Beyim - Velakin artık yaz geldiğini, Bileciğe kadar vardıktan sonra; Domaniç yaylasına geçmek istediğimizi bildirip, ruhsat (izin) isteyesin - İsterim Beyim - Sor bakalım harem halkımız, kadınlarımız, kızlarımız, düğüne ağırlık olmaz mı? - Ne ağırlığı beyim? Kâfir sizi zehirledikten sonra, kadınlarınızı, kızlarınızı da câriye yapmayı düşler mutlaka - Sen sor hele! Tedbirde kusur gerekmez - Sorarım Beyim sorarım Fakat önce, 40 sandık düğün hediyesinden bahsetsem? - Doğru dersin Mihal Bey Asıl düğün hediyemizin, tam, 40 sandık doldurduğunu önceden söylemelisin Sakın unutma Kendi gözlerinle sandıkları saydığını ilave et - Unutur muyum Beyim; unutur muyum? Bilecik Tekfuru, tiftik sürülerini görünce, deliye dönmüştü Fakat onu asıl sevindiren şey, Kara Osman'ın tuzağa düşmesiydi Hele arkadan gelecek 40 sandık düğün hediyesini de duyunca, keyiften uçuyordu Böylesini Bizans Kayseri bile gönderemezdi - Doğru mu dersin bre Mihal? Hakikaten 40 sandık hediye getirir mi bu Türkmenoğlu? - Gözlerimle gördüm Sandıklar tam 40 taneydi - Vay canına! Fakat gene de anlayamıyorum Bu kadar ağırlığı niçin göze almışılar? - Niçin almasın Haşmetlim (!) Burdan yaylaya, Domaniç dağlarına geçecekler ya 40 sadık hediyeyi gözden çıkarmış Osman Bey Düğünde sana yük olmak istemez Sonra, şanına layık bir armağan vermesi de gerekmez mi? Tekfur: - Gelsinler Gelsinler dedi Biz de onlara öyle bir ağırlama merasimi yaparız ki, cümle aleme şân olur Muhteşem Bizans İmparatoru Palaologos bile hayrette kalır Söğüt kasabasında gizli ve heyecanlı bir hazırlık vardı Düğüne gidilecekti Kararlaştırıldığı gibi, büyük boyda 40 tane sandık hazırlandı Pırıl pırıl cilalı bu hediye sandıklarına, çok itina ediliyordu Hepsine altın süslemeler ve gümüş çiviler çakıldı Her birinin yan tarafına, küçük delikler açıldı O deliklerden kırmızı, beyaz ve pembe tüller sarkıtıldı Düğün evine gitmeye lâyık şekilde süslendi Nihayet içlerine hediyeleri de konuldu Osman Gazi, beyaz atıyla Tekfur sarayına girince, herkes hayret etmişti Çünkü yanında sadece 3 arkadaşı bulunuyordu Bunlar Abdurrahman Gazi, Konur Lap ve Akça Koca beylerdi Tekfur, onları yapmacık bir nezaketle karşıladı Düğün ziyafetine buyur etti Ortalığı zaten şölen etleri kokusu kaplamıştı Misafirleri, kayınpederiyle tanıştırdı İhtiyar Yarhisar Tekfuru da şaşakalmıştı Öyle ya Bizans'a korkulu rüyası meşhur Osman Gazi; bu kadar tedbirsiz, bu kadar hatalı olabilir miydi? Kendi ayaklarıyla, ölümüne koşar mıydı? Herkes böyle birbirini süzerken, Büyükkapı tarafından gürültüler duyuldu Sevinç çığlıkları arasında yeni davetliler göründüler Meğer Mihal Bey, 40 sandık düğün hediyesini ve hatunları getirmişti Harem halkıyla birlikte, orta avluya geçtiler Prensesler ve Saray kadınları, yeni misafirleri ağırlamak için koşuştular Gelenler daha çok 13 yaşındaki güzel gelini merak ediyorlardı Gelin hanım, nedense şaşkın ve üzgün görünüyordu Kadınları için, orta avluya masalar hazırlanmıştı Osman Bey, hatunlarla aynı masaya oturmadığı için, onlar ayrı yerde ağırlanıyorlardı Tam bu sırada Osman Gazi'nin gür ve erkek sesi ortalığı kapladı: - Ya Allah Bismillah Allahüekber! Besmele çekilmişti Buyruk verilmişti Orta avludaki 40 Türkmen kızı, bu sesi duyar duymaz; şalvarları arasından eğri kılıçlarını çektiler Başlarındaki takma saçları, tülleri, peçeleri de atınca, ortaya 40 Osmanlı Bahadır'ı çıkıvermez mi? Prenseslerin, düşeslerin, halayıkların çığlıkları arasında dış avluya hamle ettiler Bu sırada Mihal bey de, hediye sandıklarını açıyordu Her sandığın içinden, eğri palalı, pala bıyıklı Osmanlı Levedleri fırlayıverdiler Ortalık ana-baba gününe dönmüştü fiövalyeler, subaylar ve askerler çoktan pes etmişlerdi Zaten dövüşemeyecek kadar sarhoştular Belki zindanlarda, sarhoşluktan ayılırlardı O zaman ne olduğunu herhalde anlarlardı Bilecik Tekfurunu sakalından yakalayan Konur Alp, kılıcı havada seslendi: - İzin ver beyim, şu keferenin kellesini uçurayım Osman Gazi başını salladı: - Olmaz Konur Alp, olmaz Biz buraya düğüne geldik, henüz düğün bitmedi ki Ele geçen ganimet, savaşçılar arasında hemen oracıkta taksim ediliyordu Bunların en güzeli de, Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi' ye düştü Teliyle, puluyla güzel gelin Holifera, Nilüfer adını aldı 18 yaşındaki Orhan Bey'le evlendiler Çok çok mesut bir hayat yaşadılar Osman Gazi pek dindar bir Müslümandı Alimlere saygılı, fakirlere merhametliydi Adaletten hiç ayrılmazdı Dürüst ve doğru sözlüydü Buna rağmen savaşlarda, düşmanların hilesini en güzel şekilde alt ederdi Çünkü bilirdi ki adı güzel kendi güzel sevgili Peygamberimiz , (aleyhisselam) “Harp hiledir” buyurmuştu
__________________
|
|