10-14-2009
|
#1
|
b@ron
|
Avustralya Gâzîleri
Avustralya gâzîleri
Ekmek parası için, gurbet yollarına düşen iki Türk genci Avustralya'da çalışmaya başlamışlardı Bunlardan Abdullah oradaki müslümanlar için kasaplık yapıyor, diğeri Kul Mehmet ise, dövme dondurma yapıp satıyordu
Hayat böyle sakince devam ederken duydular ki, Türkiye Balkan Har-bi'ne girmişti Her Türk genci gibi, derhal vatan müdafaası için yola çıkmak istediler Hükümet buna müsaade etmedi
İçleri kan ağlıyordu 1914 senesinde bütün gazeteler, Türkiye'nin İngiliz, Fransız ve İtalyanlarla harbe tutuştuğunu yazıyorlardı
Avustralya'da İngilizlerin yanında, Türklere karşı savaşacaktı Bu maksatla asker toplanmaya başlanmıştı Ülkenin birçok bölgesinden trenlerle asker sevkiyatı başlamıştı
Kasap Abdullah ile Dondurmacı Kul Mehmet, bir köşeye çekilip bir plan yaptılar Şöyle ki; madem ki, Avustralya askerleri Türklerle savaşmaya gidiyorladı, kendileri de burada bir savaş başlatacaklardı
Bu maksatla birkaç tane tüfek ve bol cephane temin ettiler Memlekete gitmek için kendilerine, izin vermeyen hükümet yetkililerine "Madem izin vermiyorsunuz, biz de size burada harp ilan ediyoruz" dediler
Avustralyalı yetkililer bu söze gülüp geçtiler Şaka zannettiler Beri taraftan Abdullah ile Kul Mehmet, tüfek ve mermilerini alarak, Silver City’nin yakınındaki Brosen Hills dağlarına çıktılar 1915 senesi Ocak ayı idi
Yani Çanakkale'ye Anzak çıkarması yapılmadan üç ay evvel Yılbaşı tatili olmasına rağmen trenler her taraftan hınca hınç insan dolu olarak, Türk gençlerinin çıktığı dağdaki dar boğazdan geçiyorlardı
Broken Hills boğazına 1200 kişilik dolu bir tren yaklaşıyordu Trene Millard isminde bir süvari ve adamları muhafız olarak refakat ediyorlardı Tam boğaza girerken, trenin üzerine birden bire bir yaylım ateşi başladı 
Herkes şaşkına dönmüştü Bu tecavüzü durdurmaya çalışan muhafız Millard, vurulup yere serildi Trende birçok asker vurulup ölmüştü Biraz sonra tren, içinde birçok ölü ve yaralılarla geri geri gitmeye başladı Çünkü, onlara göre boğazı çok sayıda insan tutmuştu Ve geçilemeyecekti  
Büyük bir askeri birlik, boğazdaki pusu kuran düşmanların üzerine gönderildi Saatlerce çatışma oldu Sonunda tepelerden ateş kesilmişti Muzaffer Avustralya komutanı, dikkatlice tepeyi arattı
Herkes tetikte idi Birden bire yerde yatan Abdulah'ın cesedini buldular Tüfeğinin mekanizması, açık kalmıştı Anlaşıldı ki, mermisi bitmişti
Biraz ilerde Dondurmacı Kul Mehmet, sağ eli göğsünün üzerinde hücuma kalkacak gibi yerde cansız duruyordu O gün akşama kadar, Avustralya askerleri bu boğazda ve tepede boş yere askerleri aradılar
Bunlar en az bir bölük olmalı diyorlardı Ama nafile başka bir ceset bulamadılar
Bu şanlı iki Türk, vatan topraklarından binlerce kilometre ötede tek başlarına bir harp başlatmışlar ve şehadet şerbetini içmek şerefine kavuşmuşlardı Ne mutlu vatan millet yolunda şehid olanlara
|
|
|