Uçan Hollandalı |
10-12-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Uçan Hollandalıuçan hollandalı Efsanenin, bir geminin 1641’de Güney Afrika’daki Ümit Burnu civarında batmasıyla başladığına inanılıyor Efsaneye göre, geminin kaptanı Van der Decken, Uzak Doğu’ya yaptıkları bereketli bir seferin ardından mutlu bir şekilde Hollanda’ya dönüyordu Lakin Ümit Burnu’na yaklaştıklarında kaptanın aklına bir fikir geldi Patronu konumunda olan EITC’ye, Afrika’nın tam ucunda mola vermelerini teklif edecekti Böylelikle söz konusu nokta zamanla Hollanda ticaret gemileri için sürekli bir konaklama-takviye noktasına dönüşecekti Bu parlak fikre öylesine kendisini kaptırmıştı ki, ufukta toplanan fırtına bulutlarını fark etmedi Fırtınanın tam göbeğine düştüler Saatler süren bir mücadele sonucunda tam kendilerini kurtardıklarına inanmaya başlamışlardı ki, büyük bir gürültü ile kayalara bindiren gemi, alabora olup batmaya başladı Ölüme doğru sürüklenen Van der Decken’in son çığlığı; ‘Kıyamete kadar sürse de, bu Ümit Burnu’na döneceğim!’ olmuştu Gemi karanlık sularda batarken, efsane de doğuyordu O günden beri ne zaman Ümit Burnu’nda bir fırtına patlak verse, fırtınanın tam göbeğinde hayalet gemi Uçan Hollandalı ve güvertesindeki Van der Decken’in karanlık sular üzerinde yol aldığı anlatılır kulaktan kulağa Özellikle denizciler, ‘Çok uzun süre bakmayın, yoksa feci şekilde can verirsiniz’ demeyi de ihmal etmeden, efsaneyi dilden dile aktarmaktan büyük bir zevk alıyor Bununla birlikte bugüne kadar birçok kişi hayalet gemiyi gördüğünü iddia etmekten de geri durmadı Sözgelimi İkinci Dünya Savaşı esnasında bir Alman denizaltısının kaptanı hayalet gemi ile burun buruna geldiğini söylerken, 1881’de aynı iddiayı, henüz veliaht prensken bölgede yaptığı bir deniz yolculuğunun ardından İngiltere Kralı George V de dile getirmişti Öte yandan bugün hangi Hollandalıya Uçan Hollandalı’yı sorsanız, ilk aklına gelen şey, ülkenin resmi havayolu olan KLM olur Zira, bilinen en eski havayolu olan KLM, 1911’de kurulduğunda, tüm uçaklarının gövdesine ‘Uçan Hollandalı’ yazdırmış, reklam sloganı olarak da; ‘Uçan Hollandalı: Bir zamanlar efsaneydi, şimdi realite’yi seçmişti Hollanda’nın efsanevi tenisçilerinden Tom Okker’a da, topları karşılamak için sık sık kort dışına doğru uçtuğu için, Uçan Hollandalı ismi takılmıştı üç perdelik de bir operadır aynı zamanda Uçan Hollandalı, bir efsanenin ve Wagner’in yaşamındaki bir dönemin buluşmasıyla ortaya çıkmıştır Wagner, alacaklılarından kurtulmak için Riga’dan ayrılıp İngiltere’ye gitmek için şileple yola çıkar Karşılaştıkları fırtına, onları Norveç fiyordlarında uzun süre mahzur kalmalarına yol açacaktır ve tasarım olarak gelişen “Uçan Hollandalı” operasının temelleri atılmış olur Daha önce bildiği bir efsaneden yola çıkan Wagner, bu öyküde en çok kendisinin kattığı düşünceyi sever: Hollandalı’nın üzerindeki lanetten kurtulabilmesi için bir kadının ona ömrünün sonuna kadar sadık kalması gerekmektedir Uçan Hollandalı, hatırlanamayacak kadar eski zamanlardan beri karaya hiç yanaşmadan denizlerde dolaşan lanetli bir gemiyle mahşer gününe kadar yedi denizde dolaşmak zorunda kalan Hollandalı’nın öyküsüdür Cehennemdeki tüm şeytanlara yemin eden Hollandalı, bu lanetten ancak bir kadının sadakati ile kurtulabilecektir Kadınların sadakatine inanmayan şeytan, kaptanın her yedi yılda bir karaya çıkmasına ve evlenerek özgürlüğe kavuşmayı denemesine izin verir İskoçya’da bir tüccarın kızıyla evlenmek ister Hollandalı Kızın evinde atalarından kalma bir tablodaki "Uçan Hollandalı" Kral Oranj’lı William çağında İskoçya'da görüldüğü zamanki Hollandalı’nın ta kendisidir Kadın Hollandalı’yı görür görmez teklifini kabul eder ve ölünceye kadar ona sadık kalacağına söz verir Hollandalı gitmek üzereyken, kayaların üzerinde onu yolcu eden karısı: “Şu ana kadar sana sadık kaldım, ölünceye kadar da sadık kalacağım” diyerek dalgaların içine atar kendini ve kocasına verdiği sözü tutar Böylece Uçan Hollandalı’nın üzerindeki lanet kalkmış olur Wagner’in eserlerinin çoğu, alışılmış opera süresinden uzundur Bu uygulamada Wagner’in amacı, (izleyiciyi yormak ve sıkmak korkusuyla, uzunluktan kaçmanın yok edeceği) sürekliliği sağlamaktır İzleyiciyi, sahnede sergilenen ve müzikle desteklenen dramatik hareketin içerisine sokacak ve “orada olduracak” olan sürekliliktir Wagner’in bu süreklilik isteği, Uçan Hollandalı ile başlar “Uçan Hollandalı ile, tanınmış bir efsanenin basit ve işlenmemiş taslağında mevcut olan bir konunun şairi durumuna geçmekle, yeni bir yol yeni bir yön seçmiş oldum” “Dramatik eserlerim konusunda her şeyden önce bir şairim ve şiirin tam olarak kavranmasını sağlamak için müzisyen oluyorum” Wagner, kendini bir dramatik şair olarak görüyordu Wagner bu eserinden sonra, müziğin, hem şiirlerinin doğmasında ona yardımcı olan, hem de şiirlerin ifadelendirilmesine aracılık eden bir güç olarak görüyordu “Bir tek dize yazmadan, bir sahneyi tasarlamadan önce, bestemin müzikal rayihasını teneffüs etmeye bayılıyorum Şiir yazıldığı ve sahneler tertiplendiği zaman, opera aşağı yukarı tamamlanmış duruma gelmiştir” Wagner, eserinin metnini birinci planda dramatik amaç için yazmıştı şiirini, müzikal numaralara fırsat yaratmak için değil Dramatik etkiyi göz önünde tutarak tertiplemişti ve bu şiire bestelediği müzik de, vokal ve melodik gösteri amacıyla değil, dramın desteklenmesi ve hareketli ve sözleri tamamlayıcı bir parçasını oluşturmak için hedeflenmişti Bu tamamen eskiye karşı “yeni”nin mücadelesini başlatmıştı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|