Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
altınordu, devleti

Altınordu Devleti

Eski 10-09-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Altınordu Devleti



ALTINORDU DEVLETİ








'Çingiz (Cengiz) Han'ın 1227'de vuku bulan ölümünden sonra oğulları ve torunları onun fütuhatını devam ettirerek büyük bir Moğol-Türk Hakanlığı kurdular Bu fütuhatın bizi en çok alakadar edeni 1237-1241 yıllarında cereyan eden Doğu Avrupa istilasıdır ki, Altın Ordu Devleti ve onun bakayası olan Kırım, Kazan, Astırhan, Nogay ve Sibir hanlarının tarihi bu istila ile yakından alâkadardır

Çingiz'in ölümünden sonra, büyük hanlık makamını Ögedey işgal etti Onun hakimiyeti, Türk-Moğol Hakanlığının teşkilatlandırılması bakımından mühimdir Bu maksatla kurultaylar toplanmış ve bazı umumî kaideler tensip edilmiş, Çingiz'in yasa''sı tatbik edilmekle beraber, şehirli ve köylü ahalinin ihtiyacına göre bir idare kurulmuştu 1235'te devlet işlerini alâkadar eden yeni meseleler münasebetiyle toplanan büyük kurultayda Batı Seferi, yani Doğu Avrupa'nın istilası kararlaştırıldı Bu maksatla bilhassa Türkler'den olmak üzere büyük bir ordu toplandı Mikdarı kat'iyetle bilinmeyen bu Moğol-Türk ordusunun birkaç yüz bin kişiden ibaret olduğu muhakkaktır Fütuhatın başlangıcı 1236 yılına rastlar

Bu muazzam ordunun başında Çingiz'in torunu, Batu (Çoçi oğlu) bulunuyordu Sefere, ondan başka birçok Çingiz oğulları (prensleri) de iştirak edeceklerdi Ön kıt'aların kumandanı olarak da en meşhur generallerden biri olan Sobutay'ı (Sübegetey, Sübetey) görüyoruz Askerlerin büyük bir ekseriyetini Orhon ile Yayık ve Irtiş aralarında yaşayan Türk kabileleri teşkil ediyordu, ilk darbe Bulgarlar üzerine oldu Bu hareket 1224'de Bulgarlar'ın, Don boyundan dönen Moğol kıt'alarına hücumlarının öcünü almak için yapılmıştı Bulgarlar az bir zaman içinde yenildiler,başta Bulgar olmak üzere şehirleri tahrip edildi Şehirlerden ve büyük yollardan bir yanda kalan halkın, bu istiladan mutazarrır olmadığı muhakkaktır, şehirli ve köylü ahaliden birçoğunun da kaçarak, ormanlarda saklandığını ve bilhassa Suru (Şura) mansabına gittiklerini tahmin edebiliriz Bu suretle Moğol istilasından sonra Orta İdil sahasındaki Bulgar unsuru ortadan kaldırılmış olmadı, yok olan şey: Müstakil bir Bulgar devletiydi Nitekim, çok geçmeden bu bölgede Bulgar beylerinin yeniden faaliyette bulunduklarını görüyoruz

1237 sonunda kış mevsimi olmasına rağmen, Moğol-Türk ordusu Rus bölgesinin istilasına başladı Bu sıralarda Rus yurdu birçok knezliklere bölünmüştü Ryurik sülalesine mensup olmak üzere, muhtelif mıntakalarda, knezleri, müstakil birer beylik halinde icrai hükümet etmekte idiler, artık Kiyef merkez olmaktan çıkmıştı,onun yerine Suzdal Rusyası (Merkezi Vladimir) yükselmişti, garpta da Haliç knezleri kuvvet bulmuşlardı, İlmen gölünün şimal sahilindeki Novgorod şehri de mühim bir iktisadî ve siyasî merkez vaziyetinde idi Bu Rus Knezlikleri arasında mücadeleler eksik olmadığından Rus yurdu, adeta, daimî bir anarşi manzarası arzetmekte idi Batu Han'ın orduları 1237'de Bulgar memleketinden hareketle Suru (Şura) ırmağının baş kısmını geçtikten sonra Ryazan üzerine yürüdüler, bir darbe ile burayı ele geçirdiler, o sıralarda ehemmiyetsiz bir kasaba olan Moskova'yı yaktılar, Vladimir, Suzdal, Rostov ve Volga kıyısındaki Yaroslav şehirlerini zaptettiler, bütün bu şehirler birer kale idi, Türk-Moğol ordusunun, yalnız açık meydan muharebesinde değil, kaleleri muhasara ve zaptetmek hususunda da fevkalade mahir oldukları görülüyor Kışın şiddetine rağmen Batu Han kuvvetleri 2-3 ay zarfında birçok kale ve şehirleri ele geçirdiler 1238 baharı geldiği zaman bu ordu İlmen gölünün güneyinde, Lovat ırmağına varmış bulunuyordu, fakat mevsimin icabı olarak, daha fazla kuzeye, yani Novgorod istikametine gidilmemiş, orduların güneye dönmesi muvafık görülmüştü Bu defa Oka nehrine yakın Kozeisk şehrinin fazla mukavemeti, ordunun hareketini biraz yavaşlatmışsa da, mezkur kale zapt ve ahalisi kılıçtan geçirilince, Moğol-Türk kuvvetleri 1238 ilkbaharında Don ile Dneper nehirleri arasındaki sahaya gelmişlerdi Bununla seferin İIk safhası sona erdi Gayet kısa bir zaman içinde, hem de kış olmasına rağmen, Batu Han ''yıldırım'' harbiyle Rus yurdunun en mühim kısmını zapt ve Rus knezlerinin askerî kuvvetlerinin istinat noktalarını imha etmişti Tarihte ilk defa olmak üzere, doğudan gelen Türk istilası, bir darbede Rus knezlerinin siyasî varlıklarını ortadan kaldırmıştı

Bu Moğol-Türk hareketinin ikinci safhası Kumanlar'a karşı oldu 1224'de Kalka boyundaki savaştan sonra, Kumanlar Türk - Moğol imparatorluğunun düşmanları arasında sayılıyorlardı 1238-39 yılındaki seferlerin neticesinde Don boyu ve bütün Kıpçak sahrasından Kumanlar koğuldu, bir kısmı kuzeydoğuda Kama Bulgarları arasına gitmiş, kalanları da Macaristan'a iltica etmişlerdi Bu suretle Kama boyundaki Kıpçak ve galiba Kumanlar'la birlikte olan, Yemekler'in gelmesiyle Türk unsuru artmış ve hatta Bulgarlar bile Kıpçaklaşmışlardı Bu suretle Moğol istilasının bir neticesi de Orta idil boyundaki Türk ahalisinin yeni şekilde karışmasını mümkün kılmasıdır, bugünkü Kazan Türkleri'nin kavmî teşekkülleri işte bu tarihî vak'alarla izah olunmaktadır

Batu Han, Kumanlar'ın işini bitirdikten sonra, 1240'da Kıyef şehrini, kısa süren bir muhasaradan sonra zaptetti O sıralarda, Kiyef'in, zaten büyük bir ehemmiyeti kalmamıştı Daha garpta olan Vladimir ve Haliç şehirleri de Moğol -Türkler tarafından işgal edilerek bütün Rus yurdu Batu Han'ın eline geçmiş oldu istila kuvvetlerinin büyük bir kısmı, Kumanlar'ın gittikleri, Macaristan'a yürürlerken, bir kolu da Lehistan'ın güney eyaletleri üzerinden Silezya'ya kadar ilerlediler, 1241 ilkbaharında Liegnitz yakınında karşılarına çıkan Alman kuvvetlerini yendiler, fakat daha ileriye gidemeyerek, Macaristan'a döndüler Moğol-Türkler'in bir kolu, hatta Balkanlar'a girmiş ve Adriyatik sahillerine bile yaklaşmıştı Bu suretle 1240-41 seferi tam bir muvaffakiyetle bitmiş, Batu Han'ın ordusu bütün meydan muharebelerini kazanmış, binlerce kilometre genişliğinde Doğu Avupa sahasını işgal ile, burada önce mevcut bütün askerî ve siyasî varlıklara son vermişti Çingiz hayatta iken, batıdaki bütün sahanın Coçi'ye verileceği takarrür etmişti, buna göre, Batu Han'ın zaptettiği yerler Coçi ulusu olacaktı

Batu Han 1241 yılında İdil'in aşağı mecrasına dönmüş ve nehrin sol sahilinde ''Orda'sının (Karargah) merkezini kurmuştu: Burası Saray adını aldı ve çok geçmeden eski Bulgar ve İtil şehirlerinin yerini tuttuğu gibi, onlardan farklı olarak Doğu Avrupa, Hazar denizi ve Aral denizi civarlariyle, Batı Sibir'in en mühim siyasî merkezi oluverdi Saray şehrinin kurulduğu yer ''Coçi Ulusu''nun ortasında ve büyük ticaret yolu üstünde bulunması bakımından, cidden gayet doğru olarak tesbit edilmişti Bu sebeptendir ki, Saray şehri az zaman içinde yükselivermişti

Çingiz oğulları arasında en değerli kumandan ve dirayetli devlet adamı olarak tanınan Batu Han'ın ancak hakanlığın bütünlüğünü korumak namına Karakurum'daki hakanı tanıdığı ve zahiren ona itaat ettiği anlaşılıyor Halbuki Batu Han kendi ulusunda istediği gibi icraatta bulunuyordu Onun hakimiyeti 1255'de ölümüne kadar sürmüştür, İrtiş boyundan, Aral denizinin kuzey mıntakası da dahil olmak üzere Kama ve bütün İdil havzası, Özü boyu ve Turla (Dnestr) mıntakasına kadar uzanan geniş bir sahada, fütuhatı müteakip yeni bir idare sistemi kuran ve merkezi Saray olan Moğol-Türk ordusuna da gereken nizamı veren Batu Han olduğundan, o, hakkıyle Altın Ordu Devleti'nin kurucusu sayılmaktadır Bu devletin teşkilatı Çingiz yasası ve Büyük Moğol-Türk Hakanlığı'nda tatbik edilen esaslara dayanmakla beraber, mahallî birçok hususların tanzimi ve bu memleketlerde mevcud eski an'anelerin de göz önünde tutulması lazım gelmekte idi Eski Bulgar Hanlığı ve Rus knezliklerinde Altın Ordu'nun menfaatlarına en uygun görülen bir sistem tatbik edilmesi lazım geliyordu Bu cihetten yeni sistemin Batu Han tarafından muvaffakiyetle icra edildiği görülmektedir

Gerek Bulgar ve gerek Rus yurdunda eski idarede birtakım değişiklikler yapıldı Her iki memleket Altın Ordu'nun vassalı (tabii) olmakla, birtakım mükellefiyetlere tabi tutuldular Bu bakımdan bilhassa Rus knezliklerinin vaziyeti enteresandır Moğol-Türk kuvvetleri fazla bir kalabalık teşkil etmediklerinden bütün Rus şehirleri ve köylerini işgal altına alıp Rus yurdunda kalmalarına maddeten imkan yoktu Bu sebeptendir ki, kendileri için daha elverişli olan bozkır sahalarını işgal etmişlerdi Rus knezliklerindeki hakimiyetleri idame ettirebilmek için de birtakım askerî ve idarî tedbirler alınmakla iktifa olundu Evvela öteden beri mevcut olan knez idaresini olduğu gibi bıraktılar, Ryurik sülalesine mensup olmak üzere, knezliklerin hakimiyetlerini tanıdılar, hatta istiladan önceki büyük ve küçük knezlikler bile muhafaza edildi, yalnız şu şartla ki, knezler makamlarını han tarafından tasdik ettirmeğe mecburdular, yani han'ın tabii sayılıyorlardı, iç intizam ve asayiş yani polislik vazifesi knezlerin eline bırakılmıştı Bunun dışında: Memleketin umumî asayişine, han'a karşı mükellefiyetlerin yerine getirilmesine ve düşmanca hareketlerin zuhuruna mani olmak maksadiyle han tarafından tayin edilen yüksek memurlar gönderilmekte idi
Bu-Hakanlık Doğu Avrupa'yı elinde bulundurmakla, birçok bakımdan Hazar Hakanlığı'nı andırmaktadır: İşgal ettiği coğrafî vaziyetinin icabı olarak birçok devletlerle siyasî, iktisadî ve kültür münasebetleri tesis etmiştir Bizans' la, Mısır Memlükleri ve Osman Oğullari'yle münasebetleri olduğu gibi, bilhassa Litvanya-Lehistan Devleti'yle yakın bir münasebet tesis edilmişti, bunların tamamiyle karşılıklı menfaatlere istinat ettiğini söylemeğe lüzum yoktur Altın Ordu ile İlhanîler arasında, Hazar Denizi'nin güney sahası ve Harezm yüzünden daimî bir ihtilaf ve rekabet vardı, bunun içindir ki Altın Ordu ile Mısır Memlukleri arasında sıkı bir dostluk kuruldu, aynı vecihle sonraları, Yıldırım Bayezit ve Toktamış Han'ın her ikisinin de Timur tarafından büyük bir tehlikeye maruz kalmaları üzerine Osmanlı Devleti'yle Altın Ordu arasında yakın bir dostluk hasıl oldu, her iki memleketten karşılıklı elçiler ve tüccarlar gidip gelmeğe başladılar, Timur istilası Altın Ordu hanlariyle Osmanlı sultanlarının, sonraları da iyi münasebetleri idamelerine amil oldu İkinci Murat ile Fatih Mehmet zamanında da bu dostluk mevcuttu Altın Ordu hanlarından olup sonra Kazan Hanlığı'nı kuran Uluğ-Muhammed'in, II Murad'a ve sonraki hanların Fatih Mehmed'e gönderdikleri bitikleri bunu göstermektedir Moskova knezliğinin tedricen yükselmesi ve tehlikeli olmağa başlaması üzerine, Altın Ordu ile Litvanya-Lehistan arasında Ruslar'a karşı bir cephe teşkil etmek istendi

Birçok amillerin bir araya gelmesiyle, gittikçe zayıf düşen Altın Ordu, Aksak-Timur'un arka arkaya indirdiği üç darbeden sonra (bu seferler esnasında Saray şehri kamilen yıkılmış ve ahalisi katliam edilmiştir) Altın Ordu bir daha kendine gelemedi Hanedan azası arasında çıkan iç mücadele, ticaret hareketlerinin gittikçe azalması, komşularının kuvvetlenmesi neticesinde Altın Ordu Hakanlığı gittikçe kuvvetten düştü Altın Ordu'nun son büyük hanı Timur'un ve Bayezid'ın muasırı olan Toktamış Han'dır (1376-1391) Ondan sonra, ''Taht-ili''nde (Saray'da) hanlar birbirini sık sık takip etmişler ve karşılıklı şiddetli mücadeleler yapmışlardır 1480 yılında Saray Hanı Seyyit Ahmet, Moskova büyük knezi III İvan'ı baş eymeğe zorlayarak Rusya üzerinde eski hakimiyetini ihya etmek teşebbüsünde bulunmuşsa da, kafi miktarda kuvvete malik olmadığı gibi, arkada bazı tehlikeler baş gösterdiğinden, bir meydan muharebesi olmaksızın, Don boyuna çekilip gitmişti, halbuki biraz fazla enerji gösterilmiş olsaydı Moskova knezinin kaçacağı belli idi Bundan sonra Rusya üzerindeki 1240 yıldan beri devam edip gelen Altın Ordu hakimiyeti kendiliğinden kalkmıştır Zaten Altın Ordu'nun hayatı da sona ermiş gibiydi 1502'de bu devlet artık tarihe karışmış bulunuyordu Bu Hakanlığın harabeleri üzerinde birçok hanlıklar yükseldi, bunlar, Kırım, Kazan, Sibir, Astırhan ve Nogay hanlıkları idi
'''

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.