Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Psikolojide Kavramlar 8 Jestbilim Jestbilim ya da kinesik, jestlerin incelenmesini konu alan bir bilim dalıdır Kurucusu Ray Birdwhistell, iletişimin çok boyutlu bir sosyal süreç olduğunu öne sürerek, iletişimin sözel olmayan yanlarına dikkati çekmiş ve Palo Alto Ekolü'ne esin kaynağı olmuştur Ona göre, 'genel olarak iletişimde ve örneğin âşıkların ritüelinde, vücut ve jestlerin önemi büyüktür' Birdwhistell, 1959 tarihli dokuz saniyelik bir filmde Bateson'un bir genç kadının sigarasını yakışını incelemiş ve 'dil ve jestlerin uyumlu bir çift oluşturduğunu' göstermeye çalışmıştır |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Johari Penceresi Johari Penceresi, kendini açma ve öz saygı süreçlerinin analizinde kullanılan bir araçtır Johari Penceresi, insanın kendisi hakkında kendisinin bildikleri ve diğerlerinin bildikleri şeklinde benlik bilincinin iki boyutunun kesişmesinden oluşan dört bölüme ayrılmaktadır Bunlardan serbest bölge, bizim açık seçik yanlarımızı, açıkça yaptıklarımızı ve kim olduğumuza ilişkin herkese açık bilgileri; karanlık bölge, diğerlerinin bizim hakkımızda bildiği, fakat bizim bilmediğimiz yanlarımızı; saklı bölge, kendi hakkımızda bizim bilip diğerlerinin bilmediği şeyleri, mahrem saydığımız yanımızı; meçhul bölge ise kendi hakkımızda hem bizim, hem de diğerlerinin bilmediği yanlarımızı kapsamaktadır |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Kanaat Kanaat (opinion), belirli bir obje hakkındaki bir önermenin doğru olduğuna ilişkin inançları, bir diğer deyişle doğru olarak benimsenen inançları ifade etmektedir Kanaatler de doğru olabilir Ancak düşünce tarihinde logos (argümantasyona dayalı, temellendirilmiş bilgi) ile doxa (kanaat) şeklinde bir ayrım yapılmıştır Bu ayrım temelinde, çoğu kez bilimsel bilgi ya da bilimler ile kanaatler karşıtlık içinde konumlanmış, bilimin, kanaatleri aşarak geliştiği öne sürülmüştür (Bachelard'ın 'bilim, kesinlikle kanaatlere karşıdır' sözü bu anlayışı yansıtmaktadır) Kanaatler, kesin doğruluk iddiası taşımayan, dolayısıyla yanılma ihtimalini de içeren önermelerdir (Arendt'in 'demokrasiyi, kanaatler rejimi' olarak tanımlaması bu bakış açısını yansıtmaktadır) Bu anlamda tutumların sözel ifadesi olarak tanımlanabilirler, dolayısıyla belirli bir zihinsel hazırlık, yatkınlık ya da eğilim durumunu yansıtırlar Tutumlar gibi, daima belirli ve özgül bir soruna ilişkindirler ve güçleri, tutum Ölçekleri vasıtasıyla ölçülebilir |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Kanaat Lideri Kanaat rehberi ya da kanaat lideri kavramı, bir grupta iletişim araçlarından gelen mesajları alıp kendi süzgecinden geçirerek grup üyelerine aktaran kişileri ifade etmektedir İletişim araştırmaları tarihinde önemli bir yer tutan kanaat lideri kavramının ortaya çıkışı, mesajların vericiden alıcıya doğrudan ulaştığını varsayan iletişim anlayışlarında bir değişikliğin de işareti olmuştur Mesajların topluma giriş ve yayılış süreciyle ilgilenen Katz ve Lazarsfeld (1955), mesajın doğrudan geniş kitlelere ulaşmadığını, alıcı kitlenin homojen olmayıp bir rol farklılaşması gösterdiğini, kitlede az sayıdaki bazı kişilerin mesajı alıp uyarladıktan sonra diğerlerine aktardığını saptamış ve 'iki aşamalı iletişim' (two-step flow of communicaüon) denilen bir İletişim modeli önermişlerdir Gerçekten de Illinois'nin küçük bir kasabasında yaptıkları araştırmalarında, insanların medya tarafından ele alınıp işlenen bazı alanlardaki (sinemaya gitme, moda, alışveriş ve kamu işleri) davranış ve tercihlerinin medyadan kaynaklanmadığı; insanların yakın dost, aile ve iş çevrelerinden bazı kişilerden etkilendikleri gözlenmiştir Araştırmacılar enformasyonların alıcı gruba girişindeki zorunlu uğrak noktası durumundaki bu kişileri kanaat rehberi olarak nitelendirmişlerdir Bunlar, genelde gruptaki diğer kişilere kıyasla, dış dünyada olan bitenden daha çok haberdardır, daha çok belge-bilgi sahibidir Araştırmada kanaat rehberlerinin kimler olduğunun saptanmasında şu tür sorular kullanmışlardır: 'Yakın zamanlarda birilerini kendi politik görüşlerinize çekmeye çalıştınız mı?', 'Yakın zamanlarda birileri size politik görüşlerinizi sordu mu?', 'Bir öğüt veya bilgiye ihtiyacınız olduğunda kimlere danışıyorsunuz? gibi Kanaat rehberleri, iletişim araçlarına kıyasla kendi grupları üzerinde daha etkili olmaktadır Zira, bireyler medyayla doğrudan temaslarında aldıkları mesajları kabul veya redde hazır ve savunma durumundayken, onunla aynı grubun üyesi olan kanaat rehberiyle karşılaşmasında günlük yaşamın doğal akışı içindedirler ve savunma sistemleri işler halde değildir; bu nedenle iknaya daha açık bir durumdadırlar İkincisi, kişiler arası ilişki enteraktif özelliktedir, yanı etkileri 'içkin'dir Şöyle ki iletişim sürecinde konuşulan kişiyle hemfikir olmama bir gerilim yaratır, psikolojik bir bedel içerir ve bu hemen anında hissedilir Hemfikir olma, paylaşma ise bir doyum sağlar Bu yüzden kanaat lideriyle ilişkide, paylaşma eğilimi yüksektir, oysa medya bu türden katılımı sağlama manivelalarından yoksundur Üçüncüsü kişiler arası iletişimde bir esneklik vardır, konuşma süreci içinde jestler, mimikler, ses tonu gibi sözel olmayan mesaj öğelerine dikkat edilerek iletişimin akışı hakkında bir fikir edinilir ve hemen anında gerekli değişiklikler (eklemeler, kısaltmalar, tekrarlar) yapılabilir, yani muhataba göre mesajları uyarlama imkanı vardır Oysa medyadaki muhabirlerin, sunucuların, tartışmacıların veya program yapımcılarının bu tür bir imkânı yoktur Kanaat rehberi alıcı durumundaki bireylerle aynı gruptandır ve bu yüzden, medyada onu çeken, ilgilendiren şeylerin diğerlerini de çekme, ilgilendirme şansı yüksektir Nihayet kişiler arası iletişimde, bazen muhataba duyulan sempati nedeniyle mesajlar, 'ince elenip sık dokunmadan' alınıp benimsenebilir (Rouquette, 1984) |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Kapıyı Yüzüne Çarpma Manipülasyon tekniklerinden biri olan kapıyı yüzüne çarpma (door-in-the-face) stratejisi, el alıp kol kapma stratejisinin tersi bir mekanizmaya dayanmaktadır Burada, kendisinden belirli bir şey elde edilmek istenen kişinin önce kabul edilmesi çok zor bir başka talebi reddetmesi sağlanmakta ve ardından asıl hedeflenen şey istenmektedir Daha önce bir talebi reddeden kişi, ikinci bir ricayı kabul eğilimi göstermektedir Bu olgu bir kaç şekilde açıklanmaktadır Algısal kontrast kavramına dayalı birinci açıklamaya göre, ilk talebe kıyasla ikinci talep çok mütevazı görünmektedir İkincisi, ilk ricayı reddeden kişi, olumsuz değerlendirilme (bencil görünme) kaygısına düşmektedir Üçüncüsü, karşılıklılık normuna dayanmakta ve bir isteğinden vazgeçen talep sahibinin daha azına razı olması bir tür taviz gibi algılanmakta ve tavize tavizle karşılık verme eğilimine girilmektedir |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Karizma Sosyal bilimler literatürüne E Troelsch tarafından sokulan ve M Weber tarafından geliştirilen karizma kavramı, başlangıçta Katolik teolojisinde, Tanrı'nın bahşettiği spritüel bir gücü ifade etmektedir Politikayı insanlar arası egemenlik mücadelesi olarak gören Weber karizmayı, salt şiddet içermeyen bir egemenlik (domination) türü olarak kavramsallaştırmıştır Ona göre karizmatik egemenlik, liderin kişisel değerine, onun tarihsel, istisnaî veya örnek karakterine dayanır Karizmatik liderlik, rutin bir yönetim durumundan veya bir düzenden ziyade, düzen değişikliğine, hatta devrimlere gönderir; toplum veya örgütlerin normal işleyiş koşullarının dışında köklü bir değişiklik veya dönüşümleri sırasında söz konusu olur Bu tür anlarda, kitleler, iradelerini bir misyonla yüklendiğine inandıkları şef veya lidere devretmeye meylederler; liderleriyle özdeşleşmeye ve yeni davranış tarzları benimsemeye giderler Liderin manyetik alanına girdiklerinde, yaşam koşullarını aşarak farklı bir varoluşa doğru sürüklenirler Karizma, 'bir tür yüksek enerji gibidir, kriz anlarında ortaya çıkan, miskinliklere, durağanlıklara son veren, alışkanlıkları kıran bir güçtür' (Moscovici) Karizma, belirsizlik, yönsüzlük içinde kaybolduklarını hisseden insanlara, yön bulmalarını sağlayacak bir dış sabit nokta sağlar; onları ortak bir referans çerçevesi, bir hedef, bir üst amaç etrafında bütünleştirir Karizmatik liderlerin kitle üzerindeki etkileri, yasal bir güce, bir statü veya mevkiye, ekonomik kaynaklan elinde tutmaya değil, onlara atfedilen kişisel melekelere ve özelliklere dayanmaktadır; etkileri, zorlamadan ziyade iknaya, içten fethetmeye, uyandırdıkları güven düzeyine, gönüllü rızaya, insanlarla kurdukları duygusal iletişim tarzına bağlıdır Bu bakımdan, karizmatik lider, kısmen politika ve yönetim dışıdır; bir mevzuatla, bir hukukla, bir kurum mantığıyla sınırlandırılmaya uygun değildir Fonksiyonları tanımlanmış, rolleri belirlenmiş görevlilerden ziyade, özveriyle hareket eden taraftarlara, tilmizlere hitap eder Endüstriyel örgütlerde bazı yöneticiler, karizmatik güç sahibi sayılmaktadır Bu tür yöneticilerin etrafındakiler üzerinde bir çekim etkisine sahip oldukları, bir özdeşleşme modeli oluşturdukları ve daha genç yöneticiler tarafından taklit edildikleri kaydedilmektedir Günümüz örgüt literatüründe 'dönüştürücü liderlik' olarak adlandırılan liderlik (Bass, 1990) tipi, bir bakıma karizmatik liderliği ifade etmektedir |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Katarsis Antik dönemde, dinsel inisiyasyon sürecinde ruhun arındırılması anlamında (Aristo) ve daha sonra klinik psikoloji alanında, önce hipnoz sırasında duygu ve heyecanların boşaltılması (Breuer) anlamında ve ardından psikanaliz ve çeşitli psikoterapilerde kullanılan katarsis terimi, sosyal olguların analizinde de az çok benzeri bir anlamda kullanılmıştır Genel olarak belirli bir arınmayı, temizlenmeyi ifade eden katarsis kavramı, çok çeşitli türden gerilimi sona erdirme, rahatlama, boşalma süreçlerine işaret edebilmektedir Katarsis terimine, sosyal psikoloji literatüründe, özellikle saldırganlık konusunda rastlanmaktadır Burada katarsis, saldırganlığın önceden ifade edilmesinin, saldırgan duygulan ve davranışları azaltması, hatta silmesi olarak tanımlanmaktadır Bu anlamıyla şiddet içeren filmlerin etkileri konusundaki tartışmalarda, canlılığını korumaktadır Bu olgu, teorik ve yaygın açıklamasını, Alman etologlarının hidrolik modelinde bulmaktadır Bu anlayışta saldırganlık, bir kaba konmuş bir sıvıya benzetilmektedir Kabın duvarlarına sıvının uyguladığı basınç, kaptaki su miktarına bağlıdır ve kaptan dışarı bir delik veya boruyla su akıtıldığında suyla birlikte basınç da azalmaktadır Aynı şekilde, bir kişinin belirli bir anda saldırgan davranış ortaya koymasının, 'saldırganlık enerjisi'ni boşaltacağı ve kişiyi daha az saldırgan kılacağı varsayılmaktadır |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Kategorizasyon Kategorizasyon ya da kategorilendirme, bireylerin sosyal ve fiziksel çevrelerini kategorilere ayırmasını ve çeşitli öğeleri bu kategorilere yerleştirmesini ifade eden bilişsel süreçtir Bir başka deyişle "insanın çevresini, kategoriler halinde düzenleme etkinliği ya da sürecidir" (Tajfel) Söz konusu kategoriler, bireyin eylemleri ve tutumları bakımından birbiriyle eşdeğerli veya birbirine benzer gördüğü insan, eşya, olay grupları ya da bunların belirli niteliklerini kapsayan gruplardır Kategorizasyon süreçleri, bireyin yaşamı açısından bir dizi pratik işleve sahiptir Kategorizasyon, ilk olarak, dünyanın karmaşıklığını azaltmaya yarar Bireyin çevresini basitleştirip sistematikleştirmesine katkıda bulunarak karmaşık bir dünyayla ve dünyadaki değişikliklerle başa çıkmasını mümkün kılar İkinci olarak, karşılaşılan uyaranların anında tanınmasını ve bir düzen içine konmasını; çevreyi bölümlemeyi ve bir açıdan benzer, bir başka açıdan farklı görülen öğeleri bir araya toplamayı sağlar Böylece anlamlı, öngörülebilir bir dünyanın bilişsel olarak inşasını kolaylaştırırlar Bu sayede çeşitli şeylerle yeniden karşılaştığımız her seferinde onları yeniden öğrenmek zorunluluğu ortadan kalkar Bu bir bilişsel tasarruf imkânıdır Çeşitli objeler (insan, olay, nesne) ve özellikleri belleğe depolanıp hareketli ve kullanılabilir bir tarzda tutulur ve böylece yeni objeler için kıyas noktası işlevi görürler Üçüncü olarak, kategorizasyon sürecinde oluşturulan kategoriler, pratikte davranış ve eylemlerimizi, yani araçsal etkinliklerimizi yönlendirirler Kategorilenen uyaran veya objeler karşısında, kategori bilgilerimize göre tepkide bulunuruz Kategorizasyonun çevreyi düzenleme ve yapılandırmayı ifade eden bu yönleri özellikle fiziksel dünyaya ilişkindir Kategorizasyonun insanlara ve onun sosyal dünyasına uygulanmasını ifade eden sosyal kategorizasyon söz konusu olduğunda, başka yönleri ortaya çıkar Sosyal kategorizasyon bireyin toplum içindeki yerini oluşturma ve tanımlama anlamında bir sosyal kimlik işlevi görür (Tajfel) Bu sayede birey diğerlerinden farklılığını ve hatta daha iyi olduğunu sağlamaya, olumlu bir sosyal kimlik oluşturmaya çalışır |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Kavramsal Düşünme İnsanların düşünmelerinin büyük bir kısmı belirli somut durum ya da olaylarla ilgilidir Çocukluklarında yaşadıkları evi ya da hafta sonundaki maçı düşünürler Diğer taraftan pek çok düşünme, özellikle üniversite çalışmalarında söz konusu olan düşünme, soyutlamalara ilişkindir: politika, ekonomi, felsefe, öğrenme, güdülenme ve benzerleri Bu genel ya da soyut şeylere kavram (concept) adı verilir Aracı süreçlerin kavramlar olduğu düşünmelere kavramsal düşünme (conceptual thinking) denir Kavram, cisimlerin bazı ortak ve genel özelliğini ya da niteliğini temsil eden simgesel bir yapımdır (construction); değişik birkaç durumda ortak olan bir özelliği soyutlar, insan, kırmızı, üçgen, titizlik, atom, öfke, öğrenme birer kavram örneğidir Aslında, dilimizdeki isimlerin çoğu kavram adıdır Bunun dışında kalanlar yalnızca özet isimlerdir Kavram oluşturma yeteneği insanların nesneleri sınıflamalarına olanak sağlar Kırmızı kavramı ile cisimleri kırmızı ve kırmızı olmayan diye ayırabilir, meyve kavramı ile meyveler ve meyve olmayanlar sınıf la masını yapabiliriz Seçilen özellik, sınıflamanın temeli olan kavramı oluşturur Dünyadaki özellik ya da niteliklerin sayısı pratik olarak sınırsız olduğundan, oluşturulabilecek sınıflama ya da kavram sayısı da sonsuzdur |
Psikolojide Kavramlar 8 |
10-15-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Psikolojide Kavramlar 8Kendileme 1970'li yıllarda çevre psikolojisi vokabülerine giren kendileme (appropriation) terimi, çok anlamlı bir terimdir Genel olarak bir şeyi kendisi için alma, kendi kullanımına ayırma eylemini belirten kendileme, yasalar açısından, bir mekân parçası veya eşyalar üstündeki egemenlikle ilgilidir, mülk edinmeyi belirtir; teknik olarak bir eşyanın işlevsel kullanımını, yani bir işe uygun bir şeyi alıp kullanmayı belirtir; antropolojik açıdan nesnel gerçeklik, üzerinde insanın eylemde bulunduğu bir gerçeklik olarak tanımlandığında kendileme, gerçeklik üzerinde, insanın kendini gerçekleştirmesine yarayan bir etkinlik biçimini belirtir; kültürel açıdan bireyin gizil potansiyellerini gerçekleştirmesini ve değer kazanmasını sağlayan çevre özelliklerine referansla tanımlanır; psikolojik açıdan, duyumsal, devimsel ve algısal etkinlikle kendi kontrolünü tanımayı, bireyin, şeylere ve dünyaya hakim bir konumda görülmesini belirtir (Fischer, 1976) Kendileme, insanın çevreyle ilişkisinde temel bir eğilimidir, insanın bir mekân parçasına el koyması, hakim olmasıdır Mekânla yakınlık kurmaktır; mekânın çeşitli yanlarını öğrenmek, keşfetmektir; mekânı rahatlatıcı, güven verici bir yere dönüştürmektir Kendileme süreci, önce belirli bir mekân parçasının sınırlandırılması, işaretlenmesi, ardından mekânla yakınlaşmanın gerçekleşmesi ve nihayet kişisel bir mekânın inşası aşamalarını kapsar (Moles, 1976); kendileme, bakışla, mekânı düzenleme ve döşemeyle, fiziksel ve psikolojik olarak sınırlandırma ve keşfetmekle, gözleme vasıtasıyla gerçekleşir |
|