Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
safeviler

Safeviler

Eski 10-05-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Safeviler



SAFEVİLER



' İran'da bir tarikat ve devlet kurmuş olan Türk hanedanı

Hanedan, adını, Safeviye tarikatı şeyhi Safiyyüddin Erdebilî'den aldı Şeyh Safiyyüddin ölünce, yerine oğlu Şeyh Sadreddin Musa (şeyhliği: 1334-1392) şeyh oldu Onun döneminde Safevîlerin manevî nüfuzu arttı O ölünce, yerine oğlu Hoca Alâüddin Ali (şeyhliği: 1347-1429) tarikatın başına geçti İlk Osmanlı padişahları, bu tarikatın şeyhlerine, çerağ akçesi'' adıyla hediye gönderirdi Hoca Alâüddin Ali'ye kadar Sünnî olan bu tarikat, Hazret-i Ali'nin soyundan gelen İsnâaşeriye (oniki imam) taraftarı olduklarını iddia edenleri kazanmak amacıyla Şiî oldu

Hoca Alâüddin Ali'nin, Timur Han üzerinde büyük nüfuzu vardı Timur Han, Hoca Ali'ye Erdebil ve köylerini verdi Bu durum, Anadolu'daki Batınî zümreleri arasında, kendisine çok sayıda taraftar sağladı Timur Han'ın Anadolu'dan İran'a götürdüğü Türkmenler, Hoca Ali'nin şefaatiyle Erdebil'e yerleştiler ve onun müritleri oldular Bunlardan bir kısmı, Anadolu'ya dönerek, şeyhlerinin propagandasını yapmağa başladılar Tarikat merkeziyle uzak yerlerdeki müritler arasında, halife denilen aracılar vardı

Hoca Ali'nin ölümünden sonra yerine oğlu Şeyh İbrahim (şeyhliği: 1429-1447), o ölünce yerine oğlu Şeyh Cüneyd (şeyhliği: 1447-1460) geçti Tarikat şeyhleri, Şeyh Cüneyd'den sonra, siyasî amaçlar peşinde koşmağa başladılar Cüneyd, şeyhliği şahlığa çevirmek için çalıştı Şiîliği bütünüyle benimsedi Amcası Cafer ile arası açıldı Babasının müritlerini etrafına topladı Azerbaycan, Doğu Anadolu ve İran'ın öteki bölgelerine müritler gönderdi, yer yer isyanlar çıkardı Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah, bu isyanlar yüzünde onu sınır dışı etti Cüneyd de Anadolu'daki Alevîler arasında çalışmak için II Murad Han'a başvurdu, fakat isteği kabul edilmedi Karaman'a sığındı Amacı anlaşıldığından burada da tutunamadı İçel bölgesinde, Güneydoğu Anadolu'da, Kuzey Suriye'de bulunan Türkmen aşiretleri (özellikle Varsaklar arasında) propagandaya girişti Bir emîrlik kurmak istedi

Memlûk sultanlığının işe karışmasıyla başarılı olamadı Trabzon Rum devletini ortadan kaldırıp, bu devletin toprakları üzerinde yeni bir devlet kurarak amacını gerçekleştirmek istediyse de başaramadı Bundan sonra, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yanına gitti Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah'a karşı, Cüneyd'in taraftarlarından yararlanmak isteyen Uzun Hasan, kızkardeşi Âlemşah Hatun'u onunla evlendirdi (1458) Şeyh Cüneyd, bundan sonra, Erdebil'e döndü Müritleriyle, Gürcü ve Çerkes ülkelerine akınlar yaptı Kuzey Azerbaycan ve Dağıstan'a hakim olan Şirvan hükümdarı Halil ile yaptığı savaşta öldürüldü (1460)

Şeyh Cüneyd'in yerine oğlu Şeyh Haydar (şeyhliği: 1460-1488) geçti Babasının yarıda kalan çalışmalarını, Uzun Hasan'ın kızkardeşinden doğan Haydar sürdürdü Dayısı Uzun Hasan'ın kızıyla evlenerek, durumunu kuvvetlendirdi Müritlerine, oniki imamı ifade eden 12 dilimli kızıl taç giydirdi, sarık sardırdı Bu yüzden tarikatının mensuplarına Kızılbaş veya Haydarî denildi Haydar, babasının intikamını almak üzere, Şirvan hükümdarı Ferruh Yesâr'ın üzerine yürüdü, fakat savaş meydanında öldü (1488)

Bundan sonra, Şeyh ailesi hakkında takibata başlandı Uzun Hasan'ın oğlu Sultan Yakub, Şeyh Haydar'ın oğullarını Fars eyaletinde İstahr kalesine hapsetti Sultan Yakub, 1490'da ölünce, Akkoyunlu ailesi arasındaki saltanat mücadelesinde, Safevîler'in nüfuzundan yararlanmak isteyen Akkoyunlu hükümdarı Rüstem Bey, Şeyh Haydar'ın İstahr kalesinde tutuklu bulunan oğullarını serbest bıraktı ve Erdebil'e yerleşmelerine izin verdi

Bundan sonra, Şeyh Haydar'ın oğlu Ali (şeyliği: 1488-1494) şeyh oldu Şeyh Ali'nin döneminde, Safevî ailesinin Akkoyunlular üzerindeki nüfuzu arttı Şeyh Ali, müritleriyle birlikte Tebriz'den ayrıldı, fakat onun çevresinde toplananların çokluğu, Rüstem'i kuşkulandırdı Şeyh Ali'yi geri çevirmek için kuvvetler gönderdi Meydana gelen çatışmada Şeyh Ali öldü (1494)

Şeyh Ali ölünce, tarikatın müritleri, Şeyh Haydar'ın diğer oğlu (Şeyh Ali'nin kardeşi) İsmail'i (1487-1524), Geylân'da Lâhican kalesine sakladılar İsmail, Akkoyunlu hükümdarı Rüstem'in öldürülmesinden sonra, 13 yaşında olduğu halde, büyükbabası Uzun Hasan'ın bıraktığı devletin başına geçmek için, gizlendiği Lâhican'dan ayrıldı (1499) Safevî ailesine bağlılıkları bilinen ve çoğu Anadolu'da oturan Ustaclu, Şumlu, Rumlu, Musullu, Hindli, Bayburtlu, Tekeli, Çapanlı, Karamanlı, Dulkadırlı, Varsak, Avşar, Kaçar gibi Türk boylarını çevresine topladı Arrân'ın ve Şirvan'ın bir kısmını ele geçirdi

Azerbaycan üstüne yürüdü, Akkoyunlu Elvend Mirzâ'yı Nahcivan'da yendi Mirzâ, Diyarbakır'a kaçtı, İsmail de Tebriz'e döndü Bu şehri, Safevîlerin ilk başkenti yaptı ve saltanat tacını giydi (1501) Şah İsmail, bundan sonra, Irak-ı Arab ve Fars hükümdarı Murad Bey'i Hemedan'da yendi (1503) Şiraz ve Bağdad'ı aldı (1504) Akkoyunlu soyundan olanları öldürttü Kurtulanlar, Dulkadırlılara, Mısır'a ve Osmanlılara sığındılar Şah İsmail, Fars ve Irak hükümdarı Murad Bey'in, Dulkadırlı Alâüddevle'ye sığınması üzerine, Elbistan'a yürüdü Alâüddevle, Turna dağına çekildi Şah İsmail, Harput ve Diyarbakır'ı aldı (1507) Saltanatını güçlendiren İsmail, Şiîliğe aşırı derecede bağlandı Sünnî mezheplere karşı şiddet kullandı Camilerde ilk üç halifenin (Hz Ebubekir, Hz Ömer ve Hz Osman) lânetlenmesini emretti

Komşu devletlerde, özellikle taraftarlarının çok olduğu Anadolu'da Şiî propagandasına girişti Özbek hanı Şeyhânî'nin üstüne yürüdü Merv'de yapılan savaşı kazandı, Özbek hanı öldü İsmail, bundan sonra, batıda Osmanlılar ve Memlûklara karşı faaliyete geçti Anadolu'ya gönderdiği halifeler ve kurdurduğu hânkâhlarla Osmanlı Devletine karşı büyük bir isyan hazırladı Şiî propagandasını, etkili şekilde geliştirdi II Bayezid Han'ın yaşlı olması, devlet adamlarının kayıtsızlığı ve Osmanlı şehzadeleri arasındaki saltanat mücadelesi, İsmail'in faaliyetlerini kolaylaştırdı Nur Ali Halife, Avşar, Varsak, Karamanlı, Turgutlu, Bozoklu, Tekeli ve Hamidelli gibi aşiretlerden büyük kuvvet topladı, Osmanlı ordusunu yendi

Şahkulu Baba Tekeli (Karabıyıklıoğlu veya Şeytankulu) adlı halifesi büyük bir isyan çıkardı (1511) Tekeli'de (Antalya yöresi) çıkan bu isyanı, Karagöz Ahmed Paşa, Şehzade Ahmed ve Haydar Paşa bastıramadı Sadrazam Hadım Ali Paşa, Gedikhanı'nda Şahkulu'nu yendiyse de savaşta öldü I Selim Han (Yavuz), tahta geçtikten sonra, Anadolu'daki Şiîlerin çoğunu öldürttü, sonra da İran seferine çıktı Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim Han, 1 Ağustos 1514'te Çaldıran'da karşılaştılar Yapılan savaş, Şah İsmail'in yenilgisiyle sonuçlandı, Selim Han, Tebriz'e geldi Azerbaycan, Diyarbakır ve Doğu Anadolu, Osmanlı ülkesine katıldı

Şah İsmail'in ölümü üzerine, yerine oğlu Şah Tahmasb (1514-1576) 12 yaşında tahta geçti Şah Tahmasb büyüyünceye kadar, İran'ı aşiret reisleri yönetti, merkezî idare sarsıldı Her aşiret, kendi bölgesinde bağımsız hareket etmeğe başladı Tekeli oymağı gibi isyan edenler ve yenilince Osmanlı idaresine geçenler oldu, fakat Anadolu'daki Şiîlerle Safevîlerin manevî bağları kesilmedi Tahmasb, Osmanlılara karşı, babasının düşmanca siyasetini sürdürdü Karl V ve Ferdinand'a, Osmanlılara karşı ittifak teklif etti Kanunî Sultan Süleyman Han, 1533'te Irâkeyn, 1548'de Tebriz, 1553'te Nahcivan seferlerine çıktı Azerbaycan, Irâk-ı Arab ve Irâk-ı Acem bölgeleriyle Tebriz, Bağdad ve Basra Osmanlıların eline geçti İki devlet arasında yapılan Amasya antlaşmasıyla (1555) başlayan barış devri, Şah Tahmasb'ın ölümüne kadar devam etti (1576)

Tahmasb'ın yerine oğlu II İsmail geçti (hükümdarlığı: 176-1577) Tahmasb'ın ölümünden sonra İran'da meydana gelen taht kavgaları sonunda, Osmanlılarla İran arasındaki barış bozuldu İkinci Şah İsmail, Anadolu'daki Alevîleri ve Osmanlı Devletine bağlı bazı sınır beylerini kendi tarafına çekti II İsmail'den sonra, kardeşi Mehmed Hüdabende tahta çıktı ve devletin yönetimini oğulları Abbas Mirza ve Haydar Hamza Mirza'ya bıraktı Bu dönemde Osmanlı-İran savaşları başladı I Şah Abbas (hükümdarlığı: 1587-1629) zamanında Osmanlı-İran savaşları sona erdi

Büyük unvanıyla anılan I Abbas, tahta geçtikten sonra, ülkesinin askerî ve idarî teşkilatını yeniden düzenledi Başkaldıran emîrlerin isyanını bastırdı Özbekleri Horasan'dan uzaklaştırdı Osmanlı baskısı karşısında, devlet merkezini Kazvin'den Isfahan'a götürdü Bir hâssa ordusu (Şahsevenler) kurdu Osmanlılar aleyhinde Fransa, İngiltere, Lehistan ve papaya elçiler gönderdi Ticaret ve sanatları geliştirdi Yeni başkent Isfahan büyüdü I Abbas, Osmanlılara geçen İran topraklarını geri almak için savaş açtı Savaşlar, Nasuh Paşa antlaşmasıyla sona erdi Safevîlerin en parlak devri, Şah Abbas'ın saltanatına rastlar

I Abbas ölünce yerine torunu Şah Safi (hük 1629-1642) tahta geçti Özbek Hanlığı ve Osmanlılarla savaştı Safevîlerin Van'a saldırısı üzerine, IV Murad Han, Revan seferine çıktı (1636) Daha sonra Bağdad seferiyle Revan ve Irâk-ı Arab'ın kesin olarak Osmanlılarda kalmasını sağladı (1639) Savaşlara, Kasrışirin Antlaşmasıyla son verildi

Şah Safi'den sonra II Abbas (hük 1642-1666), ondan sonra Şah Süleyman (hük 1666-1694), ondan sonra Şah Hüseyin (hük 1694-1727) tahta geçti Sonuncusunun döneminde, din adamları devlet işlerine karışmağa başladılar Şiî olmayanlara baskı yapıldı Kandehar valisi Mîr Veys, 1709'da bağımsızlığını ilan etti 1722'de Mîr Veys'in oğlu Mahmud, Isfahan'ı ele geçirdi Şah Hüseyin, tahttan indirildi (1727) İran, karışıklıklar içinde kaldı

1729'da Kumandan Nadir, II Tahmasb'ı tahta çıkardı Afganlar, İran'dan kovuldu II Tahmasb'dan sonra, Kumandan Nadir, 1732'de III Abbas'ı tahta çıkardı Yaşı küçük olan III Abbas'ın ölümüyle Nadir, saltanatı eline aldı ve kendini şah ilan etti (1736) Böylece İran'da Safevî hanedanı sona erdi Nadir Şah ile Avşarlar devri başladı

Safevîler, bir Türk ailesi olmakla birlikte, siyasetlerini yaymak amacıyla yayımladıkları Silsilenâme'de, kendilerini Sâdât-ı Hüseyniye'den (Hz Hüseyin'in neslinden) gösterdiler En kuvvetli zamanlarında, İran, Horasan, Güneydoğu Anadolu, Irak, Gürcistan ve Güney Kafkasya'yı elde ettiler Batıda Osmanlılar, kuzeydoğuda Özbekler (Şeybanîler) ile mücadele ettiiler Devletin resmî dili Türkçe ve Farsça'ydı Safevîler başlangıçta, Akkoyunlu idarî teşkilat ve kurumlarını örnek olarak aldılar

Çaldıran'dan sonra, Osmanlı yönetim usullerinden yararlandılar Safevîler zamanında şah, mutlak hâkimdi, ayrıca bir müşavere meclisi bulunurdu Şah Abbas'tan öncekiler, geleneğe uygun olarak, Şiî ileri gelenlerinin ve din büyüklerinin düşüncelerine önem verirlerdi Bazı idarî makamlar, babadan oğula geçerdi Devletin en büyük memuru vezîr-i büzürg'dü Bu vezire itimaduddevle veya nüvvâb-ı İran medârî denirdi, kendisinin mührü olmadan hiçbir hüküm geçerli sayılmazdı

Ondan sonra kurçibaşı (emîr'ül-ümerâ) gelirdi Mâlî işlere nâzır-ı buyutat bakardı Divan beyi, adalet divanının başkanıydı Mîr Şikâr ve mirahurbaşı (imrahorbaşı), şahın özel hizmetinde bulunurlardı Akkoyunlu teşkilatına göre kurulan ordunun yetersizliği, Çaldıran savaşında anlaşıldı Şah Abbas, Avrupa'dan uzmanlar getirterek, yeni silahlarla donatılmış bir ordu kurdu İki askerî kuvvet vardı: Devlet ordusu ve Şah ordusu Devlet birlikleri, tarikat mensuplarıyla valilerin gönderdiği kuvvetlerden meydana gelirdi Şah ordusu beş kısımdı: tüfekçiler, süvariler, sufiler, bir kısım topçular ve saray muhafızları
'''






__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Safeviler-Safevi Hanedanı

Eski 01-04-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Safeviler-Safevi Hanedanı



Safeviler-Safevi Hanedanı





Safeviler,(1501-1736) yaklaşık 400 yıldır parçalanmış durumdaki İran'ı birleştirmiş ve Şiilik'i resmi mezhep yapmışlardır Saf evi adı, hanedanın kurucusu Şah İsmail'in atası Şeyh Safiyeddin'den (1252-1334) gelir Şeyh Safiyeddin'in kurduğu Safeviye tarikatı özellikle Batı İran'da ve Azerbaycan'da yayılmıştı

İran 14 yüzyıl ortalarında İlhanlılar'ın dağılmasından sonra Celayirliler, Muzafferiler
ve Horasan Serbedarileri arasında parçalanmıştı 14 yüzyıl sonundaki Timur istilası ülkeyi bütünüyle sarsmış, 15 yüzyıl boyunca Batı İran önce Karakoyunlular'ın, sonra Ak-koyunlular'ın, Doğu İran ise Timurlular'ın elinde kalmıştı

Şah İsmail'in (1487-1524) babası Şeyh Haydar Batı İran'daki Akkoyunlu egemenliğine karşı savaşırken ölünce (1488), Safeviye tarikatının ileri gelenleri İsmail'i Geylan'a götürerek orada yetiştirdiler Safeviye tarikatına bağlı olanlar bir yandan da Azerbaycan, Batı İran ve Doğu Anadolu'da yoğun bir propaganda etkinliğine girişerek binlerce yandaş topladılar ve bunlardan askeri birlikler oluşturdular 1501'de ortaya çıkan Şah İsmail, Akkoyunlular'dan Tebriz'i alarak kendini Azerbaycan şahı ilan etti Akkoyunlular'ın iyice zayıfladığını görerek ertesi yıl da İran şahı sanını aldı 1502-10 arasında İran'ın büyük bölümünü denetimi altına alan Şah İsmail, Musul ve Bağdat'ı da ele geçirdi 1510'da doğudaki Özbekler'i de kuzeye sürerek sınırlarını daha güvenli kıldı

öte yandan Safeviler'in Anadolu'da yıllardan beri sürdürdükleri propaganda etkinliği Osmanlı Devleti'ni tedirgin ediyordu 1512'de padişah olan Yavuz Sultan Selim bu eylemlere son vermek ve doğu sınırını güvence altına almak amacıyla 1514'te sefere çıktı İki taraf arasında Çaldıran'da yapılan savaşta Şah İsmail ağır bir yenilgiye uğradı Yavuz Sultan Selim Safeviler'in başkenti Tebriz'e kadar ilerledi {bak ÇALDIRAN Savaşi) Safeviler batıdaki topraklarının bir bölümünü Osmanlılar'a bırakmak zorunda kaldılar Bu topraklar 200 yıldan fazla süren Osmanlı-İran savaşları boyunca sık sık el değiştirdi




Tebriz'in Osmanlılar'ın eline geçmesi üzerine İsfahan'ı başkent edinen Şah İsmail bundan sonra Gürcistan'a küçük çaplı seferler düzenledi, doğudaki Özbekler'le savaştı Bir yandan da devlet örgütlenmesini geliştirip güçlendirmeye çalıştı Şah İsmail'in 1524'te ölmesinden sonra başa geçen oğlu I Tahmasp döneminde de Safeviler, Osmanlılar ve Özbekler'le savaştılar Kanuni Sultan Süleyman 1535'te Bağdat'ı Safeviler'den aldı Irak'ın tümü ve Azerbaycan'ın bir bölümü daha Osmanlılar'ın eline geçti


Ama sınırdaki çatışmalar aralıklarla sürüp gitti Tahmasp, kendisine başkaldıran kardeşi Elkas Mirza'nın Osmanlı Devleti'ne sığınması üzerine Doğu Anadolu'ya girince Kanuni Sultan Süleyman 1548'de yeniden İran'a sefere çıktı Tahmasp' in birliklerini yenerek Tebriz'e kadar ilerledi Elkas Mirza da Osmanlılar'in desteğiyle Bağdat'tan harekete geçerek Hemedan, Kaşan ve İsfahan'ı yağmaladı Ama Osmanlı ordusunun geri dönmesinden sonra Tahmasp yeniden Doğu Anadolu'ya saldırarak Ahlat'a kadar ilerledi Bu gelişme üzerine Kanuni Sultan Süleyman 1553'te üçüncü kez İran'a sefere çıktı Revan, Nahcivan ve Karabağ'ı ele geçirerek geri döndü Osmanlılar karşısında birbiri ardınca uğradığı yenilgiler üzerine Tahmasp barış önerisinde bulundu 1555'te imzalanan Amasya Antlaşması ile Safeviler Azerbaycan ve Irak'taki Osmanlı egemenliğini kabul ettiler Tahmasp hükümdarlığının sonuna kadar bu antlaşmayı bozmamakla birlikte Avrupa devletleriyle ilişki kurarak onları Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırtmaya çalıştı

Tahmasp'ın ölmesinden (1576) sonra başa geçen hükümdarlar içinde en önemlisi I Ab-bas'tır (1588-1629) Orduyu yeniden düzenleyen I Abbas 1603'ten başlayarak Osmanlıların eline geçen toprakları geri aldığı gibi Bağdat'ı da ele geçirdi I Abbas bilim, sanat, mimarlık, bayındırlık alanlarında parlak bir döneme öncülük etti Özellikle başkent Isfahan bu gelişmelerin merkezi oldu I Abbas'tan sonra Safevi egemenliği Afganistan içlerine kadar genişlediyse de yönetim eski gücünü yitirdi Osmanlılar 1638'de Bağdat'ı geri alınca Osmanlı-İfan sınırı yeniden gündeme geldi 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması ile sınır belirlendi

Safeviler döneminde orduda ve yönetimde önemli bir güç olarak varlıklarını sürdüren Türkmen aşiretleri hanedanın zayıflamasıyla daha etkili olmaya başladılar 18 yüzyılın başında bu kez de Afganlılar Safevi yönetiminde söz sahibi oldular Afganistan valisi ve Kandehar Gılzaîleri'nin önderi Mahmud 1722'de İran'ın büyük bölümünü ele geçirdi Safevi tahtına da göstermelik bir hükümdar çıkardı Bu gelişmeler üzerine harekete geçen, Kuzey Horasan'da yerleşmiş bir Türkmen aşireti olan Afşarlar'ın önderi Nadir, Afganlılar'ı İran'dan çıkartmayı başardı Ama o da Safevi tahtını denetimi altında tuttu 1736'da da şahlığını ilan ederek Safevi hanedanına son verdi

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.