Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Kişisel Gelişim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
biyokimyasal, fizyolojik, hafizanın, temeli

Hafizanın Fizyolojik, Biyokimyasal Temeli

Eski 10-15-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hafizanın Fizyolojik, Biyokimyasal Temeli




Ebbinghaus'un hafızada modern deneysel araştırmaları başlatmasından bu yana araştırmacılar kaç çeşit hafıza olduğu sorusuna cevap aramakla meşguldürler Bu farklı hafıza türlerinin birbirine benzediğini aşağıdaki 4 soruya verecekleri cevaplara göre tayin etmek belki de daha yerinde olacaktır Sorulardan birincisi: beyinin kayıd ettiği malumat nedir? ve bu kaydın meydana gelmesi için gereken süreçler nelerdir? İkincisi: beyin, elde edilmiş olan bu malumatı nasıl depolamaktadır? Üçüncüsü: beyinde meydana gelen ve unutmadan sorumlu değişiklikler nelerdir? Dördüncüsü: evvelce gizli kalmış olan malumat, geri getirilme sürecinde bu gizliliğini nasıl kaybetmektedir?
Bu genel 4 soru, hafızanın, kayıt, depolama ve geri getirme safhaları halindeki bölümlerince temin edilen çerçevede gömülüdür Hafızanın geleneksel safhalarını açıklamada kütüphane metaforu kullanılabilir Hafızaya kaydedilenler bir kitabın muhtevasına, onun başlangıçta kütüphaneye girişine ve dizin tarzına benzer Depolanma ve unutma, kitabın kütüphaneye girdikten sonra başına gelenlerdir Kitap çalınmış veya paralanmış olabilir veya konulduğu yerde ulaşılamaz bir durumda ' kalmış olabilir Okuyucu özel bir kitabı bulmak istediğinde gelişi güzel bir tarama ile muhtemelen bir kitaba ulaşamaz onun içinde dizin kullanır Kullanılan bu metafor, unutmanın (başarısızlıkla sonuçlanan geri getirmenin) iki ana sebepten ortaya çıkabileceği noktasının hayatiyetini vurgulamaktadır Aranılan kitap (veya bir hatıra) ya kütüphanenin deposunda olmakla beraber bulunamıyordur (ulaşılmaz fakat elde edilebilir) veya daha önce depoda bulunmakla birlikte artık orada yoktur (elde edilemez) Herkes bu birinci tür unutmayı yaşamıştır Evvelce kaybolmuş olan bir hatıra aniden hatırlama verir Birinci olarak klasik hatırlama modelleri kayıd etme, depolama ve geri getirme ve de unutma süreçlerinden yoksundurlar İkincisi, bu modellerde beyinde neler olup bittiği ile ilgili kısımlar o devirdeki nörolojik bilgiler sebebiyle göz ardı edilmiştir Nitekim bu gözardı ediliş; unutmanın, hatıranın depoda kaybolmasından mı yoksa depodan silinmesinden kaynaklandığına karar vermedeki güçlükle izah edilir Bazı unutulmuş hatıralar kendiliğinden hatırlanabilirken, diğerlerinin bu şansı hiç bir zaman olmamaktadır Dolayısıyla bunun nasıl olduğunu tayin edebilmek için; beyin organizasyonundaki değişikliklerin azaldığına veya değiştirildiğine yahut da değişmeden kaldığına dair bilgilere gerek yardır Böyle bir fizyolojik bilgi olmaksızın, depolamanın etkisini, geri getirmenin etkisinden ve de kayıt etmenin etkisinden ayırdetmek zordur (Watkins 1978) Son zamanlarda hafızanın temelinde yatan beyin süreçleri artık açıklanabilmektedir

Öğrenilen materyal hafızadaki yerini ancak,eğer beyinde belli fizyolojik değişiklikler meydana gelirse almaktadır Buna birleşme süreçleri adı verilir ve mikroskopik ve makroskopik olmak üzere iki seviyede ele alınır Mikroskopik değişiklikler, nöronlar içersindeki, arasındaki ve muhtemelen sinaptik bağlantılardaki faaliyetleri kapsar Birçok araştırmacı; öğrenmenin bir dizi süreci başlattığını Ve bu süreçlerin de, proteinlerin imal edilmesine ve uzun süreli yapısal ve işlevsel değişimleri üreten sinapslara aktarılmasına sebep olduğunu öne sürer Bunun yanısıra, bu süreçlerin tamamlanması zaman alacağından hafızanın da, bu aradaki zaman zarfında öğrenmenin hemen başında hızla sahneye giren ayrı bir kısa süreli hafıza deposu vasıtasıyla ortaya çıkması gerektiğine inanmaktadırlar İlkel invertebrate'lerde (deniz yılanı Aplysia gibi) alışkanlık olarak bilinen hafıza şeklinin temelini oluşturan nöronları ve nöronal değişiklikleri tespit etmek mümkün hale gelmektedir Bu değişiklikler kesin bir şekilde ölçülebilir hale geldiğinde, unutma şekillerinin depodaki silinmeden mi? yoksa depo içersinde bir yerde kaybolmasından mı kaynaklandığına karar vermek mümkün olacaktır
Hafızanın temelinde yatan makrosopik beyin değişiklikleri tespit etmek çok daha zordur Çünkü birincisi, beyinin hangi bölgesinin, sorgulanan hafıza türüyle ilişkili mikroskopik değişikliklere müsaade ettiğinin gösterilebilmesi gerekir Meselâ lisan bilgisi ile ilgili hafızanın serebral kodeksteki değişiklikleri kapsayabileceği görülmektedir Çok küçük bir beyin dokusu parçasının, hafıza deposunun çeşitli şekilleri için nasıl gerekli olabileceği konusu halen karışık bir mesele halinde durmaktadır Depolamaya vasıta olan bu doku tespit edilebilse bile, daha zor bir ikinci konunun mutlaka anlaşılması gerekmektedir ki bu da beyindeki değişiklikler vasıtasıyla depolanmış olan malumatın nasıl temsil edildiği sorusudur Hatıralar muhtemelen ilgili malumatın depolandığı bölgelerde depolanmaktadır dolayısıyla depolamada karmaşık malumatın nasıl temsil edildiğini anlamak için bu malumatın algı ve düşünme halinde beyin tarafından nasıl temsil edildiğim bilmeye ihtiyaç vardır

Geri getirme süreçleri malumatın beyinde nasıl temsil edildiğine muhtemelen fazlasıyla bağlıdır İnsanlarda karmaşık hatıraların geri getirilişinin çok yüksek seviyede düzenleniyor olması gerekir Spesifik itemlerin devasa ebatlardaki bilgi depomuzdan süratli bir şekilde geri getirebilme kabiliyetimiz gerçekten dikkate değerdir
Beyin göreceli olarak birbirinden bağımsız işlevsel alt sistemleri ihtiva eder ve her biri belli türdeki malumatı kendi tarzında prosesler Bu prosesleme işlemleri malumatın özel türlerinin kaydedilmesine benzemektedir Dolayısıyla bir malumat muhtemelen onu proseslemeden sorumlu olan alt sistemlerde depolanmaktadır Geri getirme ve unutma da muhtemelen özel bir alt sistemin işleyiş tarzını yansıtmaktadır Eğer iki alt sistem benzer şekilde organize- olmuş beyin dokusundan oluşmuşsa, hizmet ettikleri hafıza sistemleri de muhtemelen benzer görünür Eğer dokular farklı şekilde düzenlenmişse hizmet ettikleri hafıza sistemleri kayıt, depolama (mikro ve makro seviyede), geri getirme ve unutma kurallarının şartlarına göre radikal bir biçimde daha farklı olur Meselâ lisân ve motor maharetlerle ilgili hafıza sistemlerimiz çok farklı olabilir, çünkü sözel davranış esas olarak yeni korteks tarafından kontrol edilmekte, motor maharetler ise büyük ölçüde serebellumdaki faaliyetlere bağlıdır Ayrıca serebellum'la yeni kodeksin yapılan da farklı şekilde düzenlenmiştir Bunun tersine görsel hayal ile kelimelere ait hafıza sistemleri ise muhtemelen çok daha benzerdir Görsel hayatın esas olarak sağ yeni kodeksin arka bölgesince lisanın ise sol yeni korteks tarafından kontrol edilmesine karşın bu bölgelerin düzenlenişi birbirine çok benzemektedir Bir sahneyi görsel hayalle veya kelimelerle hatırlıyor olsak bile depodaki karşılığı aynı itemdir Sol yarımküre bu depolanmış item anlamlarını özel ifadelere çevirirken, sağ yarımküre görsel hayallere çevirmektedir (Anderson, 1985)
Kayıt, depolama geri getirme ve unutma kurallarının açıklanışının beyin süreçleri ile ilgili bilgilerimize bağlı olduğu görülmektedir Ayrıca hafızanın farklı şekillerini etkileyen faktörlerin kesin ve açık bir izahı da gerekmektedir Bu, hafıza üzerinde çalışan psikologların ana konusu olmuştur
Çok yakın senelerde araştırmacılar hafızanın fizyolojisini deniz-yılanı üzerinde incelemeye başlamışlardır, çünkü bir cins vertebrate olan bu hayvanda hafızanın depolandığı bölge onun nöronal yapısında tespit edilebilmektedir Fakat bu araştırmalarla karmaşık insan hafızasıyla arasında ilişki kurmada güçlük vardır Özellikle nöronal düzenlemenin makroskopik seviyesinde durum böyledir Şartlama öğrenmesiyle ilişkili olan nöronal yeniden düzenlenme bu gibi hatıraların nasıl yapılandığına işaret edebilir, ama karmaşık insan hafızası için söyleyeceği şey çok azdır Diğer taraftan nöronlar arasında ve nöronlar içersinde meydana gelen mikroskopik değişiklikler bir çok canlı türleri arasında ve bir çok hafıza türünde benzer olabilir

Bir görüşe göre değişmeyen sabit hafızaya aracı olan nöronal değişiklikler öğrenme işlemi sırasında başlar ama bu değişikliklerin tamamlanması zaman alır Bu öğrenme ile hafızaya depolanma işleminin sonuna kadar devam eden nöronal değişikliklerin birleştirilmesi süresince, nöronlar içersinde birbiri ile bağlantılı bir dizi biyokimyasal ve yapısal değişmeler meydana gelir Eğer öğrenmeyi takip eden sınırlı bir sürede uygun biyokimyasal ve fizyolojik işlemler yapılırsa bu değişiklikler engellenebilir ve amnezi ortaya çıkartılabilir Bu sınırlı sürede hafızanın bir veya daha fazla sayıda kısa süreli depoya bağlı olduğu öne sürülmektedir Kısa süreli depolama belki aynı nöronal ve sinaptik bölgelerdedir ama hızlı başlayan ve oldukça çabuk azalan fizyolojik süreçleri kapsar Bazı teorilerde kısa süreli depolama süreçleri de ileride meydana gelecek olan değişiklikleri başlatan birleştirme süreçleridir ve sonuçla nöronal yapılar uzun süreli depolamaya hizmet etmek üzere tâdil edilirler Kandel ve Schwartz'ın (1982) deniz yılanı Aplysia'daki kısa ve uzun süreli duyarlaştırma tarifi, bu tarife çok iyi uymaktadır Kısa süreli depolama değişiklikleri nöronal dengede bölgesel artışları arttırır ve bu iki değişiklik birlikte kısa süreli hafızaya aracı olur Eğer değişiklikler büyük miktarlarda olmaya devam ederse sonuçta uzun süreli hafızaya hizmet götüren yapısal değişikliklere sebep olurlar
Bu birleştirme, terkip hipo¤¤¤ini test etme teşebbüslerinin çoğu, öğrenmeden kısa bir süre sonra çeşitli bozucu işlemler yapılarak hafızayı bozmaya dayandırılmıştır (mesela bu testler geriye yönelik deneysel amneziyi kapsar) Şiddetli sadmelerin genellikle kazadan hemen âz önce ortaya çıkan olayların unutulmasına sebep olduğu çok iyi bilinir Deneyciler benzer amnezileri hayvanlarda yaratmaya çalışmışlardır Bu deneylerde, birleştirme seyrinin zamanını, onu kapsayan süreçleri ve şartlı öğrenmede kısa süreli depolama süreçlerinin olup olmadığını belirlemek üzere şartlı öğrenme düzeni kullanılmıştır Civcivler ilk deneyde kininle tadlandırılmış yiyecek tabletlerinden kaçınmayı öğrenmişlerdir Bu eğitimden sonra araştırmacılar civcivlere şu 3 tür ajandan birini vermişlerdir: 1) nöronal elektro fizyolojik faaliyeti bozan potasyum klorid 2) nöronların kimyasal milieusunu bozan ouabain gibi sodyum pompalayan engelleyiciler, 3) nöronların yapısında ve kimyasal süreçlerin korunmasında hayatî önemi olan proteinlerin yapılmasını engelleyen protein sen¤¤¤i engelleyiciler Potasyum klorid gibi ajanlar ancak eğitimin 5 dakikası içersinde verilmişse çok çabuk gelişen bir amneziye sebep olmuştur Sodyum pompalayan engelleyicilerin verilmesi eğitimden 10 veya 15 dk'a sonra kesilirse amneziye sebep olmuş fakat bu amnezi yaklaşık 90 dk sonra bitmiştir Son olarak protein sen¤¤¤i engelleyicileri eğitimden 30 dk sonra kesildiğinde amneziye sebep olmuş ve bu amnezi bitinceye kadar belli bir zaman almıştır Civcivlerin şartlanmaya ait uzun süreli hafızalarının bir dizi birleştirme süreçlerine bağlı olduğu ve eğitimden sonra yaklaşık 30 dk devam ettiği bu bulgular ışığında öne sürülebilir Öğrenme vasıtasıyla başlatılan bu değişiklikler yüksek seviyede nöral faaliyete sebep olur bu da, etkilenen nöronların içindeki ve dışındaki şarj olmuş atomların dengesini değiştirir ve protein sen¤¤¤ine bağlı yapısal değişikliklerle sona erer Bunların yanısıra hafızanın daha önceleri iki kısa süreli depo tarafından tutulduğu öne sürülmektedir Bu depolardan biri çok kısa sürede biten bir depo olup potasyum klorid faaliyetiyle ilişkilidir diğer depo ise daha gecikmelidir ve daha uzun süre içersinde sona erer ve her nasılsa sodyum pompası faaliyetine bağlıdır (bu pompa nöronların içindedir ve dışındaki kimyasal dengeyi korur)

Bu açıdan bakıldığında manzara maalesef son derece aldatıcı bir basitlik içersindedir Memelilerde geriye dönük deneysel amnezi yaklaşımını kullanmış olan araştırmacılar bugün bu yaklaşımın uzatılmış birleştirme süreci fikrini ya desteklemediğine veya bu fikirle ilişkisi olmadığına inanmaktadırlar Temelde bir çok problem vardır Birincisi, birleştirmenin süresi ile ilgili tahminler, farklı deneysel görevler arasında ve hayvan türleri arasında çok büyük değişiklikler göstermekte ve bozucu ajan ile açıkça ilişkili olmamaktadır Tahminler, saniyenin daha kısa anlarından günlere aylara hatta yıllara kadar değişmektedir, ikinci problem, bozulmadan sonra amnezi hemen anında başlayabildiği gibi haftalar sonrada başlayabilmektedir Başlama anı değişmektedir Üçüncüsü, hafıza kaybı hatırlatıcı işlemlerle sık sık tersine döndürülmedikçe hafıza geri gelmez Hatırlatıcılar ancak hayvan ilgili görevi daha önce öğrenmiş ise çalışır Bu hatırlatıcılar öğrenme situasyonundaki motivasyonel hâlin aynısının canlandırılması veya eğitim esnasında üretilmiş olan noradrenalin gibi hormonların verilmesi olabilir
Bu sonuçlar bir çok manaya gelebilir Birincisi uygulanan işlemler birleştirici süreçleri belki sadece kısmen bozmaktadır İkincisi; hatıraların öğrenmeyi takip eden sürede ortaya çıkan spesifik olmayan fizyolojik faaliyet tarafından uyarılmadıkça, ancak geçici olabileceği iddia edilmektedir Bozucu süreçlerin, 'retiküler faaliyete geçirici sistemin artan faaliyetini vasopresin, adrenalin ve adreokortikotropik hormon gibi hormonları kapsayan spesifik olmayan süreçleri bozduğuna inanılmaktadır Eğer bu spesifik olmayan süreçler sunî olarak öğrenmeden sonraki sürede meydana getirilmişse amnezik ajanları etkisi karşı hücuma geçilebilir hatta bu etki sıfırlanabilir Üçüncüsü; amnezik ajanlar belli birleştirici süreçler değil de geri getirme süreçlerini engelliyordur, meselâ hatıralar şekillenebilecektir fakat geri getirilebilir olamayacaktır Birleştirici süreçler görüşüne ters düşen sonuçlar bu ihtimali desteklemekte ve öğrenme sonrasındaki ilk süre içersinde hafızanın unik zedelenebilirliğinin bir illüzyon olabileceğini öne sürmektedirler Eğer hayvan, bozucu işleme tabi tutulmadan hemen önce öğrenme situasyonuna (veya bir cephesine) tekrar sokulursa, istenilen hatıra birkaç günlük eskililikte de olsa, iyi birleştirilmiş olsa da amnezi ortaya çıkacaktır Bu iddia eğer doğru ise, herhangi bir yeni getirilmiş hatıra fizyolojik bozucu ile zedelenebilir ve muhtemelen de sebebi bu hatıranın geri getirilebilidiğinin azalmasıdır Tekrar canlandırılan hatıralar vasıtasıyla bu etkiler sadece hayvanlarda tespit edilmiştir
Hayvanlardaki geriye yönelik amnezi etkilerine dair açıklamalarda genel olarak bir anlaşma noktası yoktur Basit hatıralar eğer birleştirilmek üzere mâkul bir süre alıyor ise de bu henüz ispat edilmemiştir Bizim ilgili hafıza derişikliklerinin beynin neresinde ortaya çıktığı ve bunu kapsayan nöronlardaki yapısal tadilatların neler olduğuna dair bilgilere ihtiyacımız vardır Bu bilgiler deniz yılanı Alpysia için bulunmuş olmakla birlikte vertebratelerin hepsine henüz genellenememektedir Bununla birlikte heyecan verici gelişmelerde elde edilmektedir Meselâ tavşanların serebellumlanndaki küçük hasarların, şartsız tepki üretimini etkilemeksizin; klasik olarak şartlandırılmış göz kırpma tepkisini öğrenmeyi ve bunun alıkoymasını engellediği bulunmuştur Şartlanma sonrası bu serebral bölgenin incelenmesi; göreve ait depolama sistemini temsil eden sinapslardaki mikroskopik değişiklikleri daha iyi izah edebilir Eğer böyle ise şartlanma sonrasındaki bu değişikliklerin seyir süresi planlanabilir Bu belgedeki basit aminoasit moleküllerinden olan GABA nörolaktarıcısınm faaliyetinin geçici olarak amneziye sebep olduğu halihazırda bilinmektedir

Vertebratelerin beyninde, hatıraların nerede depolandığını tespit etmek çok zordur, ve bu bilgi olmaksızın da hafızaya aracı olan mikroskopik değişikliklerin yapısını ve seyir süresini tanımlayabilmek mümkün değildir Fakat yine de öğrenmenin nöral faaliyeti (muhtemelen spesifik olmayan süreçleri de kapsar) başlattığı ve nöronlar arasındaki sinaptik bağlarda yapısal değişiklikler ile sona erdiği tartışılabilir Bu sebeple, analizin bu seviyesinde bile farklı canlı türlerindeki, farklı hafıza türleri aynı yapısal değişikliklerle ilişkiye getirilebilir Sinaptik değişikliklere ait ihtimaller çok büyük miktarda olmakla birlikte devâsâ miktardaki malumat deposunun temelini oluşturabilir Meselâ çoğu kortikal nöronlar komşularıyla binlerce sinaps oluşturur ve bu sinapsların bir çoğu da tâdil edilebilir
Beyinin, depoladığı malumatı nasıl temsil ettiğini anlamak için önce bu malumatın nerede depolandığını bilmek gerekir Yukarıda verilen cesaret verici örneklere rağmen bu konu halen belirsizlik içersindedir Bu belirsizliğin bir kısmı Kari Lashley' in çalışmasından doğar(Lloyd ve Maycs, 1990) Lashley, farelerin yeni kortekslerinin çeşitli kısımlarını, fareler karmaşık labirentleri çözmesini öğrendikten sonra veya önce harab etmiştir Sonuçlarını iki kuralla özetler Hareket hacmi kuralına göre hafıza kaybı ölçüsünü tayin eden, harab edilen bölge değil, çıkartılan kortikal doku miktarıdır Aynı potansiyelli olma kuralına göre ise hafıza hususunda kortikal bölgeler karşılıklı değişebilir, çünkü muhtemelen bu bölgeler kendilerine has işlevlerinin yanısıra genel bir hesaplama görevini de yaparlar Aynı potansiyelli olma kuralını destekleyen yeni araştırmalar vardır Bunlara göre artkafa korteksinin mekân öğrenmesinde genel bir rolü olduğu kadar görmede de özel bir rolü vardır Thompson'un lezyon çalışmaları Lashley'in düşüncelerini diğer yollardan tâdil edip genişletmesine yol açmıştır (Lloyd ve Mayes, 1990) Thompson farklı türde şartlanma görevlerinin birbirinden ayrılabilir kortikal ve altkortikal bölgelerdeki lezyonlar vasıtasıyla bozulduğunu bulmuştur Ama bunun yanında bütün bu spesifik hafıza sistemlerinin, talamusun, ortabeyinin ve pons'un bölümlerim kapsayan spesifik olmayan yapılarda genel bir lezyondan da etkilendikleri bulmuştur Bu yapılar retiküler formasyonu kapsar ve muhtemelen hafıza birleşmesine (ve belki geri getirmeye) yardımcı olan spesifik olmayan süreçlere aracı olmaktadır Eğer Thompson haklı ise farklı görevlerle ilgili hatıralar beynin farklı bölgelerinde Lashley'in inandığından çok daha belli bir yere has şekilde depolanmaktadır

Şartlı öğrenme görevlerine ait hatıraların organizasyonu ve yeri; öğrenme esnasında ve öğrenmeyi takiben beyinde cereyan eden elektriksel faaliyet kaydedilerek de keşfedilmiştir Olds ve arkadaşlan tek bir sinir hücresinin faaliyetini kaydetmiş ve buradan hareketle öğrenmenin; impulsların tekrar aynı yolla gönderilmesine sebep olduğunu dolayısıyla klasik şartlamayı takip ederek şartlı uyaran takdiminin evvelce bundan etkilenmemiş olan bölgeler üzerinde etkili olması gerektiğini öne sürmüşlerdir Nöronlar şartlanmanın hemen başında veya şartlı uyaranın başlangıcından hemen sonra faaliyet değişikliği gösterdiğinde Olds ve arkadaşları bu değişikliklerin hafızaya aracı oldukları sonucunu çıkarmışlardır Bu gibi değişiklikleri, limbik sistemin, talamusun ortabeynin ve ponsun çeşitli altkortikal bölgelerinde kayıd etmişlerdir Maalesef bu tür çalışmanın büyük ölçüde teknik ve izah problemleri vardır
Şartlanma ile ilgili malumatın ferdî nöronların spesifik davranışlarından ziyade yaygın bir şekilde dağılmış olan nöral şebekelerin ortalama davranışlar vasıtasıyla istatiksel bir biçimde temsil edildiği iddia edilmektedir Ama malumatla ilgili hâtıra ister deteraninistik isterse istatistiksel şekilde temsil edilsin yeni hatıraların varlığı hâlâ sinapslardaki tek başına olan değişikliklere bağlıdır Şartlı tepkinin geri getirilmesi esnasındaki beyin faaliyetlerini kayıd ederek yukarıdaki pozisyonu destekleyen bulgular elde edilmiştir Başarılı geri getirmenin beyinin birçok farklı bölgelerindeki farklı nöral faaliyet kalıplan ile birleştirildiği görülmektedir Bu kalıplar şartlı uyaranın fiziksel özelliklerinden ziyade neyin geri getirilmekte olduğuna bağlı olmuştur Bu sonuçlar oldukça karmaşıktır meselâ, geri getirme kalıplanın gösteren beynin bütün bölgelerindeki lezyonların, kritik göreve ait hafıza problemlerine Sebep olup olmayacağı şüphelidir
Malumatın temsil edilişindeki deterministik ve istatistiksel görüşler arasındaki zıtlık belki bir hayvanın hangi hatırayı geri getirmekte olduğunu ideal bir gözlemcinin nasıl tayin edebileceği düşünülerek açıklığa kavuşturabilir Deterministik görüşe göre gözlemci; hatırayı temsil eden faaliyeti, bir kerelik geri getirmeden sonra tek bir nöronda veya bir kaç nöronda emin bir şekilde tayin edebilecektir İstatistiksel görüşe göre ise bu gözlemci ya birçok geri getirmeden sonra nöronun ortalama fâaliyetine bakmak zorunda olacak veya tek bir geri getirme esnasındaki binlerce nöronun faaliyet kalıplarına bakmak zorunda olacaktır Bu görüşler birbirinden ayrıdır ama şimdiki teknoloji bunları ayırdetmeye pek muktedir değildir Ayrıca deterministik yaklaşımla bir hafıza sisteminin inşâsını hayal etmek kolay olmakla birlikte istatistiksel bir sistemin nasıl çalışacağını görmek çok daha zordur Doğal olarak bu beynin determinist olduğunu ispat etmez ama bu, hâlâ beynin,basit hatıraları bile nasıl temsil ettiğine dair açık bir kavramlaştırmaya sahip olmadığımıza işaret etmektedir Öğrenme esnasında beyinde temsil edilişin nasıl kodlandığı ve sonra nasıl geri getirildiği hala büyük bir problem olarak karşımızdadır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.