10-15-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kameram Elimde, Koşarım Her Yere!
Kameram elimde, koşarım her yere!
Sıkı sıkı gerilmek istiyorsanız işte bu film size tesviyemizdir… Üstelik oldukça keyifli başlayan, ‘az sonra’ izleyeceklerinizin boyutunu asla tahmin bile edemeyeceğiniz bir film
Banu Bozdemir
(banubozdemir@gmail com)
Aslında bu tarz filmlerin miladını The Blair Witch Project oluşturuyor Bildiğiniz gibi Blair Cadısı, ‘bakın, biz bir ormanda görüntüler bulduk ve onları şimdi sizinle paylaşıyoruz’ şeklinde sunulmuştu… Kameranın hareketli olduğu ve sadece gördüğünü, kurgusuz bir biçimde seyirciye sunduğunu sanmamızı sağlayan bir yanı vardı… Olaya bir de gerilim eklenince Blair Cadısı bir hayli ses getirmişti… Hemen ikincisi yapıldı ama biz artık o kayıtların ormanda bulunmadığını biliyorduk!
Bu tarz filmlere örnek verebileceğimiz başarılı bir örnek de Cloverfield / Canavar’dı… Filmde New York’a düzenlenen bir canavar saldırısına tanıklık eden insanların öyküsü anlatılıyordu Gayet gerilimli ve politik bir duruşu vardı aynı zamanda filmin…
Tahmini bütçesi 30 milyon dolar olan filmin çekimlerinde ev-yapımı amatör film stilini vermesi için elde taşınan kamera kullanıldı Böylelikle bu filmde de Armageddon ile The Blair Witch Project karışımı tadında görüntülere ulaşıldı
2003 yılında çekilen yönetmenliğini Julian Richards'ın yaptığı bağımsız korku filmi The Last Horror Movie, dijital görüntülerle kurmaca ile gerçeklik arasında ilerliyor ve cinayetlerini film haline getiren, eski düğün fotoğrafçısı bir seri katili anlatıyordu Max Parry'nin cinayet günlükleri olarak da tanımlanan film, videonun verdiği ‘gerçek’ hissini fazlasıyla kullanıyordu Türün baş yapıtlarından Man Bites Dog'a benzetildiğini de hatırlatalım
Görüldüğü gibi bu tarz filmlerin ana olayı gerçeklik duygusunu yoğun olarak seyirciye ulaştırmasında yatıyor El kamerasıyla çekilen, sadece onun gördüğünü kadarının seyirci tarafından görülmesini sağlayan bir sistem bu Bu anlamda ortam daha da fazla geriliyor ve el kamerasını taşıyan şahsın teknik, pratik ve dinamik olması gerekiyor… Bu yüzden bu tarz filmler gerilimin dozunu bir hayli ötelere taşıyabiliyor
Rec de, bir TV kameramanı, bir muhabir ve itfaiyecilerin bir binaya girmesiyle başlarından geçenler konu ediliyor… Güzel ve keyifli başlayan gece bir hayli zorlu geçiyor Arkasından devletin gizli işlerinin masum insanların üzerinde patlamasını da bir güzel eleştiriyor Ama sonuçta devlet, yaptığı şeyleri küçücük alanlara sıkıştırıp, orada yok etmeyi de çok iyi beceriyor… Bir binanın merdivenleri ve daireleri arasında mekik dokunarak çekilmesi, insanların orada mahsur kalması da dozu bir hayli arttıran bir etken… Buna rağmen bir hayli aktif ve dinamik…
Oyuncuların duygu ve dinamizmi de filmin havasını üstlere taşımayı başarıyor İspanyol sinemasının da bu konuda hayli bir yol kat ettiğini söylemeliyiz… Nasıl Japon sinemasının kendine has bir yanı var, İspanyol sineması da bu özgünlüğü yaptığı başarılı çalışmalarla ortaya koyuyor… Ama Amerikan sineması tarafında anında hüpleniyor… Yakında filmin Hollywood versiyonu da ‘Karantina’ adıyla vizyona girecek… Böylece sıcağı sıcağına değerlendirme imkanı bulacağız… Orijinali diyenler el kaldırsın
|
|
|