09-24-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Prens Adaları-Takımadalar
Prens Adaları-Takımadalar
Marmara Denizinin kuzeydoğusunda, İstanbul kentinin Anadolu yakası açığında yer alan ve dokuz adadan oluşan bir takımadadır Kentin Anadolu yakası kıyısına paralel olarak kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda dizilen ve kısaca Adalar diye adlandırılan bu takımadalardan en büyüğü Büyükada'dır Öteki sekizi ise Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Kaşıkadası, Tavşan adası, Sedef adası, Yassıada ve Hayırsızada olarak da bilinen Sivriada'dır Adalar, yönetsel açıdan İstanbul iline bağlı bir ilçedir Adalar ilçesinin merkezi Büyükada'dır İstanbul Büyük Şehir Belediyesi sınırları içinde bulunan Adalar'ın yüzölçümü 11 km2'dir Nüfusu ise 1985'te 14 785'ti
Adalar jeolojik yapı bakımından Kocaeli Yarımadası'nın bir parçasıdır Yarımada üstünde aşınmaya karşı dirençli bazı kayaçlardan oluşan tepelik alanların Marmara Denizi' nin yükselmesinden sonra suyun üstünde kalan bölümleri takımadaları oluşturmuştur (bak Marmara DENİZİ) Topraklarının genellikle kızıl renkli olması nedeniyle Türkler tarafından "Kızıl Adalar" olarak adlandırılan bu takımadalar, uzun bir süre "Papaz Adaları" adıyla da anılmıştır Bunun nedeni, Ortodoks mezhebinde din adamı yetiştirmek amacıyla Heybeliada Papaz Mektebi adıyla 1844'te öğretime açılan okuldur Bu adaların en büyükleri olan Büyükada eskiden Prinkipo ve Pityoussa, Heybeliada ise Halkis ya da Halki ve Khalkitis adlarıyla anılırdı
Yassıada uzun bir süredir askeri amaçla kullanılmaktadır Sivriada ile Eşekadası olarak da bilinen Tavşanadası ise yerleşim yerleri olmayan ıssız adalardır
İlk kez Roma döneminde yerleşildiği bilinen Adalar'da daha sonraki Bizans döneminde birkaç balıkçı köyü vardı Bizans döneminde prensler ile prenseslerin buraya sürgün edilmesi nedeniyle "Prens Adaları" adıyla anıldı
Adalar, daha çok batılılar tarafından Prens Adaları olarak adlandırılır Bu takımadalar, Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u alması sırasında Osmanlı topraklarına katıldı Adalar'daki yerleşim yerleri birer balıkçı köyü olma niteliğini 19 yüzyıl ortalarında yitirmeye başladı Bunun başlıca nedeni, 1846'dan sonra düzenli vapur seferleriyle Adalar'ın İstanbul kentiyle bağlantısının sağ-lanmasıydı Bu yüzyıl sonlannda yavaş yavaş bir sayfiye yeri haline gelmeye başlayan Ada-lar'a, İstanbul'da yaşayan azınlıklar ile Türkiye'de yaşayan ve levanten denen batılılar tarafından bazı bahçeli, yazlık konutlar ve köşkler yaptırıldı Cumhuriyet döneminde varlıklı Türkler tarafından da sayfiye yeri olarak kullanılmaya başlayan Adalar, eski yapıları ve eşsiz güzellikleriyle İstanbul'un başlıca dinlenme ve gezi yerlerindendir
Kızıl çamlarla kaplı bu takımadaların en yüksek noktası olan ve Büyükada'da yer alan 202 metre yüksekliğindeki Yücetepe'de bir kır gazinosu vardır Aya Yorgi Tepesi olarak da adlandınlan bu yüksek noktaya açık bir havada çıkıldığında öteki adalar, Marmara Denizi, istanbul ve hatta Yalova kıyıları rahatlıkla izlenebilir Son yıllarda deniz otobüsü seferleri de yapılan Adalar'ın nüfusu yazlığa gelenler nedeniyle yazın birkaç kat artar Adalar'daki başlıca gezi alanları Büyük-ada'daki Dilburnu, Heybeliada'daki Değir-menburnu orman içi dinlenme yerleri ile Burgazada'daki Kalpazankaya yöresidir
Yörük Ali ve Nizam adıyla anılan plajları olan ve eskiden tertemiz koylarında denize girilen Adalar kıyıları, son yıllarda Marmara Deni-zi'nde görülen kirlenmeden büyük ölçüde etkilenmiştir Belediye hizmetleriyle öteki resmi hizmetlerin karşılanması amacıyla çalıştırılanların dışında motorlu araç çalıştırılmayan Adalar'da ulaşım faytonlarla sağlanır Gezi amacıyla Adalar'a gelenler fayton turları ve çocuklar için büyük eğlence kaynağı olan eşek gezileri yaparlar
Turizm açısından büyük değer taşıyan Adalar'da bazı önemli kurumlar da vardır Bunların başlıcaları, ülkemizin ilk sanatoryumu olan ve 1924'te açılan Heybeliada Sanatoryumu ile Deniz Kuvvetleri'ne bağlı Heybeliada Deniz Lisesi'dir Ünlü edebiyatçılarımızdan Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Heybeliada'daki, Sait Faik Abasıyanık'm Burgazada'daki evleri müze haline getirilmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|