09-23-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Tripolis Colossae – Denizli
Tripolis Colossae – Denizli
Denizli’nin Buldan ilçesine bağlı Yeniköy (Yenice) isimli köyün hemen yanındadır Tripolis harabelerinde henüz geniş kapsamlı bir kazı yapılmamıştır Tripolis’in eski ismi Apollonia olup M S III yy da Seleukoslar tarafından kurulmuştur Burada sur, hipodrom , tiyatro, kilise su kemerleri ve mezar kalıntıları çok geniş bir alana yayılmış bulunmaktadır Bergama krallığınca Selefkiler’in Leodikya’sına rakip olmak üzere MÖ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) 3 yüzyılda kurulmuştur Şehir kurulurken üç küçük yerleşim merkezinin birleştirilmiş olması muhtemeldir
Şehrin önemli özelliklerinden biri sokakların ızgara şeklinde dikey oluşuydu, Menderes vadisi ile Gediz vadisini bağlayan yol üzerinde önemli bir merkezdi Hierapolis’ten başlayan yol Ahmetli köyündeki köprü üzerinden büyük menderesi aşıp Tripolis‘e geliyor, buradan sonra Derbent köyü üzerinden Filadefiya (Alaşehir)’e ulaşıyor Şehir Bergama Krallığı döneminde çok gelişmişti Çünkü başkent Bergama’ya giden yollar önemini yitirmiş ve Tripolis’te canlılığını kaybetmiştir Ancak Leodikya aynı zamanda Efesi doğuya bağlayan yol üzeri olduğundan, Bergama yolundaki ticaretin azalmasından fazla etkilenmemiştir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Tripolis bastığı paralar üstünde tanrıca Leta’ya Tanrılar adına düzenlenen yarışmalara ve menderes nehrine ait resimler bulunuyordu Şehir bir ara Antonipolis adıyla anılmıştır MS 60 yılındaki depreminde hasar görmüştür Bizans döneminde piskoposluk merkezi olduğu bilinmektedir Türklerin Anadolu’ya gelişinden sonra Selçuklularla Bizans arasında uzun süren mücadelelere sahne olan bu bölgede 1211 Alaşehir savaşından sonra büyük Menderes nehrinin kuzeyi ve bu arada Tripolis Bizans egemenliğinde kalmıştır Bizans imparatoru Dukas zamanında 1258, 1261 Tripolis, Fledelfiya 1243 Kösedağ savaşında İlhanlılar’a yenilen Anadolu Selçuklu sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev’nin Tripolis‘e geçerek burada Bizans imparator ile İlhanlılara karşı bir anlaşma imzaladığına 1305’te Germiyanoğulları tarafından ele geçirildiği bilinmektedir Bu şehrin suyu dışardan getiriliyordu Bunun yarattığı güçlük nedeniyle şehir zamanla terk edilmiştir Başka bir kaynağa göre şehir 1554’te meydana gelen bir depremle yaşanamayacak hale gelmiştir Şehirde 1994’e sınırlı bir kazı ve temizlik çalışması yapılmıştır Bu kazıda sütun cadde olarak adlandırılan caddenin 9 x 27 m boyutlarındaki bir kesimi açılmıştır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
TRİPOLİS DE BELLİ BAŞLI BÜYÜK YAPI KALINTILARI
Surlar
Askeri maksatla kurulmuş olan Tripolis şehri de diğerleri gibi surla kuşatılmıştı Bugün bu surlardan şurada burada bazı kalıntılardan başka bir şey yoktur Zaten Tripolis şehri mevcut şehirler arasında en çok harap olanıdır Depremler, savaşlar ve nihayet şehrin yıkılışından sonra çevrede kurulan köy ve kasabalar şehri tanımayacak hale getirilmiştir Bu bakımdan ayakta hiçbir yapı kalmamıştır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Tiyatro
Şehrin Batı yanına düşer Çapı 60 metre olan Tiyatro’nun kaç kişilik olduğu bilinmiyor Zira, ne basamakları, ne de amfisi ortada yoktur Sadece sahne kısmından bir parçası mevcuttur Şehrin 50 – 60 bin nüfusu olduğu tahmin edildiğine göre, bu tiyatro daha küçüktü Tiyatro mimari bakımından ikinci yüzyıl mimarisi ve Roma stilindedir Bu şehirde diğerleri gibi depremden yıkılıp yeniden yapılmıştır Yani şehir birkaç defa karakter değiştirmiştir
Hipodrom
Diğer şehirlerde olduğu gibi burada da bir Hipodrom varmış Tiyatro’nun yanında olan bu koşu yeri de bugün tamamen yıkılmış, ancak ufak tefek izleri kalmıştır Buda gösteriyor ki, Tripolis’te diğer çağdaş şehirler gibi Spora özel bir önem vermiştir Bu yerler de at koşuları, hayvan güreşçileri, Gladiyatör karşılaşmaları da yapılırdı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kiliseler
Bir piskoposluk merkezi olan Tripolis şehrinde, bir çok kilisenin bulunacağından şüphemiz yoktur, zira bu şehir de diğer gibi Hıristiyanlığın ilk devirlerinde Küçükasya da Hıristiyanlığı yayan merkezdir Nitekim,Havarilerden (St Bartelmi ve St Philippe)’in bu maksatla şehri ziyaret ettiği bir gerçektir Bu gibi ulu din yayıcıların ziyareti münasebeti ile şehirlerde adlarına birer kilise yapıldığı da bir gerçektir Şu halde,Tripolis şehrinde de büyük kiliselerin yapılmış olduğu şüphesizdir Fakat,bu kiliselerden hiçbirisi ayakta kalmamıştır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Mezarlar
Şehrin Doğusundaki Küçük vadisi ile şehir arasındaki yer şehrin mezarlığı idi Burada iki türlü mezar görüyoruz: Bir kısmı kayaların içine oyulmuş küçük odacıklar halinde ,diğeri de taç kapaklı sandukalar halinde halindeki lahitlerdir Sandukalar çoğu içinde kıymetli eşya olacağı sanılarak açılmıştır Kayalar içindeki mezar odalar olduğu durmaktadır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Su deposu
Şehrin içme suyu,tahminen 10 kilometre kuzeydeki gür kaynaklardan getirilmiştir Suyun geldiği yer şehre göre yüksek irtifada bulunduğundan,şehrin kuzeyindeki tepede yapılan büyük bir depo vasıtası ile su çehre tazyikli olarak verilmiştir Şehrin su yollarından bugün köylüler tarafından çıkarılan büyük taş ve toprak künkler, şehre getirilen suyun çok kuvvetli olduğu anlatılıyor Zira bu künklerden orta şişmanlıkta bir insan geçebilir Suyun kaynağı ,bugün Güney ilçesi sınırları içinde bulunan Karcı veya Başçeşme olduğu sanılıyor Zira halen buradan çıkan gür, temiz ve serin su Narlı dere köyünün değirmenlerini çalıştırmaktadır İşte bu su Güney Hamidiye ve Narlıdere köyleri topraklardaki yüksek yerlerden geçirilerek şehre getirilmiştir Su yollarından bir kısmı hala toprak altında bulunduğu gibi Su deposu olarak kullanılan ve bugün Halk arasında yel değirmeni diye söylenen dairevi büyük taş yapı, şehrin kuzeyindeki çıplak yamaçta ayaktadır Bu yapının su terazisi olması da mümkündür![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Taş köprü
Bugün Sarayköy ilçesine Bağlı Ahmetli köyünde ve büyük Menderes nehri üzerinde bulunan kemerli, Roma tarzındaki taş köprünün Alaşehir-Tripolis-Hierapolis ve Leodikya’yı, daha doğrusu Sart-Sus ticaret yolu üzerinde, o devirlerde yapılmış olduğu sanılıyor, bu köprü Yunan ordusunun Birinci cihan savaşından sonra İzmir ve çevresini işgali sırasında (1920-1922) Yunanlılarla Kemalci Türkler arasında sınır olarak kabul edilen Menderes’in Batı yanını Türk akınlarından korumak maksadı ile dinamitlenerek ortasından büyük bir kemeri yıkılmıştır kemer yerinde düz bir beton atılmak suretiyle köprü tamamlanmışsa da tarihsel değeri yararlanmıştır Bu köprü üzerinden yüzlerce yıl eski ve orta çağ milletlerinin tarihi akıp gitmiştir Köprünün yapılış tarihi ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Colossae Honaz Denizli
Denizli İli’nin 25 km doğusunda, Honaz İlçesi’nin 2 km kuzeyinde yer almaktadır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Denizli-Ankara karayolunun 16 km sinde bulunan Organize Sanayi Bölgesi’nden Honaz’a giden karayolu, Colossae kentinin içinden geçmektedir
Antik kent, Honaz (Kadmos) dağının kuzeyinde Aksu Çayının kenarına kurulmuştur Antik Çağdan beri kullanılan güney şark yolu üzerindedir Büyük Frigya içinde bulunan en önemli merkezlerdendir Ksenophon’a göre Frigyanın 6 büyük şehrinden biridir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Pers egemenliğinde de parlak çağlarını yaşamıştır İ Ö 2 yy dan itibaren Hierapolis ve Laodikeia’nın kurulması ile önemini yitirmiştir İ S 1 yy başlarında Laodikeia ile birlikte yüncülük ve dokumacılıkta çok gelişmiştir İ S 1 yy da Neron döneminde meydana gelen depremle harap olmuştur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Geç Roma döneminde Hierapolis ve Laodikeia göçler nedeni ile köy hüviyetine bürünmüştür![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
İ S 692-787 yıllarında şimdiki Honaz İlçe merkezinin bulunduğu yerde Chonae adıyla kurulan kent nedeni ile tamamen terk edilmiştir Chonae kentinde St Michael kilisesinin bulunduğunu eski kaynaklardan öğrenmekteyiz![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Ancak şu anda hiçbir kalıntısı yoktur Yukarıda tepe üzerinde ise Osmanlı Dönemine ait bir kale kalıntısı mevcuttur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Colossae antik kentinin kalıntılarına, akropol olan höyük tepesi ile çevresindeki arazilerde rastlanmaktadır Höyüğün kuzeyindeki bölgede kayaya oyulmuş oda ve ev tipi mezarlar bulunmaktadır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|