Alacahöyük – Çorum |
09-12-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Alacahöyük – ÇorumAlacahöyük – Çorum Çorum’un 45 km güneyinde, Alaca İlçesi’nin 17 km kuzeybatısında yer almakta olup, Boğazköy’e 34, Ankara’ya ise 210 km uzaklıktaki Alacahöyük Köyü yerleşim alanı içerisindedir Höyük, ilk kez 1835 yılında WC Hamilton tarafından tanıtılmış olup, bu yıllardan itibaren Orta Anadolu’yu ziyaret eden bilginlerin uğrak yeri olmuştur 1861 yılında ise G Perrot Anadolu gezisi sırasında höyüğe gelmiş ve kapının sağ ve solundaki dört köşe kulenin planı ile orthostatlardan birini açığa çıkarmıştır Perrot bu çalışmadan sonra bu kabartmaların Hitit dönemine ait olduğunu da ilk olarak ileri süren kişi olmuşturW Ramsey de Wilson ile birlikte 1881 yılında höyüğü inceleyerek birkaç yeni kabartmayı daha önce bilinenlere eklemişlerdir 1893 yılında ise E Chantre höyüğe gelmiş ve o da sfenkslerin arasındaki dört köşe dehlizi ve onun gerisindeki ikinci kapıyı ve kapının sövelerini ortaya çıkarmıştır Kabartmaların mülajını alan Chantre, kabartmaların konularına bakarak, Perrot gibi burasının bir saraydan ziyade mabet kapısı olabileceğini ileri sürmüştür Sfenksli kapının güneyindeki aslanları da inceleyen Chantre, bu kapılardan biri üzerinde yer alan yazının Frig yazısı olduğu görüşünü Ramsey’in yazısından sonra daha da kuvvetlendirmiştir Daha sonra 1906 yılından beri Boğazköy’de çalışan H Winckler, Makridi Bey ve İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Halil Ethem Bey’in teklifi üzerine Höyük’te araştırma yapmaya karar vermişlerdir 1907 yılında Makridi Bey sfenksli kapıda yaklaşık 15 gün süren bir çalışma yapmış, bu çalışma sonucunda kapı önünde birkaç yeni orthostat daha bulmuştur Höyüğün birkaç yerinde sondaj çalışması yaptıktan sonra, höyüğün kuzey eteğindeki poterni (girişi) görerek bunu Boğazköy’deki poternle karşılaştırmıştır Höyük’te gerçek anlamda ilk sistemli kazılar, Cumhuriyet Döneminde Atatürk tarafından başlatılmıştır 1935 yılında Türk Tarih Kurumu adına Hamit Zübeyr Koşay, Remzi Oğuz Arık ve Mahmut Akok’un gerçekleştirdiği ilk kazı çalışmaları 1983 yılına kadar sürdürülmüştür Bu tarihten itibaren ara verilen kazılara 1997 yılında Prof Dr Aykut Çınaroğlu tarafından tekrar başlanmıştırYapılan araştırma ve kazılar sonucunda Alacahöyük’ün Kalkolitik Çağdan günümüze kadar kesintisiz olarak iskâna sahne olan höyükte 4 kültür katı tespit edilmiştir Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit ve Frig dönemlerini kapsayan bu katlar kendi aralarında 15 ayrı mimari tabakaya ayrılmaktadır Buna göre; Kalkolitik Çağ : MÖ 4000-3000 ana toprak üzerine 15-9 tabakada, Eski Tunç Çağı : MÖ 3000-2000 8-5 tabakada, Hitit Çağı : MÖ 1800-1200 4-2 tabakada, Frig Çağı : MÖ 750’den itibaren 1 tabakada yer almaktadır Höyük’te Kalkolitik Dönemde gerçekleştirilen ilk iskân kuzey kısımları tepeciklerle korunan ve su seviyesinden yüksek bir konumda güneye bakan bir alan seçilerek gerçekleştirilmiş olup, bu yerleşme küçük bir köy durumundan ileriye gidememiştir Bu dönemde mimari, taş temel ve kerpiçle örülen duvara dayanıyordu; çatı saz ve kamışla örtülerek, üzeri düz dam toprakla sıkıştırılıyordu Kalkolitik Dönemi takip eden ve 4 yapı katı ile temsil edilen Eski Tunç Çağı Alacahöyük’te 13 kral mezarı ile önem kazanmıştır 5 ve 7 kata ait olduğu ileri sürülen mezarlar şehrin özel bir alanında yer almaktadır Bunlar biçimleri bakımından Anadolu’nun ve hatta Önasya’nın eşsiz mezar örnekleri olarak nitelenebilir Mezarlar yetişkin erkek ve kadınlara aittir Bu mezarlara çocuk ve bebek gömülmemiştir Ayrıca bu mezarlarda birden fazla gömüye de rastlanmamıştır Orta Anadolu’daki diğer mezar tiplerinin aksine Alacahöyük’te hem mezarların hem de ölülerin yönlerinde bir birlik vardır Ölü hediyeleri Eski Tunç Çağında Ege ve Önasya’da bilinenlerin en zengini ve çeşitlisidir Bunların arasında bugüne kadar benzerlerine diğer kültür bölgelerinde rastlanmayan güneş kursları, geyik ve boğa heykelleri, süs eşyaları, kama, kılıç, balta gibi savaş aletleri ile pişmiş toprak, taş, altın, gümüş, tunç, bakır ve elektrondan yapılmış eserler de vardır Eski Tunç Çağında Alacahöyük’ün mimari sistemi, Anadolu’nun özgün yapı tekniğine dayanmaktadır; bu tekniğe göre yapılan taş temelli, kerpiç duvarlı, düz tavanlı, sıvalı taban ve toprak çatılıdır Kalkolitik Dönemi takip eden ve 4 yapı katı ile temsil edilen Eski Tunç Çağı Alacahöyük’te 13 kral mezarı ile önem kazanmıştır 5 ve 7 kata ait olduğu ileri sürülen mezarlar şehrin özel bir alanında yer almaktadır Bunlar biçimleri bakımından Anadolu’nun ve hatta Önasya’nın eşsiz mezar örnekleri olarak nitelenebilir Mezarlar yetişkin erkek ve kadınlara aittir Bu mezarlara çocuk ve bebek gömülmemiştir Ayrıca bu mezarlarda birden fazla gömüye de rastlanmamıştır Orta Anadolu’daki diğer mezar tiplerinin aksine Alacahöyük’te hem mezarların hem de ölülerin istikametinde bir birlik vardır Ölü hediyeleri Eski Tunç Çağında Ege ve Önasya’da bilinenlerin en zengini ve çeşitlisidir Bunların arasında bugüne kadar benzerlerine diğer kültür bölgelerinde rastlanmayan güneş kursları, geyik ve boğa heykelleri, süs eşyaları, kama, kılıç, balta gibi savaş aletleri ile pişmiş toprak, taş, altın, gümüş, tunç, bakır ve elektrondan yapılmış eserler de vardır Eski Tunç Çağında Alacahöyük’ün mimari sistemi, Anadolu’nun özgün yapı tekniğine dayanmaktadır; bu tekniğe göre yapılan taş temelli, kerpiç duvarlı, düz tavanlı, sıvalı taban ve toprak çatılıdır Alacahöyük’ün bugün görülebilir kısmını oluşturan Hitit tabakaları üç yapı katından oluşmaktadır Bu dönemde, 250 m çapında daireye yakın şekildeki höyüğün kenarında bir savunma sistemi oluşturulmuş olup, savunma sistemi üzerinde şehre girişi sağlayan iki ana kapının varlığı tespit edilmiştir Bunlardan biri güneydoğudaki sfenksli kapı, diğeri höyüğün batısındaki kapıdır Höyük’te olası şehrin dinsel kapısını oluşturan güneydoğudaki sfenksli kapıda, iki sfenks yer almaktadır İki metreden yüksek olan ve monolit taş lentoları üzerine yontulmuş olan sfenks protomlarında başlar dikkati çekmektedir Dışarı taşkın şişkin gövdeli sfenksler ayrık ve kısa bacaklar üzerinde durmaktadır Doğu tarafındaki sfenksin iç yüzünde pençelerinde tavşan taşıyan çift başlı kartal bulunmaktadır Sfenksli kapının doğu ve batısında yer alan kulelerin altında bulunan kabartmalar alçak kabartma tekniğiyle işlenmiş, ayrıntılar plastik olarak verilmiştir Batı kulesi orthostatlarının hemen hemen hepsi tüm bir friz olarak izlenir Bu kısımda altta kült-libasyon konularının ve üst sırada ise av sahnelerinin betimlendiği görülmektedir Fırtına tanrısı onuruna kutlanan ve Hitit dini metinlerinden de bilinen bayram törenlerinde baş rahip ve rahibesi olan kral ve kraliçe burada boğa karşısında dua pozisyonunda gösterilmiş, bunu izleyen kabartmalarda ise törenin diğer bölümleri betimlenmiştir Doğu kulesindeki kabartmalarda oturan tanrıça önünde dua eden şahıslar yer almaktadır; bunlar kült törenlerinin devam ettiğini göstermektedirler Sfenksli kapıdan içeri girip, giriş kompleksini geçtikten sonra sağ tarafta “Mabet-Saray” olarak adlandırılan büyük bir Hitit yapısının temelleri görülmektedir Bu yapı, çeşitli depo odaları ve diğer komplekslerden oluşmaktadır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Alacahöyük – Çorum |
11-27-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Alacahöyük – ÇorumFarklı kişilerce yapılan kazıların ardından Atatürk’ün isteğiyle TTK tarafından sistemli kazılar 1935′te Remzi Oğuz Arık ve Hamit Zübeyr Koşay başkanlığında başlatılmıştır Bu kazıların sonuçlarında MÖ 3200-2600 Kalkolitik dönemden kalma çanak, çömlek parçaları, mezarlar, kerpiç ve kamış duvarlı ev kalıntıları bulunmuştur Bu dönemden kalma eserlerin çoğu Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir Alacahöyük Mezarları: Erken Bronz Çağı’ndan kalma 13 kral mezarı bulunmuştur (bu mezarlar zengin armağanlarla doludur) Alacahöyük’teki kral mezarlarında silah ve değerli eşyaları ile ölü gömme geleneği yalnızca krallara ve yönetici sınıftan insanlara uygulanmıştır Bu da toplumsal bir farklılaşmanın başladığının işaretidir Hititler’den önceleri böyle gelişmiş bir teknik ve kültürün izleri Alacahöyük Kral Mezarlarıda görülür Mezarlar dikdörtgen çukurlar biçiminde, kaba taşlarla çevrili ve üstleri tahta ile örtülüdür Mezarların bazıları tek gömülüdür, bazılarıda erkek ve kadın birlikte gömülüdür Mezarlarda çıkan soyut simgeler, güneş kursları, demir nesneler, geyik ve boğa heykelcikleri oldukça gelişmiş bir kültürün ürünüdür Çorum’un 50km doğusundaki Oymaağaç ve Merzifon yakınlarındaki göller mezarlarındaki buluntularda aynı kültürün izleri görülmektedir Buradaki buluntulardan aynı gelenek ve göreneğin sadece Alacahöyük’e özgü olmadığı kuzeyde Pontus bölgesine kadar uzandığı sanılmaktadır En önemli yapı Tapınak-Saray kalıntılarıdır Yapının 18-20m genişliğinde, 80m uzunluğunda büyük bir avlusu, ve odaları vardır Sfenksli kapı, Hitit mimarisinin etkileyici bir örneğidir Duvarlar kapı girişine kadar büyük taşlardan, üstü karpiçtendiriki kule arasına yerleşmiş olan yapı odalar, avlu, ve kabartmalarla süslü kapı kasasından oluşmaktadır Höyük’ün en üst katında Frigler döneminden kalma yapı kalıntıları, taş temelli ev kalıntıları ve kaldırım döşemeleri bulunmuştur Bizans dönemine ait insan başı, haç ve yazıt mezarlar ortaya çıkmıştır |
|