Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
tarihi, ülkeler

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Ülkeler Tarihi (5)
Kuzey Kore

Kuzey Kore'nin tarihi, 1948 yılına kadar Güney Kore'nin tarihi ile aynıdır Kuzey Kore, 1948 yılında Sovyetler Birliği'nin işgal ettiği bölgede kuruldu Sovyetler Birliği geri çekilince, iki Kore'nin birleştirilmesi için sarfedilen çabalar sonuç vermedi ve doğan gerginlik, 1950 yılında savaşa yol açtı Bu savaşta Kuzey Kore, Güney Kore'yi işgal etti BM tarafından müdahale edilerek Güney Kore'den çıkarıldı

1953'te Kore Yarımadası, 38° enlemi sınır olmak üzere ikiye bölündü Ülke 1948'den beri KimSung diktatörlüğüyle yönetilmektedir 1972'den bu yana iki Kore'nin tek ülke olarak birleştirilmesi için yapılan çalışmalar sonuç vermedi 1975'ten sonra, Kuzey Kore, batılı ülkelere ve Japonya'ya yaklaşma siyaseti gütmeye başladı Sosyalist ülkelerde uygulanan yumuşak politika Kuzey Kore'de de uygulanmaya başlanmış olup, Kuzey ve Güney arasındaki gerginlik giderek azalmaktadır


Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Libya

Libya’nın bilinen ilk tarihi, ülkede mevcut mağara, harabe ve eski eserler üzerinde yapılan araştırmalara göre, MÖ 400 yıllarında yaşamış olan Berberilerle başlar Eski Yunanlılar Libya’nın en eski yerlileri olarak bilinen Berberilere, “Lebular” ve ülkeye de “Lebu” diyorlardı Zamanla bu kelime, “Libya” şeklinde söylenmiştir

Berberiler, uzun müddet Fenikelilerin istilasında kalmışlardır Libya, bundan sonra birçok milletlerin istilasına uğradı ve pek çok medeniyetlerin tesirinde kaldı Libya’yı önce Kartacalılar, sonra Romalılar idareleri altına aldılar Romalılar buraya “Afrika” adını verdiler Bu isim yıllar sonra bütün kıta için söylenir oldu Libya, bunlardan sonra 642 yılına kadar Vandallar ve Bizanslıların istilasında kaldı

Mekke’de doğan İslam güneşi, 642 yılında Libya’yı aydınlatarak, Afrika karanlığını ve Bizans zulmünü ortadan kaldırdı Emevi orduları bölgeyi bunlardan temizleyerek, İslam dininin buralarda yayılmasına sebep oldu Emevilerden sonra kurulan Abbasi Devletinin meşhur halifesi Harun Reşid zamanında, Libya’ya “Ifrikiye” adı verildi ve devlete bağlı valilerce idare edildi

Uzun yıllar Abbasi hakimiyetinde kaldıktan sonra, 910 yılında Fatimilerin işgaline uğradı Kısa bir müddet sonra, önce Eyyubi Devletine daha sonra Memluklere bağlandı Libya 1551 yılına kadar Memluk sultanlarının idaresi altında kaldı Aynı yıllar, Osmanlı Devletinin Asya, Avrupa ve Afrika’da fetihler yaparak zaferden zafere koştuğu yükselme dönemidir

Bir zamanlar İspanya ve Malta şövalyelerinin elinde inleyen Trablus, 1551 yılında, meşhur Kaptan-ı derya Turgut Reis tarafından fethedilmiş ve Libya, Osmanlı Devletine bağlanmıştı Libya, 400 yıl Osmanlı adaleti ve idaresi altında huzur ve refah içinde yaşadı Osmanlı Devletine bağlı ayrı bir il idi Osmanlı padişahının tayin ettiği valilerce idare edilir ve her yıl devlete vergi verirdi Fakat Osmanlı Devletinin son zamanlarında iş başına geçen İttihat ve Terakki Partisinin beceriksizlikleri, üç kıtaya yayılmış büyük Osmanlı topraklarının elden çıkmasına sebep olduğu gibi, Libya da aynı akıbete uğradı

İttihat ve Terakkicilerin tecrübesiz ve bilgisiz idareleri sırasında Libya’ya gerekli önem verilmedi Dünyanın içinde bulunduğu siyasi buhranlar Afrika’da da kendisini göstermiş ve İtalyanlar, Libya’ya saldırmışlardır Bundan sonra Libya, diğer Afrika ülkeleri gibi Avrupalı milletlerin mücadele alanı olmuştur Nihayet 1911 yılında Ouchy Antlaşması ile ülke, İtalyanların eline geçti Bu tarihten itibaren 1951 yılına kadar devam eden kargaşalıklar dönemine girdi

Libya’daki mevcut azınlıkların liderleri olan Ahmed eş-Şerif, Mİdris ve Mİbn Ali el-Sanusi gibi emirler, Avrupalılara karşı isyanları başlattılar Ülke içinde İtalyanlarla şiddetli çarpışmalar oldu İtalyanlar birçok katliamlar yaptılar Nihayet müttefiklerin yardımı ile 1951 yılında yabancıların idaresi son bularak Libya Krallığı kuruldu 1953 yılında Arap Birliğine ve 1955 yılında da BM’ye üye oldu

Libya, 1963 yılında on yönetim bölgesine ayrıldı Krallık, 1969’da meşruti krallık haline getirildi Fakat çok geçmeden iki yıl sonra ordu içindeki genç subaylar grubu ihtilal hazırlığına girdiler O sıralarda Türkiye’yi ziyaret etmekte olan Kral İdris devrildi İhtilal sırasında yüzbaşı rütbesiyle Silahlı Kuvvetler Komutanı olan Kaddafi, ihtilalden sonra, önce başbakan ve sonra da devlet başkanı oldu Muammer Kaddafi, ülke yönetimini ele geçirdikten sonra “ihtilal lideri” olarak Libya’yı yeni bir düzen içine soktu

Arab-İsrail savaşı neticesi parçalanan Arab Birliği yerine Mısır ve onun yanında yer alan Arap ülkelerine karşı, Red Cephesini kurdu Rusya ile yakın ilişkiler içerisine girerek politikasını Moskova’ya paralel bir tarzda yürüttü Kendisinin yazdığı ve sosyalist fikirlerini ihtiva eden Yeşil Kitab istikametinde bir Arap Birliği düşüncesine kapıldı Mısır ile birleşme çabası boşa çıkınca Suriye ile birleşme kararı aldı

1980’de, bir uranyum kaynağı olan Çad ile resmi olarak birleşti Son olarak Tunus ile birleşmeye teşebbüs edildiyse de, Mısır birleşmesi gibi başarısızlığa uğradı ve birçok karışıklıklar ortaya çıktı Libya’daki ABD ve İngiltere’ye ait üsler kapatıldı ABD ile karşılıklı ticari misillemelerin ve Akdeniz’deki askeri sürtüşmelerin arkasından ABD uçakları Trablusgarb ve Bingazi’yi bombaladı Bu saldırı Kaddafi’nin ülke içindeki yerini yeniden güçlendirdi (1986)

Libya’nın Mısır, Uganda ve Çad’ın içişlerine karışmaya kalkışması üzerine, bu ülkelerde birçok silahlı çatışma meydana geldi Çad’a gönderilen Libya kuvvetleri mağlup olarak geri döndü Kaddafi, Castro politikasını Afrika kıtasında benzeri bir şekilde tatbik ederek Libya’daki birçok müesseseleri devletleştirmiş ve hür dünya ülkeleri ile olan ilişkilerini gerginleştirmiştir 1986’dan itibaren Amerika’nın Petrol ve havacılık sektörlerine uyguladığı ambargo, büyük ekonomik sıkıntıya yol açtı 1990 yılında Kaddafi, Amerika ile ilişkilerini geliştirmeye başladı


Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Lübnan

Lübnan'ın en eski tarihi Fenikeliler'le başlar Fenikeliler'den sonra Lübnan'a sırasıyla Âsurlular, Yeni Babilliler, Persler, Makedonyalılar ve Romalılar sahip oldular Hazret-i Ömer zamanında, 643 yılından itibaren Suriye'nin fethi için gönderilen İslam orduları, aynı tarihlerde Lübnan'ı da fethetti Bu arada Suriye'den göç eden Maruni Arapları, Lübnan Dağlarının kuzey bölgelerine yerleştiler Bugünkü iç karışıklıkların sebepi olan Dürziler ise on birinci yüzyılda güneyden Lübnan'a girdiler

Lübnan daha sonra Haçlı saldırılarına maruz kaldı ve birçok küçük Haçlı devletçikleri kuruldu Bunlar da Memlukler zamanında özellikle Baybars ve Kalavun dönemlerinde temizlendi Osmanlı Devletinin ilk olarak Müslümanların halifesi unvanına da sahip olan padişahı Yavuz Sultan Selim Han, 1516 ve 1517'deki Mısır Seferi sırasında Memlük Devletine son vermiş ve Lübnan'ı da Osmanlı sancağı yapmıştı

Osmanlı adalet ve idaresindeki Lübnan, özel bir statüye sahipti Otonom idare sistemiyle yönetilirdi ve ayrı bir vergi (haraç) sistemine tabiydi Dolayısıyla Lübnan, refah seviyesi yüksek, türlü kolaylıklara sahip ve harplerden uzak bir halde sakin bir sancaktı Komşu bölgelerin insanları akın akın Lübnan'a göç ederek nüfusu arttırmaya başladı Bu kadar rahatlığa rağmen Fakreddin Maan adlı bir Dürzi yönetiminde iken, Osmanlı Devletiyle münasebetleri bozuldu Maan, 1613'te Osmanlı ordusunun korkusuyla İtalya'ya kaçtıysa da 1618'de geri döndü Mısır'a kadar sınırlarını genişletti Nihayet 1633'te gerekli cezası verildi

1799'da Napolyon'a karşı Akka'da, Lübnan idarecilerinden olan Başir-II muharebe ederek Fransızlar bozguna uğratıldı Lübnan tam 402 yıl Osmanlı idaresi altında kaldı Son dönemlere doğru Lübnan'da sayıları artan Dürzi ve Maruniler, isyanlar çıkarmaya başlamıştı Fransızlar Marunileri, İngilizler ise Dürzileri destekliyorlardı Nihayet Birinci Cihan savaşı sonunda Lübnan, Fransız mandası altına girdi 1926'da çıkan Dürzi Atraş Paşa isyanı büyük bir katliam sonucu bastırıldı

Kıtalara hakim Osmanlı Devleti yıkılınca, bütün bölgelerde olduğu gibi Lübnan'da da idari sistem tamamen bozularak karışıklıklar arttı Sultan İkinci Abdülhamid Han zamanında Osmanlı Devletinin en büyük ve en gelişmiş şehirlerinden biri olan Beyrut, savaş alanına döndü 1941'de Fransa mandası altında bağımsız oldu 1943'te manda da kaldırıldı, seçimler yapıldı Hükumet ve idari sistemde dinlerin eşit etkisi esas olmak üzere hazırlanan Milli Pakt (1943'te) kabul edildi

Buna göre, Lübnan batı ile dost olan Arap Birliği üyesi bir devlet oluyordu 1945'te Birleşmiş Milletlere katıldı Arap-İsrail savaşında,Arap devletleri safında İsrail'e taarruz etti Savaşın sonunda yurtsuz kalan 400000 Filistinli, Güney Lübnan'da mülteci kamplarına alındı Bugün dış güçlerin müdahalesi ile Lübnan iç savaşı, tedavisi mümkün olmayan kangren haline gelmiştir 1975'ten bu yana iç savaş muhtelif şekiller değiştirerek devam etmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Macaristan

Eski kaynaklarda Macaristan'dan Panonya diye bahsedilmektedir Macaristan'ın bulunduğu Tuna havzası ve Karpatlar bölgesi, coğrafi yer itibariyle kuzeyden ve doğudan devamlı gelen istilaların, akınların mecburi geçiş yolu olmuştur MÖ üçüncü asırda Keltler'in, sonra Daklar'ın istila ettiği Panonya, MÖ 1 asrın sonlarında Romalıların hakimiyetine girmiş ve bu hakimiyet MS 4 asıra kadar sürmüştü

Panonya 4 asırda Attila idaresindeki Hunların, 6 asırda da Volga Nehrinin doğusundan Tuna Havzasına kadar gelen Avar Türklerinin istilasına uğradı ve Avarlar burada kuvvetli bir imparatorluk kurdular İki yüz elli yıl Orta Avrupa'ya hakim oldular Önceleri Şamanistken giderek Hıristiyanlığı benimsemeye başladılar ve 769'da Charlemagne tarafından ortadan kaldırılan Avar Türkleri, böylece Hıristiyanların özellikle Slavların arasında eriyip kayboldular

1869 yılında Urallar'ın doğu yamaçları ve Orta Volga arasında yerleşmiş olup, Hazar Türklerinin bir kolu olan Arpatlar batıya göç ederek, Karpatlar ve Tuna havzasını işgal ettiler Macarlar'ın asli unsurunu meydana getiren Arpatların güneye ve batıya yaptıkları akınlar, Germen İmparatoru Birinci Otto tarafından önlenince göçebelikten yerleşik hayata geçtiler

Moğol istilasına kadar Macaristan'da istikrarlı bir devre başlamış oldu Orta Asya gelenek ve yaşayış tarzlarını bir süre devam ettiren Arpatlar, Prens Geza zamanında Hunlar ve Avarlar gibi Hıristiyanlığı kabul ettiler Türklüklerini tedricen kaybedip Hıristiyanlaşmalarına rağmen, Macaristan'da bugün bile birçok Türkçe kelime ve yer adları kullanılmaktadır Mesela, tyuk, (tavuk), birska (bıçak), szakall (sakal), tengez (deniz), sarga (sarı) teknö (tekne), borju (buzağı), sator (çadır) gibi daha pek çok kelime, Macarların Türk asıllı olduklarını bariz bir şekilde göstermektedir

Moğol istilasından sonra Arpat Hanedanının yerine, yabancı soydan gelen Anju Hanedanı geçti 1787'den itibaren Macaristan'da idareyi ele alan Sigismund ile beraber bazı fasılalar olmasına rağmen Macar Halkı, Alman asıllı krallarca idare edildi Macarlar, Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişini durdurmak için 1396'da 130000 kişilik bir orduyla harekete geçtiler

Niğbolu önlerinde Yıldırım Bayezid Han (1389-1402) karşısında ağır bir yenilgiye uğradılar Ancak bundan sonra, devamlı surette, bizzat veya yardımcı olarak Osmanlı fütuhatını engellemeye çalıştılar 1526'da Mohaç'ta tekrar Macar ordusu Osmanlılara yenildi ve Orta Macaristan fethedildi Macaristan Osmanlı hakimiyeti altına girmişse de bu hakimiyet tam olarak kurulmayıp, Transilvanya ve Karpatlar bölgesi Osmanlı tabiiyetinde kalmak üzere Prens Zapolya'ya verildi Kuzey ve kuzeybatı Macaristan Avusturya'da kaldı Zapolya'nın ölümüyle halefi ve varisi Janos isimli bir çocuğa taç giydirilince, Osmanlılar Avusturya'ya fırsat vermeden buraya yerleşmek için, Macaristan'ın tamamı Osmanlı eyaleti haline getirildi ve Budin Beylerbeyliğine bağlandı

Macaristan 1699'daki Karlofça Antlaşmasına kadar yüz altmış beş sene Osmanlı hakimiyetinde kaldı Osmanlıların Macaristan'daki hakimiyet devirleri, bugün bile hasreti çekilip çeşitli vesileler ile bunun ifade edildiği tam bir huzur, sükun, adalet ve imar devri oldu Burada görev yapan Osmanlı paşa ve devlet adamlarının da yaptırdıkları başta hamamlar olmak üzere pek çok eserler büyük bir yekun teşkil etmekte olup, Macaristan'ın Avusturya idaresine düştüğü zaman yapılan tahribata rağmen bazıları günümüze kadar gelebilmiştir

O devirlerde mezhep savaşları ile çalkalanan Avrupa'da, Macaristan başta olmak üzere, Osmanlı toprakları Protestanların sığınak yeri oldu Osmanlı-Macar münasebetleri sosyal ve iktisadi, her alanda gelişti ve Macaristan'da Osmanlı kıyafetleri giymek moda oldu 1604'teki Osmanlı-Avusturya savaşında Macarlar Osmanlıların yanında yer aldılar ve kurulan Erdel Beyliği içişlerinde bağımsız ancak, Osmanlı Devletine tabi olmak üzereMacarlara verildi

Macaristan 1689'da Avusturya'nın eline geçtikten sonra da bağımsızlık hareketleriOsmanlılarca desteklendi 1682-1684'te İmre Thököly'nin, 1703-1711'de Ferenc Rakoczi'nin bağımsızlık hareketleri başarısızlıkla sonuçlanınca diğer isyancılar ile beraber Osmanlı Devletine sığındılar Thököly İzmit'te, Rakoczi Tekirdağ'da ölene kadar misafir muamelesi gördüler

150 yıl sonra Osmanlı Devletine gelen Macar heyeti, Tekirdağ'a yerleştirilen mültecilere verilen araziyi satın almak için kendilerine müracaat eden Türk köylülerine hayran kaldılar Rakoczi'nin arkadaşı Kelemen Mikos'un yazdığı ve mültecilerin hayatını anlatan Türkiye Mektupları isimli eseri bugün Macar tarihi ve edebiyatının kaynak kitapları arasında sayılmaktadır

Ferenc Rakoczi'nin başarısız teşebbüsünden sonra Macaristan Avusturya'nın yarı kolonisi haline geldi ve bugüne kadar, Osmanlı hakimiyetindeki hürriyetini, iki dünya savaşı arasındaki devir hariç bir daha göremedi 1785'te Almanca resmi dil olarak kabul edilip, Avusturya ile Macaristan arasında gümrük birliği ilan edildi

1848'de Lajos Kossuth'un bağımsızlık hareketi Rusya'nın yardımıyla bastırıldıktan sonra büyük bir baskı rejimi başladı, ancak 1876'da Macaristan,Avusturya sınırları içinde federatif bir devlet haline gelebildi Böylece Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ismiyle ikili bir monarşi kuruldu

Avusturya, 1914'te Birinci Dünya Savaşına girince Macaristan da katılmak mecburiyetinde kaldı Ancak Avusturya'nın teslim olması üzerine Macaristan ayrılarak cumhuriyet ilan olundu 1919'da bastırılan Bela-Kun idaresindeki komünist ayaklanmasından sonra Amiral Horty 1 Mart 1920'de kral naipliğine getirildi Macaristan, 1920'de yapılan Trianon Antlaşması ile topraklarının üçte ikisini, nüfusunun beşte birini kaybetti

İki dünya savaşı arasında Macaristan ideolojik ve ekonomik yönden Hitler Almanyası'na yaklaştı ve Antikomintem pakta katıldı 1941'de Almanya ile beraber Rusya'ya karşı İkinci Dünya Savaşına girdi Ancak 1944'te Almanya ile arası açılınca Hitler Macaristan'ı işgal ettirdi Amiral Horty'nin Macaristan'da yirmi dört yıllık idaresi sona erip, yerine Szalas getirildi

Szalas'ın kurduğu terör rejimine karşı başlayan muhalefet, komünistlerin güçlenmesine ve Rusların Macaristan'ı işgaline yol açtı 4 Şubat'ta cumhuriyet ilan edildi ve aynı sene madenler, ağır sanayi tesisleri, bankalar devletleştirildi Üç milyon hektar arazi, sahiplerinden zorla alındı Macaristan İşçi Partisi öncülüğünde kilisenin mallarına el konuldu ve kilise aleyhtarlığı kampanyası başlatıldı

Ancak başgösteren tepkiler sonucu 1953'te ülkede mevcut bulunan Sovyet askerleri İmre Nagy'ı başa getirerek yumuşama politikası takip etmeye başladılar İmre Nagy'ın reformlarına tahammül edemeyip, 1955'te görevden alınınca Macaristan'da muhalefet çok büyük oldu 1956'da tekrar hükumetin başına getirilen İmre Nagy, Macarların Sovyet işgal güçleri aleyhine "artık yoldaş değiliz" diye başlattıkları ihtilal hareketi sırasında Macaristan'ın Varşova Paktından çekilip, tarafsız kaldığını, 2 Kasım 1956'da Birleşmiş Milletlere, 3 Kasımda da Sovyet Büyükelçisi Yuri Andropov'a bildirdi

"Eskunzuk, eskunzuk hogy tovabb nem leszunk!" (Yemin ediyoruz, artık köle olmayacağız!) diyen Macar halkının hürriyet mücadelesi, 4 Kasım'da Budapeşte'ye giren yüzlerce Sovyet tankı tarafından kanla bastırıldı Binlerce Macar, komünizmden kurtulmak için seyirci durumda kalan Batı'ya iltica ettiler İmre Nagy de yakalanarak 1958'de idam edildi 1989'da komünist parti feshedildi 1990 seçimleri çok partili oldu ve merkez sağ partiler iktidara geçtiler


Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Makedonya

Bölgede, bilinen ilk hakimiyeti, MÖ 725'lerde Argead Hanedanından, Birinci Perdikas kurdu Makedonya Krallığını kuran bu hanedan, Yunan asıllı değildir Krallık Sırbistan ve Trakya'da genişledi Bölge, MÖ 513'ten 479'a kadar Perslerin işgalinde kaldı Perslerin çekilmesiyle Makedonya Krallığının başşehri Pella oldu

Kral İkinci Amiktas, Üçüncü Fredikas, İkinci İskender devrindeki hanedanlık kavgalarında, kuzeyden Balkan kavimlerinin istilasına uğradı MÖ 359'da İkinci Filip'in kral olmasıyla, devletin otoritesi kuvvetlendi Hanedan kavgasına son verilip, istilacılar çıkartıldı Sınırlar genişletildi İkinci Filip'ten sonra yerine Büyük İskender (MÖ 334-323) kral oldu

Büyük İskender, Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye ve Mısır'ı alıp, Türkistan ve Hindistan'a girdi Büyük İskender, kazandığı savaşlar sonunda ahlaksızlıklarda azıtıp, otuz üç yaşında sefaletle ölünce, MÖ 323'te Dördüncü İskender kral oldu Onu Büyük İskender'in kumandanlarından Antigonos Kiklons öldürerek, Makedonya krallığına geçti Antigonos Makedonya'da yeni hanedanın kurucusudur

Romalıların bölgeye hakim olmasına, Makedonya Krallığı karşı koymuşsa da, MÖ 172-168 yılları arasında üçüncü sefer sonunda yenildiler Makedonya Roma İmparatorluğunun bir eyaleti haline getirildi Avrupa'daki kavimler göçü esnasında ve sonrasında sık sık istilaya uğrayan Makedonya, miladdan sonra 6 yüzyılda Slavlaşmaya başladı Dokuzuncu ve onuncu yüzyıllarda Bulgarlar bölgede kuvvet kazandı Dördüncü Haçlı Seferinde 1204-1224 yılları arasında Makedonya'da Latin Krallığı kuruldu 1230'larda Bulgarların, 1280'de de Sırpların hakimiyetine geçti

Osmanlı Devleti, Anadolu'da kurulup, adalet üzere idare edilmesi sayesinde kısa zamanda genişleyip, 14 yüzyılda Avrupa kıtasına da hakim olmaya başladı Osman Bey devrinde, Makedonya'ya ilk Osmanlı akını 1324 yılında yapıldı Osmanlı Sultanlarından Birinci Murad Han devrinde, 26 Eylül 1371 Cirmen Zaferiyle Türklere Makedonya'nın kapıları açılarak, Balkanlardaki mukavemet kırıldı

1371'den sonra başlatılan Makedonya fütühatı, 1373 yılına kadar tamamlandı 1371'den 1877-1878 Osmanlı-Rus (Doksanüç) savaşına kadar fasılasız Osmanlı hakimiyetinde kalan Makedonya, 1878'de Rusların işgaline uğramışsa da, aynı yıl yapılan Berlin Antlaşmasıyla tekrar kurtarıldı

1912- 1913 Balkan savaşı felaketinden sonra, Makedonya Osmanlı hakimiyetinden çıktı Bölgedeki Türk ve Müslüman ahali Anadolu'ya göç etmek mecburiyetinde kalmasına rağmen, bölgede hala çok sayıda Türk-İslam nüfusu yaşamaktadır

1371'den 1913 yılına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalan Makedonya on dokuzuncu yüzyılın ortalarına kadar barış, sükun ve huzur devrini yaşadı Bu devirde Makedonya'da sanat değeri yüksek mimari eserler inşa edildi Ahalinin sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanması için pek çok müesseseler kuruldu Sivil ve askeri okulların açılması ve çeşitli müesseselerin kurulmasıyla Makedonya'nın hayat ve kültür seviyesi yükseltildi Bölgedeki Osmanlı eserlerinin çoğu haçlı, slav ve komünizm zihniyetleriyle tahrip edilmesine rağmen, geride kalanlar dahi o devrin şaheser abidelerindendir

Makedonya'nın Türklerin hakimiyetinden çıkması, 19 yüzyılda şiddetlenen Papalık ve Rusya'nın propagandası sebepiyledir Bölge Osmanlıların elinden çıkmasıyla, toprak bütünlüğünü kaybetti Önce Balkan devletleri arasında savaş meydanı haline gelen Makedonya, Birinci Dünya (1914-1918), İkinci Dünya (1939-1945) savaşlarında da aynı akibete uğradı İkinci Dünya Savaşı sonunda, 1947'de Makedonya Bulgaristan, Yugoslavya ve Yunanistan arasında paylaşıldı

Yugoslavya sınırları içinde kalan Makedonya topraklarında, Yugoslavya'yı meydana getiren cumhuriyetlerden biri olan Makedonya Cumhuriyeti kuruldu Makedonya Cumhuriyeti, Yugoslavya'nın parçalanması üzerine kurulan Yeni Yugoslavya'dan 1991'de yapılan referandum ile ayrıldı ve bağımsız bir devlet haline geldi

Birçok ülke Makedonya'yı tanırken, Yunanistan'ın itirazı ile Avrupa Devletleri tanımadı Bunun nedeni ise yeni cumhuriyetin, Yunanistan'daki bir bölge ile aynı ismi taşıması idi Yeni devletin isminin değiştirilmesi yönünde Yunanistan'ın istekleri hala devam etmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Meksika

Meksika, Kuzey Amerika’da tarihi çok öncelere dayanan tek ülkedir MÖ birinci yüzyıla doğru körfez bölgesi, Oaxaca, merkezi yayla, çok gelişmiş bir kültür ve sanata şahit oldular Bu durum eski Maya İmparatorluğunun doğuşuna tesir etti Bu imparatorluk, 4 yüzyılda tarih sahnesine çıkarak yedinci asırdan sekizinci asır sonuna kadar, Yucatan’dan Guatemala’ya kadar genişledi

Aynı dönemde birinci ve dokuzuncu yüzyıl arasında ekonomik ve sosyal yönden Mayalar derecesinde teşkilatlanmış çeşitli medeniyetler, Oaxaca da, merkezi yaylada ve körfez kıyısında geliştiler Bunlara klasik medeniyetler adı verilir

Sonra, 9 yüzyıldan 12 yüzyıla kadar gelişen Tula Toltekleri ortaya çıktı Fakat bunların medeniyeti yeni kabilelerin tesiri altında değişikliğe uğradı 987 yılında Maya-Toltek karışımı yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olan, yeni Maya İmparatorluğu kuruldu Aynı dönemlerde kuzey kabileleri yayla üzerine yerleşerek şehir hayatına geçtiler

Aztlan’dan gelen Mexica kabileleri 1325’te Tenochtitlon (Mexico) şehrini kurarak, 50 yıl sonra ilk hükümdarlarını seçtiler Aztekler, kabileler arası rekabetten faydalanarak 1430’dan 1521’e kadar genişleyen büyük bir imparatorluk kurdular Sadece Michoacan Taraskları önünde başarısızlığa uğrayan Aztekler; Totonaktası, Zopatekleri ve Mikstekleri hakimiyeti altına aldılar

İspanyollar ülkeyi ele geçirmek için, Azteklere karşı duyulan kinden faydalandılar 1519’da İspanyollar, Cortès komutasında çıkarma yaptılar ve Veracruz şehrini kurdular Meksika, 1535’te İspanyanın genel valiliği haline geldi İspanyol istilası, kuzeye ve güneye doğru uzanarak 17 asır sonuna kadar, devam etti Ekseriya acımasız olan Hıristiyanlaştırma geleneksel dinlerle mücadele etti ve yerli medeniyet yok edildi

1571’de Mexico’da engizisyon kuruldu 1519’larda kesin olarak bilinmemekle beraber, 25 milyon olduğu tahmin edilen yerli nüfus, 1650’ye doğru 1500000’e düştü Ekonomik reformlara rağmen İspanyol idaresi, yerliler ve melezler kadar beyazlar için de dayanılmaz bir hale geldi 1810’da İspanyolları ülkelerinden kovmak için harekete geçtiler 11 yıl süren bir bağımsızlık savaşı sonunda, 1821’de Kral Naibine Cordoba Antlaşması imzalatıldı 1824’te bağımsızlık ilan edildi

Bağımsızlığı, iç ve dış savaşların sebep olduğu yarım yüzyıllık karışıklıklar dönemi takip etti Santa Anna’nın diktatörlüğü esnasında yapılan ABD ile savaş sonucunda, 1848 Guadalupe Antlaşması ile New Mexico, Teksas, Kaliforniya kaybedildi 1855’te liberaller başarı kazandı Bir iç savaş sonunda Juarez muhafazakarları kazandı, fakat bunlar dış borçları tehir etmek zorunda kaldı Bunun üzerine Fransa, İngiltere ve İspanya askeri müdahalede bulundu Juarez’in tekliflerini, Latin Amerika’da Fransa yararına Katolik bir imparatorluk kurmak isteyen Üçüncü Napolyon reddetti ve Meksika’yı istila etti

Juarez’in başkanlığından sonraki Porfino Diaz’ın uzun diktatörlüğü sırasında (1876-1911) ekonomi, sosyal adaletsizlik ve yerli köylülerin sömürülmesi pahasına gelişti Diaz’ı düşüren liberal Madero, ihtilalci halk akımlarını bastıramadı ve 1913’te katledildi Carranza karışıklıklar ortasında 1917 anayasasını kabul ettirdi ve halka yönelik bir siyaset takip etti

Obrago’nun başkanlığında (1920-1924) tarım reformunun uygulanması başladı Bunun bir katolik tarafından katledilmesi ve şiddetli Katolik direnişi sonucunda, kiliseye karşı son derece katı ve bazan öldürücü bir siyaset başladı Lazoro Cardenasi, Başkanlığı (1934-1940) sırasında dini mücadeleleri yatıştırarak modernleşme politikası takip etti İkinci Dünya Savaşından sonra sanayileşmeye büyük önem verildi


Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Moğolistan

Moğolistan'da yaşayan Proto-Moğolları ve Tunguzları; Türklerin kurduğu büyük Hun İmparatorluğu birleştirdi Miladdan önce 3 yüzyıldan itibaren bölge Türklerin hakimiyetine geçti On üçüncü yüzyılın başına kadar; Büyük Hun İmparatorluğu, Göktürk, Uygur, Karakutay devletleri hakim oldu Cengiz Hanın birleştirip teşkilatlandırdığı kabilelerle, 1205'te Moğolistan'da ilk Moğol Devleti kuruldu

Cengiz Han, 1227'de ölünce Moğol İmparatorluğu oğulları arasında bölüşüldü Moğolistan'a Ögedey ve Toluy'un neslinden hanlar, 1634 yılına kadar hakim oldu 1634'te Mançu Hanedanının hakimiyetine geçti On yedinci yüzyılda Çarlık Rusyası, bölgeyi kontrolüne almak için teşebbüslere başladı On sekizinci yüzyılda Moğolistan'da Rus ve Çin yanlılarının mücadelesi başladı

Moğol prenseslerinin Çinliler gibi yaşaması Moğolistan'da milliyetçilik akımının başlamasına sebep oldu Katolik misyonerlerinin faaliyetleriyle Moğolistan'da Hıristiyanlaşma başladı Misyonerler Uzak Doğu'da dayanak noktası elde etmek ümidiyle Moğolistan'ın istiklalini müdafaa ettiler İstiklal fikri yayıldı Yirminci yüzyılda

1912'de Çin'de Mançu hanedanının yıkılmasıyla Moğol prensleri Rusların da yardımıyla Moğolistan'ın istiklalini ilan ettiler Çinlilerle mücadeleye girişen Moğolistanlılar, 1915'te Çin'e de istiklallerini tanıttılar Çin-Japon savaşında Moğolistan'da yeraltı faaliyetiyle komünist hareket başlatıldı Japonya'nın Kuzey Çin'e girmesiyle 1935-1937'de Moğolistan da işgale uğrayarak, mahalli muhtar bölgeler kuruldu

1945'te İkinci Dünya Savaşınin bitmesiyle ülkedeki istiklal yanlısı teşkilatlar faaliyetlerini komünizm paralelinde devam ettirdiler Komünizme karşı mücadele eden teşkilatların zayıflatılmasıyla İç Moğolistan, Çin'in hakimiyetinde muhtar hale getirildi İkinci Dünya Savaşından sonra dış Moğolistan'da, ABD ve İngiltere'nin tavsiyesiyle, Moğolistan Halk Cumhuriyeti kuruldu

20 Ekim 1945'te referandumla istiklalini ilan eden Moğolistan, önce Milliyetçi Çin tarafından tanındı 1946'da Moğolistan Halk Cumhuriyeti ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği aralarında ittifak imzalandı 1961'de Birleşmiş Milletler Teşkilatına kabul edildi

Sovyetler Birliğindeki ve Doğu Avrupa'daki komünist yönetimlerinin çöküşü komünizmle idare edilen Moğolistan'ı da etkiledi 1990'da çok partili sisteme geçilerek; ekonomik, sosyal ve siyasal reformlar yapıldı Temmuz 1990 ilk çok partili seçimler yapıldı Moğolistan'da bulunan Rus birlikleri yapılan anlaşma sonucu geri çekildi


Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Nijerya

Bugünkü Nijerya topraklarında ilk yaşayanların, milattan 700 yıl öncesine rastladığı tahmin edilmekte, fakat bunların kimler olduğu hakkında kesin bir hükme varılamamaktadır Nijerya’nın tarihini, Arapça yazılmış kayıtlara dayalı olarak, kuzey bölgelerde 9 yüzyıl başlarında kurulmuş, Konem-Boru ve batı bölgelerde de yedi Hausa şehir devletleriyle başlatmak mümkündür

On ikinci yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanmış Yoruba veIfe krallıkları, 14 yüzyıldan itibaren kıtayı aydınlatmaya başlayan İslam ışıklarıyla eriyip gitmişlerdir İslamiyetin yayılmasıyla, mevcut şehir devletleri ve birçok kabile Müslümanlıkla şereflenmişlerdir Buna göre Kuzey Nijerya tamamen İslamlaşmış ve geri kalan bölgeler de İslamiyetin nüfuzu altına girmişti

Nijerya’ya ilk olarak 15 yüzyılda Avrupa sömürgeciliğini ve zulmünü getirenler, Portekiz ve İngiliz esir tüccarı denizciler olmuştur Bir yanda doğudan parlayan İslam güneşi köleliği önleyici, eritici ışıklarıyla Afrikalılara hayat getirirken, diğer yanda bozulmuş dinlerinin taassubu ve maddi hırslarla dolmuş Avrupalılar, Nijerya’nın zenci insanlarını esir yapıyor ve satıyordu Böylece, Avrupalıların işgalleriyle Atlantik esir ticareti başlamıştı 350 yıl kadar süren bu vahşet, 20000000 Nijeryalı’nın esir olarak satılmasıyla Avrupa tarihinde kara bir leke olarak kalmıştır

İngiltere, 19 yüzyıl başlarından itibaren, Nijerya içişlerine karışmaya başladı İlk olarak Lagos, 1861 yılında bir İngiliz kolonisi haline geldi 1885’te Gine Körfezi civarı, İngiltere’nin himayesine girdi Bundan sonra İngiltere, Nijerya’yı iki himaye bölgesine ayırdı İkisini birden bir vali yönetiminde tuttu Birinci Dünya Savaşından sonra başlayan milliyetçilik hareketleri, Nijeryalılar arasında yabancılara karşı isyan etme ve bağımsızlığı elde etme düşüncesini getirdi

1950 yılında, idare gücünü, merkezi otoriteyle üç ayrı bölgenin meclisleri arasında paylaştıran yeni bir federal sistem getirildi 1954 yılında ilan edilen anayasa, kuzey, batı ve doğu bölgeleri güçlü bir merkezi hükümete bağlı olarak, Nijeryalılara sahip oldukları kanuni hakları verdi

İngiltere, iş başına kendi çıkarlarını koruyacak bir hükümeti getirmeyi planlıyordu Ülkede üç büyük parti kuruldu ve 1959 yılında seçimler yapıldı Bu seçimlerde kuzey bölgenin Nijerya Halkları Kongresi (NPC) kazandı ve parti lideri Ebubekir Tafawa Balewa başbakan oldu Müslümanların çoğunlukta olduğu kuzey bölge iktidara gelince, ilk iş olarak 1960 yılında bağımsızlığı elde etti

Nijerya bundan sonra 1963 yılında Cumhuriyeti ilan etti ve akabinde 1965 yılında yeni seçimler yapıldı Fakat bundan sonra Nijerya’da iç karışıklıklar başladı 30 Mayıs 1967’de Doğu Bölgesi Biafra Cumhuriyeti adıyla isyan ettiyse de, Nijerya hükümeti dış güçlerin yardımıyla bu isyanı bastırdı Fakat bu iç harp 30 aydan fazla sürdü ve 20 yüzyılın en kanlı ve korkunç çatışmalarından biri oldu Biafra bölgesi binlerce ölü ve birçok harap olmuş binayla doldu

1970 yılından sonra olay yatıştı ve bu arada bulunan petrol yatakları Nijerya’nın hayatını değiştirdi 29 Haziran 1975’te General Muhammed yeni bir askeri darbeyle iş başına geldi Çok geçmeden 1976’da yapılan üçüncü ihtilal teşebbüsü başarısızlıkla bitti Fakat, General Muhammed öldürüldü ve yerine, yardımcısı General Olesegun Obasanjo geçti General İbrahim Babangida devlet başkanı olup, askeri bir rejim kuruldu

Bundan sonra NijeryaFederal Hükümeti, petrol gelirlerinin getirdiği refah düzeyi ile iç olayları önlemeye başladı ve bugün için Nijerya Afrika’nın en gelişmiş ülkelerinden biri haline geldi 4 Temmuz 1992’de seçimlerle tekrar demokratik düzene geçilmeye ilk adım atıldı Sivil yönetime geçiş tarihi olarak çeşitli zamanlar belirlendi ise de en son olarak 27 Ağustos 1993’e ertelendi


Alıntı Yaparak Cevapla

Ülkeler Tarihi (5)

Eski 10-14-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ülkeler Tarihi (5)




Norveç

Norveç tarihi hakkında yazılmış ilk yazılı dökümanlara göre, ülke topraklarında, 9 yüzyıla kadar, Alman kabilelerinin kurmuş olduğu birçok küçük krallıklar vardı 872 yılında Kral Harold the Fairhaired, bu krallıkları tek bir Norveç Krallığı altında birleştirdi O zamanlar ülke, Nortuagua veya Nordveg adıyla bilinirdi

1000 yılına kadar Norveç'in ilk yerlileri olarak bilinen Vikingler, yaptıkları sağlam gemilerle Avrupa'da birçok yerlere saldırdılar İnsanların korku içinde yaşamalarına sebep oldular Gittikleri yere kan, vahşet, ölüm ve korku götürüyorlardı Fakat çok geçmeden ekonomik sıkıntılar sebepiyle meydana gelen iç çatışmalar, Norveç'i huzursuz bıraktı

Arkasından 14 yüzyıl başlarında "Kara Ölüm" adını verdikleri veba hastalığı Norveç halkına ölüm ve dehşet getirdi Hemen hemen nüfusun yarısı bu hastalıktan öldü Hıristiyanlığın ülkeye girdiği sıralarda, mükemmel olan tarım, ticaret ve denizcilik felce uğradı Norveçlilerin deniz üstünlüğünün yerini, derin ve acı bir fakirlik aldı

1397 yılında İsveç, Danimarka ve Norveç, Danimarka Kralı idaresi altında Kalmar birliğini kurdular 1523'te İsveç bu birlikten ayrıldı 1814 yılına kadar Danimarka'ya bağlı olarak yaşayan Norveç, 17 mayıs 1814'te Eidsvoll'da bir bağımsızlık deklerasyonu yayınladı Yeni bir meclis açarak, ilk anayasasını hazırladı 1905 yılında Danimarkalı Prens Charles'in Norveç Kralı ilan edilmesiyle de, ülke tam bağımsız bir krallık haline geldi

Norveç Birinci Dünya Savaşı esnasında tarafsızlığını ilan etti Buna rağmen, savaş boyunca 2000 Norveçli denizci öldürüldü İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Norveç yine tarafsız idi Fakat Almanlar, 9 Nisan 1940 tarihinde İskandinavya Yarımadasına taarruz etti Norveç, 1945 yılına kadar Alman işgali altında kaldı Alman Nazi iktidarı, 35000 Norveçliyi tevkif etmiş ve 1500'ü aşkın Yahudiyi yerlerinden kovmuştu Bunun üzerine Norveç, müttefikler tarafında yer aldı Ülkenin işgali 8 Mayısta Almanların çekilmek zorunda kalmasıyla son buldu Sürgüne gönderilmiş olan Kral Haakon, ülkesine dönerek tekrar Norveç birliğini sağladı

Savaşın getirdiği felaketler Norveç'i oldukça yıpratmıştı Müttefik kuvvetlerin, Alman ordularını mağlup etmesiyle, Alman işgalinden kurtulan Norveç yine müttefik kuvvetlerin dış yardımlarıyla ekonomisini çıkmazdan kurtarabildi ABD'nin sağladığı 350 milyon dolarlık Marshall Planı yardımı Norveç'i rahatlattı Batı ve Doğu arasında stratejik bir mevkide yer alması ve Rusların Çekoslovakya'yı işgal etmesi yüzünden 4 Nisan 1949'da NATO'ya katıldı

1930 yılından beri iktidarda bulunan İşçi Partisi, 1965 yılında anti-sosyalist partilerin koalisyona gitmeleri üzerine düştü Yerine Merkez Partili Per Borten başkanlığındaki koalisyon hükümeti geldi 1971 yılında Ortak Pazar üyeliği için ortaya çıkan meseleler sebepiyle bu hükümet de düştü 1972 de yapılan halk oylaması neticesinde Ortak Pazar üyeliği, %47 kabule karşılık %53 hayır oyu ile reddedildi

1981 seçimlerinde anti-sosyalist iktidar, ezici bir üstünlükle tekrar hükümet oldu Yeni hükümet, Muhafazakar Parti liderliğinde ülke yönetimini ele aldı 1985 seçimlerini İşçi Partisi kazanarak Brundtland başbakan oldu 1989 seçimlerinde İşçi Partisinin oy kaybetmesi üzerine Brundtland 1989 Eylülünde başbakanlıktan çekildi Muhafazakar Parti başkanı Jan Peder Syse başkanlığında azınlık hükümeti kuruldu

1990'da Norveç'in Avrupa topluluklarıyla münasebetlerinin geleceği konusunda Muhafazakar Parti kendi içinde anlaşmazlığa düşmesi üzerine hükümet istifa etti Yerine yeniden İşçi Partisi azınlık hükümeti kurdu Ülkenin çok sevlien kralı V Olav'ın 17 Ocak 1991'de ölümü üzerine tahta oğlu V Harold geçti Hükümet 1992'de Avrupa Ekonomik Alanına katılma anlaşması imzaladı Arkasından parlemantoda onaylanan kararla hükümet AT'ye üyelik başvurusunda bulundu


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.