Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
enerji, güvenlikçekirdek, kaynaşması, nükleer, santrallarıteknik

Nükleer Enerji Santralları-Teknik Güvenlik-Çekirdek Kaynaşması

Eski 08-31-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Nükleer Enerji Santralları-Teknik Güvenlik-Çekirdek Kaynaşması



Nükleer Enerji Santralları-Teknik Güvenlik-Çekirdek Kaynaşması






Nükleer enerji santralları, kömürle çalışan termik santrallardan pek farklı değildir Termik santrallarda kömür yakılarak su kaynatılır, böylece elde edilen buhar gücüyle bir türbin döndürülür ve türbin elektrik üretir Nükleer enerji santrallarında ise, gerekli ısı atomların bir reaktörde bölünmesiyle üretilir


Reaktör Tipleri Kullanılabilir miktarda enerji üreten ilk reaktörler 1950'lerde İngiltere'deki Calder Hall'da kuruldu Bu reaktörler aslında askeri amaçla plütonyum üretmek ve nükleer enerji konusunda deneyim kazanmak için kurulmuştu; bunlarda elektrik üretimine 1956'da başlandı Bu reaktörlerin yavaşlatıcıları, Fermi'nin reaktöründe olduğu gibi grafitti; yak ıt olarak, magnezyum alaşımından bir kap içine yerleştirilmiş doğal uranyum metali kullanılıyor ve sistem basınçlı karbon dioksitle soğutuluyordu

Tepkime sırasında oluşan ısıyı emen karbon dioksit bunu ısı değiştiricilerine taşıyor ve ısı burada, elektrik üretmeye yarayan türboalternatörleri çalıştıracak buharı elde etmek için kullanılıyordu Bu reaktörlere "magnox" tipi reaktör denirdi; daha sonra bunların benzeri başka reaktörler yapıldı ve Geliştirilmiş Gaz Soğutmalı Reaktör (AGR) tipi ortaya çıktı




1950'lerin başlarında ABD'li bilimciler, denizaltılarda güç kaynağı olarak kullanılmak üzere küçük reaktörler geliştirme çabasına giriştiler ABD'li yetkililerin elinde çok miktarda zenginleştirilmiş uranyum (U235 oranı artırılmış uranyum) vardı; yavaşlatıcı olarak da grafit yerine su kullanmayı düşündüler Aslında su nötronları soğurur, yani içinde tutar ve zincirleme tepkimeyi sürdürmeye yarayan nötronların sayıca azalmasına neden olur; ama nötronları yavaşlatmakta grafitten daha etkilidir Denizaltılar için küçük reaktörler yapmayı başaran ABD'li bilimciler daha sonra, ucuz elektrik üretebilecek bir reaktör geliştirmenin yollarını aramaya başladılar Bu çalışmaların sonucunda iki ana reaktör tipi tasarımı geliştirildi: Basınçlı Su Soğutmalı Reaktör (PWR) ve Kaynar Sulu Reaktör (BWR)


PWR tipi reaktörlerde yakıt olarak, yaklaşık yüzde 3 oranında U235 içerecek biçimde zenginleştirilmiş ve özel alaşımdan yapılmış bir kutu içine yerleştirilmiş uranyum dioksit kullanılır Yavaşlatıcı ve soğutucu olarak da sudan yararlanılır Pompalanan su önce reaktörde dolaştırılır, sonra ısı değiştiricisine aktarılır; reaktörde ısınan su, ısı değiştiricisindeki ikinci bir su devresinde buhara dönüştürülür ve bu buhar elektrik üreten türbinleri çalıştırır BWR tipi reaktörde, reaktörün "kalp" bölümü, yani zincirleme tepkimenin oluştuğu bölüm PWR'ninkiyle aynıdır; ama bunlarda ikinci bir su sistemi yoktur ve reaktörün soğutma devresinden çıkan buhar doğrudan türbinlere beslenir Nükleer enerji üretmekte olan ülkelerin pek çoğunda PWR ya da BWR tipi reaktörler kullanılır




Reaktörün İçi Modern nükleer reaktörlerde, yakıt elemanları olan uranyum çubukları reaktörün içine demetler halinde yerleştirilir Çubuklar kafes biçiminde düzenlenir; böylece soğutma sıvısı ya da gazının bunların arasından akarak ısıyı emmesi ve taşıması sağlanır


Yakıt elemanlarının arasındaki kanallara, kolayca nötron soğurabilen ve böylece zincirleme tepkimeleri durdurabilen bir maddeden (örneğin bordan) yapılmış "denetim" çubukları yerleştirilir Bu çubuklar bulundukları kanallarda yükseltilip alçaltılarak enerji üretim miktarı denetim altında tutulabilir Bütün yakıt elemanları ve denetim çubukları yavaşlatıcı olarak kullanılan malzemeye gömülmüş durumdadır Yavaşlatıcı olarak grafit, su ya da ağır su (bir hidrojen izotopu olan döteryum bakımından zengin su) kullanılabilir Reaktörün bu kalp bölümü, çekirdek bölünmesi sırasında ortaya çıkan ışınımın (radyasyonun) dışarı sızmasını engellemek amacıyla çok kalın bir beton ya da çelik kalkanla çevrilidir

"Hızlı" Reaktörler Her uranyum çekirdek
bölünmesi tepkimesinde iki ya da üç nötron serbest kalır Oysa zincirleme çekirdek bölünmesi tepkimesini sürdürebilmek için bunlardan yalnızca birine gerek vardır ve sonuçta çok sayıda nötron "yedek" olarak kalır Yedeklerden bazıları kaçar; ama bunlar reaktör kalkanı, yavaşlatıcı ve çekirdeği bölünemeyen U238 tarafından tutulur Geriye kalanlar da denetim çubuklarıyla "temizlenir"

Daha önce açıklandığı gibi, U238'de tutulan nötronlar bu uranyum izotopunun çekirdeği bölünebilir plütonyuma dönüşmesine neden olur Plütonyum bir atık değil, potansiyel değeri U235'inkinden daha büyük olan bir yakıttır Oluşan plütonyumun bir bölümü, ısıl (yani ısı üreten, termik) reaktörlerde çekirdek bölünmesine uğrar; ama kalanı, kullanılmış yakıtın yeniden işlenmesi sırasında ayrılıp geri kazanılabilir Ayrılan bu plütonyum taze yakıt çubukları haline getirilebilir ve "hızlı" reaktörlerde kullanılabilir Bu tür reaktörlerin yavaşlatıcıları olmadığı için, bunlarda nötronların yavaşlatılması söz konusu değildir Ama plütonyum çok tehlikeli bir maddedir ve taşınırken büyük özen gösterilmesi gerekir
Hızlı reaktörlerde aynı miktar uranyumla, "konvansiyonel" ısıl reaktörlerdekine oranla 5060 kat daha fazla enerji üretilebilir Hızlı reaktörlerde, ısıl nükleer reaktörlerden bir yan ürün olarak çıkan plütonyum yakılabildiği gibi, çekirdeği bölünebilir olmayan ve ısıl reaktörlerce "yakılamayan" U238 de plütonyuma dönüştürülebilir; bu nedenle bu tip reaktöre hızlı üretken reaktör de denir

İlk ticari amaçlı hızlı reaktör Fransa'nın güneybatısındaki CreysMalville'de kuruldu; Süper Phenbc (Süper Anka) adı verilen bu reaktörde soğutucu olarak sıvı sodyum kullanılmaktadır SSCB ve İngiltere'de de elektrik enerjisi üreten hızlı üretken reaktörler vardır

Teknik Güvenlik


Çekirdek bölünmesi olduğu zaman bir dizi radyoaktif parçacık ortaya çıkar Bu parçacıklar bozunur (parçalanır) ve ışınım (radyasyon) yayarlar Yayılan ışınım kansere ve gelecek kuşaklarda gen bozukluklarına yol açabilir; vücuttaki dokuları tahrip ederek ölümlere neden olabilir {bak IŞINIM; RADYOAKTİFLİK) Nükleer reaktörler hem tesiste çalışanların ışınıma uğrama tehlikesini hem de atmosfere ışınım sızmasını olabildiğince azaltacak biçimde tasarımlanır ve yapılır Ama gene de ışınım sızıntıları olmuştur Örneğin, ingiltere'nin kuzeyindeki Cumbria'da kurulu olan Sellafield santralındaki sızıntılar, İrlanda Denizi'nde 1950'lerden bu yana ciddi radyoaktif kirlenmeye yol açmıştır





Yakın zamanlarda ABD ve SSCB'de son derece ciddi nükleer santral kazalan oldu 1979'da ABD'nin Pennsylvania eyaletindeki Harrisburg'ta kurulu olan Three Mile Island reaktöründe, aşın ısınmadan kaynaklanan kısmi bir kalp erimesi oldu ve radyoaktif gazlar atmosfere kaçtı


Bundan daha da kötüsü, Nisan 1986'da SSCB'de Kiev yakınlarındaki Çernobil reaktöründe ortaya çıkan patlamadır Hasar gören reaktörden kaçan radyoaktif parçacıkların oluşturduğu dev bir bulut Avrupa'nın içlerine, 2000 kilometrelik bir uzaklığa yayıldı SSCB'de 31 kişinin öldüğü, 200 bin kadar kişinin de evlerini terk etmek zorunda kaldığı bildirildi Önümüzdeki yıllarda daha da çok kişinin ışınımın yol açtığı hastalıkların kurbanı olacağından korkulmaktadır Çernobil kazasında anında ortaya çıkan bir başka etki de, atmosferden yer yüzeyine inen radyoaktif parçacıkların SSCB'de ve çevre ülkelerde toprağın ve suyun kirlenmesine neden olmasıydı

Nükleer Atıklar Birkaç yıl geçtikten sonra reaktördeki kullanılmış yakıtın yenisiyle değiştirilmesi gerekir Nükleer bir reaktörde kullanılmış yakıt çubukları yaklaşık olarak yüzde 97 oranında yanmamış uranyum, yüzde 2 oranında atık ürünler ve yüzde 1 oranında da plütonyumdan oluşur Bazı çekirdek bölünmesi ürünlerinin zamanla bozunabilmesi için, bu çubuklar birkaç yıl suyun altında tutulur Sonra da, yüksek düzeydeki radyoaktifliklerini hâlâ korur durumdayken yeniden işlenir; uranyum geri kazanılır, plütonyum ayrılır, geriye atık ürünler kalır
Radyoaktif atıkların pek çoğu duvarları çok katlı tanklarda depolanır Atıklar bir tür camsı madde içine "yerleştirilerek" yeraltına da gömülebilir Birçok atık ürün son derece yavaş bozunduğundan, bunların radyoaktifliği binlerce yıl boyunca sürer; bu da uzun süreli bir tehlike oluşturur

Çekirdek Kaynaşması

Günümüzde kullanılan reaktörlerde, ağır atomların parçalanmasıyla açığa çıkan çekirdek bölünmesi enerjisinden yararlanılmaktadır Ama çekirdek kaynaşması, yani hafif atomların çekirdeklerini bir araya getirip kaynaştırarak da nükleer enerji elde edilebilir Güneş ve başka yıldızların enerjisi bu tür bir tepkimeden kaynaklanır; çekirdek kaynaşması hidrojen bombasının da temelini oluşturur Çekirdek kaynaşmasına dayalı enerji santrallarında, tepkimenin güvenilebilir ve denetlenebilir koşullar altında gerçekleştirilmesi gerekir

En iyi sonuç veren kaynaşma, iki hidrojen izotopu (döteryum ve trityum) arasında gerçekleşenidir {bak Atom) Döteryum ve trityum çekirdekleri kaynaşarak, bir helyum çekirdeği ile birlikte bir nötron oluştururlar ve bu sırada devasa miktarda enerji açığa çıkar Deniz suyu sınırsız bir döteryum kaynağıdır; trityum da, gene bol bulunan ve hafif bir element olan lityumdan elde edilebilir

Ne var ki, çekirdek kaynaşmasını gerçekleştirmek çekirdek bölünmesini gerçekleştirmekten daha zordur Bu güçlük, içerdikleri protonlar nedeniyle artı elektrik yüklü iki çekirdeğin birbirini kuvvetle itmesi ve bir araya çok güç getirilebilmelerinden kaynaklanır Bu doğal engeli aşmak için iki çekirdeğin hızla birbirine yaklaştırılması gerekir Bunu gerçekleştirmenin bir yolu, gaz halindeki yakıtı ısıtmaktır Eğer bir gaz yeterince yüksek bir sıcaklığa kadar ısıtılırsa (burada söz konusu olan milyonlarca derece santigratlık bir sıcaklık düzeyidir), atomlarındaki elektronlar çekirdeğin çekim etkisinden kurtulabilecekleri bir hıza ("kurtulma hızı"na) ulaşır ve serbest kalırlar Böylece, elektriksel olarak nötr durumda bulunan gaz, hızla hareket eden yüklü parçacıklardan oluşan ve plazma denen bir yapıya dönüşür {bak Madde) Plazma ne denli sıcaksa, çekirdekler de o ölçüde hızlı hareket eder

Normal hava yoğunluğunun yüz binde birinden daha az bir yoğunluğu olan plazmanın içerdiği madde miktarı da doğal olarak çok azdır Eğer bu sıcaklık ve yoğunluktaki plazma bulunduğu kapla temas ederse kabın duvarları erir, plazma soğur ve tepkime durur

Sorun, sıcak plazmayı bulunduğu kabın duvarlarından uzak tutmaktır
Bu, magnetik alanlardan yararlanılarak başarılabilir Plazma elektrikle yüklü parçacıklardan oluştuğu için hem elektriksel, hem de magnetik kuvvetlerden etkilenir Böylece plazma, magnetik alan yardımıyla, sınırlı bir bölgede tutulabilir Bunu gerçekleştirmek için gaz, "halka" (lorus) denen, otomobil lastiği biçiminde ve bir dizi magnetik bobinle kuşatılmış bir vakum kabına konur İçinden geçirilen elektrik akımı gazı ısıtır ve aynı zamanda da bir magnetik alan yaratır Dışta bulunan mıknatıslarla birlikte bu alan, tepkimeye giren karışımı halkanın iç duvarlarından uzakta tutar

Plazma, uğraşılması oldukça güç bir maddedir; bu nedenle bilim adamları bir başka çekirdek kaynaşması yöntemi araştırmaya girişmişlerdir Üzerinde çalışılan yöntemlerden biri laser füzyonu'dur; bu yöntemde çekirdekleri kaynaştırılacak maddeler (döteryum ya da trityum) güçlü bir laser bombardımanına tutulur 1989'da gerçekleştirildiği ileri sürülen bir başka yöntem de soğuk füzyon'dur Bazı bilim adamları hiç ısı kullanmadan, laboratuvarda bir kap içinde döteryumdöteryum kaynaşması sağladıklarını açıklamışlardır Ama bu yöntemin geçerliliği hâlâ tartışmalıdır

Çekirdek kaynaşması araştırmaları 1950' lerden beri sürmektedir En gelişkin deney projelerinden biri Avrupa'da, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu'nun (Euratom) denetiminde yürütülmektedir Bu projenin merkezi İngiltere'de Oxfordshire'daki Culham'da kurulu olan JET reaktörüdür Buna benzer reaktörler ABD, SSCB ve Japonya'da da kurulmaktadır

Çekirdek kaynaşması tepkimesiyle üretilebilecek enerji miktarı, çekirdek bölünmesiyle elde edilenden çok daha büyüktür Eğer füzyon güvenli bir biçimde gerçekleştirilebilirse, geleceğin füzyon reaktörleri çok az nükleer yakıta gereksinim gösterecek ve o ölçüde de az atık üretecektir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.