Romeo ve Juliet |
08-26-2009 | #1 |
Equinox
|
Romeo ve JulietAşkların aşkı Romeo ve Juliet, Romeo'nun gözünün önünden bir an bile ayırmak istemediği bir kadına çılgınlar gibi tutulmasıyla başlıyor Bu kadının adı Rosalind Romeo, Juliet'le karşılaştığında ise Rosalind'in ömrü bir anda üzerine tıklandığı anda yok olan bir internet sayfasınınkine eşdeğer oluyor Aşk böyledir demek istiyor Shakespeare Gelir, geçer Eğer çok ciddiye alınırsa da, öldürür" Benim düşmanım olan adındır yalnızca Sen sensin, Montague olmasan da Hem Montague nedir ki ? Ne eli bir erkeğin Ne ayağı, ne kolu Ne yüzü, ne de başka bir parçası N'olur başka bir ad bul kendine Adın ne değeri var ki Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte? Romeo'nun adı olmasaydı, Kusursuzluğundan hiçbir şey kaybolmazdı ROMEO: Oradaki, şu tüm meyve ağaçlarının tepelerini yaldızlayan Kutsal ayın üzerine yemin ediyorum JULlET: Ayın üzerine yemin etme Her ay, yuvarlak dairesinde değişen vefasız ayın üzerine Yoksa senin aşkın da onun gibi değişken olabilir ROMEO: O halde neyin üzerine yemin edeyim? JULlET: Hiç yemin etme Ya da istiyorsan, o zarif benliğinin üzerine yemin et O, benim putperestliğimin tanrısı Ve o zaman sana inanırım Romeo and Juliet William Shakespeare seveceksen ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün; cok hizli giden de cok yavas giden gibi gec varir hedefe romeo-juliet yağmuru seviyorum diyorsun, yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun güneşi seviyorum diyorsun, güneş açınca gölgeye kaçıyorsun rüzgarı seviyorum diyorsun, rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun işte, bunun için korkuyorum; beni de sevdiğini söylüyorsun Vazgeçtim bu dünyadan, tek ölüm paklar beni, Değmez, bu yangın yeri avuç açmağa değmez, Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, hor görülmüş, el emeği, göz nuru, Ötekiler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi kötüler kadı olmuş Yemene: Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama Ne tunç ne taş ne toprak ne de sonsuz denizler Acıklı fâniliğe karşı koyamazken, Nasıl bu kör öfkeyle güzellik cenge girer Çabasında en fazla bir çiçek gücü varken? Ah, nasıl göğüs gersin yazın tatlı rüzgârı Gaddar günler dört yandan üstüne yürüdükçe, Bozguna uğrattıkça yenilmez kayaları, Çelik kapılar bile zamanla çürüdükçe? Ne korkunç bir düşünce! Ah, nerde saklı dursun Çağların mücevherleri Çağların sandığından? Hangi zorlu el var ki bu koşuyu durdursun? Güzellik yağmasını kim esirgesin ondan? Yok hiçbiri Meğer ki mucize sürsün de Sevdiğim ışıldasın kara yazı üstünde III Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, El pençe divanım ben arzuna, buyruğuna; Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir, Sen istemezsen eğer hizmetlerim boşuna Haddim değildir küsmek sonu gelmez anlara Senin için, sultanım, saatleri gözlerken Ayrılık acısını düşünmem kara kara Sen bir kere kölene uğurlar olsun dersen Kıskanç kuşkularımda haddim değildir sormak İçli dışlı olduğun kimdir, nedir işlerin; Nasibin bir put gibi hiç düşünmeden durmak Saçtığın mutluluğa yanarak derin derin Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, Seni kötü göremez bir kötülük yapsan da Bakın ama, kızıl bir örtüye bürünmüş sabah, doğudaki yüksek tepenin çiğleri üstünde yürür) yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı başın döndü mü öbür yana döndür başını başkasının güçsüzlüğüyle iyileşir umutsuz keder gözlerine yeni bir zehir bul ki yok etsin ötekinin zehrini William Shakespeare Tıpkı Shakespeare?in Romeo ve Juliet?inde olduğu gibi ?Romeo: Senin dudaklarınla, dudaklarım günahtan arındı Juliet: Öyleyse şimdi günah dudaklarımda kaldı Romeo: Öyleyse ver bana günahımı geri? Savaşır gözlerimle gönlüm öldüresiye Senin güzelliğinin ganimeti yüzünden: Gözüm kovar gönlümü seni görmesin diye, Gönlüm ister gözüme pay vermemek yüzünden Gönlüm bildirir senin orada yattığını Öyle bir hücredeki giremez billur gözler; Gözüm inkara kalkar gönlün anlattığını, Güzel yüzünün ona sığındığını söyler Gönlü dinleyip karar vermek için toplanır Düşünceler kurulu:soruşturur hakçası Kurulun yargısıyla bir karara bağlanır Seven gözün payıyla duyan gönlün parçası: Senin dış güzelliğin olur gözümün payı, Gönlüm kazanır aşkın gönlündeki dünyayı Vurgunum gözlerine, o gözler acır bana: Bilirler, yüreğin hor görüp işkence eder; Seven yaslılar gibi kara çekmiş sırtına, Kıvranışımı özlü bir şefkatle süzerler Sabahleyin göklerde ışıyan güneş bile Yaraşamaz Doğunun soluk yanaklarına, Akşama yol gösteren gür yıldız, görkemiyle Böyle ışık saçmaz loş Batının yarısına: Yaşlı gözlerin daha çok yaraşır yüzüne Bana da bir pay ayır yüreğindeki yastan: Seni yas daha güzel gösterir ele güne; İşte acıma duygun sana biçilmiş kaftan "Güzel ancak karadır," diye yemin ederim, Senin renginden yoksun olan çirkindir derim Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna; Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna Senin için, sultanım, saatleri gözlerken Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere, Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler; Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım, Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da Tanrı beni ilkbaşta sana kul yaptı, sonra Keyfine el koymayı kurmamı yasak etti Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara; Kölenim ya, boş vaktin olsun diye bekletti Ah, bırak katlanayım, el pençe divan: değer, Senin özgürlüğünün tutuklu yokluğuna; Her mihnete sabreder, her azara baş eğer, İncittin diye hiç suç yüklemez bile sana Sen nerde olursan ol, yetkin, güçlü, özgürsün; Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine: Canın neyi isterse varsın o keyif sürsün, Kendine suç işlersen kendin bağışla yine Beklemek cehennemdir, ama beklerim seni, İyi kötü demeden, suçlamadan keyfini Sahiden uyuyor mu? Ahh! Kim vurmuş kumrumu? Ben geldim, civanım, yiğidim, kalk! Kalksana, konuşsana! Görmüyor musun? Yoksa Örttü mü, gözlerini kara toprak? Bu zambak dudaklara, Şu zeren yanaklara, Acımadın mı hiç ***** felek? Aşıklar, aşk timsali, Gözü pırasa yeşili Piremuz bırakıp gitti beni! Hadi gel, tezcanlı ecel, Gel bana, geline gel, Batır mum sarısı ellerini, Batır benim de kanıma! Madem kıydın canına, kopardın onun bamtellerini Konuşma artık, ey dil, Sadık kılıç, naz etme, gel, Odlara yanmış bağrımı dağla! Bıçaklar kendini Geldim yolun sonuna, Uğurlar olsun bana! A dostlar, o dostlar, kalsın siz de sağlıcakla! |
|