Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Marmara Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atasözleri, balıkesir, efsaneleri

Balıkesir Atasözleri Ve Efsaneleri

Eski 10-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Balıkesir Atasözleri Ve Efsaneleri




Balıkesir Atasözleri ve Efsaneleri

Balıkesir Atasözleri ve Efsaneleri Atasözleri

Atalarımızın tecrübelerini gayet açık ve güzel ifadelerle günümüze taşıyan atasözlerimizin her biri bir hazine kıymetindedir Bunlardan bazıları il ve bölge sınırlarını aşmış, millî bir değer haline gelmiştir Ancak İ Hakkı Akay'ın derlediği ve pek işitilmemiş, yöresel kalmış birkaç atasözünü örneklemek istiyoruz:

* Akçası ucuz olanın kendi kıymetli olur

* Karpuz kesmekle yürek soğumaz

* Martta yağmasın, nisanda dinmesin

* Öz ağlamayınca göz ağlamaz

* Süt taşınca kepçeye baha olmaz

* Sonradan görme kuldan, buluttan çıkma günden korkulur

Efsaneler

Halk anlatmaları arasında inandırıcılıkları, belirli birşahıs ve mekâna bağlı oluşları gibi özellikleriyle efsaneler önemli bir yer işgal ederler Farsça "Fesane" kelimesinden gelen efsane kavramı, pek çok bilimsel eserde tanımlandığı gibi kısa, nesir ve inandırıcı anlatmalardır Dinî şahıslar, olaylar ve yerlerle ilgili olarak anlatılanlara "Menkabe" dendiği de bilinmektedir Ayrıca canlı ve cansız bazı varlıkların teşekkülünü izah eden, yer adlarına açıklama getiren, taş kesilmeleri konu alan çeşitli efsaneler de halk arasında heyecanla anlatılmaktadır

Ülkemizde efsanelerle ilgili olarak bilimsel ve metin neşri olmak üzere pek çok eser yayımlanmıştır Mehmet Önder, Mustafa Necati 5epetçioğlu, Saim Sakaoğlu, Ali Berat Alptekin gibi pek çok araştırıcı efsanelerle ilgili eserler vermiştir

Balıkesir'imizin efsaneleri ise ya halkımızın hafızasında unutulmaya yüz tutmuş, ya da bir zamanlar çıkmış olan Kaynak gibi dergi ve gazetelerin tozlu sayfalarında kalmıştır Bunlardan birkaçını örneklemek en azından bir kadirbilirlik olacaktır

Tarihçilere göre Balıkesir adı, Bizans imparatoru Hadrianus'un av partilerinde kullanmak için yaptırdığı Paleo Kastro (Eski Hisar) sözcüğünden kaynaklanmaktadır Tarihî bir gerçekliği de bulunan bu ad, daha sonra halk etimolojisi sayesinde değişik rivayet ve yorumlara da konu teşkil etmiştir Biz bu rivayetlerden birkaçını kısaca anlatmak istiyoruz

Balıkesir adı daha çok bal, balık, kesir ve hisar kelimeleri üzerinde yapılan oynamalarla izah edilmektedir Bir rivayete göre Balıkesir'in adı eskiden Balık Hisar şeklindeymiş Buradaki balık sözü Eski Türkçe'de şehir, kale veya saray anlamı taşımaktaymış Kale Şehri anlamını veren bu rivayete göre bu ad, XI yüzyıldan sonra kullanılmaz olmuştur Gerçekten de Orta Asya'da Beşbalık gibi bazı Uygur devrine ait yer isimlerinde balık kelimesinin şehir anlamında kullanıldığı dikkati çekmektedir

Diğer bir rivayete göre ise Balıkesir adı, balı kesir, yani balı çok, bol anlamındaki söz grubundan gelmektedir Buna göre Balıkesir'in balının bol ve lezzetli oluşu bu adı almasına sebep olmuştur

Başka bir rivayet ise Balıkesir'in ilk kurulduğu yıllarda buraya gelen bir yabancının iyi muamele görmemesi üzerine balı keser, yani hatır, gönül tanımaz adını verdiği şeklindedir Buna göre bal, Arapça'da hatır, gönül anlamını taşımaktadır

Bunların dışında bölgede bir süre hakim olan İran hükümdarı Balı Kisra veya civardaki Yılanlı Dağ'ın eski adı olan Balcea ya da Pelecas'ın Balıkesir adının ilk şekli olduğu ileri sürülmektedir Fakat bunlar uzak ihtimaller olarak değerlendirilmektedir

Bütün bu rivayetler içinde en mantıklı olan, buraya yerleşen Türk oymaklarının Orta Asya hatıralarını canlı tutmak için koymuş olabilecekleri Balık Hisar adıdır

İlimizin Balıkesir dışında tarihte daha çok anılan bir adı daha vardır Bu ad yörede bir süre hakim olan Karesioğulları Beyliği'nin kurucusu Karasi Bey'den kaynaklanan Karesi adıdır İlimiz gerek beylik, gerekse Osmanlı sancaklığı döneminde daha çok bu adla anılmıştır Bir rivayete göre de Karesi beyinin oturduğu kaleye Beylik Hisar adı verildiği için bu ad değişerek bugünkü Balıkesir şeklini almış olduğu söylenir

Anadolu'da öyle yatırlar vardır ki, etrafındaki her şey değişse de o yatır bulunduğu yerde kalır; hiç kimse ona dokunamaz İşte Hasan Baba da böyledir Önceleri Ekin Pazarı'nda, daha sonra Hasan Baba Çarşısı adı verilen arastada ve son olarak da aynı yerde inşa edilen modern işhanındaki yerini korumuş, bugüne kadar yeri değiştirilmemiştir Kabri hakkında pek çok efsane anlatılan bu Hasan Baba kimdir?

MYasa ile HKorkut, Şakayık-ı Numaniye'den naklen Hasan Baba hakkında bilgi verirlerken, şu hususları aktarırlar:

"Bursa'da medfun Emir Buhari hazretleriyle münasebet tesis etmiştir Emir Sultan vefat edeceği zaman yanındaki muhipleri irşat için makamlarına birini tavsiye veya tayin etmesini söylediler Bunun üzerine Emir Sultan Hazretleri buyururlar:

"Öldüğüm zaman sırra vakıf olan filan kimseyi bulursunuz İşte ancak o zatın vereceği cevaba bağlıdır Bunun üzerine Sultan'ın tarif ettiği şahsı bulup, arzularını söylerler, kabul etmesi için ricada bulunurlar: İlk defa bunu reddeden Hasan Baba, Emir Sultan'ın vasiyetini söylediklerinde kabul eder ve sırra vakıf olduğunu göstermek için ve diğerlerinin arzusu ile şöyle buyururlar:

Onlara "semaya bakınız," buyurdular OI taife dahi çeşm-i zahir ile savb u semaya nazar idüp dide-yi batınla arş-ı muallaya teveccüh eylediklerinde Emir Sultan ile hocası Hasan'ı bir yerde cülus eylemiş gördüler Bu vaka üzerine Hasan Baba'nın halifeliğe layık birisi olduğu anlaşılır"

Büyük veli Emir Sultan'ın halifesi olduğunu böylece öğrendiğimiz Hasan Baba'nın fevkalade dindar ve alim birisi olduğunu söylemeye bilmem gerek var mıdır? O, şimdi kabrinin bulunduğu ve o zamanlar Arap Hanı'nın bir odası olan yerde yaşadığı için "Öldüğüm zaman beni buraya gömersiniz" diye vasiyet etmiş, öldükten sonra da bu vasiyeti yerine getirilmiş Hasan Baba'nın halife olmadan önce Zağnos Paşa Camii'nin helalarını temizlediği de söylenmektedir Münzevi bir hayat sürmesine rağmen son derece alim bir zat olduğu, ilimizde Ayak Dedesi adıyla bilinen yatırın sahibi Şeyh Semseddin Efendi'nin müridi olduğu da bilinmektedir

Bu tarihi bilgilerin yanı sıra Hasan Baba hakkında pek çok efsane ve inanış da vardır Bunlardan en önemlisi kabrinin yerinin değiştirilemeyişi hakkında anlatılanlardır 1932 yılında Hasan Baba'nın kabrinin bulunduğu yer bir mezarlıkmış Belediye buraya bir hal yaptırmak istemiş Fakat yatıra kimse el sürememiştir Hatta belediye bir ameleye mezarı kaldırması için talimat vermiş Fakat amele mezarın başına geldiği vakit, her tarafını bir titreme alıp, kazayı kabre vuramamış Gece ise Hasan Baba, amelenin rüyasına girmiş Bizim son yıllarda derlediğimiz bir efsaneye göre ise Hasan Baba'nın kabrinin yeri belirsizmiş Bir asker bir gün yemek için karpuz ile peynir alıp bir ağacın dibine oturmuş Yemeğini yedikten sonra kalkmak istemiş, ancak bir türlü yerinden doğrulamamış Etrafına toplanan insanların yardımına rağmen asker bir türlü yerinden kalkamamış Sonunda halktan birisi:

"Karpuzun kabuklarını temizle!" demiş Ancak temizlik yapıldıktan sonra asker kalkabilmiş Bu olaydan sonra burada Hasan Baba'nın kabri olduğu anlaşılmış Ondan sonra buraya yerden bir iki metre yükseklikte, beyaz sıvalı, üst tarafı yeşil renkli sanduka şekilli bir kabir yapılmış

Marmara ve Ege bölgelerini birbirinden ayıran ve genç dağlar grubuna giren Kazdağları'nın en yüksek tepesine Sarıkız Tepesi adı verilmektedir Bu tepenin adı hakkında pek çok efsane anlatılmaktadır

Çok eski zamanlarda Güre köyünde çok güzel bir kız varmış Bu kızı köyün bütün gençleri sever ve evlenmek isterlermiş Adı Sarıkız olan bu güzel kızın babası ise bin bir zahmetle büyüttüğü kızını, talip olan gençlerin hiç birine vermezmiş Bunun üzerine gençler Sarıkız'a iftira etmişler Köylüler de Sarıkız'ın babasına giderek:

"Kızın kötü yola saptı Ya kızını öldürürsün ya da buralardan çekip gidersin" demişler

Düşünüp taşınan baba, kızını öldürmeye kıyamaz; ancak köylülerin yüzüne bakabilmek için Sarıkız'ı gözden uzak tutmak gerektiğini düşünür

Kızını yanına alan baba, Kazdağı'nın zirvesine çıkar ve güttükleri kazlarla birlikte kızını bırakıp geri döner "Kurt kuş yerse de gözüm görmesin, yaşarsa da herkesten gizli yaşasın" demiş

Kazdağı'nda kalan Sarıkız ölmemiş ve kazlarını gütmeye devam etmiş Hatta yolunu, izini kaybedenlere yardımcı olmuş Bu durum kısa zamanda babasının kulağına gitmiş

Kızının ölmediğini öğrenen baba, Kazdağı'na kızının yanına çıkmış Dağda kaz çobanlığı yapan Sarıkız, babasını görünce sevinmiş, ona yemek ikram etmiş Yemek sırasında babası kızından su istemiş Sarıkız elini uzatarak kilometrelerce aşağıdaki Güre çayından su alarak babasına vermiş Babası kızının ermiş olduğunu görünce pek sevinmiş

Sarıkız'ın öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu yere Sarıkız Tepesi, babasının öldüğü yere ise Babatepe veya Kartaltepe adı verilmektedir

Kültürümüzün en renkli kaynaklarından olan efsanelerimiz unutulmamak için çoğu zaman bir maddi ize veya mekana bağlanır Sarıkız efsaneleri de böyledir Kaz dağlarının zirvesindeki Sarıkız Tepesi ve bu tepenin üzerindeki kabir, Sarıkız efsanelerinin günümüze kadar ulaşan izleridir Şimdi anlatacağımız efsane ise farklı bir Sarıkız efsanesi olarak dikkati çekmektedir Ancak bağlı bulunduğu iz yine aynıdır

Delikanlının biri güzeller güzeli bir kıza aşık olmuş Kız, evlenme şartı olarak, delikanlıdan gücünü ispatlamasını istemiş Bu şarta göre delikanlı sırtına yüklenen tuz çuvallarını taşımak zorundadır Delikanlının sırtına tuz çuvalları yüklenmiş Yamaçtan tırmanırken çuvallar dengesini kaybetmiş ve delikanlı yuvarlanarak göle düşmüş Tuzlar ıslandıkça çuvallar ağırlaşmış ve delikanlıyı suyun derinliklerine çekmiş Köy halkıbu acıya sebebiyet verdiği için kıza öfkelenmişler Ona yumurtalar atmışlar Sarı Kız adı da buradan kalmış

Öfkeleri yatışmayan köylüler babasına giderek kızını şikayet etmişler ve onu yok etmesini istemişler Babası yumurtalara bulanmış kızını alıp tepeye çıkmış Kızını öldürmeden önce abdest alıp namaz kılmak isteyen baba kızından su bulmasını istemiş Kız delikanlının boğulduğu gölün suyundan getirmiş Su tuzlu olduğu için babası yeniden tatlı su bulup getirmesini istemiş Bunun üzerine kız ayağını yere vurmuş, o anda yerden bir kaynak suyu fışkırmaya başlamış Durumu gören babası kızının ermiş olduğunu anlamış ve onu öldürmekten vazgeçmiş Kimsenin zararı dokunmasın diye de suyun etrafını taş duvarla çevirmiş

Kaz dağlarının zirvesindeki bu kaynak, bugün hala yörede şifalı olarak bilinmektedir Ayrıca hem Sarıkız'ın, hem de babasının öldükleri yerler kutsal sayılmaktadır Babasının öldüğü ve bugün kabrinin bulunduğu kabul edilen yere Kartaltepe veya Babatepe; Sarıkız'ın kabrinin olduğu tepeye ise Sarıkız Tepesi adı verilmektedir Bu tepelerin ermiş bir kız ile babasına izafe edilmesi ise elbetteki eski Türk inanışlarındaki dağ kültünün bir yansımasıdır

Kazdağı'nın zirvesinde bulunan Sarıkız'ın kabri bugün de yöre halkı tarafından ziyaret edilmektedir Her yıl 14-16 Temmuz tarihleri arasında Akçay'da yapılan Zeytin Festivali'nde Sarıkız da temsil edilmektedir Ayrıca Sarıkız'ın kabri başında herkesin dileğini yazabildiği büyük bir dilek defteri bulunmaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.