10-14-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tarsus Gözlükule Tarihçesi
Tarsus gözlükule tarihçesi
Şehrin güneydoğusunda bugün park olarak ağaçlandırılmış 300 m uzunluğunda ve 22 m yüksekliğinde bir höyük yer alıyor Tarsus Gözlükule Höyüğü Neolitik Çağda (M Ö 5000) toprak tepe üzerinde kurulmuş ve en eski Anadolu kültürüne ışık tutan önemli bir yerleşim merkezi İlk çağda Tarsus limanı olarak kullanılıyormuş Burada 1934-1938 ve 1947 yıllarındaki arkeolojik kazılarda, Kalkolitik döneme ait, içerisinde ölülerin gömüldüğü küpler, testi ve çömlekler bulunmuş Aynı mimari tarzda yapılmış üst üste ev tabanları da dikkat çekici Bunlar Tunç dönemine ait tunç silahlar, mühürler, dörtgen planlı taş ve kerpiç evler bulunan ilk mimari kalıntılar Bu çağda kentleşme ve sınıflaşma ortaya çıkmış, kent yangından sonra surlarla çevrilmiş Hitit döneminde Kuziwatna Kralı Isput Ahşu ile Hitit Kralı Telepinus arasında yapılan anlaşmanın küçük bir bölümü, Gözlükule'de bu anlaşmayı yapan İsput Ahşu'nun çevresi çivi ile yazılı, ortası Hiyeroglif bir mührü, Hitit kralı III Hattuşil'in karısı Hepa'ya ait mühür, bir arazi bağışı ile ilgili bir çivili yazılı Hitit tableti, bir din adamı tasvir eden kristal bir heykelcik ve Boğazköy surlarına benzer bir kale kalıntıları bulunuyor Gözlükule'de çıkarılan eserler Adana Müzesi'nde sergileniyor

Kleopatra Kapısı
Parkın güneyinde, Mersin yolu üzerinde ve Tarsus girişinde yer alıyor Mısır'ın ünlü kraliçesi Kleopatra'nın (M Ö 60- 30) sevgilisi Romalı general Antonius (M Ö 83-30) ile Tarsus'ta buluşmak üzere geldiklerinde, o zamanın limanı olan Gözlükule'de altından geçtikleri kapı "Kancık Kapı" (Deniz Kapısı) adı ile de tanınmakta Tarsus'u kuşatan üç kapılı surların 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmasıyla geriye kalan tek kapı olarak biliniyor Tek kemeri ile iki yığma ayağı bulunmakta Çeşitli büyüklükteki taşlarla yapılmış
|
|
|