Prof. Dr. Sinsi
|
Antalyanın Manavgat İlçesi Tanıtımı
Bizans imparatorluğunun kurduğu özel donanma bile bölgeyi koruyamamış , yavaş yavaş islamlaşan bölgede Side-Manavgat - Hisar vb gibi bazı stratejik yerler ve kentlerde ufak keşişlikler halinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan Bizanslıları; ayrıca Rodos , Venedik ,Ceneviz korsanlarının talanları ve Kıbrıs Krallarının saldırıları ile haçlı seferleri sırasındaki yağmalar , bölgenin ekonomik gücünü olduğu kadar kentlerini de yıpratmıştır Dönemin Arap coğrafyacısı İdrisi'nin (1150)'yanık Antalya ' olarak belirttiği bölge, Side gibi kentlere dönüşmüş, 12 y y da da tamamen terk edilmiştir
SELÇUKLULAR VE OSMANLILAR DöNEMİNDE MANAVGAT
12 ve 13 yy da Selçuklu Türklerinin yoğun bir yerleşimine sahne olan Manavgat'ı Teke yöresiyle değerlendirirsek;13 yy sonunda Anadolu da Türk Beylikleri, yani Beylikler dönemibaşlayınca, Antalya ve Isparta bölgeleri Hamitoğulları'nın eline geçmiştir, ancak Hamitoğulları bir ara Selçuklulardan sonra İlhanlılar'ın hükmü altına girdiler ise de, Hamitoğulları olarak hüküm sürdüler, 1300 yıllarında da Isparta ve Antalya (Tekeoğulları) olarak ikiye ayrıldılar Merkezleri de Antalya, zaman zaman da Korkuteli olmuştur (1331-1423 ) İşte bu yüzden Korkuteli civarına Teke yöresi denir Antalya’daki Tekelioğlu ailesi de ta o hanedandan yani Hamitoğullarının bir kolundandır diğer yönden ele alırsak: Manavgat Hisar mahallesinde ziyaretgahtaki (Mezarlık'taki) sandukada 1272 tarihi ve sandukalardaki şekil ve yazılar Isparta, Atabey, Ertokuç Medresesi yanındaki bir sanduka ile tıpa tıp aynıdır Yani Selçuklu Türklerinin Manavgat'a Hamitoğullarının batıdan geliğinden daha önce kuzeyden geldiklerinin ispatıdır Köprüçayı yöresinde Olukköprü'nün güney taraflarında (Karabük köyünde o günlerden kalma bir camii vardır önceleri bu açık hava camisi ibadete açıktır) 1148 de Bizanslıları yenen Selçuklu Türkleri bu bölgeyi alarak Alanya'yı zapt etmişlerdir (1223) Hatta Büyük Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat (1220-1237) bölgeyi Bizanslılar'dan temizleyerek, yenik valinin kızıyla evlenmiş, şehrin adını da Alaiye olarak değiştirmiştir Yani kendi adını vermiştir Alara kalesini de Alaaddin Keykubat'ın yaptırdığı söylenir Alaiye'yi kendisine kışlık merkez yapar Ancak esas Türk egemenliği, Hamit ve Tekeoğullarının bu bölgelere dağılıp yerleşmelerinden sonrabaşlamıştır Bu dönemdenbaşlayarak Manavgat'ın tarihi, Alanya tarihiyle birlikte değerlendirilmektedir Bunun nedeni,bu bölgede büyük şehirleri olmayan Türklerin,yerleşik bir hayata geçemeyerek hayvancılıkla uğraşan göçebe(yörük) olarak yaşamaları,ya da yerleşik hayata geçenlerin dahi köy köy beylere (batı yakasında Tugay Beyleri,Doğu yakasında Senir Beyleri)tabii olarak,Selçuklulardan itibaren önemli bir merkez olan Alanya Sancak Beyliği'ne idari olarak bağlı olmasındandır Bu dönemde Alanya'da basılan paraları
Manavgatlılar kullanmışlardır Hatta bunlar arasında Karamanoğulları(1293),İlhanlılar(1304-1306) ve Mısır kölemenleri(1323-1341)'nin de paraları bulunmaktadır Beylikler dönemi (14 yy da ) Hamitoğulları ve Tekeoğullarının nüfusu altındaki Manavgat,1361 yılında Kıbrıs Kralı Pierre,yörede yerleşen Türklerin Mısır'a yardım etmesiönlemek amacıyla Antalya'yı zaptedince,Alanya ve Manavgat bu egemenliği kabul etmek zorunda kalmıştır Ancak mücadeleden de vazgeçmeyen,Mısır'a yardımı sürdüren Tekeoğulları 1364 yılında Alanya ve Manavgat Beyleri'nin yardımını da alarak,Kıbrıs Krallığı yanlısı Antalya'ya saldırdı Fakat Antalya'yı denizden kuşatan Alanya Donanması yakıldı Gizli gizli Mısır'a yardımı sürdüren Manavgat,Alanya ve Karamanoğulları Kıbrıs Kralı Pierre'nin planını bozmuşlarsa da,1365 yılına kadar Manavgat ve Alanya Kıbrıs yönetimi altında kalmıştır 15 yy ilk yarısında bölgeyi elinde bulunduran Karamanoğulları Beyliğinden,Karaman Bey,Osmanlıların buraları almak için sefere hazırlandıklarını öğrenince,Alanya ve Manavgat'ı alelacede Mısır'a 500 dinara satmıştır Tabii Kıbrıs'ta (1425) Mısır Krallığı'nabaşlanmıştır Ama Mısır Kralı II Murat'ın kuvvet topladığını,yakında sıranın kendine geleceğini biliyordu 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Karamanoğulları Beyliği'nin ortadan kaldırılmasıyla Manavgat,Alanya ile birlikte Osmanlı Egemenliği altına girmiştir 1530 yıllarına ait Osmanlı arıivlerinde Manavgat'ın,Alanya yörük toplumları ve Tımarları içinde,Nahiye olarak kaydı vardır Manavgat çayı'nda gemileri olanlar da diğerlerinin dışında gemi vergisi olarak götürü vergisinden söz edilmektedir Osmanlı İdari Teşkilatında Manavgat yine Beylere tabi olarak II Murat zamanı(1584)kayıtların Teke iline başlı Alanya'yla birlikte 1603-1604 yılları arasında tımarlı bir nahiye olarak gözükür Sultan Abdülmecit zamanında (1859)yapılan yeni idari düzenleme ile Manavgat, yine Alanya sancağına başlı olarak Konya eyaletinebaşlanır 1868 yılında sancakların Antalya'ya verilmesiyle Alanya ve Manavgat'ın itirazlarına rağmen,1871'de bir kaza olarak Alanya ile birlikte Alanya kazasının nahiyesi olarak Antalya'ya (Teke Sancağına)bağlanır Buna çok kızan Alanyalılar;6 köy ve mahalle muhtarları ve imamları ile birlikte 71 Alanyalı tarafından mühürlenmiş, bir tutanak hazırlamışlar Bu tutanak Alanya'lıların Antalya'ya karşı duydukları kırgınlığın tam bir ifadesidir Nitekim tüm bunların üzerine 1896 yılında Alanya kaza olarak yine Konya vilayetinebaşlanınca Manavgat'ta Konya'yabaşlanmış oldu Böylece Manavgat Irmağı'nın batısı Tugay Beylerinin, doğusu Senir Beylerinin Tımar,zeamet ve hasları olarak Cumhuriyet'in ilanına kadar devam etmiş,daha sonraları buralar bu beylerin üzerine tapu edilmiştir Görüldüğü gibi Manavgat ve civarı güç kime geçtiyse olaralara tabi olmak zorunda kaldığından bir batı, bir doğu derken sonunda Türklerin egemenliği altına girmiş ve Türk şehri olarak yaşamını sürdürmektedir
CUMHURİYET DÖNEMİNDE MANAVGAT
Bugünkü Manavgat' ın kuruluş tarihi hakkında kesin bir kayda rastlanmamakla birlikte köklü bir yerleşim merkezi oluşu 150-200 yıl öncesine rastlamaktadır Yakın tarihe kadar, şimdiki ilçe merkezinin bulduğu Manavgat çayı' nın civarında iki yakalı (kayık ve gemilerin çay üzerinde, iki yaka arasında, yük ve insan nakli yapıldığı) bir yer olarak belgelerde görülmektedir Cumhuriyet ilanıyla, 1923 yılında vilayet yapılan Antalya ile birlikte Manavgat'ta Beşkonak ve Taşağıl Nahiyeleri ile kaza yapılmış (1924) ve Antalya 'yabaşlanmıştır O zamanlar elverişsiz doğal ortam (çay taşmaları, sıtma sıtma hastalığının bir doğal afet olması) nedeniyle büyüyüp gelişemeyen Manavgat için o günkü Manavgat için Orhan Tunçdemir'in tasfiri o günkü Manavgat'ı ne güzel anlatıyor: Cumhuriyetin ilk Kaymakamları Lütfi Bey ve Avni Refik'tir Cumhuriyetin ilk yıllarında İttihat ve Terakki zamanında temeli atılan şimdiki "Çağlayan İlkokul ve Tugayoğullarından Hafize Hatun camii ve caminin yanında Hoca Mustafa Medresesi " en önemli yapı olarak gözükmektedir Bunlardan başka, 1920-1930 yıllarında, 3 ağaya ait konut, bir iki tahta kagir bina ve yörüklerin kışladıkları bir sürü saz damlar bulunmaktaydı Taşıt olarak 3 ağaya ait iki tekerlekli binek arabası vardı O zamanlar ırmak üzerinde köprü olmadışından kayıla ve küçük mavnalarla insan ve yük nakli yapılırdı Bütün Manavgat’ın lağımları ırmağa akardı çok miktarda hayvan besleyen Yörüklerin saz damlarının etrafı gübre tepecikleri ile doluydu Bu yüzden bataklıklarda üreyen sivrisinek, gübreliklerde üreyen karasineklerden yaşanmaz, pis ve bakımsız bir belde idi 50 yıl önce Manavgat  Durumun en acı tarafı, lazım ve gübreliklerinin pis suyunun aktığı Manavgat çayından halk, içme suyunu alırdı Hatta bu hal zamanla belediye ve hükümet yetkililerinin dikkatini çektiğinden ırmağa akıntısı olan tüm lağımlar foseptik şekline dönüştürüldü Irmağın kirletilmesi yasaklandı çünkü ırmak suyunu içmekten halkı men etmenin imkanı yoktu çevrede başka kaynak suyu bulunmuyor, kuyu açmak zahmet ve masrafından ırmaktan su almak, halk için daha pratikti Belediye su şebekesi kuruncaya kadar bu hal devam etmiştir   Irmak kenarındaki lokantalarda yemek yiyen müşteriye garson, gözü önünde sürahiyi çaydan doldurup masaya kordu  1940 yılında 1162 olan nüfus ancak tarım ve eşitim gelişmesi hükümet ve belediyenin doğal şartlarla mücadelesi sayesinde 1960 'lı yıllarda itibaren gelişmeyebaşlamıştı Son zamanlarda ki turizm ile birlikte Türkiye'nin her tarafından, hatta yabancı ülkelerden bile insanların gelip yerleştiği bir kent olmuştur İnsan ihtiyaçları kurumlaşmış devlet kendisini hissettirmiş ve yerel yönetim kentin eksiklerini gidermeyebaşlamıştır Bu dönemde ırmak üzerine, Alman Grup Firması tarafından 1931 yılında demir köprü yapımınabaşlanmış ve köprünün yapımı 1938 yılında tamamlanmıştır Halkın ekonomik ve kültürel seviyesi artıkça daha modern bir kent olmayabaşlayan Manavgat 1990'lı yıllarla birlikte il olmayı hak eden çağdaş bir kent görünümüne kavuşmuştur
Ekonomi
İlçenin doğal yapısı kısmen tarıma uygun olup bu bölgelerde tarım gelişmiştir Geri kalan bölgeler olan orman ve fundalık alanlar ve hayvancılığın geliştiği köyler olarak ayrılır İlçe köylerinde büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yanında hububat, susam, karpuz yetiştiriciliği ve özellikle son yıllarda zeytinciliğin giderek önem kazanmaktadır Orman ürünleri işçiliği ve mevsimlik tarım işçiliği başlıca kazanç yolları olup sınırlı tarım arazilerinde hububat yanında son yıllarda kekik, kiraz ve ceviz gibi meyve yetiştiriciliği yapılmaya başlanmıştır
Son yıllarda pamuk üretimi azalmakta narenciye, açık alan ve örtü altı sebze yetiştiriciliğinde artma görülmektedir İlçede sanayi gelişmemiştir Ancak tarıma dayalı olarak pek çok fabrika bulunmaktadır
Bunlar dışında bölgenin doğal getirisi olarak turizm ilçenin en önemli gelir kaynaklarındandır
Turizm
İlçeye her yıl binlerce turist gelir Turizm ilçenin en çok istihdam yaratan iş koludur 64 kilometrelik sahil şeridi ve Manavgat Şelalesi, özel çevre koruma alanları, tatil köyleri ile ilçede turizm oldukça gelişmiştir
Beldeleri
Çolaklı
Evrenseki
Ilıca
Kızılot
Oymapınar
Sarılar
Side
Taşağıl
Kızılağaç
Gündoğdu
Karacalar
|