08-14-2009
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Rana ve Noble
Rana ve Noble
Vaktiyle, şimdiki doğu Avrupa sayılan yerlerin birinde, Osmanlı hakimiyetini kabul etmiş bir han yaşarmış Toprakları uçsuz bucaksız, otoritesi tartışılmaz bu hanın senelerce çektiği çocuk özleminin ardından minik, güzel mi güzel, kıymetli mi kıymetli bir kızı dünyaya gelmiş İsmini Rana koymuşlar bu güzel kızın Anne babası senelerce üstüne titreyerek en iyi şartlarda yetiştirmeye çalışmışlar Rana'yı Bir dediği iki edilmezmiş Okul çağına geldiğinde, okula göndermeye kıyamamışlar, en iyi hocalar eve getirtilip eğitimi sağlanmış Rana 15 yaşına girdiğinde babası eve bir kuyruklu piyano almış, sırf kızı çalsın diye, biraz da gösterişe düşkün bir adammış laf aramızda
Rana'ya okulda çalışan bir müzik hocasını getirtmişler, piyano öğretsin diye Bu adamcağız da İtalyan asıllı, görmüş geçirmiş bir insanmış Karısı öldükten sonra iki oğluyla hayatını devam ettirmeye çalışıyormuş Rananın han babası, öğretmene bir ev vermiş topraklarında Bir de büyük oğlunu atlarına bakan seyislere yardımcı olsun diye işe almış
Bir gün Rana öğretmeniyle piyano çalışırken, küçük oğlu Noble, o da Rana yaşlarında, nefes nefese daha önce hiç girmediği kocaman konağın kapısından içeri girmiş, müzik sesini takip ederek babasına ulaşmak için koridorlarda koşmuş Müzik salonunu bulunca da, hiç düşünmeden dalıvermiş odaya Rana ipek gibi saçlarının yarısını toplayıp geride kalanı serbest bırakan pembe kurdelesi ve beyaz elbisesiyle piyanosunun başında otururken pencereden vuran ışıkta bir hayal gibi görünmüş Noble'ın gözüne Hemen oracıkta da vurulmuş kıza Babası kızgın, 'Ne oldu oğlum nedir bu telaşın' diye sorunca, ağabeyinin ahırda yaralandığı gelmiş aklına Öğretmen telaşla çıkmış odadan Rana, notalarından başını kaldırmış, gözgöze gelmişler Gülümsemiş Rana 
O günden sonra birbirlerinden ayrılmaz olmuşlar Öğretmen endişelenmiş, oğlunu çekmiş bir kenara, işinden ve evlerinden kovulabileceklerini anlatmaya çalışmış oğluna Bizim dinimiz ayrı, onlar kadar zengin de değiliz yapma etme oğlum diye nasihat vermişse de dinletememiş Noble'a Annesi de işin farkına varınca Rana'yı babasına duyurmadan uyarmaya, vazgeçirmeye çalışmış bu sevdadan Ama gencecik kalplere kim engel olabilir ki, onlar da dinlememişler tabii Sonunda han babasının kulağına da gitmiş bu olay Kesinlikle olmaz demiş tabii, ve öğretmenin bir an önce topraklarından ayrılmasını istemiş Genç aşıklar bakmışlar bu işe kimse razı olmayacak, sonunda mutlaka ayrılacaklar, bir sabah herkes uykuda iken çıkıp nehir kıyısında buluşmuşlar ve elele gitmişler, yanlarında sadece sevgileriyle, sonsuzluğa doğru 
Aileler bu işe mani olduklarına pişman olmuşlar ama iş işten geçmiş tabii Azgın suların alıp götürdüğü bedenleri kimseler görmemiş bir daha
Dünya kurulduğundan beri, ne Ranalar ne Nobleler gelip geçmiş, insanların anlayışsızlığından mıdır, şartlar öyle gerektirdiğinden midir, öyle olması daha doğru olduğundan mıdır nedir bilinmez; birbirini çok sevenler bir türlü biraraya gelememiş  
Yazar:Rana Noble
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|