Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Marmara Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ilçesi, istanbulun, küçükçekmece, tanıtımı

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı




İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı

Küçükçekmece, İstanbul'un batısında aynı adlı gölün çevresinde kurulmuş bir ilçedir 1987 yılında, ikisi köy (Kayabaşı ve Şamlar), 25'si mahalle olmak üzere toplam 27 yerleşim yeri Bakırköy ilçesinden ayrılarak kurulmuştur Bugünkü sınırlarına, 1992'de Avcılar'ın, 2009'da Başakşehir'in ilçe olmasıyla kavuşmuştur 2009 itibarıyla 21 mahalleden oluşmaktadır

Tarihi

Küçükçekmece'nin yüksek kesimlerinde Rhagion adlı bir bölge vardır Roma İmparatorluğu'nu Bizans'a bağlayan en önemli yollarından Via Egnatia, Rhagion'dan geçerdi Yüzyılın ortalarında büyük bir deprem nedeniyle, bunların yıkıldığı çeşitli kaynaklarda ifade edilmiştir Küçükçekmece İlçesinin en eski yerleşim yeri, Küçükçekmece gölünün kuzey kesiminde bulunan Yarımburgaz mağaralarıdır Buralara paleotik çağdan itibaren yerleşme başlamıştırİstanbul'da ilk yerleşim izlerinin rastladığı yerlerden biri Yarımburgaz mağaraları olup yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda Avrupalıların Atalarının buradan hareket edip göç ettikleri olgularına rastlanmıştır

Geçmişi Paleotik çağa uzanan bu bölgedeki tarihi yerler: günümüz öncesi 730000 ila 130000 yılları arasını kapsayan Yarımburgaz Mağaraları, MÖ2Yüzyıl-MS2 yüzyıllar arası Rhagion Kitabeleri, Yavuz Sultan Selim'in has defterdarı Abdül Selami Bey Türbesi Tekke ve Zaviyesi, 17Yüzyıl Mimar Sinan Köprüsü ve 18Yüzyıl Küçükçekmece Meydanı Çeşmesi'dir

KÜÇÜKÇEKMECE ADI NEREDEN GELİYOR?

Küçükçekmece adinin kaynağı konusunda, tarihçiler arasında değişik görüşler mevcuttur Hakkı Raif Ayyıldız bir yazısında; bölgenin Küçükçekmece adını almasını şöyle anlatmaktadır:

"Batağa gayet kalın kazıklar çakılmış ve aralarına halatlar gerilmiştir Yolcular büyük bir sala dolar, salcılar da salı çeke çeke kanalın öte yakasına yüzdürüp götürürlerdi; bunlardan ötürüdürki, iki gölün geçitlerine "Küçükçekmece" ve "Büyükçekmece" adları verilmiştir

"Çekme" adı, bu bölgede olan çöküntülere bağlanmaktaysa da, gerçeğe en yakın varsayımın, göle giren balıkları tutmak için kanala konmuş olan ve yukarı çekilerek açılan kafesli setlerden dolayı verilmiş olduğu söylenebilir Kaldı ki, eski Osmanlı Vakıf defterlerinde de bölge "Çekmek-i Küçük"olarak anılmaktadır

Öte yandan "küçük" olarak adlandırılan göl, gerçekte "büyük" olarak adlandırılandan daha büyüktür Adlandırmadaki bu terslik, göller üzerindeki köprülerin uzunluğuna da bağlanabilir

BATHYNlUS’TAN RHEGİON’A KÜÇÜKÇEKMECE

Bugünkü Küçükçekmece’nin bulunduğu yerde, yada bir bölümünde kurulmuş olan en eski yerleşimin, Bathonea olduğu sanılmaktadır Roma İmparatorluğu’na bağlı bir mahalle olan Bathonea, yari tam olarak saptanmamış olsa da yapılan araştırmalar, Küçükçekmece sınırları içinde olduğunu göstermektedir

Ancak Roma İmparatorluğu’nun dağılmasıyla Doğu Roma’nın merkezi olan Bizans’ın önemi gittikçe artar Hıristiyanlığın saray tarafından da benimsenmesiyle, çevresi da gelişmeye başlar

Bu süreçte, Küçükçekmece’nin yüksek kesimlerinde Rhegion adlı bölge vardır Rhegion’a ait en eski bilgilere, MÖII Yüzyıla ait kaynaklarda rastlanmaktadır Roma İmparatorluğu’nun en önemli yollarından biri olan Bizaqns’ı Avrupa’ya bağlayan Via Egnetia, Rhegion’dan geçerdi

Rhagion, Bizans’ın doğal uğrak yeri olduğu gibi ticaret yeriydi de Bizanslı yöneticiler, şehrin nüfus artışını engellemek ve güvenlik için batıdan gelen malları Rhegion’a indirip teslim alır, böylece gelenlerin şehre girmeleri engellenirdi Bu nedenle Rhegion, (Trakia-Trakya)üzerinden Avrupa’ya bağlanan yolda önemli bir uçi rehşi konumuna gelmiştir"Via Egnatia" yani "Anayol, iki atlı arabanın rahatlıkla geçebileceği biçimde genişleterek, kaba taşla döşenmiştir Keza, Bizans’a gelen elçiler ve savaştan dönen komutanlar, burada karşılanır ve ağırlanırdı

6 yüzyılda yaşayan Myrinalı Agothias, Rhegion’un bir liman, yani demirleme yeri olduğunu bildirmektedir Bununla birlikte, Theodsisus’un 4368’de yayımlanan kanunlarından "Cordex Thodosianus"un bir tanesi de burada ilan edilmiş olmasından dolayı araştırmacılar, o çağlara aitbir yazlık sarayın burada inşa edilmiş olabileceğini düşünmektedirler

Thephanes’e (752-818) göre, 557 ya da 558’de İstanbul’da olan deprem sonrası büyük bir yıkıma uğramış, üstelik burada bhulunan Aziz Stratonikos ve Kallinikaos kiliseleri yıkılmıştır

9 yüzyılda Bizans Kralı V Leon devrinde (813-820) Rhegion, Bulgar Kralı Krum’un (803-814) sakdırısına uğrar Bulgarlar, Bizans surlarına kadar gelirler Yolları üzerindeki Rhegion’u yakıp yıkarlar Ancak IBasileios’un (867-886) başa gelmesiyle bu saldırılar sonbulmuş, IBasileios kendi şahsi hazinesiyle şehri yeniden kurmuş, çökmek üzere olan Aziz(Hagios) Petros Kilisesi!ni temeline kadar yıkarak yaptırmış, Kallenikos Kilisesi’ni yaniden inşa etmiştir Ayrıca tarihçiler, Küçükçekmece Köprüsü’nün de asıl yapısını IBasileios’un yaptırdığını söylemektedirler İmparator IBasileios, sarayın günlük sıkıcı yaşamından uzaklaşmak için Rhegion’a gelip, her türlü hayvanın yaşadığı ormanda avlanıyordu daZaten IBasileios’un 886’da ölümüne de, bu ormanda avlanırken iri boynuzlu bir geyik tarafından düşürülmesi sebep olmuştur

10 yüzyılda Türklerin Rumeli’ye geçmelerine kadar Bulgar akımları devam etmiştir 11 yüzyılın sonlarında (1096-1230) Haçlı seferleri ve Peçenek akımları nedeniyle Rhegion zarar görmüştür

12 yüzyılda dördüncü Haçlı seferi ile Latin İmparatorlar dönemi başlayınca, Küçükçekmece ve yöresi de Latin İmparatorluğunun bir parçası olduBizans İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ise, dede ile torun iki Andronikoslar arasındaki iktidar mücadelesinde, Rhegion’un adının sıkca geçtiği görülmektedirII Andronikos 1327’de torunu ile bir uzlaşmaya varmak için Rhegion’a bazı adamlarını göndererek onun burada yargılanmasını istemiştir Bu tarihi olay XI V, yüzyıl başlarında Rhegion’un henüz önemini korumakta olduğunu göstermektedir

Nevar ki, kısa bir süre sonra Bizans İmparatorluğu’nun son yıllarında artık Rhegion önemsiz bir köyden ibarettiKöprüsü ise iyice yıkılmıştır

1452’de Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasından evvel Rhegion’da konakladıkları tarihçiler tarafından belirtilmektedir Hatta aynı tarihlerde, Region’da yaşayan müslümanlar "Fatih" adıyla bir cami yapmışlardır Fatih’in İstanbul’u almasının ardından, eski bir Rum köyü olan bölgeye Türkler yerleşmişler ve nüfusun yarısına yakınını oluşturmuşlardır

Osmanlı için, yaşanan yüzyılın en önemli sefer ve kervan yolunu oluşturduğu için bölgenin gerçek yerleşimini bu dönemde gerçekleşti Önce köprü onarıldı ve köy içine bir kervansaray yapıldı Aynı zamanda gölün kenarına yerleşen Türkler, mezarlıklarını da yamacın üst kısmına yaptılar Böylesine önemsenen Rhegion’un imarında ve gelişmesinde en büyükkatkıyı da burada yaşayan Kanuni Sultan Süleyman’ın başdefterdarlığını yapan Abdüsselam Çelebi’nin yaptığını araştırmacıların bulgularından anlıyoruzOsmanlı egemenliğinin ilk yıllarında buraya her ne kadar "Çekme-i Sagir" dense de, ardından gelen süreçte "Çekme-i Küçük" kasabası olarak anılacaktır

Osmanlı Döneminde yazılmış bir çok batılı kaynakta bu köprü, "Küçük Köprü" anlamında "Ponte Piccolo" adıyla geçer

1509’da yaşanan aralıklı olarak 47 gün süren şiddetli bir deprem sonrası da büyük hasar gören Çekme-i Küçük’de bir çok insan bina altında kaldı Bu deprem sonrası hasara uğrayan Küçükçekmece Köprüsünün tamiri için, bazı belgelere göre/1498/99) sürekli altı kişilik bir ekibin görev aldığı anlaşılmaktadır

Kanuni Sultan Süleyman’ın başdefterdarlığını yapan Abdüsselam Çelebi’nin yaptığını araştırmacıların bulgularından anlıyoruz Abdüsselam Çelebi Küçükçekmece’de bir medrese ile bir zaviye-imaret yaptırmıştır Oradaki bazı mülklerini de bu kuruma vakfetmiştir Zaten ölümünün ardından imaret ve medresenin yanına gömülmüş, mezarı üzerine bir türbe inşa edilmiştir

16-17 yüzyıllarda Osmanlı Hanedanlığı da Bizanslılar gibi burada avlanıyorlardı

Çekme-i Küçük’ü 16-19 yüzyıllarda Trakya üzerinden gelen yabancı seyyahların kitaplarında da bulmak mümkündür Çünkü genellikle yabancı elçilik heyetleri burada karşılanır ve buradan uğurlanırdı

1553’de buradan geçen HDERNSCNWON, geceyi burada kagir bir handa geçirir Dönüşünde de burada kalmıştır Aynı yıllarda elçi A Ghislen’de Busberg, Çekme-i Küçük’de önlerinde tutulan balıkları yediklerini yazmaktadır

Çekme-i Küçük’e gelen ve burada konaklayan, izlenimlerini yazan başlıca elçi ve Seyyahlar şunlardır;

Joseph Von Lamberg, Niklas Jurischitz (Avusturya), H Dernchvvam, A Ghislen de Busberg (Almanya), Philippe du Fresne-Canaya (Fransı), J Von Sinzerdorff, Hans Ludvving Von Kuefstein (Avusturya), Evliya Çelebi (Türk), A Galland (Fransı), Dr J Covel,Lady Montagu (ingiltere)

Büyük Türk seyyahlarından Evliya Çelebi, 1657 yılında Çekme-i Küçük’ü anlatırken, Kalesinin çok harap olduğunu kasabanın altı yüz evli, bağların ve bahçelerinin bulunduğu bir yer olduğunu belirtir Ayrıca gölün sularının da Tuna’dan geldiğini ve Tuna’ya mahsus morina, mersin ve çika balıklarından bahseder

Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgedeki egemenliğinin arttığı bu dönemlerde Çekme-i Küçük, artık kenti koruyan ön karakol durumundan çıkmış, bu nedenle de kalesi onarılmamıştır Fakat buna karşılık, kentin dışında "taşra"nın başlangıç sınırı olmuştur

III Selim ve II Mahmut devrinde başlayan yenileşme akımı ile 19 yüzyılın başlarında özellik ordunun kendi ihtiyaçları için, Türk Harb sanayiinin en önemli tesisi olan Büyük Azatlı Baruthanesi, gölün kuzeydoğusunda kurulmuştur Söz konuşu baruthane, 19 yüzyılın sonlarına kadar da faaliyetini sürdürmüştür

1828-30 kışında II Mahmut Türk-Rus savaşında Çekme-i Küçük’e bir buharlı gemiyle gelerek avlanmış ve Barutçubaşı Köşkü’nde gecelemiştir

Bu güzel balıkçı sahil yerleşim yerinin kesin çöküntüsü 1877-78 savaşında olmuş, Yeşilköy’e kadar ilerleyen Rus ordusu, kasabanın doğusunda karargah kurmuş, bunun sonucu Çekme-i Küçük büyük hasar görmüştür

Evet; tarihi boyunca çok önemli bir yerleşim yeri olan Çekme-i Küçük, aynı zamanda İstanbul’un başlangıcıdır da Üstelik önemli bir harp sanayiini içinde

barındıran Çekme-i Küçük’te, 19 yüzyıl sonlarında Fransız sermayesi ile bir kibrit fabrikası da kurulmuş, ancak istenilen verim alınamadığı için çalışmaları durdurulmuştur

Osmanlı ’nın 1876 devlet yıllığında Çatalca Sancağı’na bağlı bir kaza merkezi olan Çekme-i Küçük, 1877’de kazanın çevresinde çıkan yangın sonrası,ağaçlarla dolu ormanlık alan yok olmuş ve nüfusu azalmaya başlamıştır



Alıntı Yaparak Cevapla

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı




1908’de Makriköy’e bağlı bir köy haline gelen Çekme-i Küçük 1921de Balkan Savaşı sonrası 15-20 hane Bulgaristan göçmeninin gelmesiyle, 75-90 hanelik bir köy olmuştur 1923’te Cumhuriyet’le birlikte mübadele ile giden Rumlar’ın yerine Yunanistan’dan gelen Türk/Müslüman göçmenler yerleşmiştir 1928’de ise Rusya’dan göç eden küçük bir Kazak topluluğu gelmiştir Bunların gölde çok başarılı havyar yetiştiriciliği yaptıkları bilinmektedir Ancak daha sonra bu göçmenler buradan ayrılmıştır 1935’de ikinci bir Yunanistan göç dalgası ile gelenleri, 1954’te Yugoslavya ile Bulgaristan’dan gelenler takip etmiş, ayrıca 1960’da Kastamonu ve çevresi Ermenileri’nden de buraya göçenler olmuştur

CUMHURİYET ve KÜÇÜKÇEKMECE

Küçükçekmece Gölü’nün ilginç bir o kadar da kendine has özelliklerinden birisi de;gölün çevresindeki meskun yerlerin,oranın çiftlik sahiplerinin adlarıyla anılmasıdır

Eski Baruhane arazisi, 1908’den sonra satılarak,dönemin önemli politik önderlerinden Selanikli Resneli Niyazi Bey’in mülkü olmuştur Arif Soğuksu’ya ait çiftliğin yeri,bugün de Soğuksu olarak anılır Gölün karşısında Firuz Ağa’ nın çiftliği bulunmaktaydı ve bu bölge de halen Firuzköy olarak anılmaktadır

Ancak Türkiye, her geçen gün büyüyor, gelişiyor ve Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak için hızla ilerliyordu Özellikle 1950’den sonra yol yapım çalışmaları hızlanmış; İstanbul’u Avrupa’ya bağlayan gölün üstündeki ’’tarihi köprü’’ ağır yükleri taşıyamaz olmuştur Londra Asfaltı, bugün ise e-5 denilen yol, Cennet Mahallesinden demiryoluna kadar,tepeyi yararak, kasabanın içine girmeden, kanal üzerindeki bir beton köprü ile bağlanmıştır Yanında ki ikinci köprü 1980’ de,üçüncüsü ise 1996’da yapılmıştır

Tren yolu da 1951 yılına kadar Sirkeci-Halkalı hattında Küçükçekmece'ye kadar çift hat olan raylar, sonraları tek hat olarak kullanıldı 2000 yılında ise çift hat halinde banliyö taşımacılığına başlanmıştır

Nüfusu gün geçtikçe artan Küçükçekmece;1935'te 706, 1941’de 780 kişilik bir nüfusa sahipti Dış göçlerin de etkisiyle bu sayı artarak, 01031956 yılında belde belediyesi oldu 1985 sayımında nüfusu 100 bini aştığı için, 1986’da ilçe oldu

Eskiden Küçükçekmece denildiğinde,sayfiye yeri akla gelirdiEn çok kasapları ve etleriyle meşhurduHele deniz ile bağlantısı olan kanalın demiryolu kısmında mesire yerleri vardı ki,yazın yer bulmak hep sorun olurdu

Sonuç olarak;Küçükçekmece,yaşanan tarih boyunca,sürekli önemli bir yerleşim yeri olmuşturAncak,19yüzyılda yaşayan Rum tarihçi AG Paspotis’ e göre,Küçükçekmece ’nin ana kervan yollarının ihmal edilişi ve gemilerin artık Tekirdağ’a uğramasıyla gelişmesi önemli oranda durmuştur

Görülen odur ki,Küçükçekmece’ nin gerilemesinde,eşkiyalık,sıtma ve ticaret yollarının değişmesi önemli etken olmuşturTren yolu buradan geçirildiğinde ise gelişmesi iyice yavaşlamıştırTarihçi Bausquet bu durumu, ’’ Lokomotif onu uyandıramadı Rhegion ebediyyen ölmüştür’’ diyerek ifade etmiştir

Oysa, ekonominin dengesizliğine rağmen, ilçemiz sınırları içinde sanayi-ticaret gelişmekte, Belediyenin tüm engellemelerine rağmen çarpık kentleşme hızla büyümektedir 1970/80’li yıllarda Anadolu’dan ve Balkanlar’dan, ekonomik ve politik nedenlerle göç almasıyla nüfus hızla artmıştır Gelinen nokta, bugün yaşadığımız Küçükçekmece olmuştur

ÇOK ESKİ BİR YERLEŞİM YERİ OLARAK HALKALI [değiştir]

Küçükçekmece sınırları içerisinde yer alan Halkalı,Osmanlı döneminden önce bir Rum köyü olarak bilinmektedirO zamanlar ’’Halka Köyü’’ olarak bilinen bu yerleşim birimlerinin bugün Altınşehir olarak bilinen bölgesinde bir çok tarihi bulguya rastlanmıştırYapılan çalışmalar sonrası, duvarları düzenli taş ve tuğladan örtülü bir sarnıcın içinde,Bizans çağına ait sütün başlığının ortaya çıkarılması,burada önemli bir yapının bulunduğunun kanıtı sayılmıştırSarnıçtan başka bazı kemer yıkıntıları da saptanmış,ayrıca Kantharos kabartmalı,çok yıpranmış durumdaki bir Bizans sütun başlığı da bulunmuşturDaha önce yazımızda bahsettiğimiz Yarımburgaz Mağaraları da bölgede yapılan çalışmalar sonucu tarihi önemi ortaya çıkarılan eşsiz ve bir o kadar değerli bir hazinesidir bölgenin

Tarihi,Paleotik çağa kadar uzanan bu bölgede bulunan,Yarımburgaz Mağaraları’ndan çıkan ve Tuna Suyu adı verilen kaynak suları,Bizans ve Osmanlı Döneminde şehrin su ihtiyacını karşılayan en önemli kaynak olmuşlardırHalkalı sularının İstanbul’un en eski su tesisleri olduğu,ancak Bizans’ın son dönemlerinde şehre su getiren tesislerin tahrip edildiği bilinmektedir

İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından su yolu yapımına başlanmışsa da Kanuni Sultan Süleyman ’’Halkalı Suları’’nın varlığını ve önemini keşfederek,1563 yılında bu kaynaklardan şehre su getirecek hazne ve su kemerleri yapımını hızlandırmıştır

Yapımı 1453’ten 1755’e kadar süren ’’halkalı Su Yolları’’ on yedi adet olup,hepsi de menbaa sularıdırNe yazık ki,bunlardan sadece Gaziosmanpaşa civarına su taşıyan ’’Kırkçeşme İsalesi’’ halen çalışır durumda,diğer onaltı su yolu harap olmuş vaziyettedir

Gölün kuzey uçunda Altınşehir’de 1538’de Kethüda Mustafa Ağa çeşmesi adıyla kurulan eser, İstanbul’un en eski kitabeli ve bir sanat değerine sahip çeşme olarak tarihsel mirasımız açısından özel bir yere sahiptir Düzenli yontulup işlenmiş küfenki taşından yapılan çeşmenin çift renkli taşlardan bir kemeri ve çok zarif bir aynataşı vardır Aynataşındaki lüle deliği ise çeşmeye ayrı bir güzellik vermektedir,

Tarihçi Semavi Eyice Küçükçekmece’de bulunan beş eski çeşmeden de "Tuna Suyu"nun aktığını bildirmektedir Bu çeşmelerden en eskisi Abdüsselam İmareti’nin sınırları içinde olanıdır Düzenli işlenmiş küfeki taşından yapılan bu çeşmenin yazıtı yoktur Harap olmasına rağmen, Osmanlı mimarisinin klasik tarzını yansıtır

Abdüsselam İmareti’nin dış duvarlarının sokak tarafındaki yüzünde bulunan ikinci çeşme ise, uzun yazıtı ile dikkati çeker Bu çeşme 1795-96 yılında yapılmıştır

Ayazma sokağının başındaki çeşmenin yazıtı olmadığı gibi, çok onarım gördüğünden, belirli bir sanat karekteri de yoktur

İstanbul Caddesi’nde ulu bir çınarın dibinde alanı süsleyen çeşme ise yazıtlıdır ve 1642-43 yıllarında yapılmıştır Mimarisi bugün çok değişikliğe uğradığından herhangi bir güzelliğe sahip olmayan bu çeşme, yalnızca yaşlı ağaç dibindeki okşayıcı görüntüsüyle önem kazanır

Küçükçekmece’nin beşinci çeşmesi, köprü başındaki yapılardan (han) birinin duvarına bitişiktir Yazıtsız olan çeşmenin XV Ya da XVII yüzyıllara ait olduğu sanılmaktadır

AZATLI BARUTHANESİ VE SAMLAR BENDİ

Baruthane Nazırı Mehmet Şerif Efendi’nin önerisiyle, Küçükçekmece’nin kuzeyinde ve göle 4 km uzaklıkta inşa edilen baruthane, tarihe Azatlı Baruthanesi diye geçmiştir Yapımı bir kaç ayda bitirilen tesisin 1795-1796’da kurulduğu anlaşılmaktadır1804 yılında ise Samlar Köyü’nün kuzeyinde bir debend yaptırılarak, buradan baruthneye bir kanalla su getirilmiştir Baruthane, bir kaç kez onarım görmüş ve genişletilmiştir 1935’te kapatılan Selanik Baruthanesi’ndeki teçhizat da buraya naktedilmiştir

1877-78 Osmanlı-Rus savaşına kadar faaliyetini sürdüren baruthane, Ruslar tarafından tahrip edilmiştir

Azatlı Baruthnesi tesislerinden bugün ancak büyük bir havuz ile hangar biçiminde bir yapının yıkıntıları görülür Baruthaneye egemen yamaçta ise Resneliler Çiftliği’nin kagir köşkünün yıkıntısı yükselir

Sazlıdere’nin en büyük kollarından birisi olan Samlar Deresi’nin üzerinde bulunan Samlar Bendi, II Mahmut zamanında, 1826-1828 yılları arasında

yapılmıştır Azadlı Baruthnesi’nin ihtiyacı olan suyun biriktirilmesi gerekçesiyle yaptırılan Samlar Bendi, 1014 m yüksekliğinde, 1222 m tepe ve 1558 m taban genişliğindedir İri blok taşlarla kemer-baraj tipinde yapılan Samlar Bendi’nin üstü sai taşlarıyla kaplanmış, hava taratma bir saçak eklenmiştir

Sol sahilinde sulama tertibatı ve bir de değirmen bulunan bendin sağ sahilinde, bir serbest savak ve savak kanalı inşa edilmiştir Önemli bir kısmı günümüze kadar ulaşan Samlar Bendi’nin Sazlıdere’yle bütünleştiği yerde Sazlıdere Barajı inşaa edilmektedir

HALKALI ZİRAAT MEKTEBİ

Padişahların da avlanmak için tercih ettiği kırlık ve koruluk bir alana sahip olan Halkalı’nın bir kısmı, 19yüzyılın sonlarına doğru MısırlıHurşid Paşa’nın eşi Prenses Rukiye’ye tahsis edilmiştir Hurşid Paşa’nın çifliği daha sonra, inşaatı 1889’da tamamlanan Halkalı Ziraat Mektebi’ni kurmak için satın alınmıştır

1891 yılında Halkalı Ziraat ve Bayraktar Mektebi adıyla öğrenime başlayan okulun resmen açılışı 31 Ekim 1892’dir İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy, bu okulun baytarlık bölümünün başarılı öğrencilerindendir Baytar şubesinin 1895’te Kadırga’ya taşınmasından sonra okulun adı Halkalı Ziraat Mektebi olarak değiştirildi

Rüştiye ve İdadi mezunların alındığı, 4 yıllık ve o döneme göre yüksek düzeyde bir mesleki eğitim kurumu olan Halkalı Ziraat mektebi, kuruluşundan günümüze kadar etkinliğini sürdürmüş önemli ve nadir bir öğretim kurumudur

Uzun süredir sakin bir tarımsal bölge olarak varlığını sürdüren Halkalı yöresi 1950’lerden itibaren hızla başlayan sanayileşme ve yapılaşma hareketinden payını almış ve yoğunlaştığı Halkalı Bölgesi, etrafındaki İkitelli ve Habibler gibi yerleşimlerle birlikte önemli bir yerleşim ve sanayi merkezi niteliğindedir

ZAFİRKÖY-SOFRANATİS-SOFRAKÖY-SAFRAKÖY-IŞIKLITEPE SEFAKÖY

Küçükçekmece İlçesi’nin en önemli yerleşim merkezlerinden, bugünkü adıyla Sefaköy’ ün bilinen ilk adı ’’ Zafirköy’’ dürGerçekte, ’’Zafir’’ kelimesinden kaynaklanan bu isim,bölgenin Rumların yerleşim yeri olarak kullanıldığı dönemde Sofranatis olarak değiştirilmiştir


Alıntı Yaparak Cevapla

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı




Osmanlı döneminde avlak olarak kullanılan bu bölgede birçok Osmanlı Padişahı ve erkanı avlandığı kaynaklar arasında yer almaktadırBir rivayete göre Sultan Hamid bir gün avlanırken,eşraftan Fehim Efendi’nin konuğu olmuşFehim Efendi’nin kendisini ağırlamak için kurduğu sofra padişah tarafından çok beğenilmişBunun üzerine Sofranatis isminin zaten değiştirilmesi gerektiğini,bu vesile ile hem de eski ismine benzerliği açısından bölgeye Sofraköy adını vermiştir

Sofranatis köyünün,Sofraköy olarak değiştirilmesinden sonra halk arasında bu ismin zamanla Safraköy olarak değişime uğradığı tespit edilmiştirCumhuriyet döneminde,’’sofraköy’2 kayıtlara yanlışlıkla ’’Safraköy’’ olarak geçirilmiştir

1970’li yılların başında ’’Safraköy’’ isminin oldukça kaba olduğunu düşünen dönemin yeni yöneticileri bu ismin değiştirilmesi talebinde bulunmuşlardırBu bölgeye Işıktepe isminin değiştirilmesi talebinde bulunmuşlardırBu bölgeye Işıktepe ismi verilmesi yönünde girişimde bulunan yöneticilerden yanıt:’’Bu ismin değiştirilmesi için,gerek sivil ve gerekse askeri haritalarda değişiklik yapmak gerektiği,bunun ise oldukça zor olduğu,şimdilik bu isteğin yerine getirilemeyeceği’’ bildirilmiştir

1974 ve 1975 yıllarında o dönemin Safraköy Belediye Başkanı olan Tayyip Şengül’ün girişimleriyle Sefaköy isminin verilmesi yönünde çalışmalarını sürdürmüş ve Ankara’dan gelen olumlu yanıtla bölgenin adı ’’ Sefaköy’’ olarak değiştirilmiştir

Birkaç medeniyetin izlerini üzerinde taşıyan bu bölge tarihi süreç içerisinde çok önemli eserlerinden birer ikişer mahrum bırakılarak, yerleşim alanı olarak değerlendirilmiştir Bölgede yapılan kazılarda önemli ölçüde altın vb değerli eserler bulunmuş ve bunlar yok edilmiştirŞuan Hava Limanı olarak kullanılan bölgenin E-5 kısmında mermer sütunların altında bir küp altın bulunduğu, bugün hayatta bulunan kişilerce rivayet edilmektedir

Günümüzde bu eserlerden sadece birkaç su sarnıcı kalmıştır ki,bunlar da gelişigüzel yapılaşmalar sonucu kaybolmaya yüz tutmuştur

GÖLLER VE AKARSULAR DİYARI

KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ

İstanbul'un 15 km batısında yer alan ve 14 km’ lik bir alan kaplayan Küçükçekmece Gölü;son jeolojik dönemdeki buzullaşmanın erimesiyle,denizlerin seviyelerinin yükselmeleri sonucu,Çanakkale Boğazı’nın yarılarak Marmara Çukurunun dolması,bu deniz istilasıyla eski vadi ağızlarının boğularak ’’ria ’’ ların ortaya çıkması sonucu önce koy,zamanla da kıyı kordonuyla kaplanarak lagün haline gelmesiyle oluşmuştur

Gölün ağız kesimi kıyı kordonu ile kapalı olmasına rağmen,gölün denizle ilişkisi 15 metre derinliği olan bir geçitle sağlanmaktadırBu nedenle,gölün suyu yarı tuzludurAncak,son zamanlarda yapılaşmanın artması,gölün besleyen akarsuların cılızlaşması nedenleriyle,bu geçit ender olarak bağlantı sağlayabilmektedir

Çevresinde eosengre ve kalkerleri ile üst miyosen kum marn ve kalkerleri bulunan Küçükçekmece Gölü,doğusundan Nakkaş Deresi,batısından Eşkinoz Deresi ve bunlar arasındaki Sazlıdere’den beslenmektedir

Küçükçekmece Gölü’nde, eskiden bol miktarda balık bulunurken, 1970’lerden sonra evsel ve sanayi atıklarla gölün kirlenmesi sonucu, balıkların yaşamı olumsuz yönde etkilenmiştir

Bu kirlilik, göl suyunun Büyükçekmece Barajına aktarılarak kullanım projesini de engellemiş olup 1992’debitirilen isale hattı kullanılamamıştır,

Küçükçekmece Gölü’nün kirlenmesini engellemek amacıyla başlatılan kollektör çalışmaları ise yarım kaldığı için, sanayi atıkları büyük ölçüde azalmış olsa da, evsel atıklar hala göle akmaktadır Bunun sonucu olarak Küçükçemece Gölü halen tamamen ötrofik (sucul ortamlar-"daki fosfatlı ve azotlu besinlerin aşırı çoğalması sonucu oksijenin azalması su kalitesinin kötüleşmesi, yeşillenme) durumdadır

4 Haziran 1999’da, Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu tarafından organize edilen ve Küçükçekmece Belediyesi’nin de destek verdiği, "Küçükçekmece Gölü’nde Çevre Sevgi Zinciri" etkinlik projesiyle, gölün kurtarılması için henüz geç kalınmadığı vurgulanmış, çözüm önerileri sunulmuştur

SAZLIDERE

Yaklaşık 40 km uzunluğunda olan Sazlıdere, İstanbul’un Küçükçekmece Gölü’ne dökülen en önemli akarsuyudur Dursun Köyü’nün güneyindeki’ Küçük

su havzalarının sularını toplayarak, güneydoğu yönünde akar Küçükçekmece Gölü’nün yakınlarında tabanını genişleterek göle dökülür 84 km2 yağış alana sahip Sazlıdere’nin, Bosna istasyonu’ndaki ortalama debisi 0928 m3/sn olup, yıllık ortalama su hacmi 35 milyon m3 dolayındadır Sazlıdere’nin eski Samlar Köyü’nü de içine alacak şekilde baraj haline getirilmesi ve su tutması için kapaklarının kapalı olması nedeniyle, Küçükçekmece Gölü, kendini besleyen bu önemli kaynaktan mahrum kalmıştır

NAKKAŞ DERESİ

Küçükçekmece Gölü’ne dökülen ikinci önemli akarsuyudur Küçükçekmece Gölü’nün Kuzeyinde kalan küçük havzasının sularım toplayan Nakkaş Deresi, yaklaşık 43 km2 yağış- alanına sahiptir Debisi ortalama 0344 m3/sn, yıllık ortalama su hacmi 14 milyon m3’dür

üçükçekmece geniş düzlükler halinde az dalgalı (engebeli) bir alana yayılmıştır Deniz ve göl kıyılarında içerilere doğru yükseltiler artar Kuzeydeki tepelerde yükseklik 200 metreyi bulur Vadiler oldukça belirgin görünümdedir, ilçemizdeki gölün morfolojik (biçim) yapışı nedeniyle tam ve tipik bir lagün (yalı) gölüdür Dünyada pek ender oluşan lagün göllerden birisidir ve bir doğa harikasıdır

İlçemiz alanında kalan akarsular uzunlukları, kısa ve su rejimleri, debileri, düzensizdir Bir kesimi hızlı kentleşme ve sanayileşme nedeniyle yerleşme ve sanayi alanları içinde kalmış oldukları için sanayi ve kentsel atıkları denize boşaltan derelere dönüştüler

Küçükçekmece İlçesinin tarihi bir bakıma İstanbul’ un tarihidir İstanbul’a egemen olan bir imparatorluk Küçükçekmece yöresinde egemen olmuştur Küçükçekmece’nin yüksek kesimlerinde REGİON adlı bir bölge vardır Roma İmparatorluğu’ nu Bizans’a bağlayan en önemli yollarından VİAEGNETİA, Region’ dan geçerdi Yüzyılın ortalarında büyük bir deprem de, bunların yıkıldığı çeşitli kaynaklarda ifade edilmiştir Küçükçekmece İlçesinin en eski yerleşim yeri, Küçükçekmece gölünün kuzey kesiminde bulunan Yarımburgaz mağaralarıdır Buralara paleotik çağdan itibaren yerleşme başlamıştır Tarihi Paleotik çağa uzanan bu bölgedeki tarihi yerler, Günümüz öncesi 730000 ila 130000 yılları arasını kapsayan Yarımburgaz Mağaraları, MÖ 2Yüzyıl-MS2 yüzyıllar arası Region kitabeleri Yavuz Sultan Selim’in has defterdarı Abdül Selami Bey Türbesi Tekke ve Zaviyesi, 17Yüzyıl Mimar Sinan Köprüsü ve 18Yüzyıl Küçükçekmece Meydanı Çeşmesi’dir Cumhuriyet döneminde ise yoğun nüfus akımı 1950’ den sonrasına rastlamaktadır

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KÜÇÜKÇEKMECE

Küçükçekmece Adının Kaynağı

Küçükçekmece adının kaynağı oldukça tartışmalıdır Genel olarak kenarında kurulduğu gölle ilgili olduğu kabul edilir "Çekmece" olarak anılan iki gölün boyutlarıyla adları uygunluk göstermez

Büyükçekmece Gölü’nden daha büyük olduğu halde tam tersi bir ad taşımasının genel kabul gören açıklaması, gölün deniz bağlantısın! sağlayan geçit üzerindeki köprünün küçüklüğüdür Osmanlı döneminde yazılmış bir çok batılı kaynakta bu köprü, "Küçük Köprü" anlamında "Ponte Piccolo" adıyla geçer İki göle de verilmiş olan "Çekmece" adının, balık tutmak için denize açılan geçitlerde kurulan ve yukarı çekilerek açılan kafesli setlerden geldiği kabul edilir

Bölgede yoğun nüfus artışı Cumhuriyet sonrasında, 1950'lerde başlamıştır

Küçükçekmece İlçesi

Yıllara Göre Nüfus

1935 1806

1940 2280

1945 2487

1950 3097

1955 6871

1960 16544

1965 37003

1970 74769

1975 119293

1980 182715

1985 338778

1990 479419

1997 460388

2000 589139

2007 785392

Nüfusu

22 Ekim 2000 tarihinde yapılan genel nüfus sayımına göre 1004'ü köylerinde, 597135'i merkezinde olmak üzere toplam 589139'dir Nüfus artışı % 0,66 düzeyindedir Okur yazar oranı %80'dir Nüfusun geneli düşük gelirli isçi ve memurdur 1992'de Avcılar'ın, nüfusu 500000'e yaklaşan Küçükçekmece İlçesi'nden ayrılmasıyla, ilçe nüfusu 125000-130000 azalmış, ancak bu bölünmeye rağmen eski nüfusunu geçmiştir 1970'lerde çok boş ve çok sakin olan Küçükçekmece, 1980'lerde İstanbul'da gecekonduların hızla artmasıyla Küçükçekmece'de ki nüfus birden 100000'i geçmiştir Küçükçekmece'nin semti olan Sefaköy ise 1970'lerde 2000 iken,1975'te 6000'e ulaşmıştır 1980'lerde ise 10000'i geçen Sefaköy, Tez Yuvam ve Tez kent gibi siteler yapıldıktan sonra 1988'te 25000'e ulaşmıştır 1990'da Apartmanlar ortaya çıkınca Sefaköy 45000, Küçükçekmece 400000'i geçmiştir Şu anki Sefaköy'de nüfus 200000 civarındadır Küçükçekmece şu anki nüfusuyla 1000000 civarındadır

Sosyal Hayat

İlçenin büyük bir kısmında yer alan yapılaşmalar, imar planı ve teknik şartlara uygun yapılmaktadır Genellikle ferdi yapılaşmanın görüldüğü ilçede, 1990'lardan başlayarak "toplu konut" yapılaşmaları da hızlanmıştır Özellikle, TEM Otoyolunun bu bölgeden geçmesi, İkitelli ile İstanbul arasındaki ulaşım seçeneklerini arttırmıştır Dahası ulaşım süresinin kısalması sonucu bölge önem kazanmaya başlamıştır Öte yandan gözle görülür oranda yapılan Organize Sanayi Bölgesi yatırımları, buradaki sanayinin gelişimini de hızlandırmıştır






Alıntı Yaparak Cevapla

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı




Küçükçekmece ilçesi, esasen yoğun bir sanayi bölgesi niteliğindedir İlçede 200'nin üzerinde büyük fabrika, sanayi-ticari siteleri ile ilçe sınırlarında bulunan Belediye'ye kayıtlı yaklaşık 10000 sanayi işletmesi ve atölye mevcuttur Bu nedenle de, nüfusun yoğunluğunun işçiler ve onların ailelerinden oluşturtuğunu söyleyebiliriz

Elektrik, Su-Kanalizasyon Hizmetleri,kaçak yapılaşmanın olduğu istisnai yerleşimler dışında ulaştırlmıştır Ancak plansız ve kaçak yapılaşmanın olduğu bölgelerde yapılarda kaçak elektrik kullanılmaıldığı görülmüştür

İlçenin sınırları içinde, son dönemde yapılan 80000 kişi kapasiteli Atatürk Olimpiyat Stadı ve 49 kooperatif ve 33000 iş yeri bulunan İkitelli Organize Sanayi Bölgesi gibi yatırımlarla ilçe hızlı gelişimini sürdürmektedir

2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'un Kültür ilçesi Küçükçekmece'de modern mimarisi ve teknik açıdan son derece donanımlı altyapısıyla, her türlü sosyal ve kültürel etkinliğin rahatlıkla gerçekleştirilebileceği Cennet Kültür ve Sanat Merkezi (CKSM), Halkalı Kültür ve Sanat Merkezi (HKSM) ve Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi (SKSM) mevcuttur İlçe hassas bir konumdadır Türkiye’ nin her yöresinden gelen farklı, ırk, dil ve mezhebe mensup insanlar 5 yıl içinde bölge nüfusunu 2-3 kat arttırmıştır Tamamen polis denetiminde olan bölgemizde koruyucu güvenlik hizmetlerinde ve suç oranının azaltılmasında başarılı olabilmek için öncelikle polis araç - gereç sayışım artırılması gerekmektedir Bu gün her mahalleye birer asayiş ekibi ve üç önemli noktaya birer trafik ekibi verilmediği sürece başarılı emniyet hizmetinin halka verilebileceği iddia etmek mümkün değildir İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı 3 Polis Merkezi Amirliği ve 3 Polis Noktası ile idari Büro, EKKM, Sivil Savunma Hizmetleri, Bilgi İşlem, Genel Disiplin, Siyasi Büroya bağlı terörle mücadele, Güvenlik Büro, Koruma Büro, Asayiş Büroya bağlı Asayiş Büro, Ekipler Büro, RuhTebİşlBr Amirliği, GBT Büro Amirliği, Çocuk Büro Amirliği, İdari Destek Büroya bağlı Personel Büro, Lojistik Büro, Araç Büro, Eğitim Büro,Trafik Tescil Bür ve Pasaport bürosu bulunmaktadır, l Emniyet Müdürü, 2 Emniyet Amiri, 15 Başkomiser , 10 Komiser, 5 Komiser Yardımcısı, 664 polis memuru, 11 GİHM, 22Bekçi, 1 Yardımcı Hizmetli olmak üzere toplam 735 personel görev yapmakta olup, toplam 170 personele ihtiyaç vardır

735 mevcut personel, 48 adet çeşitli araç, ile 62 makineli tabanca, 13 sabit telsiz, 48 oto telsizi, 41 el telsizi, 100 çelik yelek, 13 projektör, 5 reflektör, 96 yağmurluk, 2 el dedektörü, 250 kelepçe, 14 kalkan, 350 cop, 9 megafon, 4 gaz maskesi, 13 projektör ile hizmet vermektedir

Eğitim ve Kültür

İlçe genelinde 62 İlköğretim okulu, 10 Genel Lise (4 adedi Yabancı Dil Ağırlıklı Lise) 8 Meslek Lisesi, 3 Anadolu Lisesi ve 15 müstakil Anaokulu olmak üzere, toplam 96 adet resmi okul bulunmaktadır Bunların yanı sıra, ilçede 1 Halk Eğitim Merkezi, 1 Çıraklık Eğitim Merkezi, 1 Sağlık Eğitim Merkezi, 1 Öğretmenevi ve 5 ayrı Kültür Merkezi bulunmaktadır

Resmi okulların yanında, toplam 12 özel okul vardır Bunların 3 adedi Anaokulu, 4 adedi İlköğretim okulu, 4 adedi Lise ve 1 adedi Akşam Lisesi'dir Ayrıca 2005 yılında kurulan bir özel üniversite de (İstanbul Arel Üniversitesi) hizmete başlamıştır

KÜÇÜKÇEKMECE İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNÜN KURULUŞ TARİHÇESİ

Küçükçekmece ilçesi ve milli eğitim müdürlüğü 1988 yılında Bakırköy'den ayrılarak kurulmuştur

Küçükçekmece'nin kuruluş yıllarında, bir mahalle konumunda olan Avcılar' da dahil olmak üzere bütün ilçede 52 okul ve 32 okul binası mevcuttur Bina ve kurum arasındaki orantısızlığın sebebi aynı binanın farklı okullar tarafından kullanılmasından kaynaklanmaktadır İlçede kuruluş itibariyle hiç meslek lisesi yoktur Mevcut 4 lisede 80 kişilik sınıflarda ikili eğitim yapılmaktadır var olan İlköğretim Okulu sayısı ise sadece bir' dir Öğretmene hizmet verecek Dispanser, Lojman ve Öğretmenevi gibi hiçbir sosyal kurum yoktur İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ilk önce Gültepe İlköğretim Okulunun 2 katına taşınır, daha sonra devlet-vatandaş işbirliği ile aynı okulun üstüne kat çıkılarak tefriş ve tanzimi yapılır ve kurum İlçe Milli Eğitiminin beyni olacak şekilde teknoloji ile donatılır Bir tane olan ilköğretim okulu sayısı 69'a, 4 olan lise sayısı 10'a, hiç olmayan meslek lisesi sayısı 10'a çıkartılır Anadolu lisesi, Yabancı Dil ağırlıklı liseler MLO okulları ve 15 ana okulu ile Küçükçekmece sadece İstanbul'da değil Türkiye çapında standartları zorlamaya başlar "Kendi okulunu kendin yaptır Okul yaptıramıyorsan derslik yaptır" kampanyaları sürekli ve sistemli bir şekilde yürütülerek ilçeye 50 bağış okul kazandırılmıştır

Mesleki ve teknik eğitim ise İkitelli organize sanayi bölgesinin ilçemizde bulunması sebebiyle önemli gelişmeler kaydetmiştir Kuruluştan bu yana geçen zaman içerisinde Küçükçekmece' de öğretmen sayısı yaklaşık 4000'e öğrenci sayısı ise 150000'e ulaşmıştır Sosyal ve Kültürel faaliyetler artarak devam etmiş öğretmenler ve Milli Eğitim çalışanları arasında birlik ve beraberlik sağlanmıştır Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü örgütünü yerleşik binalarla güçlendirirken bir yandan da yetişkin insanlarımızın tamamını eğitimden geçirmek amacı ile çok ve çeşitli kurslar açmaya devam etmektedir Öğretmen ve öğrenciler arasında spor müsabakaları düzenlenerek iletişim güçlendirilmektedir

Çevre şartları kullanılarak ihtiyacı olan öğrencilerimize giyecek, burs ve kitap yardımları yapılmaya devam edilmektedirÇıraklık eğitim merkezi ve meslek edindirme kursları çalışmalarını sürdürmektedir İlçemiz modern bir sağlık eğitim merkezi ile 58 yatak kapasiteli bir öğretmen evine, kavuşturulmuş olup; bu gün ilçemizde 69 tane ilköğretim okulu, 10 tane genel lise, 4 tane Anadolu lisesi, 10 tane meslek lisesi, 15 tane anaokulu bulunmaktadır 1 HALK EĞİTİM 1 MESLEKİ EĞİTİM MERKEZİ bulunmaktadır,

Müdürlüğümüz İlçe Milli Eğitim Müdürümüz ve 5 Şube Müdürünün yönetiminde, Okul ve Kurumlarımızın değerli, çalışkan ve fedakar müdürleri, öğretmenleri ve hizmetli personeliyle mevcut başarısını sürdürmektedir

Bu gün İlçe Milli Eğitim müdürlüğümüz teknolojinin sahip olduğu tüm yenilikleri kullanabilen çağdaş ve Atatürkçü düşünce anlayışına sahip vizyoner yönetim kadrosu ve çalışkan , deneyimli personeli ile hizmet vermektedir

Yapılan bütün çalışmalar Atatürk İlke ve İnkılaplarının ışığında sürdürülen bir bayrak yarışıdır

Amaç Atatürk'ün gösterdiği hedefe, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için eğitimin tek çare olduğunu alabildiğince geniş kitlelere anlatabilmektir






Alıntı Yaparak Cevapla

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstanbulun Küçükçekmece İlçesi Tanıtımı




İstanbul Küçükçekmece İlçesi

Küçükçekmece: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 350864 olup, 340876’sı ilçe merkezinde, 9988’i köylerde yaşamaktadır Bakırköy ilçesine bağlıyken, 19 Haziran 1987’de ilçe merkezi hâline geldi Doğusunda Bakırköy, batısında Avcılar, kuzeybatısında Çatalca, kuzeyinde Gaziosmanpaşa, güneyinde Marmara Denizi yer alır İstanbul-Edirne karayolu ve demiryolu ilçeden geçer Ekonomisi sanâyiye dayanır İkitelli civârında birçok sanâyi kuruluşu vardır İkitelli, Sefâköy başlıca semtleridir






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.