Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye > Marmara Bölgesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayvacık, çanakkalenin, ilçesi, tanıtımı

Çanakkalenin Ayvacık İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çanakkalenin Ayvacık İlçesi Tanıtımı




Çanakkalenin Ayvacık İlçesi Tanıtımı

Ayvacık, Çanakkale ilinin bir ilçesidir Turizm ön plandadır

Coğrafi ve Tarihi Özellikleri

Ayvacık, sırtını Antik dönemlerin efsaneleriyle beslenen İda Dağı'na (Kazdağı) dayayan; yüzünü birçok efsanenin doğuşuna kaynaklık eden Ege Denizi'ne çeviren yeşilin ve mavinin en güzel tonlarının yaşandığı bir kavşaktır

Asya'nın ve elbetteki,Anadolu'nun en uç noktası olan Bababurnu ilçe sınırları içindedir Bababurnu'ndan Midilli Adası yalnızca 4 mildirİlçenin 78 km' lik uzun bir sahil şeridi vardır İlçenin yüzölçümü 874 km² dir Denizden yüksekliği 270 m olan volkanik bir plato üzerinde bulunan ilçe, arazi yapısı bakımından dağlık ve tepeliktir İlçenin en büyük ovası 30 km² ile Tuzla Ovası'dır Bunu Kösedere ve Babakale Ovaları izler

Ayvacık ilçesine bağlı 64 köy ve 2 belde bulunmaktadır İlçe genelinin nüfusu 30640' tır Yöre halkı, oldukça zengin bir kültür yapısına sahiptir Her ikisi de Oğuz kökenli Yörük ve Türkmen köylerinde, kendilerine özgü kültürel farklılıklar yaşanmaya devam etmektedir Ayvacık köyleri, bulundukları mevkilere göre; kuzey tarafına düşen Kaz Dağı eteklerindeki orman köyleri Dere kolu ; güneydoğusuna ,- Küçükkuyu istikametine- düşen köyler Yalı kolu ve güney batısında - Baba Burnu yönünde- bulunan köylerimiz ise, Kıran kolu olarak adlandırılmıştır Dere kolu köyleri çoğunlukla orman işleriyle ve hayvancılıkla geçimini sağlar Yalı kolu ise, zeytinciliğin miktar ve kalite olarak yüksek olduğu bölgemizdir Kıran kolu adından da anlaşıldığı üzere Türkiye ortalamasının çok altında yağış alması sebebiyle ziraata elverişli değildir Bu köylerimizde küçükbaş hayvancılık ve halıcılık en önemli üretim alanıdır Yaz ayları geldiğinde Kaz Dağları'na olan göç halen sürmektedir

Yapımı devam eden Ayvacık barajının ve sulama kanallarının bitmesiyle birlikte yöremizde sulanabilen alan genişleyecek ve uğraşılan zirai konular miktar ve cins itibariyle artış gösterecektir Dağları denize paralel olarak uzanmakta ve sahil şeridinde olağanüstü güzel koylar birbirini izlemektedir Son yıllarda yoğun ilgi gören bu koylar, turizm için cazibe merkezi haline gelmeye başlamıştırEkolojik dengeler korunarak turizme açılan bu bölgelerimiz, Ayvacık halkının geleceğinin sigortasıdır Turizmin yanısıra zeytincilik ve zeytinyağı üretimi, halı dokumacılığı, odun kömürü, peynir ve hayvancılık önemli gelir kaynakları arasındadır

Ayvacık ilçesinin Edremit Körfezi'ne bakan güney kıyısı Akdeniz ikliminin etkisini gösterirken, iç kısımlara gidildikçe Marmara ikliminin etkisi artmaktadır

Rivayete göre; Kızılcatuzla kazasına bağlı 15-20 hanelik küçük bir yerleşim yeri olan Ayvalıoba'nın Dere Mahallesinden 1514 yılında Türkmen Safavi İmparatoru Şah İsmail le yapılan Çaldıran Savaşı'na katılan ve ismini bilmediğimiz bir delikanlı, zaferden sonra Osmanlı Ordusu'yla Güney Azerbaycan'ın başkenti ve Yoğun Kızılbaş Türkmen Nufusun yaşadığı Tebriz'e gider Tebriz'de Kızıl tuğlalardan yapılmış bir han avlusunda dinlenirken hanın sahibesi olan Tebriz'li Ümmühan Hatun ile tanışır Zengin bir dul olan Tebriz'li Ümmühan Hatun, askerde ölen kocasına çok benzettiği Ayvalıobalı adsız kahramanla evlenerek oradaki bütün mal varlığını satar ve kasabamıza gelip yerleşir

Ayvalıoba'ya yerleşen Ümmühan Hatun ve eşi, ilk iş olarak çevredeki Küplü, Doğanlar, Garipçeler, Tekke ve Çaltı obalarını dolaşarak buralarda yaşayanları Ayvalıoba'ya davet etmişler ve bu obaları kaynaştırıp bütünleştirmişlerdir Ümmühan Hatun, bu sürede köyünün kasaba olmasını sağlamış ve burada beraberinde getirdiği para ile kendi adını verdiği, bugün yeniden yapılmış olan "Ümmühan Hatun" camiini yaptırmıştır Daha sonra, yaklaşık 10 km mesafeden kasabasına su getirmiş, bir de hamam yaptırarak yerleşen obalara rahat bir ortam sağlamıştır Daha önceleri Kızılcatula olan kasabanın ismi geçen yüzyılın başlarında AYVACIK olarak değiştirilmiştir

İlçemiz, ilkçağlardan bu yana çeşitli kavimler tarafından yerleşim alanı olarak kullanılmıştırBölgede yaşayan ilk toplulukların Mysyalılar ile Luviler olduğu sanılmaktadır Ardından Hititler, Lidyalılar ve Persler'in hakimiyetine girmiştirMÖ 334'te Büyük İskender'in aldığı bu bölge, onun ölümüyle Bergama Krallığı'na bağlanmış, daha sonraları ise , Roma ve Bizans idaresine girmiştir

Selçuklu Beyleri'nden Emir Çaka Bey bugünkü Ayvacıklıların ataları sayılan pek çok Oğuz, Türkmen boyunu (Ahmetli, Çetmi(Çepni), Nusratlı,Karakeçeli, Bektaş, Kızılkeçelivb) bölgeye yerleştirmiştir Bu boylar, Haçlı Seferleri sırasında bölgeden geçen Haçlı ordularına karşı koy-muşlardır 1296'da Balıkesir'i başkent yaparak beyliğini kuran Çaka Bey Bayramiç, Ezine ve Ayvacık civarını da topraklarına kattı Karesi Bey'in ölümünden sonra başlayan taht kavgalarından faydalanan Osmanlılar, I Murat zamanında Ayvacık bölgesini alarak yarım asır süren Karesi hakimiyetine son vermişlerdir Karesi Bey'in kurduğu Kızılcatuzla kazası I Murat devrinden itibaren bölgenin merkezi haline gelmiştir Fakat ulaşım güçlüğü sebebiyle ilçe merkezi, 1876'da Ayvalıoba'ya (bugünkü Ayvacık) nakledilmiştir

Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlılar, 28 Mayıs 1919'da deniz yoluyla gelerek Ayvacık'ın işgaline başladılar, 4 Temmuz 1920'de Ayvacık merkezini ele geçirdiler Milis kuvvetleri oluşturarak direnişe geçen Ayvacıklılar, Hafız Ahmet Hamdi Efendi başkanlığında Ayvacık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurdular ( Ahmet Hamdi Efendi ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Biga Sancağı'nı temsilen katılan üç milletvekilinden biridir) Büyük Taarruz sonrasında, 18 Eylül 1922'de kaçan Yunan birliklerini takip eden Reşat Bey komutasındaki Milli Kuvvetlerimiz, 21 Eylül 1922'de Ayvacık'ın işgaline resmen son vermişlerdir1876'da ilçe olan Ayvacık, 1926'da Ezine'ye bağlanmış, 1928'de Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı, tekrar müstakil ilçe haline getirilmiştir Ayvacık ilçesi, her ne kadar Türkiye'nin ve Asya 'nın en batı noktasında bulunsa da pek çok hizmet ve ekonomik kalkınma açısından maalesef istenilen duruma erişememiştirAyrı ayrı uğraş alanı olarak oldukça fazla dal olmasına rağmen, bunlar küçük birer aile işletmesi olma sınırının ötesine geçememiştir

Sosyal Birikimler

Sülale İsimleri

tuncalar

yeşiller

Mübaşirlar

Aptullalar

Küplüler

Yağcılar

kuyulular

Ayvacık Şivesinden Örnekler

Gıdışım: Arkadaşım yerine kullanılır

Areklik: Ahretlik anlamında yakın arkadaşlar arasında kullanılır

Gobak: Çam kozalağı

Dada:Çocuk

Terezlemek: Düzenlemek

Yavuz: İyi

Dingin: Zayıf

Aba:Ceket

Hıştınmamak: Konuşmamak, ses vermeme

Çolungur:Çam kozalağı

Dömenolandırıcılık Oyunları

Aga:Abi

bılla:abla

Panayır Geleneği

Oğuz ,Türkmen ve Yörük(yürüyen Türkmen) boyunun orta asyadan buyana göçebe kültürünn getirdiği alışkanlık olan yaylacılık ve panayır geleneği halen devam eder Uzun yıllardır yöre halkının yıllık ihtiyaçlarını karşıladığı, tanışıp kaynaştığı bir şenlik havasına dönüşen panayır geleneği, günümüzde de devam etmektedir26 Mayıs'ta başlayan ve dört gün devam eden Ayvacık panayırı geçmişte ulaşım zorlukları sebebiyle birtakım ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken halk ile satıcıyı buluşturmayı amaçlamışken, günümüzde daha çok eğlence yönü ağır basmaktadırNitekim, binlerce büyük ve küçük baş hayvanın alınıp satıldığı hayvan pazarı eskisi kadar büyük olmasa da bu gelenek devam etmektedir Eski bir geleneğin izlerini görmekten hoşlanacakları ve yöremizde yetişen oğlakların tadına bakmak isteyenleri, 26 Mayıs'ta ilçemize bekliyoruz

Geçim Kaynakları

Halı ve Kilim Dokumacılığı

İlçenin önemli gelir kaynaklarından biri halı dokumacılığıdır İlçemizin özellikle Yörük köylerinde halı ve kilim sanatı, en çarpıcı ve göz alıcı örnekleriyle, varlığını sürdürmektedir Orta Asya'nın derinliklerinden, Asya'nın en batı ucuna kadar süren Yörüklerin göçleri ve konakladıkları her coğrafya, iklim ile hayatın iyi ya da kötü yönleri, Yörük kadınlarının marifetli parmakları sayesinde, düğüm düğüm halı ve kilim desenlerinde yaşamaya devam etmektedirYörük halıları, hikâyelerine göre desen, desenlerine göre de isim alırlarTurnalı,oklu,kabak çiçeği,elek,altın tabak,hayat ağacı, Türkmen gülü,yeşil budak,baratlı,eski Yörük,eli belinde bu desenlerden en çok bilinenleridirAyvacık halı ve kilimleri, desenlerinin orijinalliği sayesinde; dünya halıcılık literatüründe haklı bir üne sahiptir

Ayvacık Kaymakamlığı bünyesinde Yörük kültürünün bu önemli ögesinin orijinalliği ve kalitesinin bozulmadan devam etmesi ve üreticinin emeğinin en iyi şekilde değerlendirilmesi amacıyla Halıcılık Okulu kurulmuştur Halıcılık Okulu'nun %100'ü kök boya, kirmani ip (el eğirmesi) kullanılarak dokutulan halıları, iç ve dış pazarda büyük ilgi görmektedir Ayvacık, Yörük kilim ve halılarının kalitesine öylesine güven duymaktadır ki 300 yıl garanti vermektedir 29 Köyümüzden 400 üyenin katılımı ile kurulan Süleymanköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi,(DOBAG) Marmara Üniversitesi ile işbirliği yaparak yörede dokunan halıların otantik ve geleneksel yapısının korunmasına çalışmak-tadırSüleymanköy Kooperatifi, yıllık 2000m2 civarında ihracat yapmakta, yöremize önemli bir döviz girdisi sağlamakta, Ayvacık'ın Avustralya'dan Amerika'ya kadar pek çok ülkede tanıtımına, zaman zaman getirdiği turist kafileleriyle de ilçe turizmine katkı sağlamaktadır

Odun Kömürü

Mangal kömürü olarak da bilinen odun kömürü üretimi, Ayvacık yöresinde yoğun olarak sürdürülmektedir Kaz Dağları'nın ve Ege Denizi'nin etkisinde kalan yöre ağaçları, en kaliteli mangal kömürü üretimini sağlamaktadır Elbetteki, bu uğraşı sebebiyle yörede yoğun bir şekilde ağaç kesimi olduğu ve her geçen sene biraz daha yeşilliğin azaldığı da reddedilemez bir gerçektir En yoğun olarak Ayvack'ın Şap köyünde yapılmaktadır[kaynak belirtilmeli]

Ezine Peyniri

Her ne kadar ismini komşu ilçe olan Ezine'ye kaptırmışsa da yöremizin özellikle kekik ve diğer zengin bitki örtüsüyle beslenen koyun, keçi ve inek sütü karışımı ile elde edilen Ezine peyniri, ilçemizde mevcut olan çok sayıdaki mandırada üretilmektedir Kalitesiyle Türkiye genelinde bilinmekte ve aranılmaktadır



Alıntı Yaparak Cevapla

Çanakkalenin Ayvacık İlçesi Tanıtımı

Eski 10-13-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çanakkalenin Ayvacık İlçesi Tanıtımı




Hayvancılık

Kaz Dağları'nın eteklerindeki, kekik ve her türden bitki örtüsü sebebiyle et ve süt kalitesi en üst düzeydedir Bunun sonucu olarak Ayvacık yöresinin hayvan ürünleri, yoğun talep görmektedir Ancak, yörede bilinçli bir hayvancılık kültürü oluşmadığından, bu talep karşılanamamaktadır Geçmiş yıllarda, özellikle 26 Mayıs Ayvacık Panayırı zamanında, Türkiye'nin dört bir yanından gelen hayvan tüccarları vasıtasıyla binlerce büyük ve küçükbaş hayvan sevkiyatı yapılırken, günümüzde bu canlılık kalmamıştır Türkiye'nin başka yerinde pek rastlanmayan koru hayvancılığı denen ilkel hayvancılık metodu yüzünden hayvancılık yavaş yavaş bitme noktasına gelmektedir

Tarihi Yerleri

Apollo Smintheus Tapınağı

Apollo Smintheus Tapınağı, eski adıyla Külahlı olarak bilinen Gülpınar Beldesi'nin kuzey-batısıyla, kuzey doğusu arasında kalan vadinin başlangıç eteklerinde Bahçeler-içi olarak adlandırılan mevkide yer alır

Su yönünden zengin olan bu yöre, yeraltı kaynak suları ile beslenmekte; büyük olasılıkla antik çağlarda oluşturulan yeraltı kanalları ile ana merkeze aktarılmaktadır Tapınağın yapıl-dığı Hellenistik çağda da yörede suyun bol olması Apollon kültünün bir simgesidir Çünkü; tanrı Apollon kehanette bulunmak için her zaman suya gereksinim duymuşturTapınağın bu alanda kurulmuş olması da bu nedenle olmalıdır

Arkeologlar, mimarlar ve sanat tarihçileri için Hellenistik Çağ (MÖ330-30) ve mimarisi çok sevilen ve ilgi duyulan bir konu olarak karşımıza çıkar Gülpınar Apollon Smintheus Tapınağı da Hellenistik dönem için konusunu Homeros'un Ilyada Destanı'ndan alan kabartmaları yanında mimarî tasarım ve stili ile dikkatleri üzerinde toplarMÖ150 yıllarında Ion stilinde yapılan tapınak, kuzey-batı Anadolu'da, Troas bölgesinde bugün için tek örnektir Tapınak'ta Hellenistik Çağ Anadolu mimarlığına imzasını atan Mimar Hermogenes'in uyguladığı pseudodipteros (yalancı iki sıralı sütun) plân tasarımı kullanılmıştırÖn ve arka cephelerinde 8, uzun kenarlarında ise 14'er sütun dizisi yer alır Tapınağın ölçüleri; dar yüzler 2320 metre, uzun kenarlar ise 4165 metredirAlt yapısında üç farklı tür taş kullanılmıştır Temel, yöreye özgü volkanik tüf taşından yapılmıştır Üzeri, çevrede çok görülen andezit-bazalt taşı ile kaplıdır Temel ve 11 basamağın en son kaplaması mermerdir Mermer bloklarla döşenen kutsal alan, üç odadan oluşur Bunlar; giriş sırasıyla, pronaos (kutsal ön oda), naos (kutsal oda) ve opisthodomos (arka oda) turNaos'ta, Paroslu heykeltraş Skopas'ın yaptığı ve 110 cm'lik bacak parçası ele geçen, tanrı Apollon'un heykelinin yer aldığı bilinmektedir

Alexandria Troas Helenistik Çağ sikkelerinde görülen ve antik kaynaklarda bahsi geçen tanrı Apollon'un tapınak cephesinde duran, adını aldığı fare-smintheus'a basar biçimde tasvir edildiği sanılan kutsal heykeli olasılıkla, 5metre boyundadır

Stylobat denilen plâtformda yer alan ve Anadolu Attik tipi bir kaide üzerinde yükselen 44 adet sütunun her biri üst üste konmuş 7 parçadan (tamburdan) oluşur Yedinci sütun tamburu, boğa başı-çelenk süsleri veya mitolojik insan figürleri ile bezelidir Bu son tamburun üzerine gelen başlık, Ion stilinde yapılmıştır Sütunların üzerinde üst yapı elemanları olarak sırasıyla, inci dizisi ile süslü arşitrav (baştaban) ile friz adı verilen ve üzerinde,Yunanlılar ile Troialılar arasındaki Troia Savaşları'nı anlatan mitolojik konuları içeren kabartma bloklar yer alır Yapı, daha sonra diş sırası (dentil), saçak (geison), üçgen alınlık (pediment) ve kırma çatı ile son bulurTapınak, yaklaşık olarak 5 katlı (15 metre) bir apartman yüksekliğindedir Marmara Adası mermerinden inşa edilen tapınağın mimarı ve yaptırıcısı bilinmemektedirIlyada anlatımları, çeşitli çağlarda vazolar üzerinde, duvar resimlerinde, mermer lahitlerde betimlenmiştir Ancak bir tapınakta, ilk kez olarak Gülpınar Apollo Smintheus kutsal alanında karşımıza çıkar

Roma Dönemi Köprüleri

Tarihte Troas bölgesi olarak geçen Biga yarımadası Roma döneminde antik kentleri birbirine bağlayan yol sistemine sahipti Köprüler ise bölgedeki ticareti elde tutmak için gerekli olan bu yol ağının önemli bir parçası idi İlçe sınırları içerisinde bu dönemden kalma iki antik köprü yeralmaktadırBunlardan birisi Tuzla Köyü'nün 4km batısında Küçük- kuyu beldesindedir Gülpınar yakınında yer alan Chryse antik kenti ile Ezine ilçesi Dalyan Köyü'nde yer alan Aleksandreia Troas antik kentini birbirine bağlayan köprünün günümüzde 93 m lik bölümü açıktadır7 m' ye yaklaşan muhteşem köprünün kemer ayaklarının 3-4 m lik kısmı toprak altındadır

Assos

Athena Tapınağı, Assosİlçeye bağlı Behramkale Köyü, Çanakkale'nin ve Türkiye'nin en önemli turizm alanlarından biridir

Assos (Behramkale)

Ayvacık'ın sahil köylerinin en önemli özelliği Adatepe'den başlayarak kıyıya paralel uzanan tepelerin deniz gören yüksek kesimlerinde yerleşmiş bulunmasıdır Behram (Assos), Ayvacık'ın güneyi boyunca bir gerdanlık gibi dizilen köylerimizin ortasında adeta bir elmas gibi gözleri kamaştıran güzelliği ile boy göstermektedir Dünyada antik şehir kalıntısı içinde yaşamaya devam eden biricik köydür

Assos, Eski Anadolu'nun batısında, Troas bölgesinin güney kıyısında, 238 metre yükseklikteki bir bazalt tepesi üzerine kurulmuş antik bir şehirdir Örenleri, Behram Köyü civarında görülmektedir Tepenin kuzey eteğinde, Satnioeis (Tuzla Çayı) akmaktadır

Assos, Lesbos (Midilli) adasındaki Methymna şehrinden gelen Aioller tarafından kurulmuştur MÖ560-547'de Lydialılar'ın, MÖ547-479'da Persler'in egemenliği altında bulunmuştur Bağımsızlığa kavuştuktan sonra Attika Deniz Birliği'nin bir üyesi olmuştur MÖ405'te Assos'ta oligarşik bir hükümet kurulmuştur MÖ366 yılında Phrygia satrabı Ariobarzanes, Pers Kralı'na karşı ayaklandığı zaman, büyük bir banker ve işadamı olan Eubulos Ariobarzanes ile bir olarak Atarneus'tan Assos'a kadar bütün kıyı bölgesini elde etmiştir Ariobarzanes'in düşmanları Lydia satrabı Autophradates ve Karia satrabı Maussollos, Assos'u muhasara ettikleri zaman, Eubulos, şehri başarı ile savunmuştur Sonunda Sparta Kralı Agesilaos'un işe karışmasıyla kuşatma kaldırılmıştır

MÖ350 yılında Assos'un idaresi Hermias'ın eline geçmiştir Hermias, Eubulos'un bir hadım kölesidir; fakat çok kabiliyetli olduğu için, Eubulos onu öğrenim için Atina'ya göndermiştir Hermias, orada Eflatun'un öğrencisi olmuş ve Aristo ile dostluk kurmuştur Anadolu'ya döndükten sonra, hem para hem de devlet işlerinde Eubulos'un ortağı ve arkadası olmuştur Hermias, Assos şehrini Eflatun'un öğrencileri olan Erastos ile Koriskos'a hediye etmiştir; onlar da orada bir felsefe okulu kurmuşlar, devlet idaresinde de Hermias'a etki yapmışlardır Eflatun'un ölümünden sonra, Hermias'ın daveti üzerine Aristo, Ksenokrates ile beraber Assos'a gelmiş ve orada ilk felsefe okulunu kurmuştur Bu şekilde Assos, Aristo'nun orada kaldığı üç yıl zarfında (347-345) Yunan tefekkür hayatının önemli bir merkezi olmuştur Kıstoa Okulu'nun ikinci başkanı olan Kleanthes (330,231) Assos'ta doğmuştur

Hermias'ın ölümünden sonra (MÖ342) Assos, yine Persler'in egemenliği altına girmiş, MÖ334'te Büyük İskender tarafından kurtarılmış, ondan sonra bütün Troas bölgesi gibi, muhtelif hükümdarların egemenliği altında bulunmuş, sonra Bergama Kralları'nın ve bütün Bergama Krallığı ile beraber MÖl33 yılında Romalıların eline geçmiştir Assos adı, tarihte bundan sonra geçmemekle beraber önemini kaybetmemiştir Assos'a Bizans zamanında Makhramion adı verilmiştir, bugünkü adı Behram, oradan gelmektedir

Assos'un önemi, özellikle Aleksandreia Troas'tan, Adramytteion'a, oradan da Bergama'ya kadar giden yola hâkim olmasındandır Bu yüzden, şehir ilk zamanlardan beri iyice tahkim edilmiştir Büyük bir kısmı iyi korunmuş olan surlar ve kapıları, MÖIV ve III yüzyıllarda yapılmıştır; bunlar Yunan tahkimat sanatının parlak bir örneği sayılabilir Öbür binalar arasında özellikle şehir tepesinin en yüksek noktasında bulunan Athena Tapı-nağı'nın önemi, anılmaya değerdir Bundan başka bir tiyatro, bir gymnasion ve agoranın kuzey kenarındaki bir stoanın örenleri de vardır Deniz kenarından hala eski dalgakıranın kalıntıları görülebilmektedir Batı Akropolis' te ise her iki kenarında da mezarlar bulunan bir sokak göze çarpmaktadır Ayrıca birçok mezar anıtı da bu sokakta yer almaktadır

Assos (Behramkale İskelesi)

Athena Tapınağı'nın yükseldiği tepeden denize bakıldığında antik iskelenin su altındaki kalıntıları rahatlıkla görü-lebilmektedir Lesbos (Midilli) ile Assos ara-sındaki dini ve siyasal bağ düşünüldüğünde; buranın işlek bir liman olduğunu tahmin etmek güç olmasa gerek Bugün batık olan antik limanın yerine yapılmış olan iskele, tarihteki eski hareketliliğini kaybetmişse de , güzelliğiyle ziyaretçilerini büyülemeye devam etmektedir İskele, seksenli yıllara kadar palamut sevkiyatında, burada bulunan yapılar da palamut ambarı olarak kullanılmakta iken, günümüzde her ikisi de turizm amaçlı faaliyet göster-mektedirPalamut yüklü deve kervanlarının yerini, dünyanın dört bir yanından akın akın gelen turist konvoyları almaktadır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.