10-13-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kanlıca Tarihçesi, Kanlıca Tarihi
Bir botanik aşığı ve üç padişahın hekimliğini yapmış olan Hekimbaşı Salih Efendi tarafından yaptırılan Hekimbaşı Yalısı da bir diğer güzellik abidesidir Çeşitli bitkilerden çeşitli ilaçlar üreten ve adını Osmanlı modern tıp tarihine yazdıran Hekimbaşı Salih Efendi’nin yaptırdığı bu güzellik abidesi fotoğraf karelerinden aşinası olduğumuz bir güzelliktir Bu yalı, 1978 yılında yeniden restore edilmiştir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
1699 yılında inşa ettirilen Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı’na da burada değinmek gerekmektedir Bu yalı bütünüyle sağlam bir yapı arzettiği vakitler, deniz kenarında seksen metrelik bir cepheye sahipti Yirmi odalı bir harem binasını bünyesinde barındıran yalı, Osmanlı İmparatorluğu’nun güçsüz düşmeye başladığı dönemlerde devleti resmen yöneten Köprülü sülalesinin beş sadrazamından dördüncüsü olan ve Mevlevi tarikatına üye olduğu bilinen Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Sözü yalılardan açıp da Halil Ethem Paşa Yalısı’nın görmemezlikten gelmek doğru olmaz II Abdülhamid devrinde bir süre sadrazamlık yapan Ethem İbrahim Paşa tarafından yaptırılan yalı, Osmanlı tarihinin son dönemlerinin birçok bilinen simasını bünyesinden çıkaran bir aile tarafından yaptırılmıştır 1830 yılında Fransa’ya gönderilen Ethem Paşa tarafından yaptırılan yalı, onun Fransız mimarisinden ne denli etkilendiğini de gözler önüne serecek niteliktedir Ethem Paşa öldükten sonra yalı, Ethem Paşa’nın en küçük oğlu Halil Ethem Bey’in adıyla anılmaya başlanır Ethem Paşa’nın bir diğer oğlu da meşhur sanat adamı Osman Hamdi Bey’dir Bu çerçevede, Melike Aliye Hanım ile evlenerek Müslüman olmuş bir Fransız Markisi’ne ait olan Marki Necip Bey Yalısını da anmak yerinde olacaktır Bu yalının üzerinde ağaçlar arasında Necip Bey Kışlık köşkü de bulunmaktadır Yine, 1900’lerin başında Mustafa Reşid Paşa tarafından yaptırılan, Manolya Yalısı olarak da bilinen ve 1992 yılında Işıkoğlu ailesi tarafından satın alınan Bahriyeli Sedat Bey Yalısı; 1848 senesinde Mustafa Paşa tarafından satın alınan, o tarihten bu yana aynı ailede kalan ve şu anda yalnızca selamlık kısmı ayakta duran, Esat Bey Yalısı olarak da bilinen Zarif Mustafa Paşa Yalısı; 1895 yılında Yıldız Sarayı’nda görevli bir subay tarafından yaptırılan ve çok daha sonra Rahmi Koç tarafından satın alınan Nuri Paşa Yalısı; II Abdülmamid döneminde yaptırılan ve Dr Osman Yargıcı tarafından restore ettirilen Rıza Bey Yalısı ve son olarak da Kadri Paşa Yalısı zikredilmeye değerdir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kanlıca’nın bir diğer güzelliği de Fıstıklı yokuşundan körfeze inen alanda I Mahmut zamanında kurulan ve padişahlar tarafından büyük ilgi gören Mihrabat Korusu’dur Mihrabat Korusu’na, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılarak III Ahmet'e armağan edilen Mihrabat Kasrı’nın adını verdiği iddia edilir Ne yazık ki Mihrabat Kasrı yeniçeri isyanıyla bir hafta içinde yakılıp yıkılarak yok olmuştur Mihrabat Korusu görkemli tarihine rağmen giderek küçülmüştür Yahya Kemal'in gözlerden uzak saatler geçirmek için tercih ettiği Mihrabat Korusu, çeşitli yazar ve şairlere güzel manzarasıyla ilham kaynağı olmuştur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kanlıca ile ilgili olarak bir dönem çok güzel bir mesire yeri olan Kavacık’a da değinmek gerekmektedir Kavacık isimli mesire alanı Körfezin yukarısında büyük İmrahor Sadık Ağa ve Hüseyin Ağa tarafından kurulmuştur Buradaki Kavacık Çiftliği satın alınıp parsellenmiş, 1950 yılından sonra da Kavacık Mahallesi haline getirilmiştir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Otağtepe de Kanlıca’nın bir diğer tarihsel mekânıdır Yıldırım Bayezid İstanbul’u kuşattığında otağ kurduğu yer Otağtepe olarak adlandırılmış ve burada aynı isimle anılan bir semt kurulmuştur Günümüzde Otağtepe'de Tema Vakfı'nın geliştirdiği Doğa Kültür Parkı bulunmaktadır Bu park Kuzey Parkı ve Güney Parkı olarak iki bölüm halinde düzenlenmiştir Kuzey Parkı’nda çeşitli bitki türleri sergilenmekte, yürüme ve dinlenme mekânları misafirlerine hizmet vermekteyken, Güney Parkı, isteyenlerin spor yapması amacı uyarınca düzenlenmiş, aynı zamanda çocuklara hizmet eden eğlence alanları ile donatılmıştır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kanlıca, eskiden beri mehtabıyla ve kucağında düzenlenen boğaz eğlenceleriyle ünlüdür İki yüz ila üç yüz kayıkla Bahai Körfezi’nden boğaza açılarak yapılan mehtap gezileri birçok romanın ve şiirin konusu olmuştur Körfezin etrafında bulunan koru bülbül yatağı olduğundan, buradan denize dökülen dereye “Bülbülderesi” adı verilmiştir Burada yapılan bülbül dinlenceleri çok meşhurdur Sazlı sözlü eğlencelerin yapıldığı bu mekânda dalyanların da kurulduğu bilinmektedir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Kanlıca birbirinden güzel çeşmeleri ile de ünlüdür Kanlıca’daki başlıca çeşmeler şunlardır: Berberbaşı Ali Efendi Çeşmesi, Dutdibi Çeşmesi, Halepli Çeşmesi, Kavacık Çeşmesi, Mahmud Aziz Bey Çeşmesi, Mehmed Said Efendi Çeşmesi, Orta Çeşme, Baba Ali Çeşmesi, Berberbaşı Ali Efendi Çeşmesi ve Halepli Çeşmesi Halepli Çeşmesi ile ilgili olarak A Cabir Vada, Boğaziçi Konuşuyor isimli önemli kitabında şu satırlara yer verir: “İnşa tarihi ve bânisi malûm değildir Şosenin inşasından evvel, muhaddep hazineli ve uzun bir çeşme idi Şimdiki binası 1931 senesinde İstanbul Belediyesi tarafından betonarme usulünde inşa ettirilmiştir Şosenin inşası ve yolun tevsii münasebetiyle çeşmenin cephesi ile pek muhtazaman tonoz hazinesinin yıktırılması zarureti hasıl olmuştur (…) Suyu bol ve tatlıdır Çay ihzarına sarnıç suyundan daha elverişlidir Çeşmenin manbaı, bugün Şekibe’nin tasarrufunda bulunan ve kadimen Karlıkbayırı tesmiye edilen arazinin mezarlık yoluna bakan köşesinin biraz gerisinde kazılmış olan kuyudur ” A Cabir Vada, aynı çalışmasında, Kavacık Çeşmesi ile ilgili olarak da şunları söylemektedir: “Havuzun şark cihetinin ortasında 2 18 m yüksekliğinde ve her tarafı 0 45 m genişliğinde ve dört köşeli mermer bir sütundan bol su akmaktadır Bu sütunun üst kısmına büyük bir lâle resmi yapılmış başka bir mermer oturtulmuştur (…) Kavacığın bâhisi olan Hasan Tahsin Bey tarafından inşa edilmiş olması melhuzdur ” Son olarak, A Cabir Vada’nın Mahmud Aziz Bey Çeşmesi ile ilgili olarak söylediklerini aktaralım: “Mısır Kapı Kethüdası Mahmud Bey’in yalısına gelen dağ sularının fazlası akıtılmak için 1297 (1882) senesinde inşa edilmiş bir hayır iken bugün pek perişan bir hal almıştır (…) 1941 senesinde sığınak haline getirilmek için, tuğladan yapılmış aynasına büyük bir delik açıldığından, çeşme vasfı büsbütün kaybolmuştur ” Bugün sütü ve yoğurduyla meşhur Kanlıca, gözde Beykoz'un gözde semti olmaya devam etmektedir Aydın Hatipoğlu’nun dizeleri ne de güzel anlatıyor Kanlıca’yı![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Sen zehir yeşili bir resimsin
Kararmış çam ormanlarından
Eski izniklere sıçramış acı
Ellerinde pürüzsüz beykoz izleri
Sen serin bir çizgisin
Uçuk denizlerin zemherisinde
Çeşmibülbül burgacında yükselip
Umuda huruç eden selçuki derviş
Sen zor bir küheylansın
Özgür ırmaklar akar soluğunda
Bakar mermer merdivenli tapınaklarda
Donmuş gülümseyişiyle meryem
Sen bir masalsın düş kuşaklarında
Yasak sevdalar yazan elyazmaları
Hirada inzal olan büyü ve cinsellik
Gün görmemiş bir köy kızısın belki de ilk
Sezen Aksu'nun yalısı burdadır Burada oturması ve şarkılarında "Kanlıca" sözcüğünü kullanmasıyla semt yeniden ünlenmiştir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Uzanıp Kanlıca’nın orta yerinde bi taşa
Gözümün yaşını yüzdürdüm Hisar’a doğru
Yapacak hiçbir şey yok gitmek istedi gitti
Hem anlıyorum hem çok acı tek taraflı bitti
Bi lodos lazım şimdi bana, bi kürek, bi kayık
Zulada birkaç şişe yakut yer gök kırmızı
Söverim gelmişine geçmişine ayıpsa ayıp
Düşer üstüme akşamdan kalma sabah yıldızı
|
|
|