Keşke Demeden Ağlayın... |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Keşke Demeden Ağlayın...Keşke demeden Ağlayın Hakkında Keşke demeden Ağlayın Gelin hep beraber ağlayalım… Hakkını veremeden eda edilen namazlarımıza ağlayalım… Hakkını veremeden eğilip kalkmalarımıza ve bunlara namaz deyişimize ağlayalım… Aşıkla mâşuk misali Allah(celle celalüh) ile kulun buluşma noktası olan secdelerimizin ve seccadelerimizin hakkını veremeyişimize ağlayalım… Günde en az beş defa sunulan af piyangosunu kaçırdığımıza ağlayalım… Her bir namazda bütün günahlarımızdan arınma fırsatını kaçırdığımıza ağlayalım… Uykunun kollarında gaflet içinde geçen zamanımıza ağlayalım Gaflet ile geçirilen ve boşa giden günlerimize ağlayalım… Her gün onca hadise karşısında ürpermeyen kalplerimize ağlayalım… Dünyaları yutsa da doymayan nefislerimize bende oluşumuza ağlayalım… Laubâlice edilen ve icâbet edilmekten uzak olan dualarımız için ağlayalım… Kazanma kuşağında iken kaybedenlerden olma ihtimaline ürperelim ve buna ağlayalım… Allah(celle celalüh)’ın kendisini zikir için verdiği dilimizi boş ve zararlı işlerde kullandığımız için ağlayalım… Allah(celle celalüh)’ı anmayışımıza ve O’nun tarafından anılmama tehlikesi karşısında lâkayd kalışımıza ağlayalım… Aç yatan komşularımız varken tıka basa dolu mide ile yatışımıza ağlayalım Efendimiz(aleyhissalatu vesselam) ( sallallahu aleyhi vesellem )’in “ümmetî ümmetî” diye ağlayışı karşısında sanki O’nun ümmeti değilmiş gibi bîgâne kalışımıza ağlayalım… Dua edin icabet edeyim diyen Rahman ve Rahim olan Rabbimize karşı dua etmeyişimize ağlayalım… “İsteyin vereyim” diyen Rabbimize karşı sanki hakkında vaadinden dönmesi söz konusuymuş gibi, O’na güvensizliği işmam eder tarzda O’ndan kamil iman, tam ihlas ve takva istemeyişimize ağlayalım… Yanan imanımız ve kaybolan nesiller karşısında hâla kendimizi düşünüşümüze ağlayalım… Hiç ölmeyecekmiş gibi, toprak altına girmeyecek ve hesap vermeyecekmiş gibi yaşayışımıza ağlayalım… Kalbim temiz deyip her türlü fecaati işleyip kendimizi avutmamıza ağlayalım… Evladımızın bizden, bizim de onlardan kaçacağımız günün gelip çattığı zaman keşkelerin hiçbir faydası olmayacağını bu dünyada anlamadan göçüp gideceğimize ağlayalım… Her gün gözümüzün önüne serip sergilenen onca ibretlik hadiseler karşısında başımızı devekuşu gibi kuma sokup değişmeyen hakikat olan ölümü kendimizden uzak görüşümüze ağlayalım “Ölenle ölünmez canım” deyip üç gün sonra şen-şakrak şarkılar türküler söyleyip gafletle geçen ömrümüze ağlayalım… Günahı günah bilmeden ve ona tevbe edemeden günahlarımızı yüklenip huzur-u İlahiye gitme tehlikesinden bîhaber yaşadığımıza ağlayalım… Dağlar cesametindeki günahlarımızı gördüğümüzde “ben bu günahları ne zaman işledim Ya Rab” diyeceğimiz o günden bîhaber yaşadığımıza ağlayalım… “Kur’an bize yeter” deyip süne sırtımızı döndüğümüz güne ağlayalım… Peygamberlerin bile Efendimiz(aleyhissalatu vesselam) ( sallallahu aleyhi vesellem )’e ümmet olmayı isteyeceği o gün bu ümmet-i merhûmeden olamama tehlikesi karşısında halimize ağlayalım… Allah(celle celalüh) dostlarını tenkit edip, Peygamber Efendimiz(aleyhissalatu vesselam) ( sallallahu aleyhi vesellem )’i üzdüğümüz için ağlayalım… Ateşin odunu yiyip bitirmesi gibi bütün hayır ve hasenâtımızı bitiren hasedden ve gıybetten kurtulamayışımıza ağlayalım… Azdıran zenginlik karşısında günümüzü gün edişimize ağlayalım… Hayırlısı varken hakkımızda hayırsız olanı istemeye devam etme saygısızlığını gösterdiğimiz için ağlayalım… Veren de alan da belli iken feryâd ü figân edişimize ağlayalım… Gülün de dikenin de bağın da bahçevanın da sahibi belliyken onlara sahipmiş gibi davranma saygısızlığından dolayı ağlayalım… Böylesine muhteşem bir saltanat sahibi karşında cüz’î irademize bakıp da ulûhiyet işmam eden hallere girmek küstahlında bulunduğuz için ağlayalım… Cüz’î bir ibadetle ebedi ceni vaad eden Sultanımız’a karşı hak iddia etmek kabalığında bulunmamıza ağlayalım… Yokluktan varlığı çıkaran ve sonra da ebedi bir hayat vaad eden ve onu verecek olan Rabbimize karşı günde birkaç saat ibadet ve hizmet etmekten kaçışımıza ağlayalım Altmış yıllık bir hayatta istikamet üzere yaşamaya mukabil 60 trilyon sene bile yanında bir hiç kalan ebedi bir hayatı vaad eden Allah(celle celalüh)’ın sözüne itimat etmezmiş gibi yaşayışımıza ağlayalım Bir ayağımız çukura girmişken bile mal mülk peşinde koşmaktan utanmayışımıza ağlayalım… Allah(celle celalüh) için verin dendiğinde nefsimiz adına verdiğimiz için ağlayalım… Allah(celle celalüh) var deyip ve fakat sanki yokmuş gibi yaşayışımıza ağlayalım… Hiç akletmez misiniz, hiç düşünmez misiniz diye ferman eden Kur’ân’ın sesine ses vermeyişimize ağlayalım… “Allah(celle celalüh)’ım vücudumu o kadar büyüt ki benden başkasına cehennemde yer kalmasın” diyenlere mukabil ceni kendimize cehennemi başkasına layık görüşümüze ve o mübareklere ettiğimiz vefasızlığa ağlayalım İyi günde unutup kötü günde hatırladığımız Rabbimize gösterdiğimiz vefasızlığımıza ağlayalım… İyi-kötü, dinli-dinsiz, said-şaki, müslüman, putperest, hristiyan, mecusi, yahudi demeden, hiç ayırt etmeden her gün hepsine nimetlerini bol bol veren Rabbimize karşı kulluğun ifadesi olan namaz, zekât, oruç, sadaka verme, Allah(celle celalüh)’ı zikretme, emr-i bi-l ma’ruf gibi ibadetlerde gönülsüz davranışımıza ağlayalım… Üç kuruş sadaka ile ceni satın almış gibi bir havaya girişimize ağlayalım Şeytanın bizi “Allah(celle celalüh), Rahimdir affeder” diye diye kandırıp kulluk vazifelerimizi ihmal ettirme tuzağına düşürmesine ağlayalım… Gelin hep beraber günahlarımıza ağlayalım… Ağlayalım ağlanacak halimize güldüğümüze … Kuruyan göz pınarlarımıza, yaşarmayan gözümüze ağlayalım… Ve ağlayalım ağlayamadığımız için acınacak halimize Gelin hep beraber ağlayalım… Ağlayamıyorsak bile hiç olmazsa GÜLMEKTEN UTANALIM |
|