![]() |
Namazda Vesvese Ve Huşu Halinde Namaz Kılma Hakkında Bilgi |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Namazda Vesvese Ve Huşu Halinde Namaz Kılma Hakkında BilgiNamazda vesvese ve huşu halinde namaz kılma hakkında bilgi Hakkında Namazda vesvese ve huşu halinde namaz kılma hakkında bilgi Namazda vesvese ve huşu halinde namaz kılma hakkında bilgi Bu konuda vesvese yapmanız doğru olmaz ![]() ![]() Etrafımıza şöyle bir göz atalım; dağlar, taşlar, bitkiler, hayvanlar, ay, güneş ve yıldızlar hayalimizden sıra ile geçsinler ![]() ![]() ![]() Bir de göremediğimiz, ışınlar âlemini, yer çekimini, güneşin cazibesini düşünelim ![]() ![]() Ve şöyle devam ettirelim düşüncemizi: Ateş topraktan ne kadar farklı ise, şeytan da âdemoğlundan o kadar ayrı olmalı ![]() Karanlık ışıktan ne kadar uzak ise, cinler de meleklere o kadar benzememeli ![]() İlâhî imtihana tâbi tutulan iki tür varlık: İnsan ve cin ![]() Her ikisinin de inananları ve inanmayanları var ![]() ![]() ![]() İşte cin türünün, Allah’a isyan eden en şerli ferdi: Şeytan ![]() İnsanın bedeni topraktan yaratılmış ve o haneye ruh misafir olmuş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şeytan, cin türünden olduğu için normal olarak da ömrü insan ömründen fazladır ![]() ![]() Hiç şeytan olmadan da Cenâb-ı Hakk insanları sadece nefisle ve dünyanın ahvaliyle, imtihan edebilir ve sonunda onları lâyık oldukları saadete erdirebilir yahut azaba dûçar kılabilirdi ![]() ![]() ![]() “İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesedli ervah-ı habise bilmüşahede bulunduğu gibi, cinnîden cesedsiz ervah-ı habise dahi bulunduğu, o kat’iyyettedir ![]() Birisini görüyorsunuz, karşısındaki insana birtakım yanlış fikirler aşılamaya çalışıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hâl böyle olunca, şeytanın, insan ruhunu saptırmak, onu doğru yolan çıkarmak için çalışması akıldan uzak görülmemeli ![]() Bazı kimselerin şeytanı inkâr ettiklerini görürüz ![]() ![]() ![]() Şimdi o şahsa soralım: Sen şeytanı neyinle inkar ediyorsun? Yani şeytanın varlığını senin ellerin mi kabul etmiyor, kulakların mı; gövden mi kabul emiyor, bacakların mı? Bu sorumuzu saçma bulacak ve “hiçbiriyle” diyerek ilave edecektir: O’nun varlığını aklım almıyor ![]() O hâlde, şeytanın varlığını kabul etmeyen, o şahsın aklıdır ![]() Görünmeyen bir şey, yine görünmeyen bir şeyi inkâr etmektedir; delili ise “görülmemesi ![]() Akıl kelimelerle düşünür, ama kalbin bütün işleri kelimesizdir ![]() ![]() ![]() ![]() İşte, kelimesiz seven ve korkan ve yine kelimesiz inanan o insan kalbine, şeytan musallat olmakta, onunla kelimesiz konuşmakta, ona fısıltı kabilinden birtakım telkinlerde bulunmaktadır ![]() ![]() Şeytanın birinci gayesi, insanın imansız olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu defa şeytan yeni bir oyun sergiler: “Böyle karışık bir kalp ile de Allah’ın huzuruna durulmaz ki!” der ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir sohbette, şeytanın bu oyununa maruz kalmış bir gençle dertleşiyorduk ![]() ![]() ![]() “O çirkin sözler, senin kalbinin sözleri değil ![]() ![]() Sonra şöyle sürdürdüm konuşmamı: Kendi yüzünü tokatlayan ve ağlayan birini görsen, demez misin ki, bu adam yüzünü kendisi tokatlıyorsa niçin ağlıyor? Yoksa göremediğim bir el mi, onun yumruğunu onun aleyhine çalıştırıyor? İşte senin hâlin o adam gibi ![]() Üstadın bu reçetesine göre, senin ağlaman gösteriyor ki o sözler senin kalbine ait değil ![]() ![]() ![]() Hem kumar oynayan birisine şeytan niçin vesvese versin!? ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra kendisine Nur Külliyatından şu paragrafı okudum: “Hem de o gibi vesveselerin, ne hakaik-i ilâhiyeye ve ne de senin kalbine bir mazarratı yoktur ![]() ![]() ![]() Yine böyle birisine, şöyle bir soru sordum: Sen ilmihâl okudun mu? “Evet,” diye karşılık verdi ![]() İkinci sorum şöyle oldu: İlmihâlde namazı bozan şeyler içinde “vesvese” de var mı? Soruma hayretle karışık bir tebessümle karşılık verdi ![]() “O hâlde,” dedim, “sen namazına devam et ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu konuda Nur Külliyatından bir durum tespiti ve teselli cümlesi: “Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takva bu tahribata karşı en büyük esastır ![]() ![]() ![]() ![]() “Bu zamanda” ifadesi aynı mektupta şöyle açıklanıyor: “Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takva ile ve niyet-i içtinab ile yüz amel-i sâlih işlemiş hükmündedir ![]() Bu iki tespiti birlikte düşündüğümüzde hayalimizde bir harp meydanı canlanır ![]() ![]() ![]() ![]() İşte günahlar birer mermi, birer ok ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı mektupta ayrı bir müjde daha veriliyor: bir günahın terki vacip olduğundan, böyle bozuk bir ortamda yüzlerce günahı terk etmekle yüzlerce vacip işlenmiş olacağı müjdesi ![]() ![]() ![]() Birkaç asır önce, bu günahların yüzde birisine bile maruz kalmayan insanlar, bu vacipleri işleyemiyorlardı, onun yerine salih amel sahasında yol alıyor, bu yönde ilerliyor, nafile ibadetlerini artırıyorlardı ![]() ![]() ![]() Biz asrı yargılamakla vakit geçireceğimize, kendi nefsimizle uğraşalım ve onu şeytana uymaktan alıkoymaya çalışalım ![]() ![]() Prof ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|