Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kilmiş, namaz, olmadin

Sen Namaz Kilmiş Olmadin!

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sen Namaz Kilmiş Olmadin!




Sen Namaz KilmiŞ Olmadin!
Hakkında Sen Namaz KilmiŞ Olmadin!




Resulullah (sav) Efendimiz, bir gün mescitte ashabıyla birlikte otururken, isni Hallad olan, yeni öğrenmiş bir bedevi zat girdi Rüku ve secdesini tam yapmadığı bir namaz kıldı

Sonra huzura gelerek selam verdi Resulullah Efendimiz selamını aldı ve
- Dön namazını tekrar kıl, buyurdu
O zat dönerek, önceki kıldığı gibi namazını tekrar kıldı Resul-i Zişan (sav),
- Dön tekrar kıl; çünkü sen, namaz kılmış olmadın!, buyurdu
Bu hal üç defa tekerrür edince Hallad (ra) :
- Ya Resulullah! Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki, ancak bu kadar biliyorum, doğrusunu bana öğretirmisin? dedi
Bunun üzerine Efendimi z (sav):
- Namaz kılmak isteyince güzelce abdest al, kıbleye dön, iftitah tekbirini al, kolayına geldiği kadar Kur'an oku, sonra rükua varıp sukunet buluncaya kadar dur Sonra başın büsbütün doğruluncaya kadar ayakta kal, sonra secdeye varıpmutmain oluncaya kadar dur, başını kaldırıp hareketsiz kalıncaya kadar otur Bunları bütün namazlarda böylece yaparsan namazın tam olur, bundan neyi eksiltirsen namazı eksiltmiş olursun, buyurdu



Alıntı Yaparak Cevapla

Sen Namaz Kilmiş Olmadin!

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sen Namaz Kilmiş Olmadin!






namazın değeri ile ilgili kıssa

Namaz icin üzülmek
Yaklaşık on beş sene önce, bir arkadaşımızı ziyarete gidiyorduk
Arkadaşlarımızla birlikte otobüsümüzde yol alırken sabah namazının vakti girmişti Açıkçası, yolun ne kadar süreceğini, sabah namazına yetişip yetişmeyeceğimizi bilmiyordum Her yolculukta yaşadığım “namaz sancısı” öylesine kaplamıştı ki her yanımı, uyuyamıyordum
Bu güzergâhta ilk defa seyahat ettiğimden, nerede mola verileceğini ve gideceğimiz yere ne zaman varılacağını bilmiyordum Tecrübeli arkadaşlarımdan birine yaklaştım:
“Namazı ne zaman kılacağız? Ben buraları bilmiyorum, namazı kılacağımız yere geldiğimizde bana haber ver” dedim
Uykulu gözlerle cevap verdi:
“Tamam kılarız, merak etme” Sonra da gözlerini kapayıp uyumaya devam etti
Hem de namazını kılan, çok dindar bir arkadaşımızdı o “Merak etme” dedi, ama merak etmemem mümkün mü?
Ne zaman uyanacak, nasıl uyanacak, belli değil Hani dese ki, “Seni uyku tutmuyorsa, beni şu saatte uyandır ki hazırlık yapalım” Tamam Ama yok
Dakikalar birbirini kovalıyor, sabırsızlık içerisinde sayıyorum saniyeleri Güneş ışığı doğmak için saniyede 300 bin kilometre hızla koşuyor Etrafta hiçbir çaba yok
Keşke, güzergâhın nasıl olduğunu bilip abdestli olsaydım, hiç değilse arabada kılardım Şimdi bu da mümkün değil
Çaresiz, bir diğer arkadaşımıza yöneldim: “Namaz geçmek üzere Ben şoföre namaz için ricada bulunacağım Durmazsa ineceğim” dedim Kaşlarını çattı, alaycı bir ifadeyle:
“Ya sen aklını mı kaçırdın?” dedi
Şaşırdım, üzüldüm, kırıldım Namazlarını kıldığını bildiğim bir kimseydi o
Gerçekten ben aklımı mı kaçırmıştım? Otobüste mışıl mışıl uyuyup, uslu uslu, ses çıkarmadan, Rabbimi düşünmeden oturmalı mıydım?
Kendimi sorguladım Sabah namazını bu kadar düşünmekte haksız mıydım? Cevabını, merhum babamdan dinlediğim şu hatırada bulabilirsiniz:
Babam, 1950’lerde Emirdağ’da, dayısına misafir oluyor Onların iş yeri, büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Hazretlerinin kaldığı evin tam karşısında
Geceyi dayısıgilde geçiren babam, sabahleyin bir ağlama sesiyle uyanıyor
Şöyle anlatıyor babam: “Baktım ki, dayımın oğlu hıçkıra hıçkıra ağlıyor Kocaman delikanlı, ama çocuk gibi gözyaşı döküyor
Bu durum karşısında, başına kötü bir olay geldiğini veya acı bir haber aldığını sanıyor
“Hayrola Ceylan, neyin var, niçin ağlıyorsun?” diye soruyor Aldığı cevap ilginç:
“Sabah namazına kalkamadık Baksana, güneş doğmuş Onun için ağlıyorum
İşte ikinci bir örnek:
Olay, Mehmed Paksu Hocanın dedesinin başından geçiyor Dedesi tarlaya ekin biçmeye gidiyor Tabiî, uzun yaz günlerinde geç saatlere kadar çalışıyor
Yorgun ve bitkin bir şekilde uyuyor Sabah kalktığında bir de ne görsün? Güneş doğmuş ve sabah namazı kaçmış
Namazı kaçırdığına o kadar üzülmüş ki, hıçkırıklara boğulmuş Beyaz sakalını kırmızı toprağa sürerek, ağlıyor ve sürekli şöyle diyormuş:
“Ben ne yaptım, ben ne yaptım da sabah namazını kaçırdım?”
O kadar ağlamış ki, beyaz sakalı, toprağa sürmekten dolayı kırmızılaşmış
Evet, namaz için ağlanır, namaz için akıl kaçırılır, ona can ve canan feda edilir
Ama şimdi bu gerçek tam anlaşılmıyor
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, sabah namazını düşünmek “delilik”, kalkamayınca ağlamak “gariplik” olabiliyor!

Gerçekten sabah namazını kaçırınca üzülmemiz gerekmez mi?“

İmandan sonra en büyük ve en mühim mesele olan namaz”ın bir vakti geçirilince hiçbir şey olmamış gibi normal mi karşılamalıyız?
Bir vakit namazı kaçırmak sıradan bir hadise mi?
Sabaha kadar dünya kupası maçlarını izlemek mantıklı, ama sabah namazını düşünmek gereksiz mi?
Oysa, uykusundan uyanamadığı için üniversite imtihanını kaçıran bir genç, üzüntüsünden, kahrından, yeri göğü yıkabiliyor
Peki, Peygamberimizin (asm), iki ayrı hadiste, “Dünya ve içindekilerden hayırlıdır” dediği sabah namazının sünneti ve farzı, bir maç kadar önemli değil mi?
Dünya ve içindeki tüm hazinelerden daha değerli olan sabah namazı, bir üniversite imtihanı kadar ehemmiyet taşımıyor mu?

Namaz için ağlamak, üzülmek gerekmiyor mu?

Büyük velîlerden Beyazıd-ı Bestamî Hazretleri bir gün sabah namazına uyanamaz
Sabah olduğunda o kadar üzülür, o kadar ağlar, nefsini suçlayıp yüreği yanarak öylesine bir istiğfar eder ki, bu yüzden sabah namazının sevabından daha fazla ecir kazanır
Bunu gören şeytan ertesi gün o zatı erkenden sabah namazına uyarır Çünkü, mü’minler sevap kazandıklarında şeytan kahrolur Madem ki, o zatın namaz kılamaması Allah’a daha çok yalvarmasına sebep olmuştur; şeytana düşen onun ikinci kez gözyaşı döküp yalvarmasını engellemektir
Acaba bu zamanda, sabah namazını kaçırdığında ağlayan, pişman olan, tövbe ve istiğfar eden, nasıl kalkabilirim diye çırpınan ne kadar mü’min var dersiniz?
Elimizde çok sağlıklı bir istatistik yok Ama şu kadarını söyleyebiliriz: Üç büyük ilimizdeki üniversiteli gençler arasında yapılan bir ankete göre, beş vakit muntazam namaz kılanların oranı yüzde 10 Bunların da en çok kaçırdıkları namaz, hiç şüphesiz sabah namazı
Beş vakit namaz kılan mü’minler içinde, haftada, ayda veya birkaç ayda bir sabah namazı kaçıranların sayısı oldukça fazla İsterseniz, başta kendi nefsinizde, sonra çevrenizde küçük bir araştırma yapın Bu acı gerçeği bütün çıplaklığıyla göreceksiniz
Oysa sabah namazı ve tüm farz namazlar, başta Peygamberimiz (asm) ve onun güzide ashabının üzerinde titrediği muhteşem bir ibâdettir Bir mü’min sabah namazını kaçırdığında “aklını kaçırmış gibi” deli divane olmalı, tepesi atmalı, dünyası kararmalı, kahvaltı yapacak bir iştah bulamamalı, akşama kadar kendini cezalandırmalıdır
Sabah namazı kaçtığı gün, yer yerinden oynamalı, aklı başından gitmeli, tövbe ve istiğfar için Allah’a el açmalı, yalvarmalı, af dilemelidir
Ve hepsinden önemlisi, sabah namazını kaçırma işini kesinlikle “sıradan” görmemeli, “olabilir” kabul etmemeli; nefsine, gafletine, uykusuna isyan etmelidir
Hemen, “Nerede hatâ ettim? Hangi tedbiri almalıyım ki, bir daha bu acıklı azaba düşmeyeyim?” diyerek çözüm arayışına girmeli, çözümü bulmalı ve derhal uygulamalıdır
Çünkü, söz konusu olan çocuk oyuncağı değil, sıradan bir olay değil, üç günlük dünya hayatını ilgilendiren bir mesele değil
Sözünü ettiğimiz; bizim, kâinatın ve her şeyin Sahibi, Sultanı, Yaratıcısı olan Allah’ın huzuruna girme; Onun dergâhında secdeye kapanma; canımız, cananımız, biricik varlığımız, sevenimiz, sevgilimiz olan Zât-ı Zülcelâle ibadet etme meselesidir
Dünyada hiçbir şey bundan daha mühim, daha lüzumlu, daha sevimli, daha vazgeçilmez olamaz
Eğer burada bir eksiğimiz varsa, hatâ bizdedir
Bir mü’min, haftada bir, ayda bir sabah namazı kaçırmayı normal göremez, kabullenemez!
Namazlarımızı kaçırıyorsak, bu gidişe dur demek, silkinmek, titremek, ihmalimize isyan etmek, “Artık yeter” demek durumundayız
Kulu olmakla iftihar ettiğimiz Rabbimiz bizden böyle bir umursamazlık, böyle bir vurdumduymazlık istemiyor
Ümmeti olmakla şereflendiğimiz Sevgili Peygamberimiz (asm), bize ihmalkârlığı ders vermiyor Onun bütün ömründe kaçırdığı sabah namazı sadece bir tanedir O da, savaş dönüşü, aşırı yorgun ve uykusuz olduğu bir zamanda, nöbetçinin uyuması yüzünden ve belki de ümmetine böyle durumlarda nasıl davranması gerektiğini ders vermek hikmetiyle olmuştur
Gerçek bu iken sabah namazına duyarsız kalamayız
Sabah namazı için nasıl bir durumda olursak olalım, ister onu haftada bir, ister yılda bir, hattâ birkaç yılda bir kaçırıyor olalım; yeni bir ubudiyet şuuruyla donanmak, yeni bir cehd ve gayret kılıcını kuşanmak, yeni bir tebliğ ve ikaz harekâtı başlatmak durumundayız
“Namaz için ne yapabilirim?” diye çırpınan bir ruhun, zonklayan bir beynin çözüm arayışlarıdır Allah’a karşı hiçbir hasenesini göremeyen, “günah hamalı” olmaktan başka elinde bir sermayesi bulunmayan, ama Allah’ı sevdiğine inanıp, Ona hakkıyla ibâdet edemediğine yanan bir kardeşinizin çözüm önerileridir
Bazı Müslümanlar, “Niçin namaz kılmıyorsunuz?” sorusuna çok basit mazeretler gösteriyorlar İleriki bölümlerde daha geniş işleyeceğimiz gibi, “İşim çok, zamanım yok, hastayım” gibi, hiçbir geçerliliği olmayan bahaneler üretiyorlar
Oysa namazın ölümden, bayılmadan başka hiçbir ciddi mazereti yoktur Çünkü namaz, savaşta, yoğun iş anında, hasta iken, yolculuk esnasında da kılınır Namaz bu tür basit bahanelerle aksatılamaz Sadece bazı kolaylaştırıcı yöntemler vardır
Çünkü, namaz Rabbimizle buluşmaktır Bizi yaratanla buluşmaya hiçbir şey engel olamaz, olmamalıdır Namazın vakti girdi mi, uygun zaman, uygun ortam ve uygun yer yok diye namaz kazaya bırakılamaz
Bir yolculuk sırasında sabah namazının vakti girmişti Otobüsümüz bir caminin önünde durdu Hava şiddetli soğuktu ve her taraf karla kaplıydı Caminin avlusunda bir tulumbadan başka abdest alacağımız çeşme yoktu Hemen tulumbadan su çekerek sırayla abdest aldık Cami henüz açılmamıştı Kıbleyi camiye göre belirleyerek karlar üstünde namazımızı kıldık Soğuktu, üşüyorduk Ama, içimiz sımsıcaktı Görevimizi yapmış, huzur içinde yola devam etmiştik


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.