Prof. Dr. Sinsi
|
Kötü Ahlâk Hastalıklarından Kurtuluş
Bir kimse, güzel işleri alışkanlık edinirse o kimsede güzel huylar meydana gelir İslâm’ın güzel ahlâka yol göstermesinin sırrı budur Çünkü İslâm’dan maksat, gönlü kötü biçimden güzel biçime döndürmektir İnsanın güçlükle alışkanlık edindiği şey zamanla onun tabiatı, huyu olur Çünkü çocuklar, önce okula gitmek ve eğitim almak istemezler hatta oradan kaçarlar Fakat zamanla onlara güzel bilgiler öğretmeğe başlanır, öğretim onlarda huy olur Büyüyünce de bunların bütün tadı, lezzeti bilgi olur, o genç artık bilgiden el çekemez Başka bir kimse, içki içmeyi ve kumar oynamayı adet edinmiş olsa bu işler de onun bu yoldaki huyu olur Bu rahatlardan el çeker de bunalımlardan el çekemez Bu alışkanlıklar aslında insan doğasına da aykırıdır, ama adet edinmekle onun huyu ve tabiatı haline gelmiş olur Kimi insanlar, yalancı, hileci, dolandırıcı ve usta hırsız olmakla öğünürler Bunların hepsi adet edinmenin bir meyvesi, sonucudur Hatta bir insan toprak yemeyi adet edinse, hastalığı ve ölüme yaklaşmayı göze alır, ona katlanır da, bu anlamsız ve zararlı alışkanlıktan vazgeçmeye sabır gösteremez
O halde insan doğasına aykırı ve yaratılışın zıddı olan bir davranış sürekli yapılmakla huy haline geldiğine göre, yemek yemek ve su içmek gibi tabiata uygun olan bir şeyin adet edinmek suretiyle tabiat haline gelmesi daha kolay olur Hak Teâlâ’yı tanımak ve O’na itaat eylemek, gazabı ve şehveti yenmek insanın tabiatının gereğidir Çünkü insan meleklerin cevherindendir Meleklerin yaratılış sebebini ise Allah Teâlâ’nın marifeti (tanınması) ve ibadeti (O’na kulluk edilmesi) teşkil eder Bir kimsenin eğilimi bunların tersine olursa o insan hasta olmuş demektir
Kendi kimyasının gıdası kendisine hoş gelmez bir hastadır O kimse, yiyeceği, içeceği sevmez Kendisine zarar verecek şeylerde aşırı isteklidir Bir kimse Allah Teâlâ’nın marifetinden ve ibadetinden başka şeyleri seviyorsa işte onun gönlü de hastalanmıştır Çünkü Allah (c c )’ı bilmek ve O’na kulluk etmek insanın kimyasında vardır
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“(Onların) Kalplerinde maraz (hastalık) vardır ” [1]
“Çünkü o gün ne mal, ne çocuklar fayda verir, Ancak Allah’a ortak koşmamış ve kuşkudan temizlenmiş bir kalp ile gelenler kurtulur ” [2]
Evet, o gün Allah (c c )’a tam teslim olarak selâmet bulup İslâm olmuş bir kalple gelenler kurtuluşu bulurlar Ağır hasta olan bir beden nasıl dünyada ölüme yaklaşmışsa, hasta olan kalp de manevî ve ebedî ölüme yaklaşmıştır Nitekim hastanın sağlığına kavuşma umudu, ancak nefsinin isteğinin aksine doktor tavsiyesiyle ilaçlar kullanmasına bağlıdır Bunun gibi gönlün hastalıklarının çaresi de önce nefsin isteklerine, Peygamber (s a v )’in sözleri doğrultusunda muhalefet etmektir Çünkü O büyük Peygamber (s a v ) insanların gönüllerinin hekimidir
Özet olarak, vücut ve gönül hastalıklarının tedavisinin yolu birdir, aynı yoldur Bu, tıpkı, sıcaklığı soğukluğun, soğukluğu da sıcaklığın kovduğu gibidir Bir kimse kibir, gurur, kendini beğenme gibi hastalıklara yakalanmış ise, zoruna gitse de bu insanın alçak gönüllü olmaya çalışması ona şifa verir Bunun aksine eğer alçak gönüllülük aşırı noktalara varıp kendisini zillete düşürecek dereceye gelmişse, bu da kötü bir hastalık olduğu için o zaman da kibir ve gurur, büyüklük taslama ona şifa verir ’ [3]
3 Güzel ahlâk ve faziletlerle donanmış kimselerin sohbet ve ziyaretlerine devam etmek, kitaplarını okumak; zevk ve eğlence peşinde koşan kötü ahlâklı insanların gruplarına katılmamak ve onlardan uzak kalmak, kötülüklere düşme konusunda nefsi başı boş bırakmamak
İnsanın bulunduğu çevredeki diğer insanlardan, öğretmenlerinden, toplum liderlerinden ve tanınmış kültür ve sanat adamlarından etkilendiği tartışmasız bir gerçektir Bunu bilen insan, kendisi için en uygun ortamı ve kişileri seçmede dikkatli olup doğru karar verir ve ona göre davranırsa kendisini kurtarmış olur Aksini yaparsa da kendisini bilerek ve isteyerek tehlikeye ve ateşe atmış olur
‘Üzüm üzüme baka baka kararır’ ‘arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyleyeyim’, ‘atı atın yanına bağlayınca ya huyundan ya tüyünden geçer’ şeklindeki atasözlerimiz hep bu gerçeği dile getirmektedir
Kur’an-ı Kerim buyuruyor:
“Kim zerre kadar hayır yaparsa işlediğinin karşılığı hayrı görecektir Zerre kadar kötülük yapan da yine ancak işlediği kötülüğün karşılığını görür ” [4]
4 İlmin üstünlüğünü, yüceliğini düşünerek Kur’an-ı Kerim’i, tefsir, hadis ve İslâm bilginlerince genel anlamda benimsenen diğer ahlâk kitaplarını okumak ve bunlardan yararlanmak
5 İnsan olmanın doğal sonucu olarak işlenen hataları düzeltecek iyi niyetli, çalışkan, vefalı, sadık dost ve arkadaşlar edinmek, bunlar hakkında söylenecek küçük kusurları görmemek
İnsanlar hayatlarında, maddi ve manevi mutluluğu elde etmenin yollarını ararlarken, bunlardan bir kısmı amaçlarına geç ulaşmakta veya hiç bir zaman erişememektedirler Bunun en başta gelen nedenleri ise, kuvvetli iman sahibi, bilgili, doğru, iffetli ve çalışkan arkadaşlarla yardımlaşmamak veya inançsız, tembel, bilgisiz, kısa görüşlü ve kötü ahlâklı kimselerle birlikte olmaktır
6 Dünyanın vefasızlık, fanilik, aşağılık ve kötü yönlerini araştırmak ve nefsin arzularını terk etmek Eğer nefis azar, şımarır ve saldırganlığa başlarsa hemen sabır ilacına sarılıp ve toplumdan uzaklaşmaya yönelerek kötülüğü şiddetle isteyen nefsi yola getirmeye çalışmalıdır
İnsanın kalbi güzel iş ve davranışlardan, güzel ahlâk ve güzel huy bağlar Güzel ahlâk ve huy kalbin özelliği olunca yaptığı işler de güzel olur Bütün saadetlerin başı, çalışıp çabalayarak hayırlı işler yapmaktır Hayırlı amelleri işlemenin yararı da şudur ki, insanın içi hayır sıfatıyla dolar Ondan sonra onun nuru dışarıya yansır Hayırlı işler de kolaylıkla ve zevkle yapılmaya başlar İşte bunun sırrı, gönülle beden arasındaki ilintidir Şöyle ki, gönül bedende ve beden gönülde iz bırakan işler işlerler Bu sebepledir ki, gafletle yapılan iş kaybolmaya mahkûmdur Çünkü gönül ondan gafildir Ve iş böyle olunca istenen sıfat meydana gelmez [5]
7 Yakın bir gelecekte kendisi gibi yetişkin bir insan olacağını düşünerek, kişinin çocuklarına, torunlarına eksiksiz bir güzel ahlâk eğitimi vermesidir Kendisi bir çok kötü ahlâk ve alışkanlık sahibi iken, çocuklarının iyi bir çevre içinde güzel bir eğitim almaları ve çocuklarının bu güzelliklerini görmeleri sonucu bu kötülükleri bırakan ve güzel ahlâka yönelen çok sayıda insanı hepimiz toplumumuzda gözlemlemekteyiz
Bu bölümde, kötü ahlâk hastalıklarını ve kurtuluş yollarını maddeler halinde ve alfabetik sıraya göre birer birer ele alarak inceleyeceğiz Kötü ahlâk hastalıklarını kelime aslına uygun ve asırlarca Müslümanlar tarafından çoğu da ortak olarak kullanılan terim veya isimleriyle sıraya koyduk Terimlerin önce lügat karşılıklarını, ardından geniş İslâm kültüründeki kullanıldıkları anlamlarını açıkladık Madde ile ilgili ayetlerin meallerini ve açıklamalarını verdik Muteber Hadis kitaplarında kayıtlı Hadis-i şeriflerle konuyu daha da açık ve net hale getirdik Bundan sonra sahabe ve İslâm büyüklerinin söz ve yaşayışlarını aktardık Son olarak da bu kötü ahlâk hastalığından kurtulmanın nasıl gerçekleşebileceğine dair İslâm ahlâkçılarından bize kadar gelen tavsiyeleri sıraladık Aynı anlama gelen terimler arasında az kullanılan terimin açıklamasını daha çok kullanılan ve yaygın olana yönlendirdik Böylece Cenâb-ı Hakk’ın yardımıyla ansiklopedik özellikte ‘Kötü Ahlâk Hastalıkları ve Kurtuluş Yolları’ isimli başucu kitabı hazırlanmış oldu
[1] Bakara sûresi, 2/10
[2] Şuara sûresi, 26/88-89
[3] Kimyay-ı Saadet, İmam Gazâli
[4] Zilzal sûresi, 99/7-8
[5] Kimya-yı Saadet, İmam Gazâli
|