![]() |
Hayâ |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() HayâHayâ Hakkında Hayâ Hayâ’nın Anlamı Çekingenlik ve utanma da demek olan hayâ; sofiye ıstılahında, Allah korkusu, Allah mehâfeti ve Allah mehâbetiyle O’nun istemediği şeylerden çekinmek manâsına gelir ![]() ![]() ![]() Hayâ’nın Kısımları Evet, yukarıdaki işaretlerden de anlaşıldığı gibi hayâyı ikiye ayırmak mümkündür: 1- Fıtrî hayâ ki, buna hayâ-i nefsî de diyebiliriz; insanı pek çok ar ve ayıp sayılan şeyleri işlemekten alıkor ![]() 2- Îmândan gelen hayâdır ve İslâm dîninin önemli bir derinliğini teşkil eder ![]() Fıtrî hayâ, İslâm dîninin rûhundaki hayâ ile beslenip gelişince ar ve ayıplara karşı en büyük mânia teşekkül etmiş sayılır ![]() ![]() ![]() Hayâ İmandandır Evet, insan tabiatında bulunan bu sıkılma ve çekinme hissi, “O, Allah’ın kendisini gördüğünü bilmez mi?” (Alak/14) gibi âyetlerle anlatılan îmân şuuruyla ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu itibarla diyebiliriz ki; fıtrî hayâ, tıpkı insan tabiatında saklı bulunan diğer iyilik nüveleri gibi, insanı insan yapan marifet dinamikleriyle beslendiği ve takviye edildiği ölçüde gelişir, kalbî ve rûhî hayâtın bir buudu hâline gelir ve nefsin pek çok bâlâpervâzâne isteklerine set çeker ve engeller ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayâ Hakkında Değişik Yorumlar Hz ![]() ![]() Zünnûn’a göre, sürekli gönüllerimizde olumsuz davranışların dehşetini duymak, duyup yönümüzü bir kere daha kontrol etmektir ![]() Bir başkasına göre insanın, Cenâb-ı Hakk’ın gizli-açık her şeye nigehbân olmasına göre hayatını tanzim edip onun kendisine olan muâmelesini esas alarak yaşamasıdır ki, bir İlâhî eserde bu husus hatırlatılarak şöyle buyurulmaktadır: İnsanoğlu! Sen Benden hayâ ettiğin sürece insanlara ayıplarını unuttururum ![]() ![]() ![]() ![]() Hayâ mevzuunda daha değişik tasnifler de vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayâ’nın Mertebeleri Hayâda ilk mertebe, insanın kendisine, Hakk’ın nazarıyla bakmasıyla başlar ![]() ![]() İkinci mertebe; kurbet ve maiyyet şuuruyla mebsûten mütenâsiptir ve: "Nerede olursanız O sizinle berâberdir" (Hadîd/4) ufkunda seyahat edenlere müyesserdir ki, bu hususla alâkalı Efendiler Efendisi’nin şöyle buyurduğunu naklederler: Allah’a karşı olabildiğince hayâlı davranın! Allah’a karşı gerektiği ölçüde hayâlı olan, kafasını ve kafasının içindekilerini, midesini ve midesindekilerini kontrol altına alsın! Ölüm ve çürümeyi de hatırından dûr etmesin! Âhireti dileyen dünyanın sûrî güzelliklerini bırakır ![]() ![]() ![]() Üçüncü mertebe; En son durak Rabbindir” (Necm/42) hedefine ulaşma yolunda, rûhî ve kalbî hayâtın şühûd enginliklerinin sezilmesiyle gerçekleşir ve seyr-i rûhânînin kanatları altında sonsuza kadar sürer gider ![]() Bir insanın gerçek insanlıktan nasîbi, hayâdan hissesi ölçüsündedir ![]() ![]() ![]() Hayâ İlahi Bir Ahlaktır Hayâ, İlâhî bir ahlâk ve bir Allah sırrıdır ![]() ![]() Cenâb-ı Hakk mahşerde hesâba çektiği bir ihtiyara: “Niçin şu günahları işledin?” diye sorar ![]() ![]() ![]() “Öyle ise onu cennete götürün” buyurur ![]() “Yâ Rab, bu insanın şu günahları işlediğini siz biliyorsunuz” derler ![]() ![]() ![]() Hâsılı: "Hayiy, Cenâb-ı Hakk’ın isimlerindendir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Hayâ |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() HayâHata yapmak, yanlış işlere meyletmek, yolunu-yönünü şaşırmak, insan olarak yaratılmış bulunmanın bir sonucudur ![]() ![]() Evet, insan hata yapar ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Rabbimiz, daha yanlışa düşmeden durulması gereken yeri hissettirmek üzere insanı hayâ ile donatmıştır ![]() ![]() ![]() Rabbimiz'in sadece insanoğluna bir lütuf olarak bahşettiği hayâ, yanlış davranışlara ruhun gizli bir tepkisidir ![]() ![]() ![]() Tutum-davranışlarımızda bu kadar önemli rolü bulunan hayâ, dinî emir ve yasaklardan, toplumun örf ve adetlerinden bağımsız düşünüldüğünde, işlenmemiş bir cevher gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * * * Alimlerimiz hayâyı anlatırken üç kısma ayırıyor ![]() Birincisi, kulun Allah'tan utanmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rabbanî alimler hayânın bu türünü şöyle tanımlamışlar: “Cenab-ı Hakk'ın nimetlerini ve ikramlarını müşahede etmek, bunun yanında kendi kusurlarını görmektir ![]() ![]() Manevi alemde ruhunun hayâ sıfatıyla dolmasını, cismanî alemin de bu hale katılıp, bedenin ve alnın terlemesiyle biliriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci tür hayâ, insanın diğer insanların kınamasından, adının kötü anılmasından çekinmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üçüncü tür hayâ ise, insanın kendisinden utanmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * * * Züleyha validemiz henüz Mısır'da sarayda iken, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Habib-i Edib s ![]() ![]() ![]() ![]() Yani hayâsız birine hiç bir şekilde söz geçmeyeceğini, onun kimsenin sözünü dinlemeyeceğini bildirmiş oluyor ![]() ![]() Utanma duygusu olmayan hayâsız, arsız birinin, kıymetli hiç bir şeyi yoktur ![]() ![]() Eğer insan hayâ duygusundan mahrumsa, Firavun'un yaptığı gibi, her kötülüğü yapar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * * * Hayânın doğru bir şekilde işlenmemiş hali, bazen kişiyi zararlı alışkanlıklar edinmeye, içine kapanık biri olmaya sevk edebilir; bir takım kişilik bozukluklarına neden olabilir ![]() ![]() “İlimde hayâ olmaz” diye bir söz var ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() * * * Hayâ, diğer bütün derunî hisler ve yüksek fikirler gibi sınırlı cümlelerle ifade edilmesi güç bir duygudur ![]() ![]() ![]() ![]() Hayâ, kişinin kendisine, bağlı olduğu insaniyete, içinde yaşadığı cemiyete, bütün gizlilikleri bilen yaratıcısına karşı duyduğu hassasiyettir ![]() ![]() İslâm tarihini ve tabiatını araştıran herkes, hayâ ruhunu ve bu ruhun doğurduğu edebi fark eder ![]() ![]() ![]() Rabbimiz, bizleri o hayâ örtüsünün altında, O'nu anmaktan başka her şeyden hayâ eder bir halde, Habib-i Edib s ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Hayâ |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() HayâPEYGAMBERLERİN MİRASI: HAY İnsanın özünden uzaklaştığı, kendine yabancılaştığı ve insanlık hasletlerinden birer birer koptuğu bir zaman diliminde, bize kendimizi hatırlatan bir kavram olarak öne çıkıyor hayâ ![]() ![]() ![]() Sahip olduğu geniş ve derin anlam çerçevesi üzerinde duracağımız bu kavramın, günümüzde çağrıştırdığı tek anlam “utanma”dır ve o da bir “kişilik arızası” olarak algılanmaktadır ![]() Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, insanın kendisini başkalarına ispat etmesi, toplum tarafından beğenilip takdir görmesi, kıyafetinden yeteneklerine ve hatta vücuduna kadar nesi varsa her şeyini büyük bir “cesaretle” sergilemesi, teşhir etmesi, başkalarını geride bırakarak öne geçebilmek için hak-hukuk tanımadan her fırsatı değerlendirmesi özendiriliyor ![]() Böyle yapanlar paraya, şöhrete, konfora ve her türlü maddi imkana kestirmeden ulaşıyor; toplumun önüne “örnek” olarak konuyor ![]() Günümüz toplumlarına hakim olan değer yargılarının dayattığı bu hayat tarzı, şüphesiz ki ancak “ar damarı”nı çatlatmakla mümkündür ![]() ![]() Talebenin hocadan, küçüğün büyükten, gencin yaşlıdan ![]() ![]() ![]() ![]() Tıpkı zühd, takva, güzel ahlâk vb ![]() ![]() İmandan kaynaklanan hasletlere adeta savaş açmış bulunan modern hayat tarzı, elbette bütün peygamberlerin ortak özelliği ve mirası olan hayâyı da hayatın dışına itecektir ![]() Hayâsını kaybetmiş bir insanın, diğer dinî hasletleri yaşatamayacağı açıktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Her dinin bir ahlâkı vardır ![]() ![]() ![]() Hayâ nedir? Sözlüklerin “utanma, çekinme, vaz geçme, tevbe” gibi anlamlara geldiğini söylediği hayâ, peygamberlerden (hepsine salât ve selam olsun) tevarüs edilen en temel insanlık ölçülerinden biridir ![]() Kur'an'da da bu kavramın türevleriyle üç yerde geçtiğini görüyoruz: Bakara, 26, Kasas, 25, Ahzab, 53 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günlük dilde genellikle “utanma” anlamında kullanıldığı halde, “hayâ”nın bundan çok daha geniş ve derin anlam boyutlarına sahip olduğunu vurgulamamız gerekiyor ![]() ![]() ![]() ![]() “Kasdettiğim bu (sizin anladığınız) değil… Allah'tan hakkıyla hayâ etmek, başı ve onun taşıdıklarını, karnı ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen; ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır ![]() ![]() ![]() Bu hadiste geçen “başı ve onun taşıdıkları” ifadesinden maksat, başta bulunan göz, kulak, dil gibi maddi ve zahirî; hafıza, hayal, tefekkür gibi manevi hassalardır ![]() ![]() Müslümanca hayatın temeli Bu nebevî uyarı bize, hayânın aslında müslümanca yaşamanın temeli olduğunu öğretiyor ![]() ![]() Hayânın “utanma”yı da ihtiva etmekle birlikte, müslüman için, onun çok ötesinde bir ağırlık ve fonksiyona sahip olduğuna dikkatimizi çeken bir diğer peygamberî ihbarda da şöyle buyurulur: “İman yetmiş küsur (bir diğer rivayette altmış küsur) şubedir ![]() ![]() Şu halde hayânın, imanın ayrılmaz bir parçası olduğunu ve imandan kaynaklandığını söylememiz gerekiyor ![]() ![]() ![]() Peygamberlerin önderi s ![]() ![]() ![]() ![]() Ulema bu hadisi açıklarken şöyle der: Gerçek hayâ, Allah Tealâ'dan utanmak ve yapıldığı takdirde ayıplanılacak şeylerden kaçınmakla elde edilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu anlamdaki bir diğer hadiste de şöyle buyurulur: “Dört haslet peygamberlerin sünnetindendir: Hayâ, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek ![]() ![]() Şu halde hayâ, peygamberlerin insanlığa kadim bir mirasıdır ![]() ![]() Cenab-ı Allah'tan ve meleklerden utanmak Efendimiz s ![]() ![]() ![]() ![]() Hayâ timsali olmakla diğer sahabîlerden ayrılan Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Meleklerin bile hayâ ettiği bir kimseden benim hayâ etmemem doğru olmaz ![]() ![]() Yukarıdan beri yaptığımız açıklamalardan ortaya çıkan odur ki, hayâ, sadece utangaçlık olmadığı gibi, sadece başkalarına karşı izhar edilen bir duygu da değildir ![]() ![]() Bu noktada İslâm'a özgü bir diğer kavramla karşılaşıyoruz: Mürüvvet ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hud Suresi'nin, “Bilin ki onlar Kur'an okunurken gizlenmek için iki büklüm olurlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Burada anlatılan kimseler, helada avret yerlerini açtıklarında o durumlarının semaya ulaşmasından, hanımlarıyla birlikte olma esnasında soyununca çıplak hallerinin semaya ulaşmasından korkup hayâ eden (ve hicap duyan) kişilerdir ![]() Buradaki “semaya ulaşmak” tabirinden maksat, meleklerin o duruma muttali olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Utangaçlık hayâ mı? Din-hayâ ilişkisi konusunda akla şöyle bir soru gelebilir: Acaba hayâ duygusu insanın bir kişilik özelliği olarak yaradılışında mı mevcuttur, yoksa ona dinin kazandırdığı bir haslet midir? Bu soruya cevap olarak şunları söyleyebiliriz: Her ne kadar bazı insanlar yaratılış olarak utangaç iseler de, onlardaki bu duygu, dinin arzu ve itibar ettiği sınırlar çerçevesinde şekillenmedikçe makbul değildir ![]() ![]() Şu halde dinimizin itibar ettiği hayânın, imana, niyete ve bilgiye dayalı olması gerektiğini söylemeliyiz ![]() ![]() ![]() Hayâ duygusunun kalbî ve ruhî bir haslet olduğunu, kalp ve ruhun da ancak iman ile hayat bulabileceğini düşünürsek ortaya şu çarpıcı gerçeğin çıktığını görürüz: “Hayâ” kelimesi, “hayat” kelimesiyle aynı kökten gelmektedir ![]() ![]() ![]() Muvatta şarihi Zürkânî rh ![]() ![]() “Kalp Allah'a imanla hayat bulduğu zaman onda hayâ da artar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayânın mertebeleri Yukarıda hayânın birçok mertebesi olduğunu ve bunların en üstününün, kişinin, zahirde ve batında Allah Tealâ'dan hayâ etmesi olduğunu belirtmiştik ![]() ![]() ![]() “İnsanlar şu dört derece üzere amel eder: Korku, ümit, ta'zim ve hayâ ![]() ![]() ![]() Rasul-i Ekrem s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kullar karşısında hissedilmesi gereken hayâ duygusu, amelî ve kalbî hayatta kemalâta doğru yükselişte yakîn arttıkça gerçek anlamını bulur ve sahibini, az yukarıda Ebû Süleyman ed-Dârânî k ![]() ![]() ![]() Yine Ebû Süleyman ed-Dârânî k ![]() ![]() ![]() Hayâ güzellik, hayâsızlık çirkinliktir Hayâ sahibi bireylerden oluşan toplumsal hayatta faziletin en geçer akçe olduğunu belirtmeye gerek duymuyoruz ![]() ![]() Hayatın hayâ ile ilişkisi koparıldığından beridir ki, aileden başlayıp bütün toplum kesimlerine yayılan çürüme kalpleri ve ruhları öldürüyor ![]() ![]() Bilenler bildikleriyle, cahiller cehaletleriyle hayâyı hayattan kovuyor; zira onlara bu hayatta var olmanın, fırsatçılıkla, yırtıcılıkla ve “medeni cesaret”le mümkün olduğu söyleniyor ![]() ![]() Kollarımızı makas gibi açarak haykırmanın vaktidir: “Edepsizlik ve çirkin söz girdiği yeri çirkinleştirir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Hayâ |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() HayâGönlün titremesidir hayâ ![]() ![]() İşte o nazenin yapraktır müminin gönlü ![]() ![]() ![]() Rabbi'ni düşünür de titrer ![]() ![]() Rabbim rahmetiyle esirgesin, akrabalardan bir Zehra teyzemiz vardı ![]() ![]() ![]() ![]() Çocukluk yıllarımızdı ![]() ![]() Ben seni görüyorum ya ![]() ![]() ![]() Yıllar sonra okudum: Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ey Müminlerin Annesi! Ben âmâ olduğum halde benden de sakınıyorsun ![]() Hz ![]() ![]() ![]() - Evet, sen beni görmüyorsun fakat ben seni görüyorum ![]() ![]() ![]() ![]() Mü'minlerin emiri Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Aslında o yeri kendim için düşünmüştüm ![]() ![]() Ve Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müminlerin annesi Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zehra teyzemiz, Hz ![]() ![]() ![]() Belki bilirdi, belki… Her insan muhakkak hayâlı doğuyor ![]() Örtünmek hayâdan ![]() Rabbimiz setreden, örten ![]() Tüm sırlar bir bir açığa vurulduğunda mahcup olmayalım diye, Rabbim setretsin ayıplarımızı diye her mümin biraz mahcuptur bugün ![]() Ve örtülüdür ![]() Allah'tan hayâ edin Allah Rasulü sav Miraç Gecesi dünya göğüne çıktığı zaman Hz ![]() ![]() ![]() - Ey Osman! Bu mertebeye ne ile eriştin? Hz ![]() ![]() ![]() - Gece namazı kılmakla, dedi ![]() Efendimiz s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Bu mertebeye ne ile eriştin? Hz ![]() ![]() ![]() - Kur'an-ı Kerim okumakla, dedi ![]() Ve Efendimiz s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Bu mertebeye nasıl, neyle ulaştın? Hz ![]() ![]() ![]() - Allah Tealâ'dan hayâ etmekle ![]() ![]() ![]() ![]() Allah Rasulü s ![]() ![]() ![]() - Hepiniz cennete girmek istersiniz değil mi? Sahabiler : - Evet Ey Allah'ın Rasulü ! Elbette isteriz, dediler ![]() Bu cevap üzerine Allah Rasulü s ![]() ![]() ![]() - O zaman uzun yaşama ümidinizi biraz kısaltın ![]() ![]() Onlar: - Biz hepimiz Allah'tan hayâ ediyoruz, dediler ![]() Efendimiz s ![]() ![]() ![]() - Öyle değil! Allah'tan hayâ etmek kabirleri ve kabirlerde sizi bekleyen imtihanları unutmamanızdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dört büyük melekten biri olan İsrafil a ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Melekler ve peygamberler: “Ya Rabbi! Seni tesbih , tenzih ederiz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() - Ya Rabbi! Bana cennet lazım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ya Musa! Maksat budur, bunları isteyeceksin ![]() ![]() ![]() Rabbimiz de kullarından hayâ ediyor Efendimiz s ![]() ![]() ![]() “Allah rahimdir, kerimdir ![]() ![]() ![]() Biz, “Dua ediyorum, olmuyor, vermiyor ![]() ![]() ![]() Bilmiyoruz, görmüyoruz belki, ellerimize neler neler koyuyor, neler veriyor ![]() Rızasızlıktan hayâ etmez miyiz? ![]() ![]() ![]() Allah Rasulü s ![]() ![]() ![]() “Allah Tealâ buyuruyor ki: Ey Ademoğlu ! Başınıza düşen aklık benim nurumdan bir nurdur ![]() ![]() ![]() Sonra Efendimiz s ![]() ![]() ![]() ![]() - Ey Allah'ın Rasulü! Seni ağlatan nedir? Efendimiz s ![]() ![]() ![]() - O kişinin haline ağlıyorum ki, ondan Allah hayâ eder de, o Allah'tan hayâ etmeyip günah işler ![]() ![]() ![]() ![]() Kullardan utanırız ![]() ![]() ![]() Sonra yüzlerine gülmekten hayâ etmeyiz de… Evimize misafir geldiklerinde, Allah Tealâ'nın nimet olarak bahşettiklerini onlara ikram ederken utanır, sıkılırız: “Kusura bakmayın, size layık değil ama ev de biraz dağınık!” deyiveririz ![]() Bir güler yüz, bir güzel söz, bir bardak su ne güzel ikramdır oysa ![]() Rabbimiz bizden hayâ eder ![]() ![]() Gönüllerimiz bu dağınıklılığıyla onu kabul etmeye hazır mıdır? O'na layık mıdır, secdelerimiz, rükûlarımız? O'nu hakkıyla tesbih ve tenzih edebildik mi? Allah ve Rasulü'nden utandıkları gibi… Muhakkak ki sahabilerin hepsi birer hayâ timsali idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Efendimiz s ![]() ![]() ![]() - Sen çok hayâ ettin ![]() Bu sözleri duyan Efendimiz s ![]() ![]() ![]() - Onu bırak, zira hayâ imandandır ve hayâ ancak hayır getirir, buyurdu ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Rasulullah s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Bu geçen kimdir, diye sordu ![]() ![]() ![]() ![]() - Affan oğlu Osman'dır ![]() ![]() ![]() - Ya Rasulallah ! Bu zattan bütün melekler utanır, ona muhabbet ve hürmet ederler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ben de onun yüzünü iyice göremedim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Peygamberimiz s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() - Ey Allah'ın Rasulü , babam ve arkadaşı içeri girdiğinde elbiseni dizlerine çekmedin, beni de yanından uzaklaştırmadın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ey Aişe , meleklerin utandığı bir adamdan ben utanmayayım mı? Varlığımı kudret elinde bulunduran Allah'a yemin ederim ki, melekler Allah ve Rasulü'nden utandıkları gibi Osman'dan da utanıyorlar ![]() ![]() Gönül incelir de kanatlanır Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Ey Rukiye! Onun yüzüne bir maksatla bakmadım ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah Rasulü s ![]() ![]() ![]() ![]() Elbet, bu kadar incelmiş bir gönle açılırdı semanın kapıları ![]() ![]() ![]() ![]() Enes bin Malik r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Gözünde zina izi olduğu halde yanıma giriyorsun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Rasul -i Ekrem'den sonra sana vahiy mi geldi, diye sordu ![]() ![]() ![]() ![]() - Hayır , vahiy değil ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayâ, ama nasıl? Bir gün Nebi s ![]() ![]() ![]() “Ey Aişe , hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü? ” Ve bir gün buyurdular: “ Ensar kadınları ne iyi kadınlardır! Hayâları onları dinlerini öğrenmekten alıkoymadı ![]() Böylelikle Allah Rasulü s ![]() ![]() ![]() ![]() Kişinin ahlâkı dilindedir ![]() Ve hayâ, ne sorular sorup dinimizi öğrenmekten alıkoyar bizi, ne -incitecek olsa da muhatabımızı- hakkı ve doğruyu söylemekten! Zor zamanlar Her ibadet mutlaka zikirdir, zikirledir ![]() Namaz kılacak kişi daha abdeste yönelirken zikir halindedir ![]() Oruç tutacak kişi sahur hazırlığı yaparken zikir halindedir ![]() Hayâ ise zor zamanda zikirdir ![]() ![]() Günahın cazibesine, albenisine rağmen durmaktır ![]() Hayâ, mütevazi bir iklimdir ![]() Ezelde ruhumuza nakşolunan aslî halimizdir ![]() Layık bir kul olamadık Rabbim, utanırız ![]() Taştan-topraktan, kullarından, kendimizden hayâ ederiz ![]() Kullarını utandırmaktan hayâ ederiz ki, bizi utandırma! Müjde, bir kudsî hadisle gelir, yetişir: “Ey Kulum! Sen her ne kadar günahkâr isen de, bu günahlarından korkup hayâ ediyorsun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Medeniyetimiz hayâ üzre kurulmuştur ![]() Bu topraklar nakış nakış hayâ ve edeple işlenmiştir ![]() Kur'an olan odada uyumaz, sabaha kadar uykusuz beklerdi, Arapça yazılı bir kağıt parçasını Kur'an yazısıdır diye yerde bırakmazdı bu toprağın insanları ![]() “Burnunun ucunu göstermekten ar ederdi sütninem” Ve, sevgilinin yüzünde yabancı bir bakış okunurdu: “A benim bahtı yarim Başımın tahtı yarim Yüzünde göz izi var Sana kim baktı yarim ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Hayâ |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() HayâHAYA NEDİR? Utanma, ar, namus ![]() ![]() Haya imandandır ![]() ![]() ![]() ![]() Haya ile iman, beraberdirler ![]() ![]() Allahü tealadan haya ediniz! Hakiki manada Allahü tealadan haya etmek, kötü düşüncelerden uzak durmak, helal lokma yemek ve ölümü hatırlamaktır ![]() ![]() ![]() Cennete gitmek isteyen uzun emel sahibi olmasın ![]() ![]() ![]() Hayasız insan, halk içinde çıplak oturan kimse gibidir ![]() Cebrail aleyhisselam, aklı, hayayı ve imanı Adem aleyhisselama getirdi ve dedi ki: *Ya Adem! Allahü teala hazretleri selam eder, sana getirdiğim şu üç hediyenin birini kabul etsin* dedi ![]() ![]() Cebrail aleyhisselam, ima n ile hayaya; *Siz gidin* deyince, iman dedi ki: *Allahü teala bana emreyledi ki, akıl nerede ise, sen de orada ol!* Ondan sonra haya da aynı şekilde, Allahü teala tarafından emrolunduğunu beyan ederek, her ikisi de akıl ile beraber Adem aleyhisselamda kaldı ![]() ![]() ![]() Kul haya sahibi olduğu zaman, hayır ve iyi işlere yapışır ![]() ![]() Allahü tealadan haya etmeyen kimse, insanlardan da haya etmez ![]() Afetlerin evveli, cehalet, bilgisizlik, sonra nefsin arzu ve isteklerine meyletmek, sonra hayayı terk etmektir ![]() Hayanın en kıymetlisi, Allahü tealadan utanmaktır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|