10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Filistinde Çocuk Olmak...
Filistinde çocuk olmak  
Hakkında Filistinde çocuk olmak  
BizLer sıcacık koLtuğumuzda otururken ,
Kardeş üLke fiListinde çocuk oLmayı 1 saniye oLsun
düşünmeye zaman buLdunuzmu ?
Amed'imin sokaklarındayım Acının, başkaldırının, Filisbakır'ın intifadalarının sokaklarındayım Gözleri kıvılcım saçan çocuklarımın ülkesinde  Bin yıldır Dicle'yle Fırat'ı taşıran acılarımın topraklarında  Yurtsuz, seslerinde dilsiz, savaşlar- göçler ülkesinde  

Acının, yoksulluğun, yoksun bırakılmışlığın ortasında, akıp giden yaşamın her köşesinde çocuklar da vardı Ufacık bedenleriyle sokakları, pazarları, otogarları doldurmuşlar Ne güzeldir çocukların sokakları doldurmaları Ama gezmeye değil, hele oyun oynamaya hiç değil  O minicik, nasır tutmuş elleriyle yaşamı üretiyorlar Omuzlarında tahtadan, kartondan, kutudan bozma boya sandıklarıyla yollarda, neredeyse boylarının erişemediği el arabalarıyla pazarda, garlarda ve kaçmak istercesine adımlarımızı hızlandırdıkça çığırtkan çocukların sesleri, daha bir gür çalınıyor kulaklarımıza  
Ve işte kendimi toparlayıp bir çocuğa yaklaşıyorum "Êyakkabini boyiyim abla "Ufacık bedeni, etine işlemiş boyalı nasırlı elleri, kocaman çekik gözleri çarpıyor yüzüme Yanına çöküp sohbet etmeye başlıyorum Hewalleri de meraklı gözlerle toplanıyor başucuma  Onca acı, onca yoksulluk, yakılmış köyler, göç, savaş, kör kurşunlara kurban edilmiş, kimsesiz ve sessiz bir şekilde parçalanmış- gömülmüş bedenler; 6-9 yıllık yaşamlarına dolmuş da öfkeye dönmüş gözlerinden akıyor Utangaç dillerinin, dilsiz seslerinin söyleyemediklerini gözleri anlatıyor  

İşte başka sokak, başka çocuklar  Her adım, her sokak hüzün dolduruyor yüreğime Bir de onca acı içinde direngen solukları sıkıştırıyor göğüs kafesimi, tarifi zor  Ve konuştukça bir kez daha anlıyorum, bu savaş içinde en erken büyüyen çocuklar, bir de ellerinin nasırı  Minicik elleri iyi beslendiklerinden değil, nasırdan kocamış Gözleri öfkeden  
"Yok çocuklara sorulur mu" diye geçiriyorum içimden yaşanılanları, direnişleri "Çocuklar insanlar öldü, ne hissettniz" kendime kızarak döküldü sözcükler dudaklarımdan Anladım ki yürekleri de kocaman olmuş, nasırları gibi  "ben   ben  " dedi bir çocuk "Çok şey yapmak istedim  Çok üzüldüm, hatta ağladım  " " Topraklarımızda esir ettiler bizi  Damarımıza basmasınlar abla" diye katıldı diğer bir çocuk, belki cümle kurmayı henüz öğrenmiş "Hayalim büyüyünce 'polis' olmak, ülkemi (Kürdistan) korumak" diyor bir diğeri Oysa çocuk gülüşleri  Ya düşler  
kim kimden alınıyor bu topraklardan
bu topraklarsa, tohumu biz
her bahar boy verip yeşermişiz
şu çiçeklerse gözlerimiz
gizli gizli açılıp sevmişiz
siz bu sevinmeyi yaşayabilir misiniz
geleceği besleyen emeğin sabrını
bir suyun akışında bulabilir misiniz
tetikte nöbetçi bütün sabahları
ölürcesine sevebilir misiniz
siz bu sevdayı öldürebilir misiniz
Ateşin ve güneşin çocukları, uyanmış bin yıllık uykularından Başka dillerden de olsa, geleceğin rengini tanımışlar Kaç bin yıllık dilsiz olduklarını, karlı dağlarda selsiz, işledikleri topraklarda elsiz ve esen rüzgarlarda yelsiz olduklarını anlamışlar İnce ince görüp anlamışlar ve takmışlar yakalarına gül diye korkusuzluklarını, o küçük bedenleriyle dev adamlar

|
|
|