Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Genel Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşılar, bağışıklama

Bağışıklama Ve Aşılar

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bağışıklama Ve Aşılar




Hazırlayan:Uzm Dr Kenan Hızel

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi

Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı

1Rutin aşılar


İnfluenza-Pnömokok

İnfluenza mevsimi aralık ayında başlayıp kış mevsimi boyunca sürmektedir Bağışıklamanın özellikle bu dönemden önce yapılması önerilmekte ve güney yarım küreye gideceklerin yaz aylarının orada kış mevsimine denk geldiğini akıllarında tutmaları gerekmektedir Her iki aşı da özellikle kronik akciğer, kalp ya da metabolik hastalığı olanlarda ve 65 yaş üzerinde önerilmektedir Aşıların bir arada verilmesinde sakınca yoktur İnfluenza aşısının içerdiği suşlar her yıl Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre yenilendiğinden bağışıklanacak turistlerin o yılın aşısını kullanmaları gerekmektedir

Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak-Suçiçeği

Genelde çocukluk çağında görülen bu enfeksiyonlar erişkinlerde daha ağır hastalığa neden olmaktadır Sağlık, yardım organizasyonları, göçmen kampları gibi bölge halkıyla yakın temasta olacak olan seronegatif kişilerin bağışıklanması önerilmektedir, ancak bu aşıların canlı aşı olduğu akılda tutulmalı ve kontrendikasyonları göz önünde bulundurmalıdır

Poliomyelit

Dünya çapında aşılama ve polio eradikasyon programlarının uygulanması sonucu gelişmiş ülkelerin hepsinde polio eradike edilmiş ve günümüzde hastalığın halen görüldüğü üç büyük bölge kalmıştır Bunlar; Güney Asya'da Afganistan, Pakistan, Hindistan, Batı Afrika'da Nijerya ve Orta Afrika'da Kongo Cumhuriyetidir Türkiye'de ise halen özellikle Güney Doğu Anadolu bölgesinden olgu bildirilmektedir Dünyada artan turizm nedeniyle gelişmiş olan ülkeler de tehlike altında olduklarından kendi vatandaşlarına 10 yılda bir rapel doz yapılmasını gündeme getirmişlerdir

Polio aşısının iki formu bulunmaktadır Bunlar; canlı oral (OPV, Sabin) ve inaktive parenteral (IPV, Salk) aşıdır Tüm aşılar polio'nun üç serotipini de içermektedir Çocukluğunda birincil aşılamayı tamamlamış (üç doz) turistlere, endemik bölgelere gitmeden önce tek doz OPV ya da IPV yapılması yeterlidir Daha önce aşılanmamışların ise IPV ile birincil aşılamayı tamamlamaları önerilmektedir Yeterli bağışıklığın oluşması için en az iki dozun yapılmış olması akılda tutulmalıdır Daha önceden polio geçirenlerin bile aşılanmaları (diğer serotiplerle enfeksiyonu önlemek için) gerekmektedir OPV, bağışıklığı baskılanmışlar ve onlarla yakın temasta olanlarda kontrendike olmakla birlikte salgın sırasında gebelerde kullanılabilmektedir

Tetanoz-Difteri

Serolojik çalışmalar özellikle 40 yaş üstünde tetanoz-difteriye karşı bağışıklığın giderek azaldığını göstermiştir Örneğin 1990'larda eski Sovyet Rusya'da salgınlar yapmış ve hastaların çoğunu erişkinler oluşturmuştur Tropikal bölgelerde ise deri difterisi sıklıkla görülmektedir Tetanozun gelişmekte olan ülkelerdeki insidansı yılda bir milyon olguya kadar çıkmaktadır

Tetanoz ve difterinin ayrı aşı preparatları olsa da çocukluğunda temel aşılamayı almış erişkinlere, difteri dozu 1/8-1/10 oranında azaltılmış Td aşısının 10 yılda bir yapılması önerilmektedir Yolculuk rapel doz için iyi bir fırsat olmaktadır Yüksek riskli bir bölgeye gidilecekse aşılama aralığı beş yıla düşürülebilmektedir Türkiye'de piyasada bulunan tetanoz aşılarının içeriğinde yalnız tetanoz toksoidi bulunmaktadır Td formunda aşılar ise Sağlık Bakanlığı tarafından ithal edilmekte ve okullarda uygulanmaktadır

2 Gerekli Aşılar


Sarı Humma

Hastalığın vektörü Aades ve Haemagogus cinsi sivrisineklerdir Özellikle gündüzleri ısıran bu cins sivrisineklerin tek bir ısırıkları hastalığın bulaşması için yeterlidir Hastalık sarılık, ateş, kanamalar ve komaya kadar giden tablolar ile ortaya çıkabilir ve 7-10 gün içinde olguların

% 20-50'si yitirilir Özgül bir tedavisi yoktur Dünyada en sık görüldüğü yerler tropikal Afrika ve Amazon bölgeleridir

Sarı humma aşısı halen uluslararası belge gerektiren tek aşıdır Endemik zondaki ülkelerin büyük kısmı bu belgeyi ülkeye girişte zorunlu tutmaktadır DSÖ, ülkelere göre sarı humma bağışıklama önerilerini her yıl yenilediği bir kitapçıkta (yellow book) yayınlamaktadır Bazı tropikal Asya ülkeleri (Hindistan ve çevresi) aynı cins sivrisinekleri bulundurduğundan ülkelerine hastalığı sokmamak amacıyla endemik zondan gelenlere sarı humma aşısını zorunlu kılmaktadır Avustralya ve Bangladeş ise ülkelerinde vektör bile olmamasına karşın endemik ülkelerden transit geçenlerde bile aşı belgesini aramaktadır

Sarı humma aşısı canlı-attenüe olup tek doz parenteral uygulanmaktadır Bağışıklık 10 gün sonra başlamakta ve 10 yıl sürmektedir Aşının en sık yan etkisi %10 olguda görülen 4-7 günlerdeki ateştir Aşının yapılmaması gereken durumlar; yumurta allerjisi, gebelik ya da emziklilik, 6 aydan küçük bebekler ve immün yetmezliktir Bu durumların varlığını hekimin aşı belgesinde belirtmesi gerekir Aşının ısı ile kolayca inaktive olması nedeniyle soğuk zincire kesinlikle uyulması gerekmektedir Ülkemizde aşı hava ve deniz limanlarındaki sağlık merkezlerinde bulundurulmaktadır

Kolera

Vibrio Cholerae enfekte içecek ve iyi yıkanmamış, çiğ yiyeceklerden bulaşarak ciddi ishal sonucu dehidratasyon, şok ve hatta ölüme varan tablolara neden olmaktadır Su ve besin hijyeninin iyi olmadığı ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada zaman zaman salgınlar yapabilmektedir DSÖ 1988 den beri, turistlerdeki insidansın çok düşük bulunması (~1/100 bin) ve o yıllarda uygulanan parenteral aşının etkinliğinin de az olması (%50-62) nedeniyle öneri paketinden çıkartmış durumdadır

Son yıllara kadar kullanılan parenteral aşının etkisi az ve koruyuculuk süresi kısadır (üç-altı ay) Aynı zamanda bu aşının yerel ve sistemik reaksiyona yol açma riski de fazla bulunmuştur Günümüzde kolera aşısının iki farklı oral formu geliştirilmiştir CVD 103-HgR(Orochol E, Berna) tek doz kullanılan canlı aşı olup yemekten en az bir saat önce alınmalıdır Koruyuculuğu farklı kolera suşlarına karşı %62 ile %100 arasında bulunmuştur Altıncı ayda rapel önerilmektedir Diğeraşı olan inaktive tam hücre/rekombinant B koleratoksin subunit (WC/rBS) aşısının kullanımı ise bir iki hafta ara ile iki dozdur Rapel süresi henüz saptanmamış olan bu aşının koruyuculuğu %86 dolaylarında bulunmuştur Ancak her iki aşının da taşıyıcılığa ve 1992 de Bangladeş'te ortaya çıkan V cholerae O139 suşuna karşı etkisi tam bilinmemektedir Bu aşılar göçmen kampları gibi yerlerde uzun süre kalacaklara, aklorhidrisi olan, mide rezeksiyonlu ya da antiasid kullanan hastalara önerilebilmektedir

3 Önerilen Aşılar


Hepatit A

Turistler arasında da en sık rastlanan hastalıklardan olan hepatit A özellikle kötü koşullarda hazırlanmış yiyecekler, sokaklarda satılan ev yapımı yiyecek ve içeceklerden bulaşmaktadır Bu nedenle sırt çantası ile gezen ve kötü hijyenik koşullarda yaşayan turistlerde görülme oranı daha fazladır

Parenteral uygulanan inaktive hepatit A aşısı etkili ve güvenlidir İyi tolere edilmektedir Erişkinlerde 1440 EL/ml içeren aşıdan altı ay ara ile iki doz yapılması önerilmektedir Koruyuculuğu en az 10 yıldır, ancak aşı uygulanmadan önce sarılık öyküsü olanlarda ya da endemik bölgede en az bir yıl kalanlarda anti-HAV IgG bakılması önerilmektedir Diğer aşılar ile birlikte yapılabilmektedir

Endemik bölgeye gidecek olan turisti HAV enfeksiyonundan korumanın diğer bir yolu da immünglobulin (Ig) uygulanmasıdır Özellikle iki haftadan kısa süre içinde yola çıkacaklara Ig (002- 006 ml/kg) önerilmektedir Koruyuculuğu 4-6 ay sürmektedir Ancak kızamık-kabakulak-kızamıkçık aşısının etkinliğini azaltabilmektedir Sarı humma ya da polio aşıları ile benzer bir geçimsizlik gösterilmemiştir

Hepatit B

Enfeksiyon yakın temas, kan ve vücud sıvılarıyla bulaşmaktadır Coğrafik olarak en yaygın görüldüğü bölgeler Uzak Doğu ve Sahra çölü altında kalan Afrikadır Orta endemisite alanı içine Türkiye ile birlikte Orta Doğu, eski Sovyetler Birliği, Kuzey Afrika, Orta ve Latin Amerika girmektedir

Günümüzde rekombinan teknolojiyle üretilen Hepatit B aşısı altı aydan kısa süren gezilerde zorunlu olmamakla birlikte yüksek riskli bölgelerin yerel halkıyla yakın temas kuracak olan öğretmen, sağlık çalışanı gibi kişilere özellikle önerilmektedir DSÖ 1989'dan beri tropikal ülkelere gidecek tüm turistlere önermektedir, ancak gelişmekte olan ülkelerde yaşayan, eşcinseller, sağlık personeli gibi riskli gruplarda bağışıklamadan önce anti-HBs bakılması uygundur Yolculuk öncesi klasik aşı çizelgesinin tamamlanmasına yeterli zaman yoksa 0,7,21 gün ve 12 ay gibi hızlandırılmış programlar denenebilmektedir Aşının belirgin bir yan etkisi ya da kontrendikasyonu yoktur

Japon Ensefaliti

Etkeni Culex cinsi sivrisineklerle geçen bir flavivirusdur Evcil domuzlar ise aracı konumundadır Sivrisinekler daha çok gün batımı ve doğuşunda sokmaktadırlar ve ısırıkları ağrılıdır Belirtili olgularda 6-16 gün içinde genel enfeksiyon tablosunu izleyen ateş, meningismus, konvülziyon ve daha sonra kranial sinir felçleri, üst motor nöron paralizileri ve komaya kadar giden bilinç değişiklikleri ortaya çıkmaktadır Nörolojik sekel kalma oranı %70-80 olarak saptanmıştır Asya'daki (Çin, Kore, Japonya, Güney Doğu Asya ve Hindistan'ın bazı bölgeleri) viral ensefalitlerin çoğundan sorumludur Pirinç tarlalarının olduğu bölgelerde ve muson mevsiminde (Mayıs-Ekim ayları) enfeksiyon riski artmaktadır

Turistlerin bağışıklanması genelde önerilmemekle birlikte kırsal kesime gidecekler, yolculuğun endemik mevsimde olması ve endemik alanda iki haftadan uzun kalış durumlarında bağışıklanmalıdır Japon ensefaliti aşısı inaktive, saflaştırılmış fare beyninden hazırlanmaktadır Aşı çizelgesi; deri altına 0, 7, 14-30 günlerde üç doz biçimindedir Koruyuculuk üçüncü dozdan sonra %91 olarak saptanmıştır ve üç yıl kadar sürmektedir Aşıya bağlı % 20 yerel, %10 ciddi sistemik yan etki (ürtiker, anjioödem, anaflaksi) bildirilmiştir Yan etkilerin enjeksiyondan bir hafta sonra bile ortaya çıkabilmesi nedeniyle, aşının yolculuk tarihinden 10 gün önce yapılması önerilmektedir Gebe ve bir yaşın altında olanlara kontrendikedir

Kene Kaynaklı Ensefalit

Ixodes cinsi kenelerin insanlardan kan emerken bulaştırdıkları viral bir hastalıktır Hastalık ateş, başağrısı, kusma ile birden başlamakta kısa zamanda meninks irritasyon belirtileri, konvülziyonlar tabloya eklenmekte ve %1-2 oranında ölümle sonuçlanabilmektedir Özellikle Nisan-Ağustos aylarında Orta ve Doğu Avrupa'nın (İskandinavya, eski Sovyetler Birliği, Avusturya vb) ormanlık alanlarında endemiktir

Aşı, özellikle kene ısırığının sık görüldüğü Nisan-Ekim aylarında dağcı, kampçı, tarım işçisi gibi endemik bölgelerin kırsal kesiminde bulunacaklara önerilmektedir Formalinle inaktive edilerek hazırlanan aşı bir-üç ay arayla iki doz ve ikinci dozdan 9-12 ay sonra üçüncü doz olmak üzere üç kez uygulanmaktadır, ayrıca 0, 7 ve 21 günlerde uygulanan hızlandırılmış bir çizelge de önerilebilmektedir Aşıdan iki hafta sonra %95 serokonversiyon sağlanmakta ve en az bir yıl koruyuculuk sürmektedir Bir yaşın altına kontrendikedir Hastalıktan korunmada diğer bir yaklaşım ise kene ısırığını izleyen 96 saat içinde özgül immünglobulinin ısırık yerine uygulanmasıdır Aşı ve özgül immünglobulin, hastalığın görüldüğü ülkelerde ticari olarak bulunmaktadır

Kuduz

Bağışıklanma ile önlenebilen ölümcül hastalıkların başında gelmektedir Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere, İspanya, Portekiz, İskandinavya, Japonya gibi bir kaç ülke dışında dünyada yaygın bir sağlık sorununu oluşturmaktadır Özellikle Güney Amerika, Afrika ve Güney Doğu Asya'da endemiktir Hindistan, Nepal, Tayland ve Filipinler dünyadaki en riskli bölgelerdir Türkiye ise Avrupa ülkeleri arasında olguların en sık görüldüğü ülkedir Dünyadaki olguların çoğu köpek ısırığı sonucu olmaktadır Köpek ısırığına bağlı kuduz Hindistan, Güney Doğu Asya, Çin, eski Sovyetler Birliği, Afrika ve Güney Amerika'da sık bulunmuştur Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde ise rakun, tilki, yarasa gibi vahşi hayvan ısırmaları önemli yer tutmaktadır Enfeksiyon riski özellikle bir yaşından büyük çocuklar, bisiklet ya da sırt çantası ile gezen serüvenciler ve mağara gezginlerinde fazla olmaktadır

Günümüzde önerilen aşı insan diploid hücrelerinde hazırlanan (HDCV) kuduz aşısıdır Deri içine 0,1 ml ya da kas içine 1,0 ml uygulanabilmektedir Bulaşım öncesi korunmada 0,7,21-28 günlerde, bulaşım sonrası korunmada kuduz immünglobulini ile birlikte 0,3,7,14 ve 28 günlerde aşılama yapılmalıdır Turistlere sıtma profilaksisi için verilen klorokin deri içine yapılan kuduz aşısının etkinliğini azaltmaktadır Bu nedenle klorokine başlamadan en az üç hafta önce, üç dozu tamamlamamış turistlere üç doz kas içi enjeksiyon uygulanmalıdır

Meningokok

Afrika'da Sahra çölünün altında kalan, batıda Moritanya doğuda Etyopya'ya kadar uzanan bölge dünyanın menenjit kuşağı olarak adlandırılmaktadır Asya'da Nepal, Hindistan, Pakistan ve Güney Amerika'da Arjantin, Brezilya salgınların görüldüğü başlıca ülkelerdir Salgınlar özellikle kış ve bahar başlangıcında görülmektedir Genel olarak turistler arasında seyrek görülmekle birlikte riskli bölgelere özellikle salgın zamanında gideceklerin bağışıklanması önerilmektedir Suudi Arabistan 1987 deki hac sırasında görülen epidemiden sonra hacı adaylarına aşılamayı zorunlu kılmıştır Aşının özellikle yapılması gereken gruplar asplenik ya da kompleman bozukluğu olan hastalardır

Meningokok aşısı dört serogrubu (A,C,Y,W135) içeren polisakkarid bir aşı olup deri altına tek doz uygulanmaktadır Bağışıklık 10 gün içinde gelişmekte ve iki yıl sürmektedir Aşı; taşıyıcılığı önlememektedir İki yaşından büyüklerde koruyuculuk çok yüksektir İki yaş altındaki çocuklarda ise; serogrup A'ya bağışıklık üçüncü, serogrup C'ye bağışıklık 18 aydan sonra gelişmektedir

Şarbon

Bacillus antracis'in etken olduğu bu hastalık özellikle gelişmekte olan ülkelerde, uygun dezenfeksiyon yapılmayan enfekte et, hayvan postu ve yün ürünleriyle bulaşmaktadır Bu nedenle turistlerin ilk başta kuşkulu hayvan ürünlerinden uzak durmaları gerekmektedir Veteriner ve kasaplara önerilen ölü bakteri aşısı iki hafta ara ile üç doz, altı ay aralarla üç doz ve en son yılda bir olmak üzere uygulanmaktadır Şarbon aşısı rutinde turistlere önerilmemektedir

Tifo

Hindistan, Mısır, Fas, Batı Afrika ve Peru hastalığın en çok görüldüğü ülkelerdir Meksika, Haiti, Kuzey Afrika ve İran ise orta riskli bölgelerin başlıcalarıdır

Tifo aşısının üç farklı formu bulunmaktadır ve yalnız S typhi'ye karşı bağışıklık sağlarlar Oral aşı (Ty21a) 0-2-4-6 günler olmak üzere dört doz, Vi kapsüler polisakkarid ve tam hücre inaktive parenteral aşılar tek doz uygulanır ve hepsinin etkinliği yaklaşık iki üç yıl sürmektedir Oral aşı; antibiyotikler, OPV ya da meflokinle birlikte verilmemeli, en az üç gün beklenmelidir Yemeklerden en az bir saat önce alınması gerekmektedir Üç aydan küçük bebekler, gebe ve emziren kadınlar, akut ya da kronik sindirim sistemi hastalığı olanlar ve immün yetmezlikliler oral aşı kontrendikasyonlarını oluşturmaktadır Parenteral aşılar diğer aşılar ya da antibiyotiklerle birlikte ve immün yetmezliklilere verilebilmektedir Türkiye'de de Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü tarafından üretilen tam hücre aşının yerel ve sistemik reaksiyon geliştirme riski diğerlerine göre daha fazladır (piyasada satılmaz)

Veba

Kemiriciler tarafından taşınan ve insanlara pireler aracılığıyla geçen hastalık 1992 DSÖ kayıtlarında Brezilya, Çin, Madagaskar, Moğolistan, Peru, Mynamar, Vietnam ve Zaire'den bildirilmiştir En son 1994 yılında Hindistan'da bir salgın saptanmıştır

Veba aşısı yalnız vebanın endemik olduğu kırsal kesimlerde alan çalışması yapacak biyologlar gibi sınırlı sayıdaki kişilere önerilmektedir Parenteral uygulanan aşının etkisi sınırlıdır ve üç doz yapıldıktan sonra gerekli durumlarda altı ayda bir yinelenmesi gerekmektedir Uzun süren başağrısı, ateş halsizlik gibi yan etkileri saptanmıştır

Yolculuk Boyunca Hastalanma Riski

Turistlerin karşılaşabileceği sağlık sorunları; yolculuk sırasında, gidilen yerde ve ülkeye geri dönüldüğünde olmak üzere üç gruba ayrılabilir

Yolculuk Sırasındaki Risk

Yol boyunca karşılaşılabilecek en büyük risk kazalardır İkinci sırada yer alan önemli mortalite ve morbidite riski ise kalp hastalıklarıdır Çeşitli kalp hastalıkları, karın için operasyonları, kafa travmaları, beyin cerrahi girişimleri, bazı kan hastalıkları varlığında uçağa binme sakıncalıdır (bkz Uçak Yolculuğuna Uygunluk sayfa 254)

Araç tutmaları en sık 3-12 yaş çocuklarda, menstruasyondaki ya da gebe kadınlarda görülmektedir Sırasıyla en sık gemi, uçak, araba ve trende görülen bu hastalığın etkilerini azaltmak için aracın ortasında oturmak, başı çok oynatmamak, tek bir noktaya bakmak ya da gözleri kapamak, olanak varsa aracı bizzat kullanmak önerilmektedir Yiyecek ve alkol alınmaması araç tutma riskini azaltmaktadır Etkisinin sınırlı olduğu bildirilmesine karşın meklizin gibi bazı ilaçların yolculuktan yarım saat önce alınması yararlı olabilir

Uçak yolculuklarında karşılaşılan diğer bir sorun da "jet lag" etkisidir Özellikle dört saat kuşağını aşan yolculuklardan sonra insan biyoritmindeki fizyolojik ve biyokimyasal (uyku, barsak hareketleri, idrara çıkma, melanin düzeyi…) değişiklikler sonucu ortaya çıkan bu durum, kendini dikkat azalması, uykusuzluk, halsizlik, başağrısı gibi belirtilerle göstermektedir Etkiyi azaltabilmek için yolculuktan bir kaç gün önce gidilecek yerin zaman dilimine uygun davranmak yararlı olmaktadır Ulaşılan yerde ise ilk dört gün akşamüstü 3-5 mg melatonin alınması ve yerel uyku zamanına dek uyanık kalınması (çay, kahve içilebilir) önerilmektedir

Yolculuk sırasında en sık karşılaşılan enfeksiyon hastalığı ise besin zehirlenmeleridir, ancak tüberküloz gibi daha ciddi hastalıkların da bulaşabileceği bildirilmiştir

Gidilen Yerdeki Risk

Gidilen bölgenin coğrafya ve iklim koşulları (yükseklik, nem, sıcaklık), o bölgedeki endemik enfeksiyonlar, kalınan süre ve mevsim, kişisel davranışlar, bağışıklık durumu ve yolculuk öncesi alınan koruyucu önlemler hastalanma riskini etkileyen başlıca etmenlerdir Kazalar ve kalp hastalıkları tüm gezi boyunca turist için en büyük riskleri oluşturmaktadır Enfeksiyon hastalıkları ise ölüm nedenlerinin oldukça düşük bir oranından (%1-3) sorumlu olmasına karşın morbidite oranları açısından önemli bir yer tutmaktadır Orta ve Uzak Doğu Asya, Afrika ve Latin Amerika enfeksiyonlar için dünya yüzeyindeki en riskli bölgeler olarak tanımlanmaktadır (Türkiye, genel olarak düşük riskli bölgeler arasına girmektedir)

Turist İshali

Turistlerde en fazla görülen hastalıktır Hastalığın görülme oranı; Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'ya gidenlerde %10'dan az, Güney Avrupa (Türkiye dahil) ve uzak doğu adalarında %10-30 ve dünyanın geri kalanında %30'dan çoktur Gelişmiş ülkelerden gelenler, son altı ayda tropikal ülkelere yolculuk yapmamışlar, kronik barsak hastalığı, aklorhidrisi ya da immün yetmezliği olanlar, altı yaşından küçük çocuklar ve genç erişkinler daha çok hastalanmaktadırlar İshal özellikle gezinin ilk iki haftasında (%25-90) ortaya çıkmakta ve tedavisiz yaklaşık dört günde (1-30 gün) düzelmektedir Hastalığın ana kaynağı iyi yıkanmamış ya da kirli suyla yıkanmış yiyecekler, açıkta satılan yiyecek ve içecekler, içeceklere konan buzlar ve kirli sularda yüzmedir Sırasıyla en sık Escherichia coli (ETEC, EPEC,EIEC,EAgEC) (%10), shigella (% 5-15), ve salmonella (% 5), parazitler (Entamoeba histolytica, Giardia lamblia, crypyosporidium) (<% 2) ve çok seyrek olarak viruslarishalden sorumludurlar Campylobacter'e bağlı ishal ise daha kuru ve soğuk aylarda gözlenmektedir Korunma ve tedavide bizmut subsalisilat, trimetoprim/sulfametoksazol ve kinolonlar önerilmekle birlikte artan ilaç direnci tüm dünyada sorun olmaktadır

"Turist ishalinde altın kural: yıka, soy, kaynat… ya da unut" dur

Sıtma

Turistlerin karşılaştığı enfeksiyon hastalıkları içinde en ön sıralarda yer almaktadır Kemoprofilaksi yapılmadan Afrikaya giden turistlerde P falciparum enfeksiyonu oranı % 90 lara çıkmakta iken Asya ve Güney Amerika'nın endemik alanlarında P vivax sık görülmektedir Sıtma parazitleri, klorokin ve meflokine dirençlerini giderek artırmakla birlikte endemik alanlardaki çoğu büyük kentlerde, 1800 metreden yüksek bölgelerde ve çöllerde bulunmazlar Bu nedenle gerekli durumlarda kemoprofilaksiye başlamak (yolculuktan bir hafta önce başlanıp dönüşten dört hafta sonraya dek) ve de gereksiz yere ve uygun olmayan ilaç kullanımından kaçınmak gerekmektedir

Banyo ve Yüzme

Ilık ve durgun sular enfeksiyon hastalıkları açısından oldukça tehlikelidir Şistosomiyazis gibi parazitozların ya da dış kulak yolu ve deri enfeksiyonları gibi hastalıkların gelişme riski bulunmaktadır Köpeklerin dolaştığı plajlarda larva migrans enfeksiyonuna karşı, havlu kullanmak ya da denizin yıkadığı ıslak zeminde yatmak önerilmektedir Suların diğer bir tehlikeli yönü de tek başına ıssız alanlarda yüzmektir

Ülkeye dönüşteki risk

Yolculuk sürelerinin giderek kısalması nedeniyle turistler, gittikleri ülkeden aldıkları bir enfeksiyonu daha kendileri bile hastalanmadan ülkelerine getirebilmektedirler Bu ise o ülkede artık görülmeyen ya da az görülen hastalıkların yeniden ortaya çıkmasına neden olabilmektedir (veba, kolera, sarı humma, klorokine dirençli sıtma, menenjit…) Ülkelerine geri dönenlerde yapılan çalışmalarda, başta salmonellozis olmak üzere en sık besin-su kaynaklı enfeksiyonlar (% 87) saptanmıştır Barsak parazitleri açısından, geri dönenlerde dışkı mikroskopisi ve kanda eozinofili bakılması önerilmektedir Ateş yakınması ile dönenlerde (özellikle tropikal bölgelerden) sıtma kesinlikle araştırılmalıdır Sıtmanın en çok uçakla yolculuk edenler ve onların bavulları ile taşındığı bildirilmektedir Dönüşte ortaya çıkan diğer başlıca enfeksiyonlar ise; solunumla ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklar, deri hastalıkları, menenjit ve kızamıktır

Alıntı Yaparak Cevapla

Bağışıklama Ve Aşılar

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bağışıklama Ve Aşılar



Yetişkin Aşılaması

Bağışıklama programları öncelikle bebekleri ve çocukları aşılamaya yönelik olarak planlanmaktadır Yetişkinlerde aşılatma hizmetleri henüz bu düzeyde yaygınlaşmamıştır

Yetişkin aşılaması programları, gelişmiş ülkelerde bazı aşıyla önlenebilir Hastalıkların tamamen elimine edilmesi ve bunlara bağlı hastalık ve ölüm oranlarının için geliştirilmiştir Örneğin difteri, tetanoz, kızamık, kızamıkçık kabakulak ve polio gibi hastalıkların çocukluk çağı dışında yüksek hastalık ve ölüm oranlarının sahip olan infuenza , hepatit B ve Pnömokok pnömonisi (zatüre) gibi bazı hastalıklara karşı da aşı uygulaması, programlara entegre edilmiştir

Bizim ülkemizde henüz bir yetişkin aşı uygulama programı yoktur Fakat bu aşılardan bazıları ithal edilerek eczanelerde satılmaktadır

Başlıca Yetişkin Aşıları

Toksoidler: Tetanoz, Difteri

Canlı virus aşıları :

kızamık, Kabakulak, Kızmıkçık, Suçiçeği, Sarıhumma, Çocuk Felci

Inaktive virus aşıları:

Hepatit B, Grip, Hepatit A, Kuduz

İnaktive bakteri aşıları :

kolera, menenjit, Meningokok, Veba

Canlı Bakteri Aşısı:

BCG (Verem)

Alıntı Yaparak Cevapla

Bağışıklama Ve Aşılar

Eski 10-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bağışıklama Ve Aşılar



Aşıların Yapılmaması Gereken Durumlar


Aşıdan sonra ciddi alerjik reaksiyonlar görülmesi oldukça ender bir durumdur Daha çok bu durum aşıda bulunan başka etkene bağlıdır Bu da en çok yumurta proteinine karşı görülür Genel bir öneri olarak yumurtaya karşı şiddetli alerjik reaksiyon gösteren kişilerin aşılanmaması söylenebilir MMR (Kızamık, Kızamıkçık Kabakulak) ve Sarı Humma aşılarının içeriğinde yumurta proteinleri vardır

Neomycin ve Streptomycin alerjisi olanlarda da bazı aşılar uygulanmamalıdır Penisilin (Penicillin) ve derivelerinin hiçbir aşının içeriğinde bulunmaması nedeniyle penicillin alerjisi aşı yapılmasına ir engel değildir

Kolera veba ve tifo aşılarından sonra aşı olan kişilerde sistemik reaksiyonlar gözlenmiştir Ancak bunun alerjiden çok toksik reaksiyonlar olduğu düşünülmektedir Bu tür kişiler tekrar bu aşılarla aşılanmamalıdır

Canlı virus açıları tıbbi tedavi alan veya hastalığı olan immün yetmezlikli kişilerde kontrendikedir Bu tür kişilerle aynı evde yaşayanlar da canlı virus aşısı olmamalıdır Burada en önemli aşı polio aşısıdır MMR (Kızamık, Kabakulak, Kızamıkçık) aşısı canlı virus içermemesine rağmen ailesinde immün yetmezliği olan kişilere verilebilir Çünkü açının oluşturacağı enfeksiyon diğer kişilere geçmeyecektir

Görüldüğü gibi yetişkin kişilerde çok nadir durumlar aşı yapılmamasını gerektirir

Aşı Yapılmamasına Engel Olmayan Durumlar


1 Daha önceki bir aşıdan dolayı hafif kızarık, şişlik, ağrı ve 40,5 derece den düşük ateşe sahip olunan durumlar

2 Ateşli veya ateşsiz, orta düzeyde bir hastalık geçiriyor olmak

3 Antibiyotik tedavisi alıyor olmak veya bir hastalığın iyileşme döneminde olmak

4 Evde hamile bir kadın olması,

5 Bulaşıcı hastalığı olan biriyle yakın geçmişte birlikte bulunmak

6 Emzirmek

7 Penicillin veya diğer antibiyotiklere karşı alerji öyküsü bulunmak (Neomyocin (MMR), Streptomycin (polio) alerjisi hariç olmak üzere)

8 Ailede alerji öyküsü, aşı yan etkisi görülmesi veya sara nöbet olması

Aşıyla İlgili Yetişkinlerin Bilmesi Gereken 10 Gerçek

1 Bir çoğu 65 yaş ve üzerinde olmak üzere, her yıl 60000'e varan kişi, önlenebilir bulaşıcıcı hastalıklardan (infülüenza, pnömokok enfeksiyonu ve hepatit B) ölmektedir

2 65 yaş ve üstü kişiler influenza (grip) ve pnömokok aşısı olmalıdırlar Bazı yüksek risk gruplarında olan kişiler Hepatit B aşısı da olmalıdırlar

3 Pnömoni (zatüre) ve influenza (grip) ABD’de, ölüm nedenleri içinde altıncı sırada yer almaktadır Bu ölümlerin çoğu 65 yaş ve üzeri grupta olmaktadır

4 İnfluenza (grip) aşısı, influenzaya (grip) bağlı pnömoni (zatüre) nedeniyle hastaneye yatışların % 70’ini bu nedenle olan ölümlerin % 85’ini önleyebilir

5 İnfluenza (grip) virüsü her yıl değiştiği için, genellikle sonbaharda yılda bir kez aşılanmalıdır Aşıdan influenza (grip) enfeksiyonu alınamaz

6 Influenza (grip) aşısı soğuk algınlığı ve bronşit gibi diğer solunum yolu enfeksiyonlarından korumaz

7 Pnömokok pnömonisi en sık görülen pnömoni türüdür, hastaneye yatmayı gerektiren pnömonilerin üçte birini oluşturur

8 Pnömokok aşısı ciddi pnömokok enfeksiyonlarının % 60’ının önleyebilir fakat diğer etkenlere bağlı zatürelerden korumaz

9 Pnömokok aşısı hayat boyu bir kez olunur Aşı pnömoniye neden olmaz

10 Tetanoz ve difteri hastalıklarının çoğu yetişkinlerde görülebildiği için tüm yetişkinler her 10 yılda bir ek doz aşı olmalıdırlar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.