Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık > Genel Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hakkında, psikoz

Psikoz Nedir? Psikoz Hakkında

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Psikoz Nedir? Psikoz Hakkında



Psikoz

Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir (grandiyöz veya paranoid delüzyonlar gibi), kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir Gençlerde daha sık görülen psikoz ağır bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir

Etimoloji

Psikoz sözcüğü ilk kez Ernst von Feuchtersleben tarafından 1845'te delilik ve maniye alternatif olarak kullanılmıştır Sözcük Yunanca psyche ("zihin, ruh") ve -osis ("hastalıklı" veya "anormal durum")dan türemiştir Sözcük zihin bozuklukları olduğu düşünülen bozuklukları, sinir sistemindeki bir bozukluktan türediği düşünülen nevrozdan ayırmak için kullanılmıştı

Genel Bakış

Genel psikiyatride psikoz ağır akıl hastalığının semptomu olarak kabul edilir, fakat kendisi bir diyagnoz sayılmaz Her ne kadar sadece belirli bir psikolojik veya fiziksel durumla arasında bağlantı olmasa da, özellikle şizofreni, bipolar bozukluk ve ağır klinik depresyon ile ilişkilendirilmiştir Ayrıca psikotik duruma yol açabilecek, saptanabilir fiziksel patolojiler de vardır, beyin zedelenmesi veya diğer nörolojik bozukluklar, lupus ve alışkanlık oluşmuş uyuşturucu maddelerin kullanımının geri çekilmesi

Psikoz terimi, bir kişinin davranışları sebebiyle suçlanamayacağını ortaya koyan ve hukuki bir terim olan delilik kavramından ayrıştırılmalıdır Benzer bir şekilde, bir kişilik bozukluğu olan psikopatiden de farklıdır Her ne kadar yaygın görüş ikisini aynı şekilde ele almakta ve psiko olarak kısaltmakta ise de, pskioz psikopatinin temel özellikleriyle benzerlik taşımaz; özellikle şiddet yönü psikoz da nadiren görülürken, gerçeklik duyusunun bozulması ve kaybolması da psikopatide nadiren görülür

Psikoz ayrıca deliryum durumundan da ayrıştırılmalıdır, zira bir psikotik birey yüksek düzeyde entelektüel emek isteyen işleri bilinci açıkken yapabilir Son olarak, zihinsel hastalıktan da ayrıştırılmalıdır Psikoz diğer zihinsel hastalıkların bir semptomu olarak görülebilir Fakat tanımsal bir kavram olarak kendi başına bir hastalık sayılır Örneğin, şizofrenili kişiler psikoz içermeyen uzun dönemler geçirebilir ve bipolar bozukluğu ve depresyonu olan kişilerde de psikozsuz duygudurum semptomları olabilir Tersi şekilde, kronik zihinsel hastalığı olmayan birisinde, yoğun stres veya bir advers ilaç tepkisi nedeniyle psikoz oluşabilir

Psikoaktif maddelerin kullanımı sonrası gerçekleşen psikotik durumlar özellikle dozaşımı, kronik kullanım ve kullanmayı bırakma (geri çekilme) ile ilişkilendirilebilir Belirli bileşikler diğerlerine oranla daha yüksek bir psikoza yol açma olasılığına sahiptirler ve bazı bireyler diğerlerine oranla daha hassas olabilirler Belirli 'sokak' maddeleri, örneğin özellikle kokain, amfetamin, PCP ve halüsinojenler psikoz gelişimiyle ilişkilidir Antikolinerjik ilaçlar (atropin, skopolamin, Datura stramonium) ve birçok antihistamin de bazı kişilerde psikoza yol açabilir

Merkezi sinir sisteminde genel depresan etkileri olan maddeler kullanımları sırasında psikoza neden olmamaya eğilimlidirler ve aslında bazı insanlarda semptomların etkilerini azaltabilirler Fakat bu tip maddelerin kullanımına son verilmesi (geri çekinilmesi) özellikle tehlikeli olabilir, psikoz veya deliryuma neden olabilir

Psikolojik stresin de psikotik durumlarda payı olduğu ve bunları tetiklediği bilinmektedir Hem yaşam boyunca olmuş çeşitli travmatik olayları barındıran bir geçmişin hem de yeni karşılaşılmış olan stresli bir olayın psikozun gelişiminde payı olduğu bilinmektedir Stresin tetiklediği kısa-dönemli psikoz kısa süreli tepkisel psikoz (veya kısa reaktif psikoz) olarak anılır

Uykusuzluk psikozla ilişkilendirilmiş olmakla birlikte, çoğunluk için büyük bir risk faktörü olduğuna dair fazla kanıt yoktur Bazı kişiler hipnogojik veya hipnopompik halüsinasyonlar geçirse de bunlar normal uyku fenomenleri olup psikozun belirtilerinden sayılmaz

1960'lar ve 1970'lerde psikoz karşı kültür eleştirmenlerinin ilgi odağı olmuştur Bunlar psikozun illa ki bir hastalık olması gerekmediğini belki gerçeklik inşa etmenin sadece farklı bir yolu olabileceğini öne sürmüşlerdir Örneğin, R D Laing psikozun, benzeri görüşlerin hoş karşılanmayacağı bir durumda yaşayan kişilerin kaygılarını sembolik bir şekilde ifadesi olarak görmüştür Ayrıca psikozun iyileştirici (şifa) ve ruhani yönleri olan transandantal bir deneyim olduğunu iddia etmiştir

Bununla birlikte, genel olarak, psikozun teşhis ve bilimsel incelenmesindeki gelişmeler biyoloji, bilişsel psikoloji ve nöropsikoloji temelli teorilerin kabul edilmesine yol açmıştır 1990'lardan beri, ABD ve Avrupa'da sadece bir iki saygın pratisyen psikoza bu bilimsel çerçevedeki kaynaklar dışında yaklaşmıştır

Antipsikotik ilaçlar psikozun tedavisinde kullanılmaktadır ve potansiyel olarak semptomları nispeten hızlı bir şekilde azaltabilir veya yok edebilirler Bugün birçok klinik standart organizasyonları tarafından bilişsel davranışsal terapi psikoz için etkili bir psikolojik tedavi olarak önerilmektedir

Belirtiler ve Psikotik Deneyimler

Belirtiler

Psikoz belirtileri şöyle sıralanabilir:

Düşünce bozukluğu - düşüncelerin belirli bir düzene oturtulamaması, karmaşık bir hale gelmesi bunun sonucu olarak konuşmada bozukluklar, dikkat toplamada sorunlar vb

Duygudurumda değişkenlik - belirli sebepler olmaksızın kişinin duygudurumunda değişiklikler olabilir, değişkenlik görülebilir Örneğin herhangi bir neden olmaksızın kişi çok üzülebileceği gibi yine bir neden yokken çok coşkulu olabilir

Delüzyonel inançlar - kişinin gerçekdışı düşünce ve inançlara sahip olması Bu inançlar çok güçlü ve ısrarcı olabilir

Halüsinasyonlar - kişiler gerçekte var olmayan şeyleri görme, koklama, duyma veya koklama gibi duyu bozuklukları görülebilir

Kişilik değişikliği - kişinin kişiliğinde ve davranışlarında büyük değişiklikler olması

Belirtiler bireyden bireye büyük oranda farklılık gösterir Ayrıca bazı bireyler psikoza diğerlerinen daha yatkındırlar Ayrıca psikozun tipine ve arkaplanda yatan zihinsel hastalığa göre belirtiler ve yoğunlukları değişebilir Örneğin duygudurum değişkenliği bipolar bozukluğun belirtisi olarak psikoz geçiren bir kişide daha yoğunken, halüsinasyonlar şizofreninin belirtisi olarak psikoz geçiren bir kişide daha yoğun olabilir

Psikotik Deneyimler

Bir psikotik epizod kişinin duygudurumuna ve zihinsel hastalığına göre değişir; örneğin bir depresyon arkaplanındaki kişinin yaşadığı psikotik epizod ile mani arkaplanındaki bir kişinin yaşadığı psikotik epizod arasında fark olabilir

Her ne kadar sıkıntılı ve güç bir durum da olsa, psikoz deneyimlerinde faydalı yönler bulan ve bu deneyimleri kişisel gelişimleri için kullanan kişiler de olmuştur

Halüsinasyonlar

Halüsinasyon "hakiki bir etki olmadan duyu organlarının tenbih almış gibi çalışması" olarak tanımlanabilir Halüsinasyonlar beş duyunun her birinde oluşabileceği gibi herhangi bir şekli de alabilir; yani basit duyumsamalardan (örneğin ışık, renkler, tatlar veya kokular) gerçekte var olmayan hayvan ve insanlarla iletişim, belirli sesler duymak gibi daha anlamlı ve kompleks deneyimlere kadar uzanabilir

Ses halüsinasyonları, özellikle de seslerin duyulması deneyimi psikozun önde gelen ve yaygın özelliklerindendir Varsanılan sesler kişi hakkında veya kişiyle konuşabilir ve birden çok konuşma birden çok ses duyulabilir Ses halüsinasyonları özellikle de kişiye emredici, küçültücü veya meşgul edici olduklarında sıkıntılı olurlar

Delüzyonlar ve Paranoya

Psikoz delüzyonel veya paranoid inançlar içerebilir Karl Jaspers psikotik delüzyonları birincil ve ikincil tiplere sınıflandırır Birincil delüzyonlar belirli, anlaşılabilir nedenleri olmaksızın tanımlanırken ikincil delüzyonlar kişinin arkaplanı ve güncel durumuyla bağlantılı olarak anlaşılabilir

Düşünce Bozukluğu

Formal düşünce bozukluğu bilinçli düşüncede oluşan bir bozukluk olarak tanımlanabilir ve büyük ölçüde konuşma ve yazıdaki etkilerine göre sınıflandırılır Etkilenmiş kişilerde baskılı konuşma (hızlı ve duraksız konuşma), düzensiz veya uçuşan fikirler (cümlenin ortasında veya uygunsuzca konunun değişmesi), düşüncenin engellenmesi, kafiye veya cinas görülebilir

Anlayış Yetersizliği

Psikozun önemli özelliklerinden biri de kişinin davranış veya deneyimlerinin garip, yabancı veya doğaüstü halinin kişi tarafından anlaşılamamasıdır Akut psikoz durumunda dahi, kişiler halüsinasyonlarının ve imkansız delüzyonlarının herhangi bir şekilde gerçekdışı olabileceğini düşünemezler, anlayamazlar Yine de bu mutlak değildir; iç görü/anlayış bireyler arasında ve psikotik epizodun süreci boyunca değişiklik gösterebilir

Tıbbi Açıdan Psikoz

Psikozun birkaç olası sebebi vardır Psikoz derinde yatan bir zihinsel hastalığın, örneğin bipolar bozukluk veya şizofreninin, sonucu oluşabilir Ayrıca psikoz ağır zihinsel stres ve amfetamin, LSD, PCP, kokain veya skopolamin gibi maddelerin yüksek dozlarda veya kronik kullanımında tetiklenebilir veya yoğunlaşabilir Merkezi sinir sistemi depresan ilaçlarından ani geri çekilme (kullanımını bırakma) psikotik epizodları tetikleyebilir Psikozun geniş yelpazade birçok farklı hastalık veya durumda görülmesinden (örneğin AIDS, lepra ve sıtma dahil) anlaşılabileceği gibi bir psikotik epizodun tek bir nedeni yoktur

Ana psikozların manik depresif delilik (şu an bipolar bozukluk diye anılır) ve dementia praecox'a (şu an şizofreni diye anılır) ayrılması Emil Kraepelin tarafından yapılmıştır Kraepelin 19 yüzyıl psikiyatristlerince belirlenmiş çeşitli zihinsel bozuklukların bir sentezini oluşturmaya çalışmıştır Bunu ortak semptomların sınıflandırılması temelinde hastalıkları gruplandırarak yapmaya çalışmıştır Kraepelin 'manik depresif delilik' terimini duygudurum bozukluklarının türm spektrumunu tanımlamak için, genelde bugünkü kullanımından çok daha geniş bir çerçevede kullanmıştır Kraepelin'in sınıflandırmasına göre terim bipolar bozukluğun yanı sıra 'ünipolar' klinik depresyonu ve siklotimi gibi diğer duygudurum bozukluklarını da kapsayacaktı Bunlar duygudurum kontrolüyle ilgili problemlerle karakterizedirler ve psikotik epizodlar duygudurumdaki rahatsızlıklarla ilgili olarak oluşur ve tedavi bile görmeyen hastalar sık sık psikotik epizodlar arasında normal işleyen dönemler geçirmektedirler Şizofreni ise duygudurumdaki rahatsızlıklarla ilgisiz bir şekilde oluşan psikotik epizodlarla karakterizedir Çoğu tedavi görmeyen hastalar psikotik epizodlar arasında rahatsızlık belirtileri göstereceklerdir

Psikotik epizodların süresi bireyden bireye farklılık gösterebilir Kısa süreli tepkisel psikozda psikotik epizod doğrudan hayattaki belirli bir stresli olayla ilgilidir ve bu nedenle hastalar ani bir şekilde iyileşip, iki hafta içinde normale dönebilirler Bazı nadir vakalarda ise, bireyler uzun yıllar boyunca psikoz durumunda kalabilir veya çoğu zaman zayıflamış psikotik semptomlar gösterebilirler

Kısa süreli psikotik epizod geçiren bir hasta, (örneğin) şizofreni sonucu psikotik olan bir başka hastayla aynı semptomlara sahip olabilir ve bu olgu psikozun temelde beyindeki belirli bir biyolojik sistemde oluşan bir bozukluk olduğu fikrini desteklemekte kullanılmıştır Bu sanıdan temel alan dopamin hipotezi erken bir teori olmasına rağmen hâlâ popülerliğini korumaktatır Bununla beraber, psikoz deneyiminde çok geniş bir faktörler topluluğunun (çevresel, sosyal ve çocukluktaki gelişim faktörleri dahil) etkin olduğu belirginleştiği için biyolojik teorilere ne kadar ağırlık verilebileceği tartışmalıdır

Herkesin bazı garip ve potansiyel olarak gerçekliğin bozulduğu deneyimler geçirebileceğinden yola çıkarak psikozun sürekli olarak var olduğu da iddia edilmiştir Bu fikir (örneğin) halüsinasyon gibi deneyimlerin, deneyimleri nedeniyle sıkıntıya düşmeseler veya zarar görmeseler de, nüfusun büyük bir bölümünde görüldüğünü ortaya koyan araştırmalarca desteklenmiştir Bu görüşe göre psikotik bir hastalık teşhisi konan kişiler spekturumun sonunda, deneyimlerin özellikle yoğun veya sıkıntılı olduğu durumda olabilirler

Psikoz ve Beyin Fonksiyonu

Psikozlu bir kişinin beyninin görüntüsü ilk kez 1935'te pnömoensefalografi diye adlandırılan bir teknik yardımıyla yapılmıştır Psikotik epizod geçiren insanların hem beyin yapısındaki değişiklikleri hem de beyin fonksiyonundaki değişiklikleri araştıran modern beyin görüntüleme çalışmaları, karışık sonuçlar vermiştir

Psikozlu kişilerin beyinlerindeki yapısal değişiklikleri araştıran 2003 tarihli bir çalışma, kişilerin psikotik olmalarının öncesi ve sonrasında, korteksdeki gri maddede önemli bir azalma olduğunu gösterdi Bu gibi bulgular psikozun kendisinin nörotoksik olup olmadığı ve psikotik epizodun uzunluğunun beyindeki potansiyel olarak zararlı değişikliklerle ilgili olup olamadığı gibi tartışmaların doğmasına yol açmıştır Her ne kadar araştırmalar devam etse de, güncel araştırmalar durumun bu olmadığını göstermiştir

Fonksiyonel beyin taramaları beynin duyuları algılayan bölümlerinin psikoz sırasında aktif olduğunu götermiştir Örneğin, sesler duyduğunu iddia eden bir kişiye yapılan PET veya fMRI'nin sonuçları, kişinin işitsel korteksinde veya beynin konuşmayı anlama ve algılamayla ilgili kısımlarında etkinlik olduğunu gösterebilir

Öte yandan, inanç kavramının farklı insanlar arasında doğru bir karşılaştırma yapmak için kullanılabilecek açık bir psikolojik tanımı yoktur

Net bir bulgu ise, psikotik deneyimlere eğilimli olan kişilerin beyinlerinin sağ yarım küresinde daha yüksek bir etkinliğin gözlendiğidir Sağ yarım küredeki bu yüksek etkinlik düzeyi, yoğun paranormal inançları olan sağlıklı kişilerde ve mistik deneyimler beyan eden sağlıklı kişilerde de görülmüştür Aynı zamanda daha yaratıcı olan kişilerin de benzer beyin etkinliği modelleri göstermeye daha yatkın olduğu ortaya konmuştur Bazı araştırmacılar bunun hiçbir şekilde paranormal, mistik veya yaratıcı deneyimlerin kendi kendilerine zihinsel hastalığın bir semptomu olabileceği anlamına gelmediğini belirtmiştirler; zira bu gibi deneyimlerin bazılarında faydalıyken bazılarında teşhis edilebilir zihinsel patolojik sıkıntı ve rahatsızlığa yol açabilmesine neyin neden olduğu belirsizdir

Psikoz geleneksel olarak dopamin nörotransmitterine bağlanmıştır Özellikle, etkili bir iddia olan dopamin hipotezi psikozun beyindeki dopamin fonksiyonunun aşırı etkinliği nedeniyle oluştuğunu ifade etmektedir Bu teoriyi destekleyen iki ana kanıtsal kaynak dopamin-engelleyici ilaçların (antipsikotikler) psikotik semptomların yoğunluğunu azaltmaya eğilimli oluşu ve dopamin etkinliğini arttıran ilaçların (amfetamin ve kokain gibi) bazı insanlarda psikozu tetiklediğidir (bakınız amfetamin psikozu)

Genelde psikoz ile dopamin arasındaki bağlantının kompleks olduğuna inanılmaktadır Her şeyden önce, antipsikotik ilaçlar dopamin reseptörlerini anında bloke ederken (engellerken), psikoz semptomlarını azaltmaları genellikle bir veya iki hafta alır Ek olarak, yeni ve eşit oranda etkili antipsikotik ilaçlar, eski ilaçlara nispeten beyinde daha az dopamin bloke ederken, serotonin fonksiyonunu da etkilerler; bu da dopamin hipotezinin durumu fazlasıyla basitleştirdiği fikrini doğurmaktadır

Psikiyatrist David Healy farmasötik firmaları bu zihinsel hastalık için basitleştirilmiş biyolojik teorileri destekleyip, psikoz etyolojisinde önemli etkenler olduğu bilinen sosyal ve gelişimsel faktörlerin göz ardı ettikleri ve farmasötik tedavilerin birincil olduğunu vurguladıkları yönünde eleştirmiştir

Bazı teoriler psikotik semptomları, kişinin içinde geçirdiği deneyim ve oluşturduğu fikirlerin aidiyetinin algılanmasıyla ilgili bir sorun olduğu şeklinde görürler Örneğin, sesler işitme deneyimini geçiren bir psikotik kişinin aslında bu sesleri içinden kendisinin konuşması fakat dışarıdaki bir kaynaktan geldiği şeklinde yanlış biçimde algılaması

Kenevir ve Psikoz

Bugün kenevir kullanımı ile psikoza karşı hassasiyet arasındaki muhtemel küçük ama önemli bir bağlantı üzerine kanıtlar artmaktadır Bazı çalışmalar kenevir kullanımının psikotik deneyimindeki ufak bir artışla ilişkili olduğunu ve bunun da bazı insanlarda psikozu tetikleyebileceğini ortaya koymuştur Erken dönemli çalışmalar, katılımcıların daha önce veya test sürecinde kullanmış olabileceği diğer maddeleri (örneğin LSD) ve diğer faktörleri dikkate almadıkları için eleştirilmişlerdir Bununla birlikte, daha iyi kontrole sahip daha güncel çalışmalar da kenevir kullananlarda psikoz riskinde küçük bir artış olduğu sonucuna varmıştır Bunun nedensel bir bağ olup olmadığı hâlâ belirsizdir ki ayrıca bu sadece kenevir kullanımının zaten psikoza yatkın olan insanlarda psikoz riskini yükselttiği anlamına da gelebilir Kenevir kullanımının son yıllardaki artışı ile birlikte psikoz oranının artmayışı, tüm kenevir kullananlarlar için doğrudan bir bağlantının olmadığı fikrini doğurmuştur

Psikiyatrik Olmayan Durumlar ve Psikoz

Psikoz birçok hastalığın öğesi olabilir; sıklıkla da beyin veya sinir sistemi doğrudan etkilendiği durumlarda Psikozun zaman zaman bazı hastalıklara (örneğin grip ve kabakulak dahil) paralel olarak ortaya çıktığı gerçeği de, çeşitli sinir sistemi stresörlerinin psikotik bir tepkiye yol açabileceği fikrini oluşturmuştur Psikiyatrik olmayan durumlarda ortaya çıkan psikoz zaman zaman 'ikincil psikoz' olarak anılır Bunun gerçekleşmesine yol açan mekanizmalar hâlâ bilinmezken, psikozun belirli olmayışı Tsuang ve meslektaşlarının "psikoz zihinsel hastalığın 'ateş'idir - ciddi fakat belirsiz bir gösterge" şeklinde düşünmesine yol açmıştır

Psikozla özellikle ilişkilendirilen ve psikiyatrik olmayan bazı durumlar vardır, bunlardan birkaçı şunlardır:

Beyin tümörü

Lewy cisimcikli demans

Hipoglisemi

Zehirlenme

Multipl skleroz

Sistemik lupus eritematozus

Sarkoidoz

Tedavi Metodları

Büyük değişkenlik sebebiyle, tedavi öncesinde psikotik kişiyle bir dizi görüşme yapılır Bu görüşmelerde çevresel ve sosyal etkenler hakkında da bilgi edinilir zira bunların psikoz etyolojisinde önemli rol oynadıkları bilinmektedir Tedavi genellikle ilaç tedavisinin yanı sıra psikolojik terapi de içerir İlaç tedavisi antipsikotikleri içerir Psikolojik terapi psikozun yoğunlaştığı noktalara, arkaplana ve bireye göre büyük değişkenlik gösterebilir Doğrudan birebir terapinin yanı sıra grup terapisi olarak da yürütülebilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.