VANDETTA
|
İsrail ve GAP

Yahudi Devleti'nin "Vaadedilmiş Topraklar"ın güneybatı sınırını oluşturan Nil nehri üzerinde hak iddiasında bulunduğunu, bu nehrin sularına ya Mısır üzerinde baskı uygulayarak ya da Mısır topraklarını işgal ederek ulaşmak istediği düşünülmektedir
Ancak Nil, belirttiğimiz üzere "Vaadedilmiş Toprak"ın yalnızca güneybatı sınırını oluşturmaktadır
Bu haritanın kuzeydoğu sınırı, Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren Fırat nehri tarafından çizilir İsrail'in Fırat ile ilgisine baktığımızda ise, Nil'dekine benzer bir durumla karşılaşmak mümkündür
İsrail'in Nil'in musluğunu kontrol etmek için Etiyopya ile bir tür ittifak kurduğuna ve Etiyopya'nın baraj inşa projelerine destek olmuştur Benzer bir strateji, İsrail'in, Fırat'ın musluğunu elinde bulunduran Türkiye'ye yakınlaşmasında ve özellikle de Türkiye'nin Fırat üzerindeki denetimini artıracak olan GAP projesine gösterdiği ilgide ortaya çıkmaktadır
İSRAİL GAP İLE UZUN SÜREDİR İLGİLENİYOR
Bu projenin bölge ülkelerinin baskıları nedeniyle Dünya Bankası tarafından finanse edilmeyişi, İsrail'in çeşitli finansman ve teknoloji aktarımı teklifleri ile Türkiye'nin önüne çıkmasını sağladı İsrail GAP'a ilgisini bölgede arazi alımlarıyla göstermiş tarımsal işbirliği adı altında birçok İsrailli uzman bölgeyi ziyaret etmişti Tanmsal işbirliğinin üzerinde ısrarla duran İsrailli uzmanlar Türk Tarım Bakanlığı'nda bir "İsrail masası" olması talebinde bile bulunmuşlardı İsrail'in bu teklifi, GAP'ın başarısı için İsrail'in elinde önemli bir bilgi birikimi olduğunu öne süren İshak Alaton tarafından da tekrar edilmişti
İsrailliler GAP'la ilgili bütün gelişmelere açık olduklarını 1993 yılında Gaziantep Ticaret Odası'nı ziyaretlerinde de belirtmişlerdi 20 kişilik İsrailli grup GAP'la ilgili bu ziyaretlerinden çok olumlu sonuçlar aldıklarını da söylemişlerdi İsrail daha sonra kendi Tarım Bakanlığı'nda GAP'ın ön fizibilite çalışmaları için 300 bin dolar tahsis ettiğini bildirdi Ayrıca Türkiye'deki devlet çiftliklerinin özelleştirmesi çalışmalarında, İsrail Tarım Bakanlığı yine işbirliği önerdi Milliyet, 13 Haziran 1995 tarihli "GAP'a Uluslar arası İlgi Artıyor" başlıklı haberinde İsrail'in GAP'a yaptığı yatırımları konu edinmişti NAAN (İsrail Sulama Sistemleri) ve NETA-FIM (İsrail Sulama Firması) adlı İsrail şirketleri GAP'a kredi sağlama yarışına girdiler İsrail'in dünyaca ünlü zirai firmaları olan Cargill, Continental Grain, Philip Brothers, Mark Rich'in temsilcileri de GAP bölgesinde incelemelerde bulundular Ocak 1996'da GAP İdaresi Başkanı Olcay Ünver'in İsrailli yetkililerle GAP projesinin birlikte hızlandırılması konusunda yaptığı toplantıda İsrail'in GAP'tan beklentileri açıkça gözlemlendi Ağustos 96'da ise İsrail Tarım Bakanlığı GAP bölgesinde arazi alımı için başvuruda bulundu İsrail'in projeye ortak olabilme çabaları, Türkiye-İsrail ikili görüşmelerinin halen önemli bir gündem maddesini oluşturuyor
İsrail'in eski Ankara Büyükelçisi Dayid Granit de İsrail'in tarımsal işbirliğine hazır olduğunu belirtiyor İsrail'in sulama ve deniz suyunu kullanılır hale getirme teknolojisindeki üstünlüğü sayesinde "GAP için ideal bir ortak" olabileceğini söylüyor ve ekliyordu: "GAP gibi bilinçli bir bölgesel planlamayı öngören, yöre halkına refah getirecek bir projeye tam destek veriyoruz "
İsrail'in bir sonraki Büyükelçisi Zvi Elpeleg de GAP hayranlarındandı "İsrail'in suya ihtiyacı olduğunu, Türkiye'nin ise su açısından yeterli bir ülke olduğunu" belirten Elpeleg "gelişmiş bir sulama sisteminin kurulması ve bunun tarımda kullanılması durumunda GAP bölgesinin California olacağını" da öne sürmüştü
Türkiye ziyareti sırasında GAP projesini yerinde gören Cumhurbaşkanı Ezer Weizmann'in projeye İsrail'in katılımını önermişti Basındaki haberlere göre, "Fırat Nehri üzerine 21 adet baraj yapımını öngören bu entegre tarım sanayi projesi, Weizmann'i çok etkilemiş"ti
Öte yandan, "Mossad hesabına çalışan iş adamı" olarak tanınan Shaul Eisenberg de GAP'a yatırım yapmaya hazırlanıyordu
Eisenberg'in varlığı ile gündeme gelen "Mossad bağlantısı," İsrail'in "tarımsal işbirliği" kavramı ile daha da güçleniyordu Çünkü "tarımsal işbirliği" görüntüsü, Mossad'ın üçüncü ülkelerle kurduğu bağlantıların kamuflajı olmuştu her zaman Eski Mossad ajanı Victor Ostrovsky, "Mossad, diğer bütün Afrika ülkelerinde olduğu gibi Güney Afrika'ya da askeri danışmalar, tarım uzmanları ya da diplomat görüntüsü altında ajanlarını yerleştirdi" diye yazarken buna dikkat çekiyordu
Bu durumda, İsrail'in Türkiye'ye önerdiği "tarımsal işbirliği" teklifi hakkında da ihtiyatlı olmak gerekiyordu Bu işbirliği çerçevesinde gönderilecek "tarım uzmanları "nın gerçek misyonları çok daha farklı olabilirdi çünkü İsraillileri, Latin Amerika'daki terörist grupları ya da uyuşturucu baronlarını desteklerken de "tarımsal işbirliği" yaptıklarını söylemişlerdi Aynısının Güneydoğu'da da yaşanması muhtemeldi Nitekim Milli Güvenlik Kurulu'nun Güney-doğu'daki gizli ajan trafiğinin yoğunlaştığına dikkat çekmesi ve Güneydoğu'yu çok sayıda İsrailli "turist'in ziyaret etmesi, ister istemez mide bulandırıyordu
Peki GAP'ın nesi İsrailliler'i bu kadar cezbediyor? Ekonomik çıkarların dışında, GAP'a gösterilen bu İsrail ve Mossad ilgisinin ne gibi bir stratejik anlamı olabilirdi?
Bu stratejik anlamı görmek, özellikle Nil'deki durum hatırlandığında, zor değildir İsrail, nasıl Etiyopya'yı Nil sularını kontrol etmek için bir "musluk" olarak gördüyse, Fırat sularını kontrol etmek için de Türkiye'ye ve GAP projesine yanaşmaktadır Fırat'ın aşağısındaki ülkelerle, yani önce Suriye sonra Irak'la muhtemel bir çatışmaya girdiğinde, Türkiye'yi kendi safına çekerek bu ülkelere giden suyun musluğunu kısmayı planlamaktadır
Kısacası İsrail, Türkiye'yi bu kez bir "su kartı" olarak tasarlamaktadır
İsrail'in su konusundaki gerginliği artırıcı yönde izlediği politikalar da bu amaca matuftur Yahudi Devleti, hem su konusunda hem de siyasi konularda bölgedeki en "revizyonist" devlet olarak, Türkiye'nin komşularıyla arasındaki su krizinin mümkün olduğunca büyümesini ve böylece bir "su kartı"nın daima gündemde olmasını istemektedir Türkiye'nin "olsun, İsrail Suriye'ye karşı bizim yanımız-daymış demek" gibi bir mantığa kapılması ise ki bu mantığın müzmin İsrailseverler tarafından pompalanacağına kuşku yoktur büyük bir yanlış olacaktır Çünkü unutulmamalıdır ki, İsrail başka diğer pek çok konuda olduğu gibi, su konusunda da ikili oynamaktadır Üstte sözünü ettiğimiz senaryo, bu ikili oyunun ilk yüzüdür: Suriye İsrail'le çatışmaya yöneldiğinde Türkiye suyun musluğunu kapatması yönünde zorlanacaktır İsrail tarafından
Ancak bir de ikinci yüz vardır: Eğer Suriye ile İsrail bir anlaşmaya vanrlarsa, bu kez İsrail Türkiye'yi Suriye'ye daha fazla su vermeye zorlayacaktır Çünkü, bir önceki bölümde değindiğimiz gibi, muhtemel bir Suriye-İsrail barışı, Suriye'nin Golan sularını İsrail'e bırakması, buna karşılık da Türkiye'nin Suriye'de daha fazla su akıtması formülüne dayanmaktadır Bu arada Türkiye'nin aşağı ülkelerle suyu "paylaşmasını" öngören "uluslar arası sular" tezinin en çok İsrail tarafından desteklendiğini de unutmamak gerekir Şimon Peres, "Jean Jacques Rousseau gibi, suyun bir insana ya da ülkeye değil, tüm insanlığa ait olduğunu söyleyebiliriz Ortadoğu'daki su bölgeye ve çevre alanlarına aittir" derken bunu en açık biçimde ifade etmiştir
Bu tablonun ortaya koyduğu sonuç, İsrail'in Fırat üzerindeki supolitiğinin Türkiye açısından son derece büyük riskleri içinde barındırdığıdır Türkiye, İsrail'in GAP'a gösterdiği aşırı ilgiyi bu nedenle ihtiyatla karşılamalıdır Hele bu GAP ilgisinin bir de Kürt boyutu içermesi, İsrail'in muhtemel bir Kürt Devleti'nin yegane stratejik destekçisi olduğu düşünüldüğünde, ciddi alarm sinyalleri içermektedir
Bu Kürt boyutunun ilginç bir göstergesi ise, İsrail kaynaklı bir projedir: "Kürk Kibbutzlan "
Hakan Türk
|