Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Sorularla İslamiyet

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bagışlamak, helal, midir, organ

Organ Bagışlamak Helal Midir?

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Organ Bagışlamak Helal Midir?




Organ bagışlamak helal midir?
Hakkında Organ bagışlamak helal midir?




Soru
Organ bagislamak helal midir? Gayr-i müslimden organ almak ya da ona organ bagislamak uygun mudur? O organla islenen günahtan kim sorumludur?

Hastalik ve tedavi konusunda kamuoyunun genel dinî telakkisini belki de en çok mesgul eden meselelerden birisi organ naklidir Günümüzde organ nakli konusu, alternatifsiz bir tedavi yöntemi olmasi yüzünden tip ilminin önemli bir ugrasisi oldugu gibi, organi veren ve alan iki tarafin da insan olmasi ve insan uzvu üzerinde tasarruf yapilmasini gerektirmesi sebebiyle konu din, hukuk ve ahlâki da yakindan ilgilendirmektedir Burada sadece konunun dinî ögreti ve telakkiyi ilgilendiren kismi üzerinde durulacaktir

Kisa bir tarihçe vermek gerekirse, yaklasik XVI yüzyilda baslayan otoorgan nakli giderek gelistirilmis, XIX yüzyilda insandan insana doku ve organ nakline baslanmis, önceleri deri, damar, kas nakli seklinde baslayan bu tedavi yöntemi giderek gelistirilerek kalp, karaciger, böbrek, kemik iligi, kornea gibi hayatî organlarin nakli asamasina gelinmis, XX yüzyilin ikinci yarisindan itibaren bunda da basarili sonuçlar alinmaya baslanmistir Artik organ nakli günümüzde, diger ülkelerde oldugu gibi ülkemizde de binlerce ölümcül hasta için bir isik ve yasama ümidinin kaynagi durumundadir Ancak, insandan insana organ nakli böylesine önemli bir tedavi yöntemi olmasinin yani sira, bazi dinî ve hukukî sorunlari da beraberinde getirmis ve konu degisik çevrelerde farkli açilardan tartisilmaya baslanmistir

Organ naklinin Islâm’in prensip ve amaçlariyla iliskisini kurarken konu iki ayri açidan ele alinabilir Birincisi, organ naklinin itikadî (inanç esaslari) ve uhrevî (âhiret hayatina iliskin sonuçlari) açidan degerlendirilmesi Ikincisi de, organ naklinin Islâm hukukunun ilke ve gayeleri açisindan incelenip câiz olup olmadiginin arastirilmasi

1 Itikadî ve Uhrevî Açidan

Organ naklinin itikadî ve uhrevî açidan degerlendirilmesi, bunun cismanî hasir inanciyla, organlarin sorumlulugu ve kiyamet günü sahitligi meselesiyle ve genel olarak dinî sorumluluk esaslariyla bagdasip bagdasmayacagi gibi tartismalarin açilmasini ve bu konularda belli bir sonuca varilmasini gerekli kilmaktadir

Ehli sünnet bilginlerinin ve kelâmcilarin çogunlugu, âhirette hasrin cismanî olacagi, insanin ruh ve bedeniyle birlikte diriltilip böylece hasrolacagi, hesaba çekilecegi, ceza veya ödüle muhatap olacagi görüsündedir Kur’an âyetleri de bu görüsü dogrular mahiyettedir (bk Tâhâ 20/55; elHac 22/5, 7; enNûr 24/20; Yâsîn 36/7879; elKiyâme 75/34) Âhirette hasrin cismanî (bedenî) olacagi inancinin, organ naklinin tereddütle karsilanmasinda kismen de olsa etkisi vardir Ancak konu yakindan incelendiginde organ naklinin cismanî hasirle dogrudan iliskisi, daha dogrusu organ naklinin cismanî hasir inancini zedeleyen bir yönü bulunmadigi, nakledilecek organin tekrar asil sahibine dönecegi ifade edilebilir Nitekim organlarin toprakta çürümesi, yanip kül olmasi, hayvanlar tarafindan parçalanip yenmesi de onun tekrar asil sahibinde hasrolunmasina engel degildir Gerçekten Kur’âni Kerîm’de (elKiyâme 75/34) âhirette insanin bütün uzuvlarinin en ince ayrintiya kadar toplanacagi ifade edilir Bu ve benzeri delillerden yola çikan Islâm bilginleri de herkesin aslî parçalarinin kendisiyle hasrolacagi görüsündedirler

Takma organin yeni sahibinde sevap veya günah isleyen bir kisinin cüzünü olusturmasi da tamamen bu yeni sahibiyle alâkali bir meseledir Çünkü sorumlulukta aslolan iradedir, sorumlusu da o organlari kullanan sahistir Nitekim emanet olarak verilen bir seyle birisine zarar verilirse, bundan asil mal sahibi degil, onunla zarar veren kimse sorumlu olur

Kiyamet gününde organlarin sahitligi meselesine gelince, bu husustaki âyet ve hadisler organlarin âhirette lisâni hâl ile konusacagi seklinde anlasilabilecegi gibi, Allah’in huzurunda insanin hiçbir mazeret ileri sürme ve yalan beyanda bulunma imkâninin olmayacagi, her seyin apaçik ortada olacagi anlaminda da yorumlanabilir Bu konudaki âyetler (enNûr 24/24; Fussilet 41/19, 21, 22) gerçek anlaminda alinsa bile yine organ nakline engel bir delil teskil etmez Zira her sey Allah’in bilgisi dahilindedir ve organlar her bir bedende bulunduklari süre içinde olup bitene sahitlik edebilirler

Konuya genel olarak dinî sorumluluk esaslari açisindan bakildiginda ise, öncelikle sunu belirtmek gerekir ki, duygu, düsünce, akil, inanç gibi mânevî, ruhî özellikler, organlarin biyolojik yapisina bagli olmadigindan, organ nakliyle kisilik transferi olmamaktadir Diger taraftan, dikkatten uzak tutulmamasi gereken bir husus, Islâm dininin, cinsi, milliyeti, rengi, dini, konumu ne olursa olsun her insana insan olarak baktigi ve esit bir yasama hakki tanimis oldugudur Su halde organ veren kimsenin veya organ verilen sahsin fâsik yahut gayri müslim olmasi gibi sahsî durumlarindan ötürü diger tarafin dinen sorumlu olabileceginin ileri sürülmesi de isabetli olmaz Islâm tedaviye önem vermis, her insana tedavi olmada esit haklar tanimis, bir insana hayat vermeyi bütün insanliga hayat verme mesabesinde görmüstür (elMâide 5/3) Buna göre, organ nakli açisindan müslüman ile gayri müslim, dindar ile fâsik ayirimi yapilmasi dogru olmaz Kaldi ki dogruya hidayet eden de, eceli takdir eden de Allah’tir Sorumlulukta herkesin kendi hür iradesi esastir Bu sebeple, müslüman veya dindar olmayana organ vermenin, onun günah islemesine yardimci olmak veya ömrünü uzatmak olarak degerlendirilmesi Islâm’in bu konudaki genel esaslari ile bagdasmaz

2 Islâm Hukuk Prensipleri Açisindan

Islâm hukuku açisindan organ naklinin hükmüne, câiz olup olmadigina gelince; çagimizda güncellesen bu mesele hakkinda gerek naslarda gerek klasik fikih kitaplarinda açik bir ifadenin bulunmayacagi açiktir Kur’an ve Sünnet gerekli gördügü bazi konularda ayrintili hükümler koymakla beraber, genelde her hukukî olaya ayrintiyla inmeyip, bütün devir ve dönemlerde ortaya çikabilecek problemler için geçerli birtakim ilke ve ölçüler koymakla yetinmistir Bu, Kur’an ve Sünnet’in kiyamete kadar müslümanlar için kaynak ve ölçü olmasinin tabii sonucudur Klasik fikih kitaplari da, Kur’an ve Sünnet isiginda kendi devirlerinin problemlerini çözmüs, müslümanlara günlük yasayislari için kilavuzluk etmis, onlara yardimci olmustur Bu duruma göre, günümüzdeki organ naklinin hükmünü, naslarin ve Islâm hukukçularinin benzeri olaylar karsisinda gösterdigi tavira ve gözettigi gayeye bakarak kavramak mümkündür

Kur’an’da (elBakara 2/173; elMâide 5/3; elEn‘âm 6/119, 145) ve hadislerde (Müsned, V, 96, 218; Ebû Dâvûd, “Et‘ime”, 36) insan hayatini tehdit eden bir açlik ve zaruret halinde haram fiillerin mubah hale gelecegi ve günahin kalkacagi bildirilmistir Islâm ölüye deger vermekle birlikte, insana ve hayata daha çok deger vermis, hayati korumayi dinin bes temel maksadindan biri saymistir

Islâm hukukçulari da hayati tehdit eden açlik zarureti karsisinda kalan kimsenin ölü insan eti bile yiyebilecegini, tedavi maksadiyla haram ve necis seyleri kullanabilecegini, kemik, dis, kan gibi insan parçalariyla tedavi olabilecegini, yavruyu kurtarmak için ölen annenin karninin yarilabilecegini, yutulmus mücevher gibi degerli bir mali çikarmak için ölünün karninin açilabilecegini belirtmislerdir Islâm hukukçularinin bu ve benzeri fetvalari günümüzdeki organ nakline bir hayli isik tutmaktadir Ancak bu gibi durumlarda belirtilen çözümleri benimsemeyen fakihler de vardir

Çagdas Islâm bilginleri ve fetva kuruluslari, ölüden (kadavra) tedavi maksadiyla organ alinmasina ve hastaya nakledilmesine, çesitli gerekçelere istinaden cevaz vermislerdir Bu cümleden olarak, ülkemizde Diyanet Isleri Baskanligi Din Isleri Yüksek Kurulu daha önceki kararlarinin yani sira 0303 1980 tarih ve 396/13 sayili karari ile, belli sartlarin bulunmasi halinde ölüden diriye organ naklinin câiz olduguna fetva vermistir Ayni sekilde Küveyt Evkaf ve Din Isleri Baskanligi’na bagli Fetva Kurulu’nun 24 12 1979 tarih ve 132/79 sayili, 14091981 tarih ve 87/81 sayili kararlari ile, Suudi Arabistan’da faaliyet gösteren Dünya Islâm Birligi’ne bagli Fikih Akademisi’nin ve Misir’daki Ezher Fetva Kurulu’nun kararlari ve Islâm Konferansi Teskilâti’na bagli Islâm Fikih Akademisi’nin 11021988 tarih ve 4/1 sayili karari da bu yönde olup, bu kararda ölüden organ nakli belli sartlarla câiz görülmektedir Çagdas Islâm bilginlerinin büyük bir kismi da ferdî olarak bu paralelde fetva vermistir

Yukarida isaret edilen kurullar ve sahislar, ölüden diriye organ naklinin câiz olabilmesi için su sartlarin bulunmasi gerektigini belirtirler:

1 Organ naklinde zaruretin bulunmasi,

2 Konunun uzmanlarinda hastanin bu tedavi ile iyilesecegine dair güçlü bir kanaatin olusmus bulunmasi,

3 Ölümünden önce kendisinin veya ölümünden sonra mirasçilarinin onayinin alinmis olmasi,

4Tibbî ve hukukî ölümün kesinlesmis olmasi,

5 Organin bir ücret ve menfaat karsiliginda verilmemis olmasi,

6 Alicinin da buna razi olmasi

Söz konusu kurullar ve bilginler, ölüden organ nakline fetva verirken genellikle, zaruret halinde harami islemeye, necis ve haramla tedavi olmaya ruhsat veren naslari ve bunlardan kaynaklanan fikhî kurallari ve ictihadlari delil olarak göstermektedirler Ayrica, zaruretteki kimsenin ölü insan etinden yiyebilmesi, deve idrariyla tedavi olabilmesi, ipek ve altin kullanabilmesi, insan vücuduna ölünün kemiginin veya disinin takilabilmesi, cenini kurtarmak için ölü annesinin karninin yarilabilmesi, annenin hayatini kurtarabilmek için karnindaki ölmüs ceninin parçalanarak çikarilabilmesi gibi ruhsat hükümlerini örnek göstererek bunlarin gerekçelerini esas almaktadirlar

Ölüden organ naklini câiz görmeyen bazi çagdas bilginler ise, insan ölüsünün sayginligini ve dokunulmazligini, “Ölünün kemigini kirmak, diri iken kemigini kirmak gibidir” meâlindeki hadisi (Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 60; elMuvatta’, “Cenâiz”, 45), cismanî hasir ve organlarin sahitligi inancini, hilkati (aslî yaratilis) bozmanin câiz olmamasi ilkesini gerekçe göstermektedir Ancak bu görüsün ve dayanaklarinin, Islâm’in yukarida zikredilen ilke ve gayeleri karsisinda daha zayif kaldigi açiktir

Diriden diriye organ naklinin hükmüne gelince; bazi çagdas Islâm bilginleri ve fetva kurullari belli sartlarla buna da cevaz vermislerdir Bu cümleden olarak Küveyt Evkaf ve Din Isleri Bakanligi’na bagli Küveyt Fetva Kurulu’nun 24121979 tarih ve 132/79 sayili kararinda Suudi Arabistan’daki Dünya Islâm Birligi’ne bagli Fikih Akademisi’nin 1928 Ocak 1985 tarihinde Mekke’de düzenlenen VIII Dönem Toplantisi’nda alinan kararlarda ve Islâm Konferansi Teskilâti’na bagli Islâm Fikih Akademisi’nin 11021988 tarih ve 4/1 sayili 20031990 tarih ve 6/58 sayili kararlarinda diriden diriye organ nakli, belli sartlarla câiz görülmüstür Bunun cevazi için ileri sürülen sartlar ise sunlardir:

1 Zaruretin bulunmasi,

2 Vericinin izin ve rizâsinin bulunmasi,

3 Organin alinmasinin, vericinin hayatini ve sagligini bozmayacak olmasi ve bu durumun tibbî raporla belgelendirilmesi,

4 Konunun uzmanlarinda operasyon ve tedavinin basarili olacagina dair güçlü bir kanaat olusmus bulunmasi,

5 Yeterli tibbî ve teknik sartlarin bulunmasi,

6 Organ vermenin ücret veya belli bir menfaat karsiligi olmamasi

Bu fetvanin dinî dayanagi olarak yukarida zikredilen deliller, özellikle “Kim bir insana hayat verirse, bütün insanlara hayat vermis gibidir” (elMâide 5/32) ve “Iyilik ve takvâ üzere yardimlasiniz” (elMâide 5/2) meâlindeki âyetler ile yardimlasmayi, dayanismayi, fedakârligi, zarari önleyip faydaliyi hâkim kilmayi emir ve tavsiye eden hadisler gösterilmektedir

Diriden diriye organ naklini câiz görmeyen çagdas Islâm bilginlerinin sayisi, ölüden organ nakli konusundakine göre biraz daha fazladir Bu görüsün sahipleri gerekçe olarak da, insanin kendi organlarina mâlik olmadigini ve onlar üzerinde tasarruf yapma hakkinin bulunmadigini, insanin saygideger ve dokunulmaz oldugunu, organ naklinin hilkati (aslî yaratilis) degistirdigini, iki taraf için de denk bir tehlike teskil ettiginden bunun zararin zararla giderilmesi kabilinden oldugunu ileri sürmektedirler

Ancak, diriden alinan her organ ve dokunun ayni sonucu dogurmadigi ve ayni derecede hayati tehlike, saglik bozuklugu veya görünüm çirkinligi meydana getirmedigi açiktir Vericiyi riske sokmadigi, sagligini veya görünümünü bozmadigi takdirde, tibbî verileri esas almak ve organ nakline zarureten basvurulan alternatifsiz bir tedavi yöntemi oldugu sürece olumlu bakmak, herhalde Islâmî prensiplerle ve dinî hükümlerin amaçlariyla daha uyumlu bir tavir olacaktir

Öte yandan, kisiye kendi vücudundan organ veya doku nakli meselesi önemli tereddütlere yol açmamis; Islâm Konferansi Teskilâti’na bagli olan Islâm Fikih Akademisi’nin 11021988 tarih ve 4/1 sayili kararinda, sagladigi yarar, getirecegi zarardan fazla olmak, biyolojik veya psikolojik açidan kisiyi sikintiya sokan bir kusur veya rahatsizligin giderilmesi amacina yönelik bulunmak sartiyla bu tür tibbî operasyonlarin câiz oldugu belirtilmistir Buna karsilik ayni kararda, kisinin hayatiyetine son veren, yine hayatiyetine son vermese de vücudun temel fonksiyonlarindan birini tamamen sona erdiren organ yahut organlarin alinmasi yoluyla diriden diriye organ naklinin câiz olmadigi vurgulanmistir

Hayati, ölümü ve ölüm ötesini tabii birer hadise ve kademe olarak tanitip anlamli hale getiren Islâm dininin dünyada insanlarin fert ve toplum olarak saglik, huzur ve güven içinde yasamasina önem verdigi, bunu saglayici tedbirlerin bir kismini emrettigi, bir kismini da insanlarin çaba ve inisiyatiflerine birakip ilke olarak tesvik ettigi bilinmektedir Böyle olunca müslüman toplumlarin, yeni bir tedavi yöntemi olan organ nakli konusunda baslangiçta mütereddit davranmasi, hatta toplumsal refleksle karsi bir tavir sergilemesi ve bu konuda birtakim dinî gerekçeler üretmesi mâkul karsilanabilir Bu tarz bir direnç, geleneksel toplumlarin her bir yenilik karsisinda dagilip parçalanmasini önleyici ve toplumsal yapiyi koruyucu bir sigorta islevi de görmektedir Ancak, organ naklinin artik alternatifsiz bir tedavi yöntemi olarak insanlari hayata döndürdügü görüldükten sonra bu tereddütlerin ve çekimser tavrin terkedilmesi, hatta bu yönde ciddi adimlarin atilmasi, kamuoyu olusturulmasi ve bunu saglayacak kurumlarin kurulmasi gerekir Insan hayatina çok deger veren bir dinin mensubu olan müslümanlarin bu konuda dünyaya öncülük ve örneklik etmesi bile beklenir
Selam ve dua ile


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.